BĀŞDAŞ > BAŞDAŞ
BĀŞDAŞ > BAŞDAŞ

Eski Türkiye Türkçesi (13. - 15. yy) ile Çağdaş Türkçe kollarından Türkmen Türkçesinde yaşayan, ilk türeme döneminde yakın anlamlı olduğu anlaşılan “başdaş” sözü bir kavramı Türkçe olarak karşılaması dışında bu sözün Oğuz - Türkmen Türkçesinin ilk yazılı belgelerinden daha önceki dönemlerinden gelen bir söz olduğunu da sezdirmektedir.

Türkçe sözlerin ayrıntılı kavramları karşılayacak biçimde türeme yeteneğine karşılık bu sözlerin kolayca unutulması, yazılı geleneğin çok güçsüz, yetersiz olması yüzündendir.

Türk yurtlarında sayıları yüzde 15 - 20’yi geçmeyen azınlıkların Türk karşıtlığını birlik içerisinde, sinsice, ilkin Türkçe kökenli sözlere karşı göstermeleri Türkler için büyük olumsuzluklara yol açmıştır.
Durum kısaca şudur: Türkler ardıcıl yanılgılar içerisinde BİN ÜÇ YÜZ YIL’dır özge dillerden sözleri en çok Türk birliğine karşıt olan birtakım kimselerin gizli çalışmaları ile alıp kendi öz sözlerinin yerlerine kullanıyorlar.

Türkçede gövdesi “BAŞ”, eki “+DAŞ” olan, “başdaş” biçiminde kurulumu çok anlamlı, sezilebilir bir söz varken Türkçe olmayan, Arapça “kafa”, Farsça “+dar” ile türetilmiş “kafadar” sözü 16. yüzyıldan başlayarak kullanılmaya başlanmış, bu yüzden Türkçe karşılığı Türkiye Türkçesinde unutulmuştur.
“BAŞDAŞ” sözü Türkmen Türkçesinde “ilk eş, evdeş” anlamında yaşamaktadır.
Evet, Türk yurdunda, yalnız üst yönetim orunlarında Türk olmayan devşirme ile dönmeler olsa da, Türklerin çoğunlukta olduğu bir ülkede Türkçe sözler yitip yok olabilmektedir.
Türkçe “yerleşke”, “bakımından”, “ilişkili, ilintili”, “konuk”.. gibi BİN DOLAYINDA söz itilmiş, yerlerine “külliye”, “itibariyle”, “iltisaklı”, “misafir”.. gibi Arapça, Farsça sözler, yeri geldiğinde Batı dillerinden sözler kullandırılmaktadır.

Türkçe sözleri kullanarak bu sözleri diriltmek isteyen bir avuç ÜLKÜCÜ (idealist), bir ülküye değil, alışkanlıklarına köle olmuş bencil bir kesimce de suçlanıp kınanmaktadır.

BAŞDAŞ

BİÇİM BİLGİSİ (İLM-İ SARF, MORFOLOJİ):

Türkçe “BAŞ” gövdesine, ad kökenli sözlerden “netegliksi ad” türetmek için kullanılan “+TAŞ / +TEŞ; > +DAŞ / +DEŞ;
(Kazak: +TAS / +TES;
Kırgız: +TAŞ / +TEŞ; +DOŞ”
Özbek: +DÅŞ) .. ekinin eklenmesiyle “BAŞ+DAŞ” biçiminde türemiştir.

ANLAM BİLGİSİ, ANLAM BİLİM (İLM-İ MAÂNÎ, SEMANTİK):

BAŞDAŞ sözü Eski Türkiye Türkçesi ile Osmanlı Türkçesinde:
Kafadar, kafa dengi; taydaş, yaşıt anlamında kullanılmıştır.

BĀŞDAŞ sözü Çağdaş Türkmen Türkçesinde:
“kadın ile erkek” için: İlk eş, evdeş anlamında kullanılmaktadır.

