TİEN, TENGRİ, TANRI, TİEN ne demek, TENGRİ kökeni, Tanrı kökeni

TİEN, TENGRİ, TANRI, TİEN ne demek, TENGRİ kökeni, Tanrı kökeni

“Çince TİEN = Eski Türkçe TENGRİ = Türkiye Türkçesi TANRI Sözü Üzerine” - 2

0. Benim 3 Mart 2018 saat 12.47 itibarı ile yayınladığım “Çince TİEN = Eski Türkçe TENGRİ = Türkiye Türkçesi TANRI Sözü Üzerine” adlı yazıma 8 Mart 2018’de Prof. Dr. Timur Kocaoğlu şu katkıyı yapıyor.


1. “Osman Fikri Sertkaya Bilgem, Türkçe Tengri, Çince Tien dışında, bir de yazıya geçişi onlardan çok daha eski olan Sümerce Dingir ~ Digir sözü var. “Gökyüzü, cennet, Tanrı” anlamlarına gelen bu “Dingir” sözü, Türkçe Tengri’yi daha iyi açıklayabiliyor. İçinde “r” ünsüz sesini sakladığı için. Çince ise, yabancı dillerden alınan sözlerdeki “r” sesini düşürüyor. Çin tarihi kaynakları Gök Tanrı kavramının M. Ö. 1050-771 yılları arasındaki Çou (Zhou) devleti hükümdarları tarafından Çin’e getirildiğini bildiriyor. Bu Çou/Zhou devletini kuranlar da Çin kaynaklarında “Kuzey barbarları” (muhtemelen Altay halkları) idiler. Alman tarihçi Wolfram Eberhard’a göre Chou hanedanı Türk kökenlidir”.

2. Timur Bey’e cevabım şöyledir: Sümerce “dingir” kelimesi şayet Sümerceden Türkçeye geçmiş ise, Türkçede ses değişmelerine uğraması gerekir. Önce içseste yer değiştirme (metathèse) ile “dingri” olması gerekir. Bir an için böyle bir metathèse’in olduğunu var sayalım. Kelimede iki ses değişmesi daha olması gerekiyor. Sümerce kelime başı d- sesinin Türkçe kelime başı t- olması. Yani d- > t- ünsüz değişmesi. O zaman “dingir > dingri > tingri” gelişmesi gerçekleşmiş olur. Onu da i ~ e değişmesi (alternansı) takip edecektir. O zaman da kelime “tingri > tengri” şeklini alır. Ama bütün bunlar faraziye / kurgu dur.

3. Bu konuda Prof. Dr. Osman Nedim Tuna “Sümer ve Türk Dillerinin Tarihî İlgisi ile Türk Dili’nin Yaşı Meselesi” (Türk Dil Kurumu yayınları : 561, Ankara, 1990, s. 21) adlı kitabında Sümerce Consonant + Vocal + r ile Consonant + Vocal + z ( Ünsüz + Ünlü +r ile Ünsüz + Ünlü + z) ses denkliklerinin Türkçedeki karşılıklarını Consonant + r + Vocal ile Consonant + ç + Vocal (Ünsüz + r + Ünlü ile Ünsüz + ç + Ünlü) şeklinde gösteriyor ve konu ile ilgili olarak ikisi r’li, biri ise z’li üç örnek verebiliyor.
Sümerce : dingir = Türkçe : teŋri
Sümerce : dubur = Türkçe : yumru
Sümerce : nunuz = Türkçe : yinçü.

4. Sümerce ile Türkçe arasındaki ilişkileri inceliyen M. Ünal Mutlu da “Türk Dili ve Kenger Uygarlığı (Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 2007, s. 32-33) adlı kitabında “Tanrı” mefhumunu değerlendirmektedir.

5. Prof. Dr. Firudin Ağasıoğlu, “Dokkuz Bitik. Azerbaycan Türklerinin İslamakeder Tarihi. I Bitik. Tarihi Kaynaklar” (Bakı, 2014, s. 145-146) adlı eserinde “DİNGİR Tenger (tengri, tanrı)” kelimesini incelerken konu ile ilgili şu mülahazaları zikrediyor. “Sumer dilinin fonetik özelliyi hakkında tam bilgimiz yohdur, çünki sumer sözlerinin deyilişini sami dilinin ses imkanları ile öyrene bilirik, bu ise çohlu yanlışlıklara sebeb olur. Meselen, rus dili fonetikası “gördükçe” tipli türk sözlerinin transkripsiyasında gerçek teleffüzü eks etdirmediyi (kiordyukdja) kimi, sumer sözünün akad teleffüzü ile, üstelik, akad seslerini tam eks etdirmeyen latın transkripsiyası ile verilmesi de müeyyen tehriflere sebeb olur. Ona göre de bugün bir çoh sumer sözünün ohunuşu oldukça şertidir. Üstelik, bir çoh lokokramın ferkli ohunuş variantı içinden hansının seçilmesi de mühtelif ehtimallara yol açır. Numune üçün sumer dilinde ulduz, göy, tanrı anlamlarını bildiren (*) DİNGİR lokokramından yaranıb “an, il, èl, al, li, le” şeklinde ohunan mihi işaretin sumer, azer ve akad dilinde neçe ohuna bilmesini gözden keçirek:

