TÜRK DİLİNİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ 2- Prof. Dr. Ahmet B. Ercilasun

TÜRK DİLİNİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ 2


TÜRK DİLİNİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ

  1. Altay dilleri çalışmaları, Alman bilgini W. Schott ile disipline girdi ve ilk ses denklikleri kurulmaya başlandı. Schott, Versuch über tatarischen Sprachen (Berlin 1836) adlı eserinde Tatar dilleri terimini kullandı ve Türkçe z'nin Çuvaşça r sesine, Türkçe ş'nin de Çuvaşça / sesine denk geldi­ğini buldu. Fin bilgini Gustaf John Ramstedt 1903'te yayımladığı Über die Konjugation des Khalkhamongolischen adlı çalışmada aynı denkliklerin Türkçe ile Moğolca arasında da olduğunu ortaya koydu (Tuna 2002: 47).Ramstedt'ten önce 19. yüzyılın ortalarında Fin bilgini Matias Aleksanteri Castren, Über die Personalsuffixe in den altaischen Sprahen (1850) adlı doktora tezinde Fin, Türk, Moğol ve Tunguz dillerinde zamirle­rin ve şahıs eklerinin benzerliğini gösterdi. Altay dilleri terimi Castren'le bilim dünyasına yerleşti; fakat bu terimi o, bugünkü Ural-Altay dilleri anla­mında kullanıyordu (Eren 1998: 127). Matias Castren bu çalışmasıyla Ural Altay teorisinin esas kurucusu sayılmıştır (Temir 2002: 4).


>



  1. Öte yandan 19. yüzyılın ilk yarısında Alman bilgini Klaproth, Siebold ve 19. yüzyılın ortalarında W. Schott, J. Hoffman Japoncayı da Ural-Altay grubu içinde ele aldılar (Caferoğlu 1958: 13).Matias Castren 1952'de henüz 39 yaşında iken ölmüştü. Eserleri ölü­münden sonra yayımlandı. 1862'de yayımlanan Kleinere Schriften adlı ese­rinde Ural  Altay dilleriyle ilgili görüşleri ortaya konmuştur (Eren 1998: 127). O, Ural  Altay dillerini Altay terimi altında beşe ayırmıştı:

    1. Fin Ugor

    2. Samoyed

    3. Türk Tatar

    4. Moğol

    5. Tunguzca ve şiveleri


    Görüldüğü gibi bu sınıflandırma, modern sınıflandırmanın aşağı yukarı ilk taslağıdır. Bugünkünden farkı Ural ve Altay dillerini ayırmamasıdır. As­lında Castren akrabalığa şüpheyle bakmış; Fin, Samoyed ve Türk dilleri arasındaki benzerliklere daha çok dikkat çekmişti (Caferoğlu 1958: 16).

    Altay Dilleri



  2. Altay dilleri teorisinin gerçek kurucusu Gustaf John Ramstedt'tir. Türkçe Moğolca arasındaki ses denklikleri çalışmaları 1903'te onunla başlar. Ramstedt'in ortaya koyduğu Türkçe z Moğolca r, Türkçe ş Moğolca / denk­liklerinden sonra Macar Zoltan Gombocz bazı ses denklikleri bulur. 1905'teki Macarca bir yazısını genişleterek 19121913'te Keleti Szemle adlı ünlü  Macar dergisinde yayımladığı  Zur Lautgeschichte der altaischenSprachen yazısında, daha önce Schott ve Anton Boller tarafından"özlem" hâlinde ortaya konan Moğol ve Mançu dillerinde c, d, ndenkliğim sistemleştirdi. Ardından Ramstedt aynı dergide aynı konulan işledi. Nihayet Nicholas Poppe Altaisch und Urtürkisch (1926) adlı yazısında Ana Altayca d, c, y, n, n Moğolca d, c, y, n Ana Türkçe y denkliği şeklinde, konuyu, Altay dilleri kapsamında bir sistem hâline getirdi.

    Altav dilleri teorisinin en büyük isimleri, Fin bilgini Gustaf John Ramstedt (18731950), Alman asıllı Nicholas Poppe (18971991) ve yine Finlandiyalı Pentti Aalto (1917»)'dur.

