TÜRKÇEDE OLUMSUZLUK BİLDİREN YAPILAR Yard. Doç. Dr. Nadir İLHAN

TÜRKÇEDE OLUMSUZLUK BİLDİREN YAPILAR
Yard. Doç. Dr. Nadir İLHAN


Giriş :
İnsan hayatı ve evren birbirini tamamlayan zıtlıklar üzerine kurulmuştur. Biri olmadan
diğerinin varlığını ve değerini anlamamız mümkün olmaz. Erkek-dişi, var-yok, güzel-çirkin,
olumlu-olumsuz vb. daha pek çok kavramın zıddını saymak mümkündür. Bu zıtlıklar sistemi
içerisinde insan da duygularını, düşüncelerini, hayallerini ifade ederken olumlu ve olumsuz
kavramları dil sistemi içerisinde kendine özgü söyleyişlerle dile getirir.
Kelime ve kavramlardaki olumsuzluk dillere göre farklılıklar göstermekte, farklı ek ve
yapılarla ifade edilmektedir. Türkçenin söz dizimiyle “Ben okula gitmeyeceğim” cümlesi farklı dillerle “I won’t go to school, Ya ne paydu vı şkolu, ich gehe nicht in die Schule, Lâ eźhebu ile’l-medreseti ġaden, Men be mektebe neħâħem reft” gibi farklı şekillerde oluşturulmaktadır.

Her dilin kendine özgü bir olumsuzluk ifade sistemi olduğu gibi Türkçenin de kendine
özgü bir anlatım şekli vardır. Ancak olumsuzluk ifadesi bütün kelimeler, kavramlar veya
durumlar için aynı şekilde gerçekleşmemektedir. Türkçede olumsuzluk kavramı nesne ve
eylemler için bir kısım ekler ve kelimelerle ifade edilmekte bunların da kendilerine özgü
kullanım özellikleri ve yerleri bulunmaktadır.

Ayrıca karşıt anlamlı kelimelerin bir kısmındaki olumsuzluk dolayısıyla belki bu tür
kelimeler olumsuz kelimeler olarak da değerlendirilebilir. İyinin karşılığı kötü, akıllının
karşılığı deli, güzelin karşılığı çirkin vb. gibi kelimelere karşıladıkları kavramlardaki
olumsuzluk dolayısıyla anlamca olumsuz kelimeler denilebilir.

A. Eklerle Olumsuzluk :
Türkçede olumsuzluk kavramı taşıyan eklerin başlıcaları –mA, olumsuz çatı eki ve bu
ekin başka eklerle kaynaşmasıyla ortaya çıkan -mAz, -mAdAn, gibi fiilimsi ekleri ile isimlere
eklenen –sız olumsuz sıfat eki ve hem isimlerden hem de fiillerden sonra kullanılan ± mı soru ekidir.

Z. Korkmazın Türkiye Türkçesi Grameri adlı esrinde yer alan –mAzlIk ve –mAksIzIn
birleşik ekleri de olumsuzluğu sağlayan ekler arasında değerlendirilebilir.
-mA olumsuzluk ekini içerisinde bulunduran kaynaşmış eklerde de olumsuzluk kavramı
aslında –mA ile sağlanmaktadır. Ancak bu ekler kalıplaşmış olarak kullanıldıkları ve gramatikal bir birim oldukları için ayrı ayrı değerlendirilmelidir. –mAksIzIn birleşik ekinde de olumsuzluk –sIz ekiyle sağlanmıştır.

-mA olumsuz çatı eki :
Türkçenin bilinen ilk metinlerinden günümüze kadar yüklem olan çekimli fiillerle
beraber kullanılan olumsuzluk ekidir. Fiil kök ve gövdelerinden sonra gelip onların manalarını olumsuzluk yönüyle genişleten –mA eki olumsuz fiil cümleleri oluşturulurken kullanılmaktadır.

Ekle ilgili olarak Zeynep Korkmaz “Fiil kök ve gövdelerinden olumsuz fiiller türeten bir
ektir. İ- ek-fiili dışındaki her fiil kök ve gövdesine gelebildiği için Türk dilinin en işlek türetme eki durumundadır.” (Korkmaz 2003: 128) demektedir.
Leyla Karahan da eserinin olumsuz cümlelerden bahsettiği bölümünde, –mA ekiyle
olumsuz cümleler kurulduğunu, bu ekin, fiil cümlelerini olumsuz yaptığını anlatmaktadır.

