Anlatım Bozuklukları Kapsamlı Özet, Anlatım Bozuklukları Özet

Anlatım Bozuklukları Kapsamlı Özet, Anlatım Bozuklukları Özet

Anlatım Bozuklukları, Anlatım bozuklukları örnekler, anlatım bozuklukları kısaca, anlatım bozuklukları pdf, anlatım bozuklukları test, yapısal anlatım bozuklukları, anlatım bozukluğu, anlatım bozuklukları nedir, anlatım bozuklukları örnek cümleler ve açıklamaları

Anlatım Bozuklukları Kapsamlı Özet, Anlatım Bozuklukları Özet

1) Özne Eksikliği, Özne Yanlışları ve Özne-Yüklem Uyuşmazlığı


İlk cümlede bulunan özne, birinci yükleme uyarken diğer yüklemlere uymazsa özne eksikliğinin neden olduğu anlatım bozukluğu meydana gelir. Örnek:

Biz ağaçları hiç ilaçlamadık, yine de meyve verdi.

(özne)                 (yüklem)                         (yüklem)

Çözümleme:

1. Yükleme göre ilaçlamama işini kim yaptı = Biz (Özne)

2. Yükleme göre meyve veren ne? = Ağaçlar (Özne)

Yukarıdaki iki yüklem “biz” öznesini ortak olarak kullanmıştır. Yani ilaçlamayan da “biz” meyve veren de “biz” öznesine bağlanmıştır. Ancak çözümleye baktığımızda iki yüklemin de ayrı ayrı özneleri bulunmaktadır. İkinci cümledeki yüklemin öznesi olan “ağaçlar” kelimesi cümlede bulunmadığından özne eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu meydana gelmiştir.

Özne eksikliği, cümlede özne bulunmaması ya da özne olmayacak bir sözcüğün özne gibi kullanılması durumlarında görülmektedir.
Kapının kolu bozulmuştu, bir türlü kapanmıyordu. (Özne eksikliği vardır.)
Kapının kolu bozulmuştu, kapı bir türlü kapanmıyordu.
*
Kitabın baskısı eylülde bitecek, ekimde piyasaya çıkacaktır.
Kitabın baskısı eylülde bitecek, kitap ekimde piyasaya çıkacaktır.
*
Hiçbiri bana inanmamış, beni yalancılıkla suçlamıştı.
Hiçbiri bana inanmamış, hepsi beni yalancılıkla suçlamıştı.

Çözümlü Örnek Cümleler


Herkes bu olayda kendi çıkarını düşünüyor, başkasını düşünmüyordu.
1.cümlenin öznesi = Herkes
2.cümlenin öznesi = kimse (eksik)

Bu kitapta hem yanlışlar var hem de okunacak gibi değil.
1.cümlenin öznesi = Yanlışlar
2.cümlenin öznesi = kitap (eksik)

Özne ve yüklem; kişi, tekillik – çoğulluk bakımından birbiri ile uyumlu olmalıdır.

a) Cümlede 1. tekil şahıs “ben” ile beraber kullanılan başka bir özne varsa yüklem 1. çoğul ekiyle çekimlenmelidir.

Hasan, Mehmet ve ben bu oylamaya katılmayacağız.
Ben ve Büşra dinlenmek için piknik alanlarını tercih ediyoruz.
O ve ben türkü dinlemeyi çok seviyoruz.

b) Cümlede 2. tekil şahıs “sen” ile beraber kullanılan başka bir özne varsa yüklem 2. çoğul ekiyle çekimlenmelidir.

Sen ve arkadaşların ortalığı birbirine katmışsınız.
Fatih ve sen ne güzel yakışırsınız İstanbul’a.
Sen ve o bize gelip ders çalışabilirsiniz.

c) Cümlede 3. tekil şahıs “o, onlar” ile beraber kullanılan başka bir özne varsa yüklem 3. çoğul ekiyle çekimlenmelidir.

Harun ile o yemeğe gelecekler.
Onlar ve akrabalarım düğünüme davetliler.

d) İnsan dışındaki varlıkların “çoğul özne” olduğu cümlelerde yüklem tekil olmalıdır.

