Düşünceyi Geliştirme Yolları, Paragrafta Düşünceyi Geliştirme Yolları Nelerdir?

 Paragrafta Anlam, Düşünceyi Geliştirme Yolları

Paragraf, paragraf soruları, paragrafta anlam, paragrafta anlam soruları paragrafta anlam 6. sınıf, paragrafta anlam 8. sınıf, paragrafta anlam 5. sınıf, paragrafta anlam 7. sınıf, paragrafta anlam örnekleri, paragrafta anlam nedir, Paragrafta Anlam >Anlatım Özellikleri> Kalıcılık Nedir? Açıklamalar, Örnekler
Paragrafta Anlam İle İlgili Tüm Yazılarımızı Okumak İçin Buraya Tıklayınız.

Paragrafta Düşünceyi Geliştirme Yolları Nelerdir?


 

Bir yazarın, konuşmacının ve hatta gündelik konuşma dilini kullanan biz bireylerin düşüncelerini geliştirmek, okuyucuyu veya dinleyiciyi inandırmak, düşünceleri daha net ve anlaşılır kılmak için başvurduğu yollara “düşünceyi geliştirme yolları” adı verilmiştir. Paragrafta ana düşüncenin yanı sıra, bu ana düşünceyi desteklemek amacıyla kullanılan başlıca düşünceyi geliştirme yolları şunlardır:


  1. Tanık Gösterme

  2. Örnekleme

  3. Tanımlama

  4. Karşılaştırma

  5. Sayısal Verilerden Yararlanma


  6.  

 

 

1-Tanık Gösterme


Düşünceyi geliştirmenin bir yolu yazarın düşüncesini kabul ettirmek için, kendisi ile aynı doğrultuda düşünen birinden alıntı yapması, onun sözüne yer vermesidir.

 

  Bir tanık gösterme parçasında;


  • En az iki iddia vardır. Biri yazara ait, diğeri tanık gösterilen kişiye aittir.

  • Her iki iddia aynı doğrultudadır. (İddiaların birbiriyle çelişmesi tanıklık durumuna aykırıdır.)

  • Tanık gösterilen kişinin, anlatılan konuda söz sahibi olması, o konuda tanınan yetkin bir kişi olması gerekmektedir.

  • Amaç, okuyucunun değer verdiğine inanılan kişinin konumundan yararlanılarak, okuyucuyu ortaya atılan iddiaya inandırmaktır.

  • Tanık gösterilenin düşüncesinin doğrudan aktarıldığı cümleler tırnak işareti (“ ”) içinde verilir.

  • Tanık gösterilenin düşüncesi, alıntıyı yapan kişinin kendi anlatım şekli ile aktarılabilir. Bu şekilde yapılan alıntılar tırnak işareti içine alınmaz.


  •  

 

  • Örnek Metin:

  • Parçayı inceleyelim:


  •  
 
Her ulusun gelenekleri, dünya görüşü, sanatı, inançları, bilim ve uygarlığa katkısı, diline yansır. Diğer bir deyişle dil, toplumun aynasıdır, onu her özelliği ile bize anlatır. Bu konuda Prof. Dr. Doğan Aksan: “Bir ulusun yaşayış biçimi, gelenekleri ve inanışları hakkında elimizde hiçbir şey olmasa bile, onun dilinden çıkarak yaşayış biçimi, gelenekleri ve inanışları hakkında bilgi sahibi oluruz.” der.
 
Konu: Toplumu tanımada dilin işlevi
İddia: Dilin topluma ayna tuttuğu
Tanık gösterilen kişi: Prof. Dr. Doğan Aksan
Tanık gösterilen kişinin iddiası: “Bir ulusun yaşayış biçimi, gelenekleri ……… bilgi sahibi oluruz.”
Amaç: Dilin topluma ayna tuttuğuna bir bilim adamının sözüyle okuyucuyu inandırmak.
Düşünceyi geliştirme yolu: Parçada tanık gösterme öne çıkmaktadır.

 

 

 

  • Örnek Metin:

  • Parçayı inceleyelim:


  •  
 
Kişi bir işe plansız başlamışsa, varmak istediği noktanın ne olduğunu bilmiyorsa o işte başarılı olamaz. Sürprizler, talih böyle kişiler için bir şey ifade etmez. Bu konuda ünlü deneme ustası Montaigne: “Hedefi olmayan gemiye, hiçbir rüzgar yardım edemez.” der.
 
