Uygur Türkçesi, Uygur Türkçesi alfabesi,  Uygur Türkçesi özellikleri

Uygur Türkçesi, Uygur Türkçesi alfabesi, Uygur Türkçesi özellikleri


Uygur Türkçesi, Uygur Türkçesi alfabesi, Uygur Türkçesi özellikleri

Uygur Türkçesi, Kök Türkçenin devamı niteliğindedir. Budizm ve Maniheizm etkisine giren Türkler, bu inançlarla ilgili metinleri dillerine kazandırıp kültürel birikim sağlamışlardır.

Göktürk alfabesi için tıklayınız.

Türk dünyasında kullanılan alfabeler için tıklayınız.

Kazak alfabesi için tıklayınız

Kırgız alfabesi için tıklayınız.

Osmanlı alfabesi için tıklayınız.

Rus alfabesi için tıklayınız.

Tatar alfabesi için tıklayınız.

Sağır-Dilsiz alfabesi için tıklayınız.

Bulgar alfabesi için tıklayınız.

Çin alfabesi için tıklayınız.

Yunan alfabesi için tıklayınız.

Enokyan alfabesi için tıklayınız.

Sanskrit alfabesi için tıklayınız.

Kiril alfabesi için tıklayınız.

Viking alfabesi için tıklayınız.

Mors alfabesi için tıklayınız.

Körler alfabesi, Braille alfabesi için tıklayınız.

Ünite 1

Uygurlar ve Uygur Yazısı

Ötüken Uygur Kağanlığı (Bozkır Uygur Kağanlığı 744 – 840)


  1. Köktürk Devleti 744 yılındaUygurlar,Karluklar ve Basmılların ittifakıyla yıkılır. Karabalsagun’u merkez kabul eden Uygurlar 744 yılında kağanlıklarını kurarlar. Uygurların ilk kağanı ‘Köl Bilge’ eski unvanı ‘ilteber’le yetinmeyip hakan unvanını da almıştır.

  2. 751 yılında, batıya doğru ilerleyen Çin ordularına karşı Karluklar ve Yağma Türkleri, Talas nehri kıyısında Arap saflarına katılarak Çinlilere karşı savaşmışlardır. Bu savaş Türklerle Müslümanları yan yana getirmesinin yanında Çinlilerin bir daha batıya sefer yapmalarına engel olması bakımından önemlidir. Türkler ve Araplar, savaşta esir düşen Çinlilerden kâğıt yapımını öğrendiler. Kâğıdın kullanılmaya başlanması kültür ve medeniyetin hızla ilerlemesine katkı sağladı.

  3.  

Karluklar Talas savaşından sonra Tanrı Dağları’nın batısında Karahanlı Devleti’ni kurdular (766).

Abbasi halifesi Mansur (754-775), devlet merkezini Bağdat’a taşıyarak burada Beytü’l-Hikme adlı tercüme okulunu kurdurdu. Antik çağın önemli eserleri ilk olarak bu dönemde tercüme edilmeye başlandı.

Uygurların Çinlilerle olan yakın ilişkileri, iki ülke arasında alış-verişin gelişmesine ve bu yolla Uygurların şehir hayatına geçmeye başlamasına yol açmıştır. Uygur hükümdarının oğlu Bilge Kağan (Çince karşılığı Mo-yen-ço), 758 yılında Çinli ve Sogdlu mimarları Bay-Balık şehrinin kurulması için görevlendirmiştir. Bay-Balık, Moğolistan Türklerinin kurduğu ilk şehirdir.

Maniheizm

Çin sarayındaki karışıklar nedeniyle Uygur hükümdarı Bögü (Moğ-yü) Kağan’dan yardım isteyen Çin hükümdarı, Bögü’nün yardımıyla tahtını korumayı başarır (762). Çin hükümdarına yardım amacıyla Çin’in başkentini kuşatan Bögü Kağan, kuşatma sırasında Mani dinine mensup rahiplerle yakınlaşır. Ülkesine geri dönerken 4 rahibi yanında götürür. Ruiy-şi, bu rahiplerin en önemlisidir. Karabalsagun kitabesinin Çince yüzü bu rahibi konu edinmiştir.