2
“-mA- olumsuzluk eki, fiil cümlelerini olumsuz yapar.
• Paris’in havasına giren adam, mektup yazmak için artık vakit bulamaz, böyle
şeylerle meşgul olmayı hiç düşünemez. AH” (Karahan 2004: 104-105)
Rasim Şimşek de “Türkçe eylemlerde olumsuzluk öğesi, ‘-me-’ ekidir. Bu ek
eylemliklerde, olumlu taban ile eylemlik arasına girer ve eylemin bildirdiği kılış ya da oluşun
yapılmadığını /yapılmayacağını anlatır.” (Şimşek 1987, 199) demektedir.
Türkçenin en eski metinlerinden itibaren kullanılan ek, tarihî metinler yanında günümüz
lehçelerinde de –ma / -me biçimiyle kullanılmasına karşılık, bazen ses değişimiyle de
kullanılabilmektedir. Bu konuda Fuat Bozkurt şunları söyler :“Olumsuzluk eki –ma / -me ses
olayları nedeniyle zaman zaman –ba / -be, -pa / -pe biçiminde de kullanıldığı olur. yazba
‘yazma’ şıgarma ‘çıkarma’ ” (Bozkurt 1992: 368).

-mA olumsuzluk ekli fiiller –yor şimdiki zaman ekiyle kullanılırken olumsuzluk ekinin
ünlüsünün –mı / -mi / -mu / -mü şekilleriyle büyük ünlü uyumuna uyduğu da görülmektedir.

Oku- / oku-ma- / oku-mu-yor, yaş-a- / yaş-a-ma- / yaş-a-mı-yor gibi.
O derslerine çalışmıyor, bu gidişle sınıfta kalacak. Ona üzüldüğüm için günlerdir
uyumuyorum. Bize de bir şey söylemedi, derdi neydi bilmiyorum. Bir aksilik de görünmüyor.
Bu durumu Korkmaz da “-mA eki, bazı fiil çekimlerinde özellikle –(I)yor ekiyle kurulan
şimdiki zaman kipinin çekiminde, ünlüsü bakımından bir –A-/-I- değişimine uğramıştır. Bu
durum yazıya da geçmiştir: almıyor, kakmıyor, gelmiyor, görmüyor gibi.” (Korkmaz 2003: 128) cümleleriyle anlatmış ve değişimi geniş ünlünün kulağa hoş gelmemesi yanında, y ünsüzünün daraltıcı etkisine de bağlamıştır.

Bu eki alarak oluşan olumsuz çatılı fiil çekimlenirken, olumlu çatılı hâlindeki gibi kip
eki ve şahıs eki almak suretiyle kullanılmaktadır.
Çocuklar derse çalışmadılar. Çocuklar derse çalıştılar
Yarın geziye gidilmeyecek. Yarın geziye gidilecek
Zamanını boşa harcamamalısın. Zamanını boşa harcamalısın
Okuldan eve yürüyerek gelemezsin. Okuldan eve yürüyerek gelirsin /gelebilirsin
Geniş zaman dışındaki bütün kiplerde, kip eki kendi şeklini koruyarak olumsuzluk
ekinden sonra kullanılırken, olumsuz çatılı bir fiil geniş zamanda çekimlendiğinde geniş zaman eki –r -z’ye dönüşmektedir. Türkçede r z değişimini Besim Atalay –sız, -siz ekinin yapısını anlatırken “Türkçemizde “r – z” değişmesi çoktur” (Atalay 1942: 331) şeklinde ifade etmiştir.

İstisnaî olan bu durum dolayısıyla bazı gramer kitaplarımızda (Bozkurt 1992: 80,
Öztürk 1994. 79) diğer zaman / kip ekleri olumsuzluk ekiyle beraber alınmamasına karşılık, fiil köküne eklenen –ma olumsuzluk eki ve –z geniş zaman eki, –maz “geniş zamanın olumsuzu” şeklinde bir ifadeyle anlatılmaktadır. –mayacak ‘gelecek zamanın olumsuzu’, -masa ‘şart kipinin olumsuzu’ gibi kullanımlar olmadığına göre fiil çekiminde kullanılan –ma olumsuzluk eki ve –z geniş zaman ekini de ayırmanın usul açısından daha doğru olacağı kanaatindeyim.