    Ramstedt tam bir poliglot (çok dil bilen) idi. Grekçe, Latince, Sanskritce gibi klasik diller ve İbraniceden başka Türkçe, Moğolca, Korece ve Japonca biliyordu. Mongolist, Türkolog ve Altayist idi. Altay dillerinin konu­şulduğu ülkelerin çoğunu dolaşmış ve dil malzemesi derlemişti. Seyahatleri yıllarca sürmüş, Japonya'da on iki yıl kalmıştı. Yalnız Altayistiğın değil Mongolistiğin de gerçek kurucusu odur. Kore ve Japon dillerini inceleyerek bu iki dili diğer Altay dilleriyle ilmî şekilde karşılaştıran da yine Ramstedt'tir. Onun Altay Dil Bilimine Giriş eseri ölümünden sonra yayım­lanmıştır: Einföhrung in die altaische Sprachwissenschaft I. Lautlehre: 1957; //. Formenlehre: 1952; ///. Register: 1966 (Eren 1998: 269276).

     

    >



  3. Nicolas Poppe de bir poliglottu. 1897'de Çin'de doğmuş, 1991'de ABD'de ölmüştü. Altayist, Mongolist ve Türkolog idi. Yüksek öğrenimim ve ilmî kariyerini St. Petersburg'da tamamlayan; 19261940 arasında Moğolistan Doğu Sibirya, Özbekistan, Azerbaycan ve Kuzey Kafkasya'da araştırma'gezileri yapan Poppe 1943'te Almanya'ya kaçmış, 1949'da ABD'ye yerleşmiştir (Eren 1998: 253257). Moğolca üzerine birçok kitabı ve araştırması bulunan Poppe'nin Altayistik ile ilgili iki önemli eseri vardır.Vergleichende Grammatik der altaischen Sprachen I. Vergleichende Lautlehre, Wiesbaden 1960. Bu eser Zeki Kaymaz tarafından Türkçeye çev­rilmiştir: Altay Dillerinin Karşılaştırmalı Grameri  1. Kısım: Karşılaştır­malı Ses Bilgisi, İstanbul 1994.Introduction to Altaic Linguistics, Wiesbaden 1965. 1917'de Finlandiya'da doğan Pentti Aalto Helsinki Üniversitesinde kla­sik filoloji, karşılaştırmalı dil bilimi, Sanskritçe ve Altay filolojisi okumuş­tur Ramstedt'in talebesi olan Aalto, Moğolistan, Hindistan, Türkmenistan ve Kore'de ilmî araştırma gezileri yapmıştır.

  4. Ramstedt'in birçok eserim ya­yımlayan Aalto'nun Altayistik ile ilgili çalışmaları, 70. doğum yılı dolayı­sıyla şerefine çıkarılan bir armağanda toplanmıştır: Studies in Altaic and Comparative Philology, Studia Orientalia 59, 1987 (Eren 1998: 103104). Aalto Uralisch und Ahaisch (UAJb 41, 1969) adlı yazısında Ural-Altay teorisi üzerinde de durmuş; biçim bilgisi, söz varlığı ve cümle bilgisi benzer­liklerini dile getirmiştir (Temir 2002: 6).

    >



  5. Altay dilleri teorisine katkıları olan iki ismi daha zikretmek lâzımdır: Wladislaw Kotwicz (18721944) ve Boris Yakovleviç Vladimirtsov (18841931). Polonyalı Kotwicz'in Contributions aux etudes altaiques (Wilno 1932) ve Les pronoms dans les langues altaiques (Krakow 1936) adlı çalış­maları, Altayistik alanına katkılardır (Eren 1998: 195).Japoncanın Altay dili olarak işlenmesinde iki önemli isim vardır. Samuel E. Martin'in "Lexical evidence relating Korean to Japanese" adlı makalesi (Language 42, 1966), "Japoncanın bir Altay dili olarak ele alınışın­da dönüm noktası" teşkil eder (Tuna 2002: 47). Samuel E. Martin'in konuyla ilgili en önemli eseri 1996'da yayımlanmıştır: Consonant lenition in Korean and the MacroAltaic Question, Honolulu 1996.

    İkinci isim Roy Andrew Millerdir. Konuyla ilgili kitabı 1971'de ya­yımlanmıştır: Japanese and the other Altaic Languages, Chicago  London 1971. Bazı Japon bilginleri Japoncayı Altay dillerine bağlarken birçok Japon bilgini de Japonca ile Astronezya dilleri arasında paralellikler bulmuş; P. Benedict ile Kavvamoto ise Japoncayı Astro  Tay dil ailesine dahil etmiştir (Starostinvd. 2003:89).

    Türkiye'de Altayistikle ilgilenen bilim adamları Ahmet Temir, Osman Nedim Tuna, Talat Tekin ve Tuncer Gülensoy'dur. Temir'in "Türkçe ile Moğolca Arasındaki İlgiler" adlı yazısı (DTCFD III, Ankara 1955) konuyu Türkiye'de ilk ele alan araştırmalardan biridir. Osman Nedim Tuna'nın Türk Dünyası El Kitabı'nda çıkan (Ankara 1992) "Altay Dilleri Teorisi" adlı uzun araştırması, Türkiye'de konuyu en kapsamlı şekilde ele alan çalışmadır.

