HIÇKIRIK SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE-Prof. Dr. Gülsel SEV

HIÇKIRIK SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE


Prof. Dr. Gülsel SEV

ÖZET

 

Hıçkırık sözcüğünün TDK TS’de 2 anlamı bulunmaktadır: 1.  Çok yemek yeme veya sinirsel bir nedenle ve istemsiz olarak diyafram kasının kasılmasıyla hava akciğerlere geçerken boğazdan çıkan ve düzgün aralıklarla tekrarlanan ses. 2. Çok ağlandığında çıkan ses’tir. hıçkırık (hıçkırığı) tutmak deyimleşmiş birleşik fiilinde de sözcük, dilimizde yaygın bir kullanım alanına sahiptir. Çalışmamızın çerçevesi sözcüğün 2. anlamı ile ilgilidir. Bildiride hıçkırık’ın bu anlamından hareketle tarihî Türk lehçelerindeki köken ve anlam paralelliği üzerinde durulacaktır.

Sözcükle gerek yapı gerekse anlam açısından bağlantılı olduğunu düşündüğümüz KB’de 5 yerde geçen ınçık ismi ve 2 yerde geçen ınçıkla- fiili mevcuttur. Sözcük, eserde “ah vah, inleye inleye, bitkin”; “inlemek, inildemek, sızlanmak, şikâyet etmek” anlamlarıyla karşılanmıştır. incik/ınçık sözcüğü “inlemek” karşılığında ilk olarak Eski Uygur Türkçesine ait metinlerde görülür. Tarihî Türk lehçelerinde sözcük için ıncgırık / ınçkırık /ınçıkırık  /ınşıkırık (ıçkırık, ınçgırık, ınckırık), ınçıkırmak / ınçgırmak / ınçkırmak / ınçkurmak gövdelerinde “hıçkırık, hıçkırmak” anlamları verilmiştir.

Çağatay dönemi eserlerinde sözcüğün incigirmek/inçkirmek/ınçkırmak biçimleri ise “hıçkırmak, hıçkıra hıçkıra ağlamak, hafif hafif ahlaya ahlaya ağlamak” anlamlarıyla karşılık bulan bir çeşit ağlama türüdür. Sözcüğün “hıçkıra hıçkıra/hıçkırarak ağlamak, hıçkırmak, inlemek” açıklamasını ınçıklamak/ınçıklanmak fiil biçimlerinde görmek mümkündür. Görüldüğü gibi Türkiye Türkçesinde kullanılan hıçkırık ismi ve fiil biçimi hıçkırmak dilimizin tarihî metinlerinde “inlemek” anlamından başlayarak “hıçkırmak, hıçkıra hıçkıra ağlamak” tanıklarıyla yerini bulmuştur. O hâlde hıçkırık sözcüğü ınçık sözcüğüyle hem yapıca hem anlamca örtüşmekte sözcüğün kökeni konusunda da ipuçları vermektedir. Bildiride hıçkırık sözcüğünün yapısında yaygın olarak kabul görmüş {+-kIr} isimden fiil yapma eki ve bu ekle türetilen diğer sözcüklere de değinilerek söz konusu sözcüğün biçim incelemesi hakkında öneriler getirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Hıçkırık, Inçık, İnlemek, Ağlamak

Hıçkırık, havanın akciğerlere geçtiği sırada istemsiz bir biçimde boğazdan çıkan ve düzgün aralıklarla tekrarlanan sestir. Bu ses özellikle süratli ve çok yemek yenildiğinde ortaya çıkar. Ancak hıçkırığın sinirsel/ruhsal bir nedeni de vardır: Ağlamak gibi. TDK TS’de bildirimizin konusuyla ilgili olan sözcüğün 2. anlamı “çok ağlandığında çıkan ses”tir. Hıçkırık (hıçkırığı) tutmak deyimleşmiş birleşik fiilinde de sözcük dilimizde yaygın bir kullanım alanı bulmuş, hıçkırık tuttu beni / tuttu da kuruttu beni / elin oğlu değil mi ? / gitti de unuttu beni manisinde de yerini almıştır.

Gramer kitaplarına göz atıldığında hıçkırık sözcüğünün yapısında {+kIr-} isimden fiil yapma ekinin olduğu görülmüştür.