-mAz sıfat fiil eki :
Olumsuzluk kavramını içinde bulunduran bu ek fiil kök ve gövdelerine gelerek onları
sıfatlaştırır. Bu sıfat fiil eki muhtemelen –ma olumsuzluk eki ve –z geniş zaman ekinin kendi
işlevleri dışında kaynaşarak meydana getirdikleri yeni bir ek olduğu için çekimli fiillerdeki
yapının aksine bitişik olarak değerlendirilmelidir.
Ekle ilgili olarak Eraslan “Menfi mana taşıyan isim fiil ekidir. Bu sebeple sadece
müsbet fiil köklerine getirilebilen ek, bütün Türk lehçe ve şivelerinde yaygın bir şekilde
kullanılışa sahiptir. Doğu Türkçesi’nde ek, -z > -s değişmesi ile –mas / -mes, Abakan, Şor ve bazı diğer şivelerde de m- > b-, p- değişmesi ile -bas / -bes, -pas / -pes şeklini almıştır.”
(Eraslan 1980, 28) şeklindeki bilgileri vermektedir.

Ancak aynı esrin 40. sayfasında ekin yapısı konusunda da şu bilgiler yer almaktadır.
“Eski Türkçe devresinden beri bütün lehçe ve şivelerde yaygın şekilde kullanılan –maz
/ -mez menfi geniş zaman isim fiil ekinin yapısı hakkındaki görüşler çok değişiktir…. A. Von
Gabain da ekin yapısını şu şekilde açıklamaktadır: -maz / -mez < -ma / -me “fiilden fiil yapan eki” –z “fiilden isim yapma eki”...

M. Ergin de bu izahı benimsemektedir. ... ki bizce de en uygun izah şekli budur. (Eraslan 1980: 40-41) demek suretiyle ekin yapısıyla ilgili oluşumu belirtmektedir. Ayrıca Eraslan ekin aslında isim fiil eki olduğunu ve diğer bazı isim fiil ekleri gibi daha Eski Türkçe devresinde şekil ve zaman eki durumuna geçtiğini de açıklamıştır.

Ek için Korkmaz da “-mAz eki, -r, -Ar, -Ir / -Ur sıfat fiil ekinin olumsuz türüdür. Her
türlü fiil kök ve gövdelerine gelebilen bu ek, eklendiği fiile süreklilik ve olumsuzluk anlamı
katan geçici sıfatlar türetir ve adlar önünde sıfat olarak kullanılır …” (Korkmaz 2003: 98)
bilgisinden sonra, olumlu şekliyle beraber zarf fiil (bilir bilmez konuş-), tekrarıyla sıfatlar
(bitmez tükenmez iş), geçici sıfatın önündeki adın atılmasıyla kalıcı sıfat ve adlar (çıkmaz
“çıkışı olmayan durum”) oluşturduğunu da göstermiştir. Ekin yaygın kullanımını “Bazı
metinlerde ve lehçelerde +maz olumsuzluk şeklinden genişletilmiş soyut isimler, olumlu şekle nazaran daha yaygındır:….” (Korkmaz 1994: 53) demek suretiyle de açıklamıştır.

–mAz ekiyle türetilen ve diğer sıfat olan kelimeler gibi kullanılabilen bu olumsuz
sıfatlar isimlerden önce gelerek onlara olumsuz özellikler katarlar. Fiilin bildirdiği eylemden
yoksunluk ifade eden sıfatlar türetir, isimler gibi yardımcı fiillerle yüklem olarak kullanılırlar.
Utanmaz adam, uslanmaz gönül, bilinmez kader, dönülmez akşam gibi.
“Deli Dumruluñ görür gözi görmez oldı, ŧutar elleri ŧutmaz oldı.” (Ergin 1989:178)