SÖZ KÖK BİLGİSİ, KÖKEN BİLİM (İLM-İ İŞTİKAK, ETİMOLOJİ):

=A= ART DÖNEMLİ SÖZ VARLIĞI: ESKİ TÜRKÇE KOLLARI (LEHÇELERİ)

BĀŞDAŞ > BAŞDAŞ sözünü yalnız Oğuz – Türkmen Türkçe öbeği içerisinde yazılmış belgelerde varlığını belirleyebildik. Bu verilere bakarak sözün yalnız bu öbek içerisinde türemiş olduğunu söyleyebiliriz.

ESKİ TÜRKİYE TÜRKÇESİ (13. - 15. YY)

Başdaş = Kafadar, kafa dengi; emsâl, akran.

Yalvaralım başdaşımuz (ﺑﺍﺸﺩﺍﺸﻣﻭﺯ) ona ..
(Yuz. Da. XIV.)

[YUSUF ve ZELİHA (ﺰﻞﯿﺧﺍ ﻮ ﻴﻮﺴﻔ): XIV. yüzyıl bilginlerinden Erzurumlu Darir’in mensur eseridir. Dil bakımından çok önemli olan bu kitabın İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi kitaplığında 862 numara ile kayıtlı 53 yapraklı yazma nüshası taranmıştır.
Tarayan edebiyat öğretmenlerinden: Süreyya Kula’dır.] (Yuz. Da. XIV.)

& Ey başdaşlarım (ﺑﺍﺸﺩﺸﻞﺭﻢ), atam bana yılda üç gün destur vermiştir.
(Anter. XIV. 2, 677)

[ANTERNAME (ﺀﻦﺖﺮﻦاﻣﻪ): VII. yüzyılda yaşayan ünlü Arap şairi ile kahramanlarından Anter bin Şeddad’ın sonsuz aşk macerasını, kimi Arap kabilelerine, İran ile Rum ordularına karşı yaptığı başarılı çetin savaşları anlatan Arapça eserin çevirisidir.
Dil, anlatım biçimine göre XIV. yüzyıl bilginlerinden Erzurumlu Yusuf oğlu Mustafa Darir’in Arapçadan çevirdiği sanılıyor.
Bu çevirinin Topkapı Sarayında Enderun kitaplığının III. Ahmet bölümünde 3114 numara ile kayıtlı 868 yapraklı ikinci cildi taranmıştır.
Tarayan: Kilisli Rifat Bilge’dir.”] (Anter. XIV.)

OSMANLI TÜRKÇESİ (16. - 19. YY)

& sezâvar (ﺴﺯﺍﻭﺍﺭ) [Farsça] = … … Başdaşa hemser derler.
(Deş. XVI. 111 - 1)
[ET-TUHFET-ÜS-SENİYYE (ﺍﻝﺴﻦﻴﺔ ﺍﻝﺘﺤﻔﺔ): Amasyalı Deşişî Mehmet Efendinin 1580 (988) yılında Mısır Beylerbeyi Hasan Paşa için düzenlediği Farsçadan Türkçeye sözlüktür. Gerçek adı “ET-TUHFET-ÜS-SENİYYE İLÂ HAZRET’İL-HASENİYYE” olan bu sözlüğün Süleymaniye kitaplığı Damat İbrahim Paşa bölümünde 118 numara ile kayıtlı nüshası taranmıştır.
Tarayan: edebiyat öğretmenlerinden Tahir Nejat Gencan’dır.] (Deş. XVI.)

& sâde (ﺴﺍﺩﻩ) [Farsça] = Hemser yâni başdaş.
(Deş. XVI. 111 - 1)

& Ka’ad (ﻕﻌﺩ) [Arapça] = Başdaşla turuşmak ve akranla savaşmağa hazırlanmak.
(Bab. XVI. 2, 473)

[BABUS-ÜL-VÂSIT (ﺍﻞﻭﺍﺴﻄ ﺒﺍﺒﻭﺲ): 16. yüzyıl bilginlerinden olup 1555 (963)te ölen Musa Merkez Efendi oğlu Mehmet Efendinin iki cilt üzerine düzenlediği Arapçadan Türkçeye sözlüktür. Eser, meşhur Kamus esas tutularak yazılmıştır. İstanbul kitaplıklarından birçoğunda nüshaları vardır.
Üsküdar’da Selimağa kitaplığında 1224, 1225 numaralarla kayıtlı olan nüsha taranmıştır.
Tarayan: Emekli öğretmen Atıf Tüzüner’dir.] (Bab. XVI.)