Konu: Başarıda planlı olmanın önemi
Yazarın iddiası: Plansız yapılan bir işin başarıyla sonuçlanamayacağı
Tanık gösterilen kişi:  Montaigne
Tanık gösterilen kişinin iddiası: “Hedefi olmayan gemiye, hiçbir rüzgar yardım edemez”
Amaç: Hedefe, doğru ve başarılı şekilde ulaşmak için planlı ve programlı olmanın gerekliliğine inandırmak.
Düşünceyi geliştirme yolu: Parçada tanık gösterme öne çıkmaktadır.

 

 

2-Örnekleme


Bir örnekleme parçasında;


  • Tek bir iddia söz konusudur.

  • Bu iddia, bir ya da birden fazla örnekle desteklenir.

  • İddia edilen düşünce ile bu iddiayı desteklemek için verilen örnekler arasında net ve kesin bir bağ bulunmalıdır.

  • Düşünce ile örtüşmeyecek örnekler verilmesi, yazının güvenilir olma durumunu zedeler.

  • Amaç düşünceyi geliştirmek, açıklamak ve okuyucuyu inandırmaktır.

  • Parçanın bir yerinde “örneğin” veya “mesela” sözcüklerini kullanmak mümkündür.

  • Örneklemeye tek cümlede, birkaç cümlede ya da paragrafın tamamında yer verilebilir.

  • Özellikle soyut bir kavram örneklendirme yöntemi ile somut hale getirilebilir.


  •  

 

 

 

  • Örnek Metin:

  • Parçayı inceleyelim:


  •  
 
Türk insanı kendi sesi olmuş, sorunlarını dillendirerek bir bakıma kendisiyle dert ortağı olmuş şairlerini hep sevdi; onlara sahip çıktı ve onların şiirlerini bir töre gibi kuşaktan kuşağa aktardı. Böyle olmasaydı, okur-yazarın yok denecek kadar az olduğu bir toplumda Yunus hâlâ ilahilerini söyler miydi? Karacaoğlan sazıyla köy köy dolaşmaya devam eder miydi? Köroğlu isyan türkülerini göğsünü gere gere dillendirir miydi?
 
Konu: Şairler ve toplum arasındaki bağ
İddia: Türk milleti, sorunlarına şiirle çare arayan, şiirleriyle dert ortağı olan şairlerine sonuna kadar sahip çıkmaktadır.
Gösterilen örnekler: Yunus, Karacaoğlan, Köroğlu
Amaç: Türk insanının, toplumsal sorunlarına yönelen şairlerine çok değer verdiğini örnek şairler göstererek, bu durumu okuyucuya ispat etmek
Düşünceyi geliştirme yolu: Parçada örneklendirme ön plana çıkmaktadır.

 

 

 

  • Örnek Metin:

  • Parçayı inceleyelim:


  •  
 
Bir ulusun dili, o ulusun büyün yönlerinin ve tarihe bıraktığı izlerinin yansıtıcısıdır. Türkçede “kışlağ, yaylağ” gibi sözcüklerin ve çadır adlarının bolluğu Türklerin göçebe olduklarını;  “kır at, doru at, yağız at..” gibi sözcükleriyle binicilik terimlerinin çokluğu, ulaşımda attan yararlandıklarını; “görümce, baldız, bacanak, elti, enişte…” ve benzeri kız alıp vermeyle ilgili adlandırmaların yapılmış olması kadınlara dayalı akrabalığı da önemsediklerini göstermektedir.
 
Konu: Toplumu tanımada dilin işlevi
İddia: Dilin toplumun özelliklerini yansıttığı
Gösterilen örnekler: Kışlağ, yaylağ; kır at, doru at, yağız at; görümce, baldız, bacanak, elti, enişte
Amaç: Dilin toplumsal özellikleri yansıttığını okuyucuya inandırmak.
Düşünceyi geliştirme yolu: Parçada örneklendirme öne çıkmaktadır.


 

Tanık gösterme ile örnekleme arasındaki fark nedir?


  • Tanık göstermede iki iddia vardır; biri yazaradiğeri tanık gösterilen kişiye aittir, bu iki iddia da aynı düşünceyi savunur.