-mAdAn zarf fiil eki :
Bu zarf fiil eki de –maz sıfat fiil eki gibi iki ayrı ekten oluşan yeni bir ektir. Ekin
yapısıyla ilgili olarak farklı görüşler (Korkmaz 1995: 151-159, 2003: 1011) olmakla birlikte Korkmaz ekin yapısı üzeri kaleme aldığı, ayrıntılı ve kandırıcı makalesinde ekin –ma-t-ın / -ma-d-ın > - ma-d-an /-me-d-en yapısıyla oluştuğunu açıklamıştır. (Korkmaz 1995: 151-159)

Ayrıca Türkiye Türkçesinin Grameri adlı eserinde de şu bilgiler yer almaktadır: “-mAdAn eki, Eski Türkçedeki ve Eski Anadolu Türkçesindeki –mAdIn ekinin ses değişmesine uğramasından oluşmuş bir zarf fiil ekidir. Fiilden şahsa ve zamana bağlı olmayan “-maksızın” anlamında olumsuz zarf fiiller türetir.

Her türlü fiil kök ve gövdelerine gelebilir: almadan git- … vb” (Korkmaz 2003: 95)
Korkmaz’ın belirttiği (Korkmaz 1995: 158) gibi –mAdIn yapısı içerisinde –ma olumsuzluk
eki, olumsuzluk tabanı üzerine gelen –d yardımcı sesi ile -I ve –°n zarf fiil eki kaynaşmak
suretiyle olumsuz zarf fiil ekini meydana çıkarmışlardır. Bu zarf fiil yüklemin bildirdiği eylem
veya işin nasıl yapılmaması gerektiği veya nasıl yapıldığı konusunda yüklemi tamamlamaktadır.

“Düşünmeden konuşma” cümlesinde konuşmak için önce düşünmek gerektiği,
düşünülmeden konuşulduğunda hatalı, yanlış şeylerin söylenebileceği kanısıyla bir uyarı vardır.
“Arkasına bakmadan gitti” cümlesinde ise giderken arkaya bakma eyleminin gerçekleşmediği, gitme eyleminin yapılış şekli söylenmektedir.
+sız olumsuz sıfat eki (+sız +siz +suz +süz isimden isim yapım eki) :
Bu ek isimlere gelerek onların yokluğunu bildiren olumsuz yapılar kurar. Ek ünlü
uyumlarına bağlı olarak +sız / +siz / +suz / +süz şekilleriyle kullanılmaktadır. Oluşan olumsuz anlamlı kelimeler de isimlerden önce kullanıldığında olumsuz sıfat olarak görev yaparlar.

Akılsız başın derdini sefil taban çeker. Asılsız söylentileri çıkaranlar bulundu.
Hastalığından dolayı aylardır tuzsuz yemek yiyor.
Ekle ilgili olarak “Eski Türkiye Türkçesinde –sUz Eki” adlı yazısında Üstüner ekin
genellikle isimlerden sıfat olarak kullanılan isimler türeten işlek bir ek olduğunu ve eklendiği
ismi bulundurmama, o ismin karşıladığı varlık veya kavrama sahip olmama ifadesi taşıdığını, ayrıca -sUz ekinin XIV. yüzyıldan XVII yüzyıl sonlarına kadar çeşitli eserlerde vasıta hâli ekinin belirttiği kavramların olumsuz şekillerini ifade eden bir isim çekim eki göreviyle kullanıldığını bildirmiştir. (Üstüner 2001: 179-184)

Olumsuz sıfat eki alan kelimeler türemiş diğer isimler gibi bir kavramı veya nesneyi
karşılayan isimler olarak da kullanılabilmelerinin yanında, türemiş diğer isimler gibi isim
cümlelerinde yüklem olarak da kullanılabilmektedirler.
Akılsıza ne desen boştur, o yine kendi bildiğini yapar.
Hastalığından dolayı aylardır tuzsuz yiyor.
Bu söylentiler asılsızmış.
Başkalarına zararı olmayan ve kendi faydasına olan işten kaçan akılsızdır.