Köpekler bu sokakta sabaha kadar havladılar.
Kitaplar yeni alınan dolaba kaldırıldılar.

e) Cümlenin öznesi “belgisiz zamir” ya da “belgisiz sıfat” ise yüklem tekil olmalıdır.

Birkaçı benimle burada kalmak istiyorlar.
Hiçbiri seni ziyarete gelmeyecekler.
Birçok öğrenci senin gibi gitar çalmak istiyorlar.

f) Cümlenin öznesi topluluk bildiren bir isimse yüklem tekil olur. Topluluk ismi çoğul eki almışsa yüklem de çoğul olabilir.

Sizin takım bizim takımdan çekiniyorlar.
Ordular savaş meydanına çıkarma yaptılar.

g) Cümlede saygı veya sitem anlamını sağlamak için özne tekil olsa bile yüklem çoğul olabilir.

Doktor Bey bizi çağırıyorlar.
Vali Beyler haber göndermişler.

ANLAM BAKIMINDAN ANLATIM BOZUKLUKLARI-BAĞDAŞIKLIK


Örnekler

Duruluk ilkesine aykırılık (Gereksiz sözcük kullanmak):Bir cümlede aynı anlama gelen sözcüklerin birlikte kullanılmasıdır. Bir sözcüğün anlamını cümlede karşılayan başka sözcük varsa o sözcük gereksizdir. Şimdi açıklamalı örneklerle bununla ilgili anlatım bozuklukları içeren cümlelere geçelim.


Arkadaşınız henüz daha eve gitmemiş.

Cümlede geçen "henüz" ve "daha" sözcükleri  aynı anlama geldiklerinden cümlede anlatım bozukluğu oluşmuştur. Cümle şu şekillerde düzeltilebilir:

Arkadaşınız henüz eve gitmemiş.

Arkadaşınız daha eve gitmemiş.

Kulağıma eğilerek alçak sesle bir şeyler fısıldadı.

Yukarıdaki cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde "fısıldamak" sözcüğünün, yanlış anlamda kullanıldığını görmekteyiz. Cümlede geçen "fısıldamak" sözcüğü "başkalarının duyamayacağı şekilde alçak sesle konuşmak" anlamını içerir. "alçak ses" söz grubu cümlede gereksiz kullanılmıştır. Cümle, şu şekillerde düzeltilebilir:

Kulağıma eğilerek alçak sesle bir şeyler söyledi.

Kulağıma eğilerek bir şeyler fısıldadı.

Muhatabından saygı ve hürmet bekliyordu.

Anlatım bozuklukları açısından cümleyi incelediğimizde, cümlede eş anlamlı sözcükler bir arada kullanılmıştır Bu da anlatım bozukluğu oluşturmuştur. Cümle, şu şekillerde düzeltilebilir:

Muhatabından saygı görüyordu.

Muhatabından hürmet görüyordu.

Bu yol yaya yürümekle bitecek gibi değil.

Yukarıdaki cümledeki "yaya" kelimesi ile "yürümek" anlaşıldığından ikisinin birlikte kullanılması anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Cümledeki yanlışlık, şöyle düzeltilebilir:

Bu yol yürümekle bitecek gibi değil.


Geçmişteki hatıraları bir bir anlattı.

Cümlede "hatıra" ve "geçmiş" sözcüklerinin birlikte kullanılmış olması anlatım bozukluğuna neden olmuştur. "Hatıra"; "geçmişte kalan şeyler"e denir. Cümle, şöyle düzeltilebilir:

Hatıraları bir bir anlattı.

Uygun ve müsait bir zamanda gel, konuşalım.

Eş anlamlı sözcüklerin bir arada kullanılması cümlelerde anlatım bozuklukları oluşturur. Cümlede geçen "uygun" ve "müsait" sözcükleri de eş anlamlıdır. Cümle, şu şekillerde düzeltilebilir:

Uygun bir zamanda gel, konuşalım.

Müsait bir zamanda gel, konuşalım.