Mani dinini resmi olarak kabul eden Bögü Kağan, ülkesi dışındaki şehirlerde mani dinine mensup kişiler nezdinde de nüfuz sağlamış ve bölgede mani inancına sahip insanların koruyucusu payesini elde etmiştir.

Mani dininin etkisiyle tarıma yöneldiler (yağ ve süt mani dininde yasak yiyeceklerdendi). Abbasilerin 821 yılında Uygur sarayına elçi olarak gönderdiği Temim ibn Bahr’ın seyahat notlarında Uygurların göçebe ve yerleşik olmak üzere iki guruba ayrıldığı, sarayın bulunduğu merkezin müstahkem bir şehir olduğu yazılıdır.

840 yılındaki Kırgız akınları karşısında dağılmaktan kurtulamadılar. Uygurların Kırgızlara yenilmesi, savaşma azmini kaybetmeleriyle yakından ilgilidir. Arap tarihçisi El-Cahiz, bunun nedeni olarak Mani dininin sulh ve pasifliği telkin etmesini gösterir.

Koço Uygur Kağanlığı (840-1250)

Kırgız saldırılarından sonra Ötüken’i terk eden Uygurlar ülkenin güneyindeki tarım havzalarına yöneldiler. Burada Koço adında yeni bir devlet kurdular. Koço’da mani dini Budizmle birlikte ikinci din olarak varlığını sürdürmüştür. Türklerin Budizmle tanışmaları Muhan’ın kardeşi Taspar’la birlikte olmuştur. Nirvanasutra’nın Türkçeleştirilmesi girişimleri bu döneme rastlar.

Koço Uygurlarının tarihe karışmaları, Cengiz’in oğullarından Çağatay vesilesiyledir.

Uygur Alfabesi

Manihesit Türkler Mani (Manihey) ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır. Budist Türklerden kalan metinlerin çoğu Sogd yazısından geliştirilen Uygur alfabesiyle yazılmıştır. Sogd yazısı dışında Brahmi ve Tibet yazısı da kullanılmıştır.

Uygur alfabesi sogdların işlek yazısından (kurziv) harf eklemeleriyle ortaya çıkan bir yazı sistemidir. Turfan çevresinde 15. yüzyıla kadar kullanılan bu yazı yerini Arap alfabesine bırakmaya başlamıştır. Uygur alfabesi Moğollar tarafından da resmi yazı dili olarak kullanılmıştır. Tunguz halklarından olan Mançular 1644’ta hanedanlıklarını kurduktan sonra Moğol alfabesini alıp bazı değişiklikler yaparak kullanmaya başlamışlardır. Özetle; Uygur alfabesi yaklaşık 1000 yıl boyunca Türkler arasında kullanılmıştır.

Uygur Yazı Sistemi

Uygur alfabesinde Türkçenin 8 ünlü sesi, Arap alfabesindeki elif, vav ve ye harfleriyle karşılanır.

Uygur alfabesi aslen 14 harften ibarettir. Bazı harfler birçok sesi karşılamaktadır.


  1. W. K. Müller, Uygur alfabesini çözümleyerek, 1898-1914 yılları arasında Doğu Türkistan’da bulunan yazmaların Uygur Türkçesi olduğunu ortaya çıkarır.


  2.  

Uygurca metinlerin ele alındığı ilk yayın Uigurica’dır (1908). Eser, Müller’e aittir. 1911’de Uigurica II yayımlanmıştır. 1919’da Uigurica III yayımlanmış, Müller’in ölümünden sonra onun çalışmalarını sürdüren A. V. Gabain tarafından 1931’de Uigurica IVyayımlanmıştır.

Müller ile aynı yıllarda A. Von Le Coq, Mani yazmaları üzerinde çalışmalar yapmıştır. 1911’de Manichaica I, 1919’da Manichaica II, 1922’de Manichaica IIILe Coq tarafından yayımlanmıştır.

Ünite 2

Uygurcada y ve n Ağzı

Gabain’in eserinde Uygur kavramını açıklarken ağız ayrılıkları konusunda n ve y ağzından söz eder. Burada sözü edilen n ve y sesleri Orhun Türkçesinde ń birleşik sesidir (koń / koyun, ańıg / kötü-fena).  Orhun Türkçesindeki bu bileşik ses Uygur Türkçesinde /y/ sesine gelişmiştir (koń / koy, ańıg / ayıg).