GABAİN, ETG’de {+kIr} eki için “ses çıkarmak” anlamındadır der ve kı+kır-(ı)ş- ‘kıkırdaşmak, bağrışmak’, ay+kır- ‘haykırmak’, yang+kır- ‘yankılanmak, yansıtmak’, ala+kır-‘bağırmak’ örneklerini verir.[1]

ERDAL da OTWF’de İsimden Fiil Yapan Ekler bahsinde Yansımalılar başlığı altında  Eski Türkçe ve Karahanlı Türkçesi dil malzemesinden yararlanarak ala+kır- “bağırmak”, ay+kır- “yüksek sesle haykırmak”, bakır- “bağırmak”, bırkır- “homurdanmak”, bükür-/bürkür- “(su) serptirmek”, kakır- “tükürmek”, kıkır- “bağrışmak”, çakrış- “birbirlerine bağırmak”, sıkır- “ıslık çalmak”, üşkir- “ıslık çalmak” örneklerini verir.[2]

Eski Türkçede Fiiller isimli kitabında DEMİRCİ, ekin, tabiat taklidî isimlerden “ses çıkarmak” anlamlı fiiller türettiğini belirtir. Eski Uygur Türkçesinden ala+kır- “bağrışmak, çığrışmak”, ay+kır- “bağırmak, çığırmak” fiilleriyle örnekler. bür+kür- “(su) serptirmek” fiilini ise Eski Uygur Türkçesi (AY), Karahanlı Türkçesi (DLT), Kıpçak Türkçesi (CC) eserlerinden tanıklar. kı+kır- “kıkırmak, bağırmak, çığırma” fiilinin Eski Uygur Türkçesi, Karahanlı Türkçesi (DLT), Harezm Türkçesi (ME), kı+gır- Kıpçak Türkçesi (Kİ), ka+kır- Çağatay Türkçesi (Seng Lu), Osmanlı Türkçesi (TaS) dönem ve eserlerinde yer aldığını gösterir. DEMİRCİ, Kıpçak ve Çağatay Türkçelerine ait Gramer kitaplarında ekin bulunmadığını belirtir.[3]

ERASLAN, EUTG’de GABAİN ve ERDAL’a gönderme yaparak taklidî isimler ile ünlemlere gelen ve yapma ifade eden isimden fiil yapma eki olduğunu belirterek alakır- < ala+kır- “bağrışmak”, aykır- < ay+kır- “haykırmak”, kıkırış- < kı+kır-(ı)ş- “bağrışmak”, yangkır- < yang+kır- “yankılanmak” örneklerini verir.[4]

ERCİLASUN, KBG-Fiil’de {+kIr-} eki, taklidî isimlerden fiil yaptığını belirterek, bür+kir- “serpilmek”, büw+kir- “serpmek” fiilleriyle eki tanıklar.[5]

HACIEMİNOĞLU, eki, Harezm Türkçesinde taklidî sözcüklerden fiil türeten az kullanılan bir ek şeklinde nitelendirerek tüf-kür- (NF 32/28) “tükürmek” örneğini verir.[6]

HACIEMİNOĞLU, Türk Dilinde Fiiller kitabında {+kIr} eki için tabiat seslerini taklit yoluyla ifadeye yarayan fiiller teşkil eder tanımından sonra “aslında bu çeşit fiilleri ne kök ve ek şeklinde ayırmak gereklidir ne de mümkündür. Fakat aynı mahiyetteki sözlerde ortak olan bazı heceleri ek gibi düşünmek uygun görülerek bu yola gidilmiştir. Gerçekte ise ek farz edilerek ayrılan heceden sonra geride kalan isim tabanının hiçbir anlamı yoktur. Yani bahis konusu olan taban ne bir nesne, ne bir hareket, ne de bir mefhumun adıdır. Sadece işitilen herhangi bir sesin insan hançeresi ile taklidinden ibarettir.” der ve örnekleri sıralar: haykır- < hay+kır- ‘yüksek sesle ve acıyla bağırmak’, hıçkır- < hıç+kır- ‘sesli olarak ağlamak, hık hık ses çıkarmak’, püskür- < püs+kür- ‘birden bire ortaya çıkmak, dökülmek, akmak’, tükür- < tük+kür- ‘tükürmek’[7]

GENCAN, -kir ekiyle Türemiş Eylemler başlığı altında fışkırmak, çemkirdi, hıçkırıyor, haykırmış, püskürdü, tükürmek, sümkürmek… örneklerini vererek ekin, yansımalar ve yansıma değerli sözcüklere eklenerek geçişsiz eylemler oluşturduğunu ve eylemlerde dışa boşanış ayırtısı olduğunu ifade eder.[8]