DİNGİR -Tenger (tengri, tanrı) - ilu
AN, tum -Tanrıça (ilehe) -iltum
AN, Anu -Göy tanrısı (Anu) – samu “sema”
AN -yuharı –elû
AN. TA -yuharıda –eliş
AN.ŞAR -Asur (Yuharı ölke) – AŞŞUR
AN.NA -kalay (yuharı anak? metalı) -Annaku
AN.BAR -demir (yuharı barseli metalı) -parzella
Göründüyü kimi, Dingir ve Anu sözü istisna olmakla, bu sumer lokokramının başka makamlarda teleffüz olunması karanlık kalır.

6. Firudin Agasıoğlu’nu daha açık anlamak için Türkmen araştırıcı Begmurat Gerey’in “5000 Yıllık Sümer-Türkmen Bağları (Tarih, Dil, Kültür Açısından Bir Çalışma)”, İstanbul, Eylül 2005, s. 90-98 arasındaki verdiği bilgilere bakmak gerekiyor. Begmurat Bey şu bilgileri veriyor.

“6. Sümer Dinî adlarının Türk dilindeki izleri.
6.1. DİNGİR: Sümerologların açıklamasına göre bu sözcük günümüzdeki Türk lehçelerindeki Tanrı, Tangrı, Tengri sözcükleriyle aynıdır. Bu sözcüğün Sümer yazı dilindeki belgisi (*) yıldız işaretidir. Bu işaret Sümer dilinde iki türlü telaffuz edilmiştir. Birisi DİNGİR, diğeri ise AN, yani “gök” (Türkmence Asman) “yukarı” ve “uzak” ” demektir.
Daha önceki satırlarda tanrı ve göğün Sümerlerde olduğu gibi eski Türklerde de aynı anlamda olduğu belirtilmişti. Radloff’un açıklamasına göre Orhon yazıtlarında da Tengri hem Tandı hem de gök anlamına gelmektedir.
6.2. AN : Bu sözcük yukarıda da belirtildiği gibi “gök”, “uzak”, “yukarı” anlamındadır. ...
6.3. ANU : Sümerlerin en büyük tanrısı olan gök tanrının en büyük tapınaklarının ismidir. ...
6.4. İN-ANNA : Bazan büyük tanrı ANU’nun kızı, bazan da ANU’nun hanımı görünümündedir. ...

Bu kadar nakil yeter. Mereklısı kitabı temin edip okumalıdır.

7. Önemli bir tespit de Prof. Dr. Alimcan İnayet’in “Eğer tartışılacaksa, Göktanrı inancı önce Türklerde mi yoksa Çinlilerde mi ortaya çıkmıştır meselesi tartışılmalıdır. O zaman Tian ile Tengri sözcüğünün kimden kime geçtiği ve kazandırılmış anlamları da anlaşılmış olacaktır” görüşüdür. Ancak bu hiç bir zaman anlaşılamayacaktır. Çünkü eski kaynaklar hem birbiri ile çağdaş değildir hem de çok çok eksiktir.

8. Chou /Zhou (okunuşu Çu değil Cav) hanedanını kuranların yani Çin kaynaklarına göre “Kuzey barbarları”nın etnik kökenlerinin Altay halklarından olması (Eberhard’a göre Türk olmaları) ve kelimenin Chou’lar tarafından Çin’e getirildiği ihtimali de hiç bir şeyi değiştirmiyor. ÇÜNKÜ FİLOLOJİK ve ETİMOLOJİK OLARAK TÜRKÇE “TİNGRİ ~ TENGRİ” KELİMESİNİN ÇİNCEDE T’İEN ŞEKLİNE GEÇMESİNİN AÇIKLANMASI GEREKİR ki böyle bir filolojik açıklama bu güne kadar yapılamamıştır.

9. Not. Bu konuları yıllar önce Dr. Emel Esin, Prof. Dr. Osman Nedim Tuna ve Prof. Dr. Bahaeddin Ögel ile kaç kez tartıştık. Sonuç çıkmadı. Son olarak ise 13-15 Kasım 2017 tarihleri arasında Ankara’da değerli meslektaşım Prof. Dr. Firudin Celilov ile T’İEN ~ DİNGİR ~ TENGRİ ilişkisini konuştuk. Belki Firudin Bey konuya yeni bakış açısı veya açıları getirebilir. Bekleyeceğiz ve göreceğiz.

1. Yazıyı okumak için tıklayınız.
2. Yazıyı okumak için tıklayınız.

Prof. Dr. Firidun Ağasıoğlu Celilov'un yanıtını okumak için tıklayınız. 

Yorumlar (0)