  •  


  • Örneklemede ise yalnız bir iddia bulunur, bu iddia çeşitli örneklerle desteklenir. Bu örnekler kavramlar, nesneler vs. her şey olabilir.


  •  


  • Özellikle paragrafta kişi isimleri örnek gösterildiğinde tanık gösterme ile karıştırılmaktadır. (yukarıdaki örnek metinde olduğu gibi: Yunus, Karacaoğlan, Köroğlu…).  Burada dikkat edilmesi gereken şey örnek gösterilen kişilerin de düşüncelerinin metin içinde yer alıp almamasıdır. Metinde bu düşünceye yer verilmişse yöntem tanık gösterme, yer verilmemişse örneklendirmedir.


  •  

 

 

3-Tanımlama:


Bir tanımlama parçasında;


  • Bir kişi, varlık veya kavram, “Anlatılan şey nedir?” sorusunun cevabını verebilecek biçimde okuyucuya tanıtılır.

  • Yüklem durumundaki sözcükte, ses uyumuna göre “-dır, -dir, -dur, -dür” ekinden uygun olanı bulunur ya da cümle “denir, demektir” gibi sözlerle biter.

  • Tanımlama yapılan cümle genellikle paragrafın başında ya da sonunda bulunur. Parça içindeki tanımlama cümlesini parçadan ayırıp tek başına kullansak dahi biz o cümle ile “bu nedir?” sorusuna cevap bulabiliriz.

  • Yargılar kesindir.

  • Düşünce yazılarında ve bilgi vermek amaçlı bilimsel yazılarda tanımlama yöntemine başvurulur.

  • Tanımlama yapan kişi, tanımlamasını yaptığı kavram hakkında yeterli bilgi birikimine sahip olmalıdır.


  •  

 

 

 

  • Örnek Metin:

  • Parçayı İnceleyelim:


  •  
 
Ansiklopedi, birden çok konuda özlü ve bilimsel bilgiler veren yapıttır. Ansiklopediler, bilgilerin harf sırasına göre dizildiği, akademik yönü olan yapıtlardır. Ansiklopedi, kişinin dilediği her konuda özlü bilgiye, en kısa yoldan ulaşmasını sağlayan bir el atlı kaynağı, ev ve işyeri kitabıdır.
 
Tanımı yapılan: Ansiklopedi
Amaç: Ansiklopediyi tanımlamak, özelliklerini ve işlevini anlatmak
Anlatım özellikleri: Yargılar kesindir. “Bu (ansiklopedi) nedir? Sorusuna yanıt vermektedir “-dır” ekiyle bitmektedir.
Düşünceyi geliştirme yolu: Parça tanımlamadan oluşmuştur.


 

 

  • Örnek Metin:

  • Parçayı İnceleyelim:


  •  
 
Ölenin ardından söylenen; ölümünden duyulan acıyı, hayatta iken yaptığı iyilikleri dile getiren şiirlere “ağıt” denir. Ölü çıkan evlerde, matem toplantılarında okunur. Halk edebiyatı nazım türlerindendir. Ağıtlar, koşma kafiye düzenine göre söylendiği gibi son iki mısraı nakarat olan dörtlüklerle de söylenir. Genellikle dörtlü, bazen üçlü, beşli altılı kıtalarla; 11’li hece ölçüsüne göre dizilir.
 
Tanımı Yapılan:  Ağıt
Amaç: Ağıtın ne olduğu hakkında bilgi vermek
Anlatım özellikleri: Paragrafın geneli bize “Ağıt nedir?” sorusuna cevap vermektedir.  Parça içinde “denir” kelimesi ve “dir” eki ile biten cümleler yargının kesin olduğunu gösterir niteliktedir.
Düşünceyi geliştirme yolu:  Parça tanımlama yoluyla oluşturulmuştur.


 

Tanımlama hangi şekillerde yapılır?

1- Tanımlama yapılacak kavrama ait standart özellikler nesnel şekilde bir aktarılabilir.
Örnek Cümle:  “Olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesi sanatına “Edebiyat” denir.” (TDK)

2-Tanımlama yapılacak olan kavramın görevi/işlevi, öznellik de katılarak aktarılabilir.
Örnek Cümle:  Edebiyat, insanları yeni dünyalara götüren bir tutkudur.