ERGİN, bu ekin Türkçede eskiden beri kullanılan ve ses taklidî sözcüklerden olma ve yapma anlamında fiiller türeten bir ek olduğunu belirtir. haykır- “haykırmak”, <  hay+kır-, fışkır- “fışkırmak” < fış+kır- gibi örnekler verir.[9]

EKER, {+kIr} ekini tek başına kullanılmayan yansıma sözcüklerden geçişsiz eylemler yapan ek olarak değerlendirir ve örnekler: haykır-, fışkır-, püskür- .[10]

GÜLENSOY Sözlüğünde hıçkır- fiilini *kī “yansıma” (ç ikincil bir ses), +kır- “çağırmak, bağırmak” Eski Türkçede karşılığının kıkır- “ağlamak” olduğunu belirtir. Bu tespit, bizim görüşümüzü desteklemesi açısından önemlidir. GÜLENSOY, hıkgak, hıkgıbık, hıkgıdık, hıkık, kıkkak, hıkkıdık, hıkkık sözcüklerini de TT ağızlardan örnekler. O, “hıçkırma sesi” anlamlı söz konusu sözcüğü hıç “yansıma” isim kökü, +kır-(ı)k şeklinde tahlil eder. hıçkırık’ın Çağdaş lehçelerdeki örnekleri şöyledir: hıçgırıg (Az.), hışkırığ (Tel.), hikıçåk (Özb.), aşkırığ (Kif., Tuz.), okçılık (TatK.), oskolok (Bşk.), uh, çırıh/çurug (Ker.), ıkılık (Kzk.), ıktıtū (Kırg.), sınçğılavuk (Trkm.), hekkik (Uyg.).[11]

TIETZE Sözlüğünde hıçkır- fiilini sesli sesli ağlamak < +kır genişlemesiyle teşkil edilmiş ses taklidî fiil olarak nitelendirir. “Ağlamak istemiyorum ama hıçkırarak[12] ağlamaya başlıyorum.”[13]

NİŞANYAN Sözlüğünde hıçkır- fiilinin ınçkır- fiilinden evrildiğini, hıçkır-’ın ses yansımalı sözcük olan {+kIr} ekiyle türetildiğini söyler. ınçka-/ınçkır- fiillerini ise CC’den örnekler.[14]

ZEYNALOV, Yansıma (Ses Takliti) Sözlerden Fiil Türeten Ekler başlığında –gır        (-gur, -hır, -yur) eklerini sıralar. fınħırmag, fışgırmag, hıçgırmag, böyürmek örneklerini AzT’den, fışkırmak, püskürmek, kışkırmak örneklerini TT’den verir.[15]

Ses taklidî sözcüklere eklenerek ‘ses çıkarmak’ anlamlı fiiller türettiği şüphe götürmeyen {+kIr-} için mürekkep bir ek olduğu yolunda görüş ileri süren TEKİN, BANGUOĞLU ve KORKMAZ’dır.[16]

Ş. TEKİN, {+K°r} < +K-°r-} eki mürekkep bir ek olmalıdır diyerek yalnız ünlem ifade eden sözcüklere gelip “bağırmak, seslenmek” ifade eden fiiller teşkil eder, der. ay+kır- “haykırmak” gibi. [17]

BANGUOĞLU İsimden Üreme Fiiller başlığında {+kIr} ekini –ir isme gelen fiil ekinin –k ile kapanan iki heceli bir isme gelmesinden (sümük gibi) birleşme yoluyla doğmuş olmalıdır (sümük-ür- > sümkür-). Bu da kapalı hecelere gelerek –ir- eki gibi hemen daima sesli fizyolojik işleyişlerin kılınışı anlatımı ile fiiller yapar. hıçkırmak, hınçkırmak, pufkurmak, püskürmek, haykırmak, fışkırmak, kışkırmak, çavkırmak, hünkürmek, püfkürmek gibi.[18]

KORKMAZ, ekin +kIr-/+kUr- < +k-(I)r- şeklinde ses yansımalı köklerden geçişli ve geçişsiz fiiller türeten, sümkür- örneğindeki gibi (<*süm-ük-ür-), bir ek olduğunu birleşik bir ek olmasının da düşünülebileceğini ifade eder ve örnekleri verir. çavkır-, fışkır-, haykır-, hıçkır-, hünkür-, püskür-, tü-kür- vb.[19]