Onunla ilk tanışmamız bir hayli ilginçti.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde cümledeki "ilk" sözcüğünün gereksiz olduğu görülür. "Tanışma"nın ikincisi, üçüncüsü olamadığı için "ilk" sözcüğünü cümlede kullanmaya gerek yoktur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Onunla tanışmamız bir hayli ilginçti.

Gece uyurken gördüğü rüyadan çok etkilenmişti.

Yukarıdaki cümlede geçen "rüya" ve "uyurken" sözcüklerinin bir arada kullanılması anlatım bozukluğu oluşturmuştur. "Rüya" uykudayken gerçekleşen bir hadisedir. Uyanık olduğumuzda rüya göremediğimize göre cümlede geçen "uyurken" sözcüğü gereksizdir. Cümle şöyle düzeltilebilir:

Gece gördüğü rüyadan çok etkilenmişti.

Türkçede, Arapça ve Farsça dillerinden gelmiş sözcükler var.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde "dillerinden" kelimesinin gereksiz olduğu görülür. "Arapça" ve "Farsça" zaten birer dil ismidir. "ça" ekiyle bu sağlanmıştır. Cümlede "dil" sözcüğünün kullanılması gereksiz olmuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Türkçede, Arapça ve Farsçadan gelmiş sözcükler var.

Hazır formüllerle yetinmemek lazımdır.

"Formül" sözcüğü "hazır olan, hazırlanmış" anlamına gelir. "Hazır" sözcüğünün cümlede kullanılması gereksiz olduğundan anlatım bozukluğu oluşmuştur. Cümle şöyle düzeltilebilir:

Formüllerle yetinmemek lazımdır.

Gizli sırlarımı aşikâr etme.

Anlatım bozuklukları açısından cümleyi değerlendirdiğimiz zaman "gizli" kelimesinin gereksiz olduğu anlaşılmaktadır. "Sır"; "gizli kalan, gizli tutulan şey" demektir. Öyleyse "gizli" sözcüğü gereksiz kullanılmıştır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Sırlarımı aşikâr etme.

Olanları bana kendi ağzıyla itiraf etti.

Anlatım bozuklukları açısından cümleyi incelediğimizde "itiraf etmek" sözünün anlamının ön plana çıktığını görürüz. Cümlede geçen "itiraf etmek" sözü "Başkaları tarafından bilinmesi sakıncalı görülen bir gerçeği saklamaktan vazgeçip açıklama" anlamındadır. Yani "itiraf etmek" insanın kendi ağzıyla olur. O halde "kendi ağzı" kelime grubu gereksizdir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Olanları, bana itiraf etti.

Yaşanmış deneyimler bize çok şey öğretti.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde "deneyim" ve "yaşanmış" sözcüklerinin birlikte kullanılması anlatım bozukluğuna neden olmuştur. "deneyim" kelimesinin sözlük anlamı; "Bir kimsenin belli bir sürede veya hayat boyu edindiği bütün bilgiler"dir. Cümlede geçen "yaşanmış" sözcüğü gereksizdir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Deneyimler bize çok şey öğretti.

Beyaz kar taneleri çocukları çok sevindirdi. 

"Kar taneleri" zaten beyazdır. Başka renkte kar tanesi yoktur. "Beyaz" sözcüğü cümlede gereksiz kullanıldığından anlatım bozukluğu oluşmuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Kar taneleri çocukları çok sevindirdi.

Davranışı bize dostça gibi gelmemişti.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde "dostça" sözcüğündeki "ça" ekinin "gibi" sözcüğünün anlamını da içerdiği görülür. Cümlede geçen "gibi" edatı gereksizdir. Cümleyi şu şekilde düzeltebiliriz:

Davranışı bize dostça gelmemişti.

Öğretmen, sınıfın boyu en kısa öğrencisini arkaya oturtmuş.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde; "boy" sözcüğünün "kısa" sözcüğünün anlamını da içerdiğini görmekteyiz. Cümlede geçen "kısa" sözcüğü gereksizdir. Bu da anlatımı bozmuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Öğretmen, sınıfın en kısa öğrencisini arkaya oturtmuş.

