Türkçe Bilim Sözleri: Bir Deneyim Aktarması-Prof. Dr. Aydın Köksal
Prof. Dr. Aydın Köksal kimdir? 1940’da İstanbul’da doğan Dr. Köksal, kuruluşuna katıldığı Hacettepe Üniversitesi’nde Bilgi İşlem Merkezi’ni (BİM) kurdu, yönetti (1967-80). HÜ Bilgisayar Bilimleri Doktora Programını başlattı (1974). ÖSYM/BİM’i kurdu, yönetti (1974-87). HÜ Bilgisayar Bilimleri Mühendisliği Bölümü’nü kurdu (1977); Başkanlığını yaptı (1980-85). Çalışma yaşamı boyunca yoğun biçimde zaman ayırdığı gönüllü hizmetler arasında, Türkiye Bilişim Derneği’ni kurdu, yönetti (1971-75; 1981-87); Bilişim dergisini yayınladı; Türkçe bilişim terimlerini geliştirdi. Kamu İktisadi Kuruluşlarını Yeniden Düzenleme Komisyonu Bilişim Altkomisyonu üyeliği (1971); DPT Elektronik Bilgi İşlem Sürekli Özel Uzmanlık Kurulu üyeliği (1975-86) ve Başkanlığı (1977-78) yaptı; Başbakanlık Danışmanlığı’nda (Devlet Durum Merkezi) bulundu (1981-82). Türk Dil Kurumu üyeliğine (1975), Yönetim Kurulu üyeliğine ve Terim Kolu Başkanlığı’na seçildi (1982-83). TÜBİTAK Bilim Adamı Yetiştirme Grubu Yürütme Kurulu üyeliğine seçildi (1984-87). Dil Derneği’nin kurucu üyeliği, Genel Yazmanlığı (1987-88) ve yönetim kurulu üyeliği yaptı (1987-92). Birleşmiş Milletler, UNESCO, SPIN, OECD, IFIP vb. uluslararası örgütlerde, yurt dışında Türkiye’yi 22 kez temsil etti. Şimdi, Ankara’da 1985’te kurduğu yazılımevi Bilişim Limited’i yönetmektedir. |
Prof. Dr. Aydın Köksal
“Türkçe bilim dili olur mu? Bunca hızlı gelişen teknikbilimlerde bilim sözleri ya da terimlerle ilgili sorunu nasıl çözeceğiz?” gibi sorular, Atatürk’ün dil devrimine karşın, bugün de Türkiye’deki bilim ve öğretim çevrelerinde gündemdedir. Öğretim düzenimizin yetersizliği dolayısıyla, bilimi, genel yaşamdan kopuk, erişilmez bir “yücelik” gibi görenlerimizin kendi kendilerine sormaları gereken soru şu olmalıdır: Biz Türkler, bilim ve teknikbilimi, başka bir deyişle mesleklerimizi, kendi aramızda doğrudan iletişim kuramadan nasıl uygulayabileceğiz?
Genç bir elektronik mühendisi olarak, 1966’da işe başladığımda, bir dil ve iletişim sorunuyla karşılaştım. Bilgi işlem yerine o zaman malûmat prosesingi deyimi kullanılıyordu. Konuşma dilinde ise İng. data processing ya da information procesing, memory, computer gibi evrensel olduğu varsayılan bilim sözleri ya da terimler kullanılıyordu. Bunların evrensel olmadığını Fr. traîtement de l’information, mémoire, ordinateur ya da Alm. Datenverarbeitung, Speicher gibi sözcüklerin varlığından biliyordum. Avrupa’da Ortaçağın sonunu getiren Yenidendoğuş ve Yenidenbiçimleyiş’in temelinde yatan yönelişin, her ulusun kendi anadilini bilim dili olarak kullanmaya başlaması olduğunu bildiğim gibi, Atatürk’ün Türk aydınlanmasının temelini, Dil Devrimi’yle birlikte attığını da kuşkusuz biliyordum. Böylece mesleğimi Türkçe konuşma isteğiyle, bilgi işlem, bellek konumu, işlem, komut, kütük, tutanak, yazıcı, veri, iletişim, donanım, yazılım gibi adlandırmaları terim olarak düzenli biçimde kullanmaya başladım.
Bu bir deneme’ydi. Belki 20-30, belki 100 kavramın Türkçe karşılığını, bütün öteki çağdaş uygar ulusların yaptıkları gibi, kendi anadilimin sözcüklerinden yola çıkarak türetip çevreme önermek durumundaydım. Bunlardan yalnızca birkaçının tutması bile başarı olurdu.
Bu girişimdeki itici güç, bilişim mesleğini Türkiye’de başarıyla uygulayabilmek, bu yeni mesleği Türkiye’nin kalkınmasını sağlayacak bir kaldıraç gibi kullanabilmekti.