O hâlde ekin yapısında sümkür- örneğindeki gibi {k} ile biten bir isim ve fiil yapan     –(I)r- söz konusuysa hıçkır- fiilinin de KB’deki ınçık sözcüğüyle ilgisi olduğunu düşünmek yanlış olmasa gerekir. Üstelik fiilin “çok ağlandığında çıkan ses” anlamıyla olan örtüşme ınçık sözcüğünde de vardır. Bildiride ınçık sözcüğünden hareketle hıçkırık sözcüğünün tarihî Türk lehçelerindeki köken ve anlam paralelliği üzerinde durulacaktır. KB’de ınçık ismi 5 yerde, aynı isim kökünden ınçıkla- fiili ise 2 yerde geçer. Eserde ınçık, “ah vah, inleye inleye, bitkin”; ınçıkla- “inlemek, inildemek, sızlanmak, şikâyet etmek” anlamlarıyla karşılanmıştır.

KB I (Metin)[20] ve KB II (Çeviri)[21], KB III (İndeks)[22] eserlerinden yararlanılarak söz konusu sözcüğün geçtiği beyitler ve TT’ye çevirileri aşağıdaki şekildedir.

telim dünya yigli seningde oza / ķođup bardı barça bu ınçıķ üze  (Senden önce dünyanın zevkini tadan çok kimse, ah vah ederek onu bırakıp gitti.) 1236

tirer sen haramıġ barır sen ķalır / sen ınçıķ yiyü bar ol arzu yiyü (Haram toplarsın gidersen kalır, sen inleye inleye git, safasını o sürsün.) 3385

açıp körse erding ķara yir ķatın / ne öđrüm talular yatur ınçıķın (Kara toprağın altını bir az açıp baksa idin, orada ne kadar seçkin ve iyi insanların cesetlerini görürdün.) 4722

aġır boldı köngli yakın ınçıķın / tegip tuş angar bir ay köngli yakın (Artık ağırlaştı, bitkin bir hâlde yatıyor, ey gönlü yakın gidip onu bir görün dedi) 5963

ķanı ol küçegli kişiler yerin / ķulaç yir alındı yatur ınçıķın (Hani o başkalarının memleketine göz diken kimse, şimdi bir kulaç yerde ızdırap çekip yatar.) 6439

negü kelse yüđgil sen ınçıķlama / erej erse erter ne emgek yime ( Ne gelirse yüklen, şikayet etme; huzur olsun zahmet olsun ikisi de geçer.) 6447

ökünçün yaturlar kör ınçıķlayu / küsep eđgülükni ming arzu yiyü ( Bak peşimanlıkla inleyip yatarlar, bin iştiyak ile iyilik isterler.) 6407

ınçık sözcüğü “inlemek” ınçıkla- fiili ise “hıçkırarak ağlamak” karşılığında ilk olarak Eski Uygur Türkçesine ait metinlerde görülür.

EUTS’de ınçak: kaygılı, gamlı; ınçıkla-: hıçkırarak ağlamak, inlemek, hıçkırmak, feryat etmek.[23]

DEMİRCİ, Eski Uygur Türkçesinden tespit ettiği ınçık+la- fiilini “inlemek” anlamında şu cümleyle örnekler: “küçsüz savın ınçıklayu yatur erti.” (U III 35 22)  (Güçsüz sözler ve inlemelerle yatıyordu).[24]

EDPT’de ınçıķ “groaning” “inleme”; ınçıķla- “to groan” “inlemek” anlamlarındadır.[25]

OTWF’de ERDAL “inlemek” anlamlı ınçık+la- fiilinin Uygur metinleri ile KB’de görüldüğünü, diğer örneğinin ise CC’de rastlanan ınçk+a- olduğunu belirtir.[26] Burada dikkatimizi çeken araştırmacının ınçka- fiilinin isim kökünü neden ınçık diye almadığıdır ? Çünkü bu fiil Kıpçak dönemi eseri EZ’de ınçıka- < ınçık+a- şeklindedir. Aklımıza ilk gelen ERDAL’ın ınçk’ı ses taklidî bir sözcük olarak düşündüğü ve ınçık sözcüğüyle de bağlantı kurmadığıdır. ınçk ile ınçık tek bir sözcük olarak birleşerek hıçkırık sözcüğünün kökünü oluşturduğu hususu bu noktada kuvvetlenir.