± mı soru eki (mı, mi, mu, mü):
Olumsuzluk kavramı bazen soru eki ± mI / ± mU’nun yüklem olan kelimeden önce
veya sonra soru ifadesi dışında kullanılmasıyla da ifade edilmektedir. Bazen de ki bağlacından
önce kullanılmak suretiyle, bağlaçtan önceki yan cümlenin olumsuzluğunu ifade etmektedir. Bu tür cümlelerde amaç, soru sormaktan ziyade soru yoluyla olumsuzluğu ifade etmektir.
Hepsini o mu yaptı ki ona bu kadar değer veriyorsun.
Niçin kızıyorsun bunu ben mi yaptım.
Anahtar bende mi ki niçin bana soruyorsun. Kapıyı sen kilitlemiştin.
Ekin olumsuzluk fonksiyonuyla kullanıldığını Acarlar da Türk Dili’nde yayımlanan
“Mi Ekinin Türlü Kullanılışları” adlı makalesinde dile getirmiştir. Yazıda ekin fonksiyonları 12
madde halinde sıralanmış olup bunlardan üçü de ekin olumsuzluk yapan göreviyle ilgilidir.

“3) Eylemliklerin (mastarların ) bağlandıkları “olur mu” yüklemindeki “mi” eki
genellikle olumluluk ve olumsuzluk bakımından cümleyi etkilediği gibi anlama da kesinlik
ve gereklilik kavramı katar. “Yapmak olur mu?” (Kesinlikle yapmamak gerekir.)

4) Dilekli yan cümlenin bağlandığı temel cümledeki mi eki de, çoğunlukla, karşılık
gerektiren bir anlamda kullanılmaz, sözü olumluluk ve olumsuzluk bakımından etkiler.
“İsteseniz onu yakalayamaz mısınız?” (Yakalarsınız).

5) “Ki” bağlacıyle kullanılan sorulu cümlelerde de olumsuzluk anlamı vardır.
“Orhan okula geliyor mu (gelmiyor) ki bir şeyler öğrenebilsin.” (Acarlar 1970: 358-363)

B. Kelimelerle Olumsuzluk :
Türkçede kelimelerle olumsuzluk çeşitli şekillerde yapılmaktadır. İsim cümleleri ve fiil
cümleleri çeşitli kelimelerle, farklı şekillerde olumsuz yapılmaktadır. İsimler, bağlaçlar, zarflar
cümlede olumsuzluğu sağlayan unsurlar olarak kullanılmaktadır.
Bir varlığın veya özelliğin olmadığını anlatmak için kullanılan cümleler olumsuz ad
cümleleridir. Türkçede bu tür ad cümlelerinin kuruluşunda olumsuzluk kavramı taşıyan
kelimeler; değil, hiç, yok, hayır, ne … ne (de), ama, aksi hâlde, yoksa gibi kelimelerdir.
TDK Türkçe Güncel Sözlükte de anlam açıklaması ve örnekleri verilen değil, yok, hiç
gibi kelimeler Türkçenin söz diziminde yüklem olarak kullanılabilmelerine karşın
“ne….ne de, ama” cümle içerisinde olumsuzluk ifadesi ve bağlaç göreviyle yer almaktadırlar.

Bugün hava çok sıcak değil. Sen ağzı süt kokan bir çocuk değilsin.
Yarın sınavımız yok. Onun bize verdiği değer hiçmiş, yeni anladım.
Yukarıdaki cümlelerde kullanılan değil, yok ve hiç kelimeleri kedisinden önceki ismin
bildirdiği kavramın yokluğunu veya olumsuzluğunu bildirmektedir. Yok kelimesinin cümleye
olumsuzluk katan kullanımını Karahan da örneklerle açıklamıştır. “Yok isminin yüklem olarak
görev yaptığı cümlelerde anlam olumsuzdur. Salihi çarşıda gören yoktu. TB” (Karahan 2004: 106)

Ek-fiilde olumsuzluk sağlanırken değil kelimesi kullanılmakta, isim unsurundan sonra
değil kelimesi, sonra da ek fiilin kip ve şahıs eklerini almış çekimli hali kullanılarak olumsuzluk oluşturulmaktadır. Zeynep Korkmaz ek fiilin olumsuzluğu veya değil kelimesinin olumsuzluk oluşturma konusundaki kullanımı için “573. Asıl fiiller olumsuzluk anlamı kazandırmak için kullanılan –mA- eki, ek-fiillerde kullanılmaz.