3-Karşıt/zıt bir tanım yapılarak, tanımı yapılmak istenen asıl kavramın ne olduğu ortaya çıkartılabilir.
Örnek Cümle: Ölçülü ve uyaklı yazıların hepsi şiir değildir.

 

 

 

4-Karşılaştırma


Düşünceyi geliştirmenin bir başka yolu da; gündelik yaşantımızda da sık sık başvurduğumuz, iki kişi, varlık veya kavram arasında üstünlük, eşitlik veya zayıflık yönünden ilgi kurarak karşılaştırma yapmaktır.

Bir karşılaştırma parçasında;


  • Karşılaştırılan iki veya daha çok kişi, varlık veya yer vardır.

  • Anlatılanların benzer yönleri, farklı yönleri ya da birbiri ile olan ilişkisi karşılaştırılabilir.

  • Karşılaştırmayı belirginleştirmek için “ise, oysa, buna karşılık, de, daha, en” ve benzeri sözcükler kullanılır.


  •  

 

 

 

  • Örnek Metin:

  • Parçayı inceleyelim:


  •  
 
Ahmet Haşim de Yahya Kemal de önemli şairlerdir. İkisi de şiirin amaçlar uğruna kullanıldığı günlerde şiir yalnızca şiir olmalıdır diyecek kadar bilinçlidir. Ama bence Ahmet Haşim, Yahya Kemal’den büyük bir şairdir. Yahya Kemal çok iyi koşullar altında, bütün olanaklara sahip olarak kendi şiirlerini oluşturmuştur. Ahmet Haşim ise olanaksızlıkla veya çok az olanakla büyük bir şiire imza atmıştır.
 
Karşılaştırma yapılanlar: Ahmet Haşim ve Yahya Kemal
Amaç: Ahmet Haşim’in Yahya Kemal’den daha başarılı olduğuna inandırmak
Yöntem: Öncelikle iki şairin ortak özelliği belirtilmiş, peşinden farklı özelliklerine geçilerek Ahmet Haşim’in daha büyük bir şair olduğu vurgulanmıştır.
Yöntemi belirginleştiren sözcükler: “ise, ikisi de, ” (Ahmet Haşim ise…)
Düşünceyi geliştirme yolu: Parça, karşılaştırmadan oluşmuştur.


 

 

  • Örnek Metin:

  • Parçayı inceleyelim:


  •  
 
Poz vermekle rol yapmak aynı şey değildir. Poz vermek bir anlıktır. Kendinizi kasarak olduğunuzdan farklı görünebilirsiniz. Bu görünüş sizin normal görünüşünüzden güzel olabilir. Oysa rol yapmak uzun sürelidir. Kendinizi kastığınız an doğallıktan uzaklaşırsınız. Güzel görünmek isterken çirkinleşirsiniz.
 
Karşılaştırma yapılanlar: Poz vermek ile rol yapmak
Amaç: Poz vermek ile rol yapmanın arasındaki farkı göstermek
Yöntem: Poz vermek ile rol yapmanın doğallık bakımından karşılaştırılması yapılmıştır.
Yöntemi belirginleştiren sözcükler: “….aynı şey değildir, Oysa… ”
Düşünceyi geliştirme yolu: Parça, karşılaştırmadan oluşmuştur.

 

 

5-Sayısal Verilerden Yararlanma


Sayısal verilerden yararlanılan bir parçada;


  • Anlatılanlar çeşitli bilimsel araştırmaların sonucu ortaya çıkan sayısal verilere dayanır.

  • Bu yüzden anlatılanların inandırıcılığı ve güvenilirliği en üst düzeydedir.

  • Rakamlara, yüzdelik değerlere (%), tarihlere vb sayısal veri niteliğindeki ifadelere yer verilir.

  • Yanlış aktarılan sayısal değerler, anlatılanların güvenilirliğini kolayca zedeleyebilir.


  •  

 

 

 

  • Örnek Metin:

  • Parçayı inceleyelim:


  •  
 
Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) verilerine göre inme (felç), dünyada kalp hastalıkları ve tüm kanserlerin toplamından sonra üçüncü sırada yer alan ölüm nedenidir. Dünyadaki inmelerin üçte ikisi ise az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir. İnmeye bağlı ölüm oranının 2020 yılında özellikle yaşlanan nüfusun az gelişmiş ülkelerde sigara içme alışkanlığının artması nedeniyle iki katına çıkacağı tahmin edilmektedir. İnmeyi oluşturan değişik risk faktörleri vardır; ancak gönümüzde tüm inmelerin %62’sinden yüksek tansiyon sorumludur.
 