ınçık kökünden geldiğini düşündüğümüz hıçkırık sözcüğünün tarihî Türk lehçelerinde ıncgırık / ınçkırık /ınçıkırık (ıçkırık, ınçgırık, ınckırık), ınçıkırmak / ınçgırmak / ınçkırmak / ınçkurmak gibi biçimleri de bulunmaktadır.

Burhan Paçacıoğlu’nun VIII-XVI. Yüzyıl TSD isimli sözlüğünde ıncak: acındıran, üzüntülü hâl gösteren TaS; ınçak: kaygılı, gamlı EUTS; ınçgır-/ınçkır-: hıçkırmak TaS, KTS; ınçgırık: hıçkırık TaS, ınçgur-: hıçkırmak KEn); ınçık: ağlayıp inleme, bitkin (KE, KB); ınçıkla-: inlemek, şikâyet etmek (EUTS, KB, AY, KBG), ınçka-: inlemek (KLS), ınçkır-: gagalamak, hıçkırmak (TaS, ML, İrMS); ınçkırık: hıçkırık TaS, LehO, KTS)[27]

Karahanlı Dönemine ait TİKT’de ınçıklan- fiili vardır. ATA, “şikâyette bulunmak, şikâyet etmek” anlamlarını vermiştir. “Tartışur sening birle cüfti / éşi içinde, ınçıklanur Tangrıka”, “Aydı: anıng üçün ınçıklanur men kađgum sakınçımdın.”[28]

HŞ’de “ağlamak, inlemek” karşılığında ınçıkla- fiili vardır.[29]

KE’de ınçıķ: ah vah etmek, ağlayıp inleme; ınçıķla-: hıçkırarak ağlamak, inlemek; ınçıķlan-: hıçkırmak, inlemek.[30]

EZ’de ınçıkır-: hıçkırmak; ınçıkla-: inlemek; ınçıka-: İnlemek; ınçıkırık: hıçkırık, ınşıkırık: hıçkırık[31]

KiEf’de ınçkır/ınçkur-: hıçkırmak.[32]

KTS’de ınçıķır-: hıçkırmak; ınçıķırıķ / ınşıķırıķ: hıçkırık; ınçķa-: inlemek; ınçķır: gagalamak, gaga vurmak[33]

TaS’de ıncġırıķ / ınçġırıķ / ıncķırıķ / ınçķırıķ (ıçķırıķ, ınçġırıķ, ıncķırıķ): hıçkırık;  ınçķırmaķ / ınçġırmaķ / ınçķurmaķ: hıçkırmak; ıncaķ: üzüntülü bir hâl gösteren, acındıran[34]

17. Yüzyıl Türkçesi ve Söz Varlığı isimli eserde inçle- fiili vardır. “iñlemek, iñlenmek, nâlân olmak, nâlân u zâr olmak, nâle etmek, nâliş etmek, figân etmek, teessüf etmek” anlamları verilmiştir. Bu da ınçık isminin kökünün ınç/inç olduğu yolunda bize fikir vermektedir. Ayrıca aynı kökten inçkırık, ınçkurı inçkurı ağlamak madde başı sözcükleri de bulunmaktadır.[35]

Çağatay metinlerinde sözcüğün ince ünlülü biçimine de rastlanır: inçkir- ML’de inçkirmek: hıçkırmak, hıçkıra hıçkıra ağlamak, hafif hafif ahlaya ahlaya ağlamak anlamlarında eserde incigirmek biçimine de yer verilmiştir.[36] NSÇT’de inç+kir- “ince sesle ağlamak” şeklinde açıklanmıştır.[37] LÇ’de ınçkır- “derd ile fıklayup ağlamak.” inckir-: “aheste aheste girye ve nâle etmek, hafif hafif âh-u anin ile ağlamak.” Şeklinde sözcüğün hem ince ünlülü hem kalım ünlülü biçimine rastlanır.[38] Sözcüğün inçkir-/ınçkır- biçimlerinin “ağlamak” anlamlı örneklerinin Çağatay metinlerinde rastlandığını söyleyebiliriz.