İ- ek-fiilinin olumsuz biçimi değil (
Değil kelimesi üzerine Özmen hazırlamış olduğu kapsamlı yazısında kelimenin kökeni,
yapısı ve kullanımlarıyla ilgili ayrıntılı bilgiler ve örnekler vermektedir. Yazısında değil
kelimesinin ek fiilin olumsuzluğunda ve fiil çekimlerinde kullanıldığını, (Özmen 1997: 315-
368) ek fiilin olumsuzluğunun tarihî devir ve lehçelerle bugünkü bazı çağdaş Türk lehçelerinde
er-, ir-( şekliyle veya i- +D r / +D r ek fiillerden biriyle isim unsuru arasına değil getirilmek suretiyle
yapıldığını örneklerle de göstermiştir.

“Karahanlı Türkçesi ermes/z … Harez Türkçesi ermez (emes, irmez) … Özbekçe emes …
Yeni Uygurca emes … Oğuz grubunu oluşturan Türkiye Türkçesi, Azerice, Türkmence
ve Gagavuzca yanında, Kıpçakça ve yaygın olarak Çağdaş Kıpçak grubu lehçelerde
ise ek fiilin olumsuzu değil edatı ile yapılmaktadır” (Özmen 1997: 317-318)
Yok, hayır, hiç gibi kelimeler sorulan bir cümlenin karşılığı olarak cevap cümleciği
şeklinde de kullanılabilmektedirler. Bu tür kullanımlarda bu kelimeler olumlu veya olumsuz
soru cümlesinin olumsuz karşılığı olarak kullanılmaktadır.

-Yarın okula gelecek misin? -Hayır. / -Yok. (Yarın okula gelmeyeceğim)
-Dersini yaptın / yapmadın mı? -Hayır. / -Yok. (Dersimi yapmadım / yaptım.)
-Niçin ağlıyorsun? -Hiç. (Bir şey için ağlamıyorum.) -Ne kadar paran var?-Hiç. (Param yok)
Yukarıdaki örneklerde yer alan hayır / yok kelimeleri, sorulan sorunun olumsuz
karşılığı olarak bir birinin yerine kullanılabilirken; hiç cevabı bir şeyin yokluğunu belirtmek
veya sorulan soru karşılığında gerçek sebebi söylemek istemediğimiz durumlarda kullandığımız olumsuz cevap kelimeleridir.

Güzel ama huysuz bir attı. Çok çalıştı ama ne fayda. Ne Ali ne de Ahmet geldi.
Felaketten ne giyecek ne yiyecek ne de paralarını kurtarabildiler.
Yukarıdaki cümlelerde yer alan ama bağlacı iki cümleyi veya durumu birbirine
bağlarken anlam açısından bir olumsuzluğu da ifade etmektedir. Çok çalıştı ama ne fayda
cümlesi “çok çalışmasının faydası olmadı”yı karşılamaktadır. Güzel ama huysuz yapısında da
güzellik gibi olumlu bir özellikle beraber huysuzluk gibi olumsuz bir durum ama bağlacı ile bir araya getirilebilmektedir.

Ne … ne (de) yapısının kullanıldığı cümlelerde de şekilce bir olumluluk olmasına karşılık
anlamca olumsuzluk bulunmaktadır. Yani buradaki ne … ne (de) yapısıhem … hem (de) -me yapısına eşittir

Ne Ali ne de Ahmet geldi. = Hem Ali hem de Ahmet gelmedi.

Türkçenin Söz Dizimi adlı eserinde Karahan da “ne … ne…” edatının kelimeleri, kelime
gruplarını veya cümleleri bağlayarak cümleleri olumsuz yaptığını, ancak bu tür cümlelerde
yüklemin olumlu anlam taşıdığını örnekleriyle açıklamıştır. (Karahan 2004: 105)
Aksi hâlde, yoksa gibi bağlaçlar da cümleleri birbirine olumsuzluk yönüyle bağlarlar.
Bu kelimeler Hengirmen’in de dediği gibi “Sözcük öbeklerini ve cümleleri karşıtlık anlamı ile
bağlar.” (Hengirmen 2002, 183) ve bu kelimeler yardımcı cümleden sonra asıl cümleden önce kullanılır.

Bu tür cümlelerin kuruluşunda şekilce olumsuzluk olmamasına karşılık anlamca
olumsuzluk vardır. Bu bağlaçlar yan cümlenin olumsuzluğu hâlinde olabilecek bir sonucu
anlatan temel cümleye yan cümleyi bağlamaktadır
Bana verdiğin sözü tut, aksi hâlde pişman olursun.
Yarın erken kalk, yoksa sınava geç kalırsın.

