10.04.2021, 20:19

Andımızın neresinde ırkçılık var?

Andımız, Reşit Galip tarafından yazılan ve 1933 yılından itibaren ilk okul öğrencileri tarafından okunan masum bir metin...

İlk şekli şöyle imiş:

"Türk'üm, doğruyum, çalışkanım.

Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir.

Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun."

1972 yılında yeniden düzenlenmiş, biraz ilâveler yapılmış:

"Türk'üm, doğruyum, çalışkanım.

Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm yükselmek, ileri gitmektir.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk: açtığın yolda,

kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Ne mutlu Türk'üm diyene!"

1997 yılında bu metin bir daha düzenlenmiş:

"Türk'üm, doğruyum, çalışkanım,

İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.

Ey Büyük Atatürk!

Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Varlığım Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türk'üm diyene!"

Üçünde de abartılı bir şey yok...

Çocuklar yeminlerine "Türküm" diye başlıyorlar...

Eee, anayasamız da bize "Türksünüz" diyor...

Burada ırkçılık nerede?..

Milletini özünden çok sevmek mi?

Yükselmek ileri gitmek mi?

Varlığını Türk varlığına armağan etmek mi?

İnsanlardan askerlik yapmasını bekliyorsunuz, şehit olduklarında tabutlarına sarılmasını biliyorsunuz...

Bir şehit varlığını ulusuna armağan etmiş değil midir?..

Bunun neresi faşistlik?..

Millî Eğitim Bakanlığının temyiz dilekçesinde MEB bürokratları bakın ne diyorlar: "Türkler kendi çağdaşı unsurlara göre ulus bilincine en geç ulaşan topluluktur." "Türkiye Cumhuriyet’ini kuran kadro zaten gecikmiş olan süreci hızlandırmak için yoğun çaba harcamıştır." Bir millet bu kadar aşağılanır mı yahu!..

Millî haklarını isteyen bir halkı susturmak için sömürge valisinin iddialarına benzer iddialar vallahi!..

Daha da ileri gidiliyor, "Öğrencilerin her gün ‘papağan gibi’ tekrarlayacakları sözler yerine, konuşup tartışarak ve yaşayarak edinecekleri özellikler günümüz eğitiminin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Her sabah öğrencilerin sıraya sokulup tekrarlatılarak bir takım değerlerin kazandırılmaya çalışılması hem Türk Milli Eğitimi’nin benimsediği eğitim anlayışına hem de dünyada genel kabul gören eğitimbilim anlayışına uygun değildir” değerlendirmesinde bulunuluyor...

Bunlar resmî savunmalar...

Papağan gibi tekrar ettiriliyor söylemi de tehlikeli bir söylem... Kendi bacağına sıkmak gibi... Biri de kalkıp papağan gibi ezberletilen dualardan, ayetlerden söz ederse ne diyeceksiniz?..

Yazık vallahi, yazık!..

Utanç vesikası bu temyiz dilekçesi...

Bu rezil belge bir de mahkemede kabul görüyor...

Ve buna göre önceki iptal kararı bozuluyor...

Kendimizi İngiliz sömürgesindeki Hint fakiri gibi hissetmemize ramak kaldı..

Yorumlar (0)