Anlatılan konu: İnme (felç) hastalıklarının sebepleri ve buna bağlı ölüm oranları
Kullanılan sayısal veriler: “üçüncü sırada yer alan…”  “üçte ikisi ise…”, “İnmeye bağlı ölüm oranının 2020 yılında…”, “iki katına çıkacağı…”, “inmelerin %62’sinden yüksek tansiyon sorumludur.”
Düşünceyi geliştirme yolu: Parçada sayısal verilerden yararlanılmıştır.

 

 

 

  • Örnek Metin:

  • Parçayı inceleyelim:


  •  
 
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirten en doğru gösterge bebek ölümleridir. Ülkemizde yapılan araştırmalara göre doğan her 1000 çocuktan 112’si yaşına varmadan ölmektedir. Bebek ölüm hızı, kimi Asya ve Afrika ülkelerinde binde iki yüzün üzerindedir. Oysa gelişmiş ülkelerde bebek ölüm hızı, örneğin İsveç’te binde 8,3, Batı Almanya’da binde 21, ABD’de ortalama binde 6’dır. Pakistan’da binde 124, buna karşılık Hindistan, Tunus, Madagaskar gibi yoksul ülkelerde binde 60 dolaylarındadır.”
 
Anlatılan konu: Bebek ölümlerinin gelişmişlik düzeyine göre oranları
Kullanılan sayısal veriler: “her 1000 çocuktan 112’si…”, “ülkelerinde binde iki yüzün üzerindedir…”, “İsveç’te binde 8,3”, ” Batı Almanya’da binde 21”, “ABD’de ortalama binde 6’dır.”, Pakistan’da binde 124”, “Hindistan, Tunus, Madagaskar gibi yoksul ülkelerde binde 60”
Düşünceyi geliştirme yolu: Parçada sayısal verilerden yararlanılmıştır.

 

 

Düşünceyi Geliştirme Yolları Örnekleri


Aşağıdaki örnek paragraflarda bulunan düşünceyi geliştirme yollarını sizler tespit ettikten sonra “çözümü” sekmesinden bulduklarınızı kontrol edebilirsiniz.

 

  • Örnek Paragraf

  • Çözümü


  •  
 
Öyküde dil sorunu, başka bir deyişle, üslup sorunu en önemli sorundur. Öykü, içinde olay bulunsa da, gücünü dili güzel kullanmaktan alan bir anlatım ürünüdür. Görüşümü paylaşmasanız da şunları söyleyeceğim; kimi öyküler ancak destan havası isterken, kimi bunu hiç gerektirmez. Onda düz, yalın bir anlatım yeterlidir. Diyelim ki bir çocuğun öyküsünü anlatıyorum, yer yer dil bilgisi kurallarına ters düşen “çocuksu bir dil” kullanmam kaçınılmaz olur. Çünkü bir insanın dili, onun ayrılmaz bir parçasıdır.
 


Örnekleme: Diyelim ki bir çocuğun öyküsünü anlatıyorum, yer yer dil bilgisi kurallarına ters düşen “çocuksu bir dil” kullanmam kaçınılmaz olur.Tanımlama: Öykü, içinde olay bulunsa da, gücünü dili güzel kullanmaktan alan bir anlatım ürünüdür.

Karşılaştırma: …kimi öyküler ancak destan havası isterken, kimi bunu hiç gerektirmez.
 

 

  • Örnek Paragraf

  • Çözümü


  •  
 
Düzenli eğitim görmekle kültürlü olmak farklı şeylerdir. Düzenli eğitim, kişinin okul sıralarında oturup, devlet gözetiminde eğitim alması ve bu eğitimini mezuniyet belgeleriyle belgelemesidir. Kültürlü olmak ise kişinin birçok konuda geniş bilgiye sahip olması ve bu bilginin onda görgü olarak kendini göstermesidir. Yazın tarihinde düzenli eğitim almamış birçok yazar vardır. Yaşar Kemal, Robert Burns, Walt Whitman, Maksim Gorki gibi. Onlara kültürsüz diyebilir misiniz? Diyemiyorsanız düzenli eğitim almakla kültürlü olmanın farklı olduğunu kabul etmek zorundasınız.
 