İki oyuncudan en uzunu sakatlanmıştı.

Yukarıdaki cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde cümlede geçen "en" sözcüğünün gereksiz olduğunu görmekteyiz. "En" sözcüğü; en az "üç" unsurun olduğu yerlerde kullanılır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

İki oyuncudan uzunu sakatlanmıştı.

Niçin böyle yüksek sesle bağırıyorsun ki?

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde cümledeki "yüksek sesle" söz grubunun gereksiz olduğunu görmekteyiz. "Bağırmak"; "yüksek ve gür ses çıkarmak, yüksek sesle konuşmak"tır. Aynı anlamlı sözcüklerin bir arada kullanılması anlatımı bozmuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Niçin böyle bağırıyorsun ki?

Aralarındaki mevcut anlaşmazlık giderek büyüyor.

"Mevcut" sözcüğü gereksiz kullanılmıştır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Aralarındaki anlaşmazlık giderek büyüyor.

Ekonomik ve iktisadi problemler ne zaman çözülecek.

Yukarıdaki cümlede eş anlamlı sözcüklerin birlikte kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Ekonomik problemler ne zaman çözülecek.

İktisadi problemler ne zaman çözülecek.

Biz, onlara iki günde bir, gün aşırı giderdik.

Anlatım bozuklukları açısından cümleyi incelediğimizde cümlede geçen "iki günde bir" ve "gün aşırı" söz öbeklerinin birlikte kullanılmış olması anlatımı bozmuştur. İkisi de "sık sık" anlamına gelmektedir. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz:

Biz, onlara iki günde bir giderdik.

Biz, onlara gün aşırı giderdik.

Yalnız ne var ki siz, bizi anlamak istemiyorsunuz.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde "yalnız" sözcüğü ve "ne var ki" söz öbeğinin aynı anlama geldiğini görmekteyiz. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz:

Yalnız siz bizi anlamak istemiyorsunuz.

Ne var ki siz bizi anlamak istemiyorsunuz.

Adam çatıdan az kalsın düşeyazdı.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde "düşeyazmak" sözcüğünün anlamını bilmemiz gerektiği ortaya çıkmaktadır.  "Düşeyazmak"; yaklaşma ifade eden kurallı birleşik bir fiil olup "az kalsın" anlamına gelmektedir. "Az kalsın" söz grubunun da bu sözcükle birlikte kullanılmış olması anlatım bozukluğu oluşturmuştur. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz:

Adam çatıdan düşeyazdı.

Adam az kalsın düşüyordu.

Seninle bu yüzden dolayı konuşmak istemiyorum.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde "-den" eki ile "dolayı" sözcüğünün cümlede birlikte kullanılması anlatımı bozmuştur. "Dolayı" sözcüğü gereksizdir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Seninle bu yüzden konuşmak istemiyorum.

Dün gece sıcaklık sıfırın altında eksi on dereceydi.

Yukarıdaki cümlede geçen "sıfırın altı" söz öbeği ile "eksi" sözcüğü aynı anlama gelmektedir. "Sıfırın altı", haliyle "eksi" sözcüğünün anlamını da içerir. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz:

Dün gece sıcaklık sıfırın altında on dereceydi.

Dün gece sıcaklık eksi on dereceydi.

Hava kirliliğinin nedenlerinden biri de yeşil alanların azlığındandır.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde; "nedenlerinden" sözcüğünün "-dan" ekiyle aynı cümlede yer alması anlatımı bozmuştur.  Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Hava kirliliğinin nedenlerinden biri de yeşil alanların azlığıdır.

Bence bu yazı Furkan Sarıkaya'nın olmalı. 

Cümlede "bence" ve "olmalı" sözcükleri ihtimal bildirdiklerinden ve aynı cümlede yer aldıklarından anlatım bozukluğuna neden olmuşlardır. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz:

Bence bu yazı Furkan Sarıkaya'nın (dır).

Bu yazı Furkan Sarıkaya'nın olmalı.