Görüldüğü gibi Türkiye Türkçesinde kullanılan hıçkırık ismi ve fiil biçimi hıçkır- özellikle KB’de ve dilimizin tarihî metinlerinde “inlemek” anlamı merkezi etrafında ınçık sözcüğüyle bağlantılıdır. ınçka-/ınçıka-<ınçık+a-, ınçık+la-, ınçkır-/ınçıkır-/ınçgır-/ınçkur-/incigir-/inçkir- fiilleri, bilhassa Çağatay metinlerinde bir ağlama türüne dönüşmüş, “hıçkıra hıçkıra ağlamak” anlamı kazanmıştır. TT’deki “çok ağlandığında çıkan ses” anlamlı hıçkırık sözcüğünün tarihî biçimleri ıncgırık / ınçkırık /ınçıkırık / ınşıkırık (ıçkırık, ınçgırık, ınckırık) tır. Sözcüğün sümkür- örneğindeki gibi /k/ ile bittiğini göz önünde bulundurarak yapısının ınç(ı)k+(ı)r-(ı)k şeklinde incelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. İsimden fiil yapan {+kIr} ekinin ses taklidî sözcüklere eklenerek “ses çıkarmak” anlamlı fiiller türettiğini dikkate alarak ınçık’tan gelişen ınçkırık’ın ses taklitli bir sözcük olan hıç’a evrilmesi de doğaldır. ınçıkırık>ınçkırık> hınçkırık>hıçkırık.

ESER KISALTMALARI

AY                  Altun Yaruk

CC                  Codex Cumanicus

DLT                Dîvânü Lugâti’t-Türk

EDPT              An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth Century Turkısh

EUTG              Eski Uygur Türkçesi Grameri

EUTS              Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü

EZ                  Et-Tuhfetü’z-Zekiyye fi’l-Lûgaiti’t-Türkiyye

HŞ                  Husrav ü Şîrîn

İrMS               İrşâdü’l-Mülûk ve’s-Selâtin

KB                  Kutadgu Bilig

KBG               Kutadgu Bilig Grameri - Fiil

KE                 Kısasü’l-Enbiyâ

KEn               Kısas-ı Enbiyâ

KiEf               Kitâbü’l-Ef’âl

KLS                Kuman Lehçesi Sözlüğü

KTS                Kıpçak Türkçesi Sözlüğü

LÇ                  Lûgat-i Çağatayi ve Türkî-İ Osmânî

Leh O             Lehçe-i Osmânî

ML                 Muhâkemetü’l-Lugateyn

NF                  Nehcü’l-Ferâdîs

NŞÇT             Nevâyî’nin Sözleri ve Çağatayca Tanıklar

OTWF            Old Turkic Word Formation

Seng Lu         Senglâh Lûgati

TaS                Tanıklarıyla Tarama Sözlüğü

TİKT              Karahanlı Türkçesi - Türkçe İlk Kur’an Tercümesi

TS                 TDK Türkçe sözlük

TSD               VIII-XVI. Yüzyıllar Arasında Türkçenin Sözcük Dağarcığı

U                   Uigurica

 

KAYNAKLAR

Ali Şîr Nevâyî-Muhâkemetü’l-Lugateyn (1996) (Haz. Sema Barutçu ÖZÖNDER), TDK Yayınları, Ankara.

ATA Aysu, (1995) Kısasü’l-Enbiyâ II (Dizin), TDK Yayınları, Ankara.

ATA Aysu, (2004) Karahanlı Türkçesi - Türkçe İlk Kur’an Tercümesi, TDK Yayınları, Ankara.

BANGUOĞLU Tahsin, (1995) Türkçenin Grameri, TDK Yayınları, Ankara

CAFEROĞLU Ahmet, (1993) Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, Enderun Kitabevi.

CLAUSON Gerard, (1972) An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth Century Turkısh, Oxford Yayınları.

DEMİRCİ Ümit Özgür- KARSLI Sibel, (2014) Kutb’un Husrav ü Şîrîn’i – Dizin, Kesit Yayınları, İstanbul.

DEMİRCİ Ümit Özgür, (2016) Eski Türkçede Fiiller, Umuttepe Yayınları, Kocaeli.

EKER Süer, (2005) Çağdaş Türk Dili, Grafiker Yayınları, Ankara.

ERASLAN Kemal, (2012) Eski Uygur Türkçesi Grameri, TDK Yayınları, Ankara.

ERCİLASUN Ahmet Bican, (1984) Kutadgu Bilig Grameri – Fiil, Gazi Üniversitesi Yayınları, Ankara.

ERDAL Marcel, (1991) Old Turkic Word Formation, C. 2, Harrassowitz.