Karşılaştırma: Düzenli eğitim görmekle kültürlü olmak farklı şeylerdir…

Örneklendirme: Yaşar Kemal, Robert Burns, Walt Whitman, Maksim Gorki gibi…

Tanımlama: Düzenli eğitim, kişinin okul sıralarında oturup, devlet gözetiminde eğitim alması ve bu eğitimini mezuniyet belgeleriyle belgelemesidir. Kültürlü olmak kişinin birçok konuda geniş bilgiye sahip olması ve bu bilginin onda görgü olarak kendini göstermesidir.
 

grup kendi grup sözcüsünü (veya başkanını) önceden belirler. Münazaranın uygulanış şekilleri arasında küçük farklılıklar olmakla birlikte grup sözcüleri sırasıyla gruptaki arkadaşlarını tanıtırlar ve konuyu hangi yönlerden ele alacaklarını belirtirler. Daha sonra grup üyeleri konuşmalarını yapar. Son olarak sözcüler savunmalarını yaparak münazarayı bitirirler. Jüri, konuşmacıların hazırlıklarını, savunmalarını ve konuşmadaki başarılarını göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapar ve galip tarafı belirler. Münazaralar genellikle sınıf ortamında yapılan tartışmalardır.

Açık Oturum


Geniş halk kitlelerini ilgilendiren bir konunun, uzmanlarınca bir başkan yönetiminde dinleyici grubu önünde tartışıldığı konuşmalara açık oturum denir. Açık oturum, büyük bir salonda dinleyiciler önünde yapılabileceği gibi stüdyoya davet edilen dinleyiciler önünde veya dinleyici grubu olmadan da radyoda ya da televizyonda yapılabilir.
Konuşmacı sayısının üç veya beş kişi olarak tespit edildiği açık oturumlarda başkan önce konuyu açıklar, sonra konuşmacıları tanıtır ve sırayla söz verir. Başkanın konu hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Başkan, sırasıyla ve dönüşümlü olarak konuşmacılara sorular yöneltir, gerektiğinde kısa bir değerlendirme yapar. Tartışma boyunca tarafsız olmak, konuşmacılara verilen süreyi dengeli bir şekilde ayarlamak, tartışma kurallarının dışına çıkılmasını engellemek başkanın görevleri arasındadır. Açık oturumun süresi konuya göre ayarlanmalıdır.

Panel


Toplumu ilgilendiren bir konunun dinleyiciler önünde, sohbet havası içinde, uzmanları tarafından tartışıldığı konuşmalara panel denir. Açık oturum ile panel özellikleri yönüyle birbirlerine çok benzerler. Hatta bazı kitaplarda panel ile açık oturum aynı konuşma türü olarak verilir. Arada sadece üslup farkı vardır.

Panelde amaç, bir konuda karara varmaktan ziyade sorunu çeşitli yönleriyle aydınlatmak, farklı görüşlerle farklı anlayışları ortaya koymaktır.
Panelde de bir başkan bulunur. Konuşmacı sayısı 3 ile 6 arasında değişebilir. Konuşmacılar, uzmanı oldukları konunun ayrı birer yönünü ele alırlar. Konuşmalar, açık oturumda olduğu gibi başkanın verdiği sıraya ve süreye göre yapılır.
Panelin sonunda, dinleyiciler panel üyelerine soru sorabilirler. Tartışma dinleyicilere de geçerse o zaman tartışma, forum şekline dönüşür.

Forum


Bir başkanın yönetiminde, toplumu ilgilendiren bir konuda, farklı gruplardan oluşan dinleyicilerin söz sırası alarak konuşma kuralları içerisinde yaptıkları tartışmalara forum denir.

Forum, panelin devamında yapılacaksa başkan, panelin süresini bir saat; forumun süresini de yarım saat olarak sınırlayabilir. Bu durumda, panelden sonra forum yapılacağı konuşmalara başlanmadan duyurulmalıdır.

Forum, toplu tartışmaların başlı başına bir çeşidi sayılmamakla birlikte, dinleyicilerin konu üzerinde daha aktif ve farklı bakış açılarıyla düşünmelerini sağlar. Foruma davet edilen uzmanların görüşlerine de müracaat edilerek ortaya çıkabilecek yanlış anlayışların önüne geçilir.