Budist Mani metinlerinin büyük kısmı y ağzı ile yazılmıştır.

N ağzında yazılmış bir mani metninde bağlama ünlüsü olarak ve bazı sözlerin tabanlarında birinci hecenin dışında /ı/ ve /i/ seslerinin yerine /a/ ve /e/ sesleri gelir.

Mani metinlerinde karşımıza çıkan en önemli farklılık bağlama ünlüsü olarak ve bazı sözlerin tabanlarında birinci hecenin dışında /ı/ ve /i/ seslerinin yerine /a/ ve /e/ seslerinin gelmesidir.

Uygurca Yazılı Metinler

Doğu Türkistan’a yapılan araştırma gezilerinin ilkini Ruslar gerçekleştirdi. İlk heyet G. E. Grumm-Grjimaylo ve M. V. Pevtsovbaşkanlığında 1889-1890 yıllarında düzenlendi.

1898’da Rus arkeolog Klementz, Turfan yöresinde araştırmalar yaptı.

1909-1915 yılları arasında S. S. Oldenburg ve S. E. Malov bölgede çalışmalar yürütmüştür.

1898-99 yıllarında Fin bilginler C. Munk ve O. Donner bölgede çalışmalar yaptı.

Aurel Stein 1900-1915 yılları arasında çok sayıda belgeyle birlikte İngiltere’ye döndü.

Stein’ın 1906-1908 yılları arasında Bin Buda Mağaraları’nı bulduktan sonra ele geçirdiği belgeler 24 sandık dolusuydu.

Alman A. Grünwedel, A. Huth ve A. Von Le Coq, Doğu Türkistan’a yaptıkları geziler boyunca birinci gezide 46, ikinci gezide 233 ve dördüncü gezi sonucunda 152 sandık dolusu malzemeyle birlikte Berlin’e döndüler.

Bugün Fransa’da bulunan Budist yazmalar P. Pelliot’un 1906-1909 yılları arasında bulduklarıdır.

Japonya’daki yazmalar 1902-1914 yılları arasında Kont Otani tarafından finanse edilen gezilerin sonucudur.

Turfan bölgesinde bulunması gereken eserler bugün Almanya, Leningrad, Londra, Paris, Stockholm, Pekin ve Kyoto’da bulunmaktadır.

Uygur Edebiyatı

Budist Uygur metinlerinin büyük bölümü Çince, Tibetçe, Toharca, Sogdca ve Sanskritçeden yapılan çevirilerdir.

Budist Uygurlardan basma ve yazma eser kalmamıştır. Elimize ulaşan eserler pustaka formatındadır.

Pustakalarda Buda ve badhisattva gibi dini açıdan önemli sözler kırmızı mürekkeple yazılmıştır.

Buda ve boddhisavattaların başından geçen olayları anlatan avadana ve jataka öyküleri daha çok halk için yazılmıştır.

Maitrisimit adı verilen eser sahne için yazılmıştır. Uygur dilinde körünç denilen bu eser ilk temsili eserlerdendir. R. Hartman ve Gabain bu eseri yayımlamışlardır.

Maitrisimit gibi sahnelenmesi amacıyla yazılmış bir diğer eser Kalyanamkara et Papamkara (İyi Düşünceli Prensle Kötü Düşünceli Prens)’dır. Eserle ilgili ilk yayın 1914’te Fransa’da yapıldı. Hüseyin Namık Orkun 1940 yılında bir başka çalışma yayımladı. J. R. Hamilton’ın 1971 tarihli yayınından sonra eserin Türkçe çevirisi yayımlandı (Ece Korkut ve İsmet Birkan).

Buda vaazlarını konu alan metinlere sutra denir. Başlıca sutralar; Nirvanasutra, Maytrisudur, Saddharma-pundarika sutra, Suvarnaprabhasa sutra, Amitabhasutra.