BAŞDAŞLIK

Başdaşlık = Birliktelik; beraberlik (Farsça - Türkçe).
Başdaşlık = Denkteşlik, eşitlik; müsavat (Arapça).
Başdaşlık = Kafadarlık (Arapça - Farsça - Türkçe).
[kafa (ad; anatomi) [Arapça] = Baş.
+DAR (Farsça) = Ortak nitelik, özellik ile birliktelik eki, +daş / +deş; +taş / +teş]

& kefâet (ﮐﻓﺍﻋﺕ) [Arapça] = Başdaşlık (ﺑﺍﺸﺩﺍﺸﻞﻕ).
(Bab. XVI. 2, 282)
--- --- ---
--- --- ---
=B= EŞ DÖNEMLİ SÖZ VARLIĞI: ÇAĞDAŞ TÜRKÇE KOLLARI (LEHÇELERİ)

BĀŞDAŞ

TÜRKMEN TÜRKÇESİ

TÜRKMEN TÜRKÇESİ - TÜRKİYE TÜRKÇESİ
TÜRKÇE KÖKENLİ “KÖKTEŞ SÖZLER SÖZLÜĞÜ” - A. Enis TURAN

& BĀŞDAŞ (ad, neteg.) = İlk, birinci eş, evdeş (karı, koca için). bkz. başkı (II).

Gözel onuñ bāşdaş ayalı. (bildirme söylemi) = Bu onun ilk evdeşi, karısı.
Durdı onuñ bāşdaş ǟri. (bildirme söylemi) = Durdu onun ilk kocası.

Sarı yalın girer, baglañ çetinden,
Güyz asıl duygulañ bāşdaş yarıdır.
Güyzüne damcalar durı çakıñdan,
Durnalañ gözünden daman yalıdır.

[Sarı yalın (alev, yakıcı yel) girer, ağaçların kıyısından
Güzün soylu duyguları ilk eş (başdaş) sevgilidir.]
Güzde damlar duru çakından,
Turnaların gözünden damlar gibidir.]

İran Türkmen bozkırından
Türkmen ozan: Ak - Muhammed VELSAPAR.
--- --- ---
SONUÇ:

Türk budunun “korunması”, gönenmesi, mutluluğu, kalkınması.. yalnız, salt “BİRLİK İÇİNDE” olmakla sağlanabilir.
“BİRLİK İÇİNDE” olmak, ilkin, ilk önce “DİLDE BİRLİK ÜLKÜSÜ” yolunda bilimci, gerçekçi, Türkçe kollarının söz varlığını en geniş biçimde öğrenip işlemekle gerçekleştirilebilir.

Bunun için: Türkçenin söz varlığı Türkçe kökenli sözlerin diriltilmesi ülküsünün işlenmesiyle, dil bilimine, var olana dayalı olarak, hepsi birer inleyiş gibi görünse de gerçekte birer haykırış, birer savaş uranı olan dil yazılarıyla işlekleştirilip yaygınlaştırılacaktır.

TÜRKÇE KÖKENLİ, BİR KAVRAMI KARŞILAYAN SÖZ BİRER BAYRAKTIR. BU SÖZÜN TOPRAĞA DÜŞÜP YOKALMAMASI, UNUTULMAMASI İÇİN:
Günlük yaşayışta sıklıkla kullanılmalıdır.
Başka Türkçe kollarında da yerleşerek Türklerin Dilde Türkçe sözlerle birleşmesi için çabalamalıdır.
Yırda (şiirde), öyküde, romanda, anı yazısında.. işlenmelidir.

UNUTMAK: YENİLMEKTİR.
UNUTMAK: YOK OLMAKTIR, “YOKALMAKTIR”, YİTMEKTİR.

BÜTÜN TÜRKÇE KÖKENLİ SÖZLER BİRER ERKİNLİK BAYRAĞIDIR.

Yorumlar (0)