ERGİN Muharrem, (1997) Türk Dilbilgisi, Bayrak Yayınları, İstanbul.

Et-Tuhfetü’z-Zekiyye fi’l-Lûgaiti’t-Türkiyye (Çev. Besim ATALAY), (1945) İstanbul.

GABAİN, A.V., (1988) Eski Türkçenin Grameri (Çev: Mehmet AKALIN), TDK Yayınları, Ankara.

GENCAN Tahir Nejat, (1979) Dilbilgisi, TDK Yayınları, Ankara.

GÜLENSOY Tuncer, (2007) Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü C I, Ankara.

HACIEMİNOĞLU Necmettin, (1997) Harezm Türkçesi ve Grameri, İÜ Edebiyat Fakültesi Yayınları, Ankara.

HACIEMİNOĞLU Necmettin, (1991) Türk Dilinde Fiiller, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara.

http://m.nisanyansozluk.com

KAÇALİN Mustafa, (2011), Niyâzî – Nevâyî’nin Sözleri ve Çağatayca Tanıklar, TDK Yayınları, Ankara.

Kıpçak Türkçesi Sözlüğü, (2003) TDK Yayınları, Ankara.

Kitâbü’l-Ef’âl (Kıpçakça Satır Arası Sözlük) (Haz. Emin Eminoğlu), (2011) Akçağ Yayınları, Ankara.

KORKMAZ Zeynep, (2003) Türkiye Türkçesi Grameri (Şekil Bilgisi), TDK Yayınları, Ankara.

Kutadgu Bilig I (Metin), (1991) TDK Yayınları, Ankara.

Kutadgu Bilig II (Çeviri), (1998) TTK Yayınları, Ankara.

Kutadgu Bilig III (İndeks), (1979) TKAE Yayınları, İstanbul.

PAÇACIOĞLU Burhan, (2006) VIII-XVI. Yüzyıllar Arasında Türkçenin Sözcük Dağarcığı, İstanbul.

Şeyh Süleyman Efendi, (1297) Lûgat-i Çağatayi ve Türkî-İ Osmânî, İstanbul.

Tarama Sözlüğü, (1983) TDK Yayınları Ankara.

TEKİN ŞİNASİ, (1992) Türk Dünyası El Kitabı C 2, Ankara.

TİETZE Andreas, (2009) Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugati, Cilt 2, Wien.

TULUM Mertol, (2011) 17. Yüzyıl Türkçesi ve Söz varlığı, TDK Yayınları, Ankara.

Türkçe Sözlük, (2011) TDK Yayınları, Ankara.

YURTBAŞI Metin, (2013) Sınıflandırılmış Kavramlar Sözlüğü, İstanbul.

ZEYNALOV Ferhat, (1993) Türk Lehçelerinin Karşılaştırmalı Dilbilgisi ( TT: Yusuf Gedikli), Cem Yayınevi, İstanbul.

 