Esasen forumda amaç belli kararlara varmak değil, konuyu değişik anlayışlarla, farklı boyutlarıyla ortaya koymaktır.

Forumda söz alan dinleyiciler, konuyla ilgisi olmayan özel sorunlarına değinmemelidir.
Sorular kısa, açık ve net olmalı, tartışma saygı kuralları içerisinde, samimi bir hava içerisinde yapılmalı, tartışmadan beklenen amaca yardımcı olunmalıdır.


TARTIŞMA ÖRNEKLERİ


 

Örnek 1

“Eğitimin tam gün mü yarım gün mü olması daha faydalıdır?” sorusu son dönemlerde sık sık tartışılıyor. Bazı eğitimciler “Eğitim tam gün olmalıdır!” deyip geçiyor. Oysa böyle diyerek işin içinden sıyrılamayız. Hele konu geleceğimiz olan çocuklarımız ise… Bence çocuklarımız tam gün eğitim yüzünden zamanının büyük bölümünü okullarda geçiriyor. Böyle olunca da dinlenmeye, eğlenmeye, kitap okumaya, ödev hazırlamaya, uykuya yeterince zaman ayıramıyor. Tam gün eğitim gören öğrenciler eve yorgun geliyor, dinlenemeden tekrar okula dönüyorlar. Oysa yarım gün eğitim gören öğrencilerimiz, eğitim faaliyetlerine daha istekli katılıyor ve daha başarılı oluyor. Bu durum da tam gün eğitimin öğrencilerin verimini oldukça düşürdüğünü göstermektedir. Öğrencilerin öğleye kadar eğitim görüp öğleden sonra da spor, resim, müzik, el sanatları, tiyatro, okuma, yazma gibi etkinliklerin içinde olması gerektiğini ortaya koymuştur."

Bu paragrafta yazar “Eğitimin tam gün mü yarım gün mü olması daha faydalıdır?” sorusundan hareketle bir eğitim sorununa parmak basmıştır. Tam gün eğitimin sakıncalarına dikkat çeken yazar, yarım gün eğitimin daha faydalı olduğu, eğitimde öğleden sonra sosyal faaliyetlere yer verilmesi gerektiği konusunda okuru ikna etmeye çalışmıştır. Bunu da örneklerden ve karşılaştırmalardan yararlanarak ortaya koyuyor.

Paragrafta dili gönderimsel işlevde kullanan yazar, okuru ikna etmek için “oysa, o hâlde” gibi ifadeler kullanmıştır. Bu paragraf türünden “makale, deneme, fıkra, eleştiri” gibi yazı türlerinde sıkça yararlanılır.

Örnek 2

Sanat, sanat içindir anlayışı, sana, toplum içindir anlayışından daha değerlidir. Çünkü sanatın gelişmesi ve daha kaliteli eserlerin ortaya çıkmasında sanata önem verilmesi gerekir. Sanat anlayışının gelenek ve görenekle yoğrulması, dini terminoloji ile hemhal edilmesi yeni sanat dalları da ortaya çıkarır. Böylece sanatın sanat için olduğu anlayışı daha da kuvvetlenir.

Örnek 3

Teknolojiye şiddetle karşı çıkan, toplumu yozlaştırdığı savunanlar da vardır. Oysaki teknoloji her yönüyle faydalıdır. Bilim ve tekniğin gelişmesiyle sosyal hayatımızın içine çok hızlı bir şekilde giren ve ani büyüme ve gelişmelerle karşımıza çıkan teknoloji, hayatımızı hızlandırmakta, kolaylaştırmakta ve rahatlatmaktadır. Bir ülkeden bir ülkeye saatler içinde giderken, dakikalar içinde de neredeyse bütün transferlerimiz gerçekleştirmekteyiz.

Örnek 4

Akıllı telefonlar, neslimizin en büyük sorunu olmuştur. İnsanlar bir nesnenin başına akıllı ifadesi yerleştirince yapay zekanın geliştiğini düşünüyorlar. Aslın böyle bir şey yoktur. Akıllı telefonlar, yapay zekanın geliştiğini göstermemektedir. Sadece avuç içi bilgisayarların gelişmiş modelleridir.

Yararlı olması dileğiyle...

 

 

 

 

Yorumlar (0)