Bu konudaki iftiralar tamamen uydurmadır.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde; "İftira" ve "uydurma" sözcüklerinin bir cümle içerisinde geçmeleri anlatım bozukluğu oluşturmuştur.  "İftira"; "Bir kimseye kasıtlı ve asılsız suç yükleme veya uydurulmuş şey" demektir. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz:

Bu konudakiler tamamen iftiradır.

Bu konudakiler tamamen uydurmadır.

Sizi ziyarete bir daha yeniden geleceğim.

Cümlede aynı anlama gelen sözcüklerin bir arada kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. "Bir daha" söz öbeği ve "yeniden" sözcüğü aynı anlama gelmektedir. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz:

Sizi ziyarete bir daha geleceğim.

Sizi ziyarete yeniden geleceğim.

Mazide kalmış o eski günleri unutur muyum?

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde aynı anlamı veren birden fazla sözcükle karşılaşmaktayız. "Mazi"; "geçmiş" anlamına gelir. Öyleyse her iki sözcükten birisi cümlede yer almalıdır. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz:

Mazide kalmış o günleri unutur muyum?

O eski günleri unutur muyum?


Hiç olmazsa bu soruyu doğru yapsaydın bari.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde "hiç olmazsa" söz öbeği ile "bari" kelimesinin bir arada kullanıldığını görmekteyiz. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz:

Hiç olmazsa bu soruyu doğru yapsaydın.

Bari bu soruyu doğru yapsaydın.

En güç ve zor şartlarda bile okula gitti.

"Güç" ve "zor" sözcükleri aynı anlama gelmektedir. İkisinin bir cümlede kullanılması anlatım bozukluğuna neden olmuştur. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz:

En güç şartlarda bile okula gitti.

En zor şartlarda bile okula gitti.


Sanırım evimize gelen Mustafa olsa gerek.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelediğimizde; "sanırım" sözcüğü ile "olsa gerek" söz öbeğinin ihtimal bildirdikleri halde aynı cümlede yer aldığı görülmektedir. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz:

Sanırım evimize gelen Mustafa'dır.

Evimize gelen Mustafa olsa gerek.

Beklenmedik o güzel sürpriz onu duygulandırdı.

"Sürpriz"; "beklenmedik zamanlarda yapılanlar, şaşırtı" anlamlarına gelmektedir. "Beklenmedik" sözcüğü cümlede gereksiz kullanıldığından anlatım bozukluğu oluşmuştur. Beklenilen şey zaten sürpriz olmaz. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

O güzel sürpriz bizi duygulandırdı.

Çocuk söz almak için oturduğu yerden ayağa kalktı.

"Ayağa kalkmak" eylemi insanın "oturduğu yerden" gerçekleşir. Cümlede geçen "oturduğu yerden" söz öbeği gereksizdir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Çocuk söz almak için ayağa kalktı.


Arkadaşıyla yıllardır karşılıklı mektuplaşıyor.

"Mektuplaşmak" karşılıklı yapılan işteş bir eylemdir. "Karşılıklı" sözcüğünün ayrıca kullanılması gereksizdir. Anlatım bozuklukları, farklı bilgi birikimini de gerektirir. "Mektuplaşmak" sözcüğünün işteş fiil olduğunu bilen buradaki anlatım bozukluğunu daha çabuk görecektir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Arkadaşıyla yıllardır mektuplaşıyor.

Kazada hayatını kaybedenlerin cansız bedenleri ortada duruyordu.

"Hayatını kaybeden kişilerin bedenleri" haliyle "cansız" olur. Anlatım bozuklukları ile ilgili şu kuralı unutmayalım. Eğer bir söz  cümleden çıkarıldığında cümle var olan anlamından bir şey kaybetmiyor ve şeklen bozulmuyorsa o söz gereksizdir. Bu cümleden "cansız" sözcüğünü çıkarıp cümleyi yeniden yazalım: "Kazada hayatın kaybedenlerin bedenleri ortada duruyordu." Cümle anlamını korumuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Kazada hayatını kaybedenlerin bedenleri ortada duruyordu.


Biz, sanayi ürünlerini