* Prof. Dr., Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü BOLU, [email protected], [email protected]
[1] GABAİN, A.V., Eski Türkçenin Grameri (Çev: Mehmet AKALIN), TDK Yayınları, Ankara 1988, s. 49.
[2] ERDAL Marcel, Old Turkic Word Formation, C. 2, Harrassowitz, 1991, s. 465-467.
[3] DEMİRCİ Ümit Özgür, Eski Türkçede Fiiller, Umuttepe Yayınları, Kocaeli 2016, s. 238-239.
[4] ERASLAN Kemal, Eski Uygur Türkçesi Grameri, TDK Yayınları, Ankara 2012, s. 114.
[5] ERCİLASUN Ahmet Bican, Kutadgu Bilig Grameri – Fiil, Gazi Üniversitesi Yayınları, Ankara 1984, s. 20.
[6] HACIEMİNOĞLU Necmettin, Harezm Türkçesi ve Grameri, İÜ Edebiyat Fakültesi Yayınları, Ankara 1997, s.137.
[7] HACIEMİNOĞLU Necmettin, Türk Dilinde Fiiller, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1991, s. 216.
[8] GENCAN Tahir Nejat, Dilbilgisi, TDK Yayınları, Ankara 1979, s. 306.
[9] ERGİN Muharrem, Türk Dilbilgisi, Bayrak Yayınları, İstanbul 1997, s. 173.
[10] EKER Süer, Çağdaş Türk Dili, Grafiker Yayınları, Ankara 2005, s. 355.
[11] GÜLENSOY Tuncer, Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin Köken Bilgisi Sözlüğü C I, Ankara 2007, s. 408-409.
[12] YURTBAŞI Sözlüğünde hıçkırarak zarfını deyim olarak değerlendirir. ‘hıçkırıklar içinde ağlayarak, bağıra çağıra, hıçkıra hıçkıra, hıçkırıklara boğularak, hüngür hüngür, için için, içini çeke çeke, katıla katıla, uluya uluya, yana yakıla.” YURTBAŞI Metin, Sınıflandırılmış Kavramlar Sözlüğü, İstanbul 2013, s. 346.
[13] TİETZE Andreas, Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugati, Cilt 2, Wien 2009, s. 303.
[14] http://m.nisanyansozluk.com, 31.7.2017 tarihinde erişildi.
[15]ZEYNALOV Ferhat, Türk Lehçelerinin Karşılaştırmalı Dilbilgisi ( TT: Yusuf Gedikli), Cem Yayınevi, İstanbul 1993, s. 245.
[16] ERDAL OTWF’deki yaklaşımına katılmadığımızı ifade edelim. O, ekin, isimden fiil yapan {+kI-}ve{-(I)r-}  olabileceği konusunda varsayımda bulunur. ERDAL Marcel, age., s. 468.
[17] TEKİN Şinasi, Türk Dünyası El Kitabı C 2, Ankara 1992, s. 82, not: 2.
[18] BANGUOĞLU Tahsin, Türkçenin Grameri, TDK Yayınları, Ankara 1995, s. 213.
[19] KORKMAZ Zeynep, Türkiye Türkçesi Grameri (Şekil Bilgisi), TDK Yayınları, Ankara 2003, s. 115.
[20] Kutadgu Bilig I (Metin), TDK Yayınları, Ankara 1991.
[21] Kutadgu Bilig II (Çeviri), TTK Yayınları, Ankara 1998.
[22] Kutadgu Bilig III (İndeks), TKAE Yayınları, İstanbul 1979.
[23] CAFEROĞLU Ahmet, Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, Enderun Kitabevi, 1993, s. 57-58.
[24] DEMİRCİ Ümit Özgür, age., s.215.
[25] CLAUSON Gerard, An Etymological Dictionary of Pre-Thirteenth Century Turkısh, Oxford Yayınları, 1972, s. 175.
[26] ERDAL Marcel, age., s. 437.
[27] PAÇACIOĞLU Burhan, VIII-XVI. Yüzyıllar Arasında Türkçenin Sözcük Dağarcığı, İstanbul 2006, s. 238.
[28] ATA Aysu, Karahanlı Türkçesi - Türkçe İlk Kur’an Tercümesi, TDK Yayınları, Ankara 2004, s.392-393.
[29] DEMİRCİ Ümit Özgür- KARSLI Sibel, Kutb’un Husrav ü Şîrîn’i – Dizin, Kesit Yayınları, İstanbul 2014, s. 247.
[30] ATA Aysu, Kısasü’l-Enbiyâ II (Dizin), TDK Yayınları, Ankara 1995, s. 255-256.
[31] Et-Tuhfetü’z-Zekiyye fi’l-Lûgaiti’t-Türkiyye (Çev. Besim ATALAY), İstanbul 1945, s. 174.
[32] Kitâbü’l-Ef’âl (Kıpçakça Satır Arası Sözlük) (Haz. Emin Eminoğlu), Akçağ Yayınları, Ankara 2011, s. 209.
[33] Kıpçak Türkçesi Sözlüğü, TDK Yayınları, Ankara 2003, s. 101.
[34] Tarama Sözlüğü, TDK Yayınları Ankara 1983, s. 109.
[35] TULUM Mertol, 17. Yüzyıl Türkçesi ve Söz varlığı, TDK Yayınları, Ankara 2011, s.974.
[36] Ali Şîr Nevâyî-Muhâkemetü’l-Lugateyn (Haz. Sema Barutçu ÖZÖNDER), TDK Yayınları, Ankara 1996, s. 159.
[37] KAÇALİN Mustafa, Niyâzî – Nevâyî’nin Sözleri ve Çağatayca Tanıklar, TDK Yayınları, Ankara 2011, s.948.
[38] Şeyh Süleyman Efendi, Lûgat-i Çağatayi ve Türkî-İ Osmânî, İstanbul 1297, s. 63.

Yorumlar (0)