Sutraların en önemlisi S. E. Malov’un bulduğu Suvarnaprabhasa Sutra’dır. Uygurca adı Altın Yaruk’tur. Beşbalıklı Şıngko Seli Tutungtarafından Uygurcaya çevrilmiştir. Leningrad’da eksiksiz bir yazması vardır. Eser 10 kitap, 31 bölümden müteşekkildir. Eser 1687’de kopya edildiği halde dili klasik Uygurcadır. Eser üzerinde ilk kez Radloff çalışma yapmıştır. 675 sayfalık metni Malov’la birlikte Almancaya çevirip yayımlamıştır. S. E. Malov, S. Çağatay, Ş. Tekin, C. Kaya, M. Ölmez, P. Zieme ve K. Röhrborn eser üzerinde çalışan diğer isimlerdir.

Sutra’lar arasında geçen bir eserin adı Kuan-şi-im Pusar’dır. Aslında bu yazma büyük bir eserin Sanskrit adıyla Saddharmapundarika-Sutra’nın Uygurcası Vap hua ki atlıg nom çeçeki sudur’un 25. bölümüdür. İlk yayımı Radloff tarafından yapıldı. Metnin konusu put namzedinin (Boddhisatva) zor ve sıkıntılı durumda olan insanlara her yerde görünüp yardım etmesidir.

Budist Türk edebiyatında Çince’den çevrilmiş uydurma (=apocryphal) sutra’lar da vardır. Sekiz Yükmek “Sekiz Yığın” adlı sutra, bu türe girmektedir.

Çinli Budist rahip Hsüan Tsang (600-664)’ın biyografisini ölümünden sonra rahibin öğrencileri yazmış, 10. yy’da Altun Yaruk’un mütercimi Şıngko Seli Tutung bu biyografiyi Uygurcaya çevirmiştir. Tek nüshası olan bu çevirinin parçaları Pekin, Paris ve Leningrad’ta bulunmaktadır.

Budist Uygur edebiyatı içinde tövbe duaları da vardır. Dharani (Uyg. darnı) adı verilen büyü formüllerinin yazıldığı metinler de vardır.

Uygur edebiyatındaki şiirler genellikle öğrencileri eğitici nitelikte liriklerdir. Şiirlerde aliterasyon dikkati çeker. R. R. Arat, bu şiirden örnekleri yayımlamıştır.

Maniheist Uygur Edebiyatı

Maniheist Uygurlardan kalan metinler küçük boyutlu yazmalardır. Maniheist Uygur edebiyatının ürünleri arasında öyküler, dinî metinler yani Maniheistlerin uyacakları kuralları anlatan metinler ve bir Mani manastırı yönetmeliği, tövbe duaları ve ilahiler kalmıştır.

Uygurca adı İki Yıltız Nom (İki Kök Kitabı) olan metnin Mani’nin yazdığı yedi kitaptan birinin Uygurca çevirisi olduğu sanılmaktadır. Manichaica I ve III’te bu metnin parçaları yayımlanmıştır.

Günah çıkartarak tövbe etmek için hazırlanmış metinler arasın da en önemlisi Huastvanift’tir. Eser üzerinde 1904 yılında F. W. K. Müller’in başlattığı pek çok çalışma vardır.

Eski Türkler arasında az sayıda olmak koşuluyla Hıristiyanlığın Nesturî mezhebine inanırlar da çıkmıştır.

Yakubos İncili’nden kalan iki yapraklık metin, Uigurica I’de Müller tarafından yayımlanmıştır.

Uygurca yazılı metinler arasında hukuk belgeleri de vardı. Bu belgeler, borç alıp-verme, alım-satım, kiralama, rehin, evlat edin me ve vakıf vesikaları ile vasiyetname konularındadır.

Gökbilim, takvim, yıldız falı ve sihir ile sağlık bilgisi, fal ve muska kitapları konularında Uygurca yazılı metinler de vardır.

 

 

uygur türkçesi alfabesi, uygur türkçesi özellikleri, uygur türkçesi grameri, uygur türkçesi aöf pdf, uygur türkçesi ders notları, uygur türkçesi pdf, uygur türkçesi grameri pdf, eski uygur türkçesi, uygur türkçesi grameri pdf, kemal eraslan eski uygur türkçesi grameri pdf, uygur türkçesi ders notları, eski uygur türkçesi dersleri, eski uygur türkçesi ses ve şekil özellikleri, yeni uygur türkçesi grameri pdf, eski uygur türkçesi metinleri, eski uygur türkçesi sözlüğü,

Yorumlar (0)