    #



  6.  

    Altayistik üzerinde en fazla yayın yapan ise Talat Tekin'dir. onun bilhassa zetasizm (z'leşme) ve sigmatizm (ş'leşme) üzerine birçok yazısı ve katkısı vardır. Tekin'in bu konudaki yazıları 2003'te toplu hâlde yayımlanmıştır: Makaleler 1: Altayistik, Ankara 2003. Tuncer Gülensoy'un "Altay Dillerin­de Akrabalık Adlan Üzerine Notlar" makalesi (TDAYBelleten 19731974) önemlidir.


#



  1. Altay dilleri üzerindeki son büyük çalışma Sergei Starostin, Anna Dybo ve Oleg Mudrak'a aittir: Etymological Dictionary of the Altaic Languages IIII, Brill 2003. Bu büyük eserin yazarları, yaklaşık olarak yarısı yeni olan 2800 etimoloji yapmışlar; her kelimenin beş Altay dilinde ve lehçelerinde bulunabilen bütün karşılıklarını göstermişlerdir.Altay dilleri teorisi konusunda bazı bilginler kararsız kalırken bazı bil­ginler de teoriye şiddetle karşı çıkmışlardır. Teorinin en şiddetli muarızları Aorelien  Sauvageot,  Sir Gerard Clauson,  Gerhard  Doerfer ve  A.  M. Şerbak'tır.

    Sir Gerard Clauson "The relationship between Turkish and Mongolian " adlı yazısında {Turkish and Mongolian Studies, London 1962) Tunguz söz varlığının Moğolca ve Türkçeden çok farklı olduğunu ve temel kelimelerin Türkçe Moğolca ve Tunguzcada birbirini tutmadığını belirterek teoriye iti­raz eder (Clauson 1962: 216). Clauson Moğolca ile Türkçede ortak olan kelimelerin Türkçeden Moğolcaya giren alıntılar olduğunu ileri sürerek bu kelimelerdeki ses değişmelerinin listesini verir ve daha sonra alıntıları tematik bir gruplandırmaya tâbi tutar (Clauson 1962:216 247). Clauson' un diğer bir yazısı, temel kelimelerin aynı olmaması hakkındadır. A Lexicostatistical Appraisal of the Altaic Theory (CAJ XIII 1969).

    Doerfer'in  itirazı  da temel kelimeler noktasındadır.  O,  itirazlarını Türkische und mongolische Elemente im Neupersischen adlı büyük eserinin 4    cildinde   (Wiesbaden   1975)  ve  "Zur  Venvardschaft  der  altaıschen Sorachen" (1966), "Zwei wichtige Probleme der Altayistik" (1968),   Temel tzcükler ve Altay Dilleri Sorunu" (TDAYBelleten 19801981) gibi maka­lelerinde kaleme almıştır. Doerfer de itiraz noktası olarak temel kelimeleri almakla birlikte Clauson'un istatistik metodunu eleştirir. Ona göre kelimele­rin niteliklerine de bakmak lâzımdır.

    #




 

  1. İnsan vücuduyla ilgili 11 «ana temel sözcük" (baş, göz, kulak, burun, ağız, dil, diş, saç, yürek, el, ayak) ve 5   ara temel sözcük" (dudak, parmak, diz, sakal, boyun) seçerek bunları karışık dillerde araştıran Doerfer, ana temel sözcüklerin çok az değiştiğini (ödunçlenmediğini), ara temel sözcüklerin değişme oranının da az olduğunu; takat kirvik gibi "yan temel sözcüklerin çok sık değiştiğini yani ödünçlendıgını tespit etmiş; sonunda da bunu Altay dillerine uygulayarak Türkçe, Moğolca ve Tunguzcada ana temel sözcüklerden hiçbirinin aynı olmadığını ortaya koymuştur. Aynı işlemi, akraba olduğu kesin olarak bilinen ailelerde de ya­pan Doerfer 16 ana ve ara temel sözcükten Samı dillerde 16 sının  Hint Avrupa dillerinde 13'ünün, Dravid dillerinde 10'unun, Ural dillerinde 8 inin aynı olduğunu; Altay dillerinde ise hiçbirinin aynı olmadığını tespit etmiş böylece "Altay dillerinin akrabalığı varsayımını", "çürütülmüş, yok edilmiş saymıştır (Doerfer 1983: 116).

Yorumlar (0)