Sonuç
Türkçenin her döneminde ve sahasında görülen olumsuzluk kavramı, eklerle
olumsuzluk ve kelimelerle olumsuzluk şeklinde iki temel yapıyla karşımıza çıkmaktadır.
Kelimelerin olumsuzlaştırılmasında kullanılan iki temel olumsuzluk eki (-sız, -ma)
yanında kavramların olumsuzluğunu soru yoluyla ifade eden ±mı soru eki de vardır.

Bunlardan isimlere eklenen –sız ekiyle fiillere eklenen –ma olumsuzluk eki Türkçenin en eski dönemlerinden beri kullanılan eklerdir. Ancak –ma’nın diğer bazı eklerle kalıplaşmasıyla ortaya çıkan ve kullanımı –ma’dan farklı olan –madan, -maz, gibi fiilimsi ekleri ile -mazlık –maksızın ekleri de Türkçede kullanılan diğer olumsuzluk ekleri olarak görülmektedir.
Kelimelerle yapılan olumsuzlukta, değil, hiç, yok, hayır, ne … ne (de), ama, aksi hâlde,
yoksa gibi isimler, bağlaçlar, zarflar cümlede olumsuzluğu sağlayan unsurlar olarak
kullanılmaktadır.

Kaynaklar
Acarlar , Kevser (1970), “Mİ” Ekinin Türlü Kullanılışları” Türk Dili C.XXII, S.227, s.358-363
Atalay, Besim (1942), Türk Dilinde Ekler ve Kökler Üzerine Bir Deneme, İstanbul: TDK
Yayınları.
Bozkurt, Fuat (1992), Türklerin Dili, İstanbul: Cem Yayınevi.
Eraslan, Doç.Dr. Kemal (1980), Eski Türkçede İsim-Fiiller, İstanbul: İÜ Edebiyat Fak. Yayınları
Ergin, Prof. Dr. Muharrem (1989), Dede Korkut Kitabı I, Ankara: TDK Yayınları.
Gabain, A. Von, (çev. M. Akalın)(2003), Eski Türkçenin Grameri, Ankara: TDK Yayınları
Hatiboğlu, Prof. Dr. Vecihe (1981), Türkçenin Ekleri, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Hengirmen, Mehmet (2002), Türkçe Dilbilgisi, Ankara: Engin Yayınları.
Karahan, Leylâ (2004), Türkçede Söz Dizimi, Genişletilmiş 7. b. Ankara: Akçağ Yayınları.
Korkmaz, Zeynep (1969), “Türkiye Türkçesindeki –madan / -meden <-mađın <-međin Zarf-Fiil
(Gerindium) Ekinin yapısı Üzerine”, Türkoloji Dergisi, C.II/1 Ankara: 2.baskı, s.279-307.
Korkmaz, Prof. Dr. Zeynep (1994), Türkçede Eklerin Kullanılış Şekilleri Ve Ek Kalıplaşması
Olayları, Ankara: TDK Yayınları.
Korkmaz, Prof. Dr. Zeynep (1995), Türk Dili Üzerine Araştırmalar, 1. C. TDK Yayınları.
Korkmaz, Prof. Dr. Zeynep (2003), Türkiye Türkçesi Grameri (Şekil Bilgisi), Ankara: TDK
Yayınları.
Özmen, Mehmet (1997), “Türkçe’de Değil Kelimesi Ve Kullanımları” Türk Dili Araştırmaları
Yıllığı Belleten 1995, Ankara: TDK Yayınları, s.315-368.
Öztürk, Dr. Rıdvan (1994), Yeni Uygur Türkçesi Grameri, Ankara: TDK Yayınları.
Şimşek, Rasim (1987), Örneklerle Türkçe Sözdizimi, Trabzon.
TDK Güncel Sözlük, http://www.tdk.gov.tr/sozluk.html
Üstüner, Ahat (2001), “Eski Türkiye Türkçesinde –sUz Eki” Elazığ: F.Ü. Sosyal Bilimler
Dergisi, C.11, S.2, s.177-184.

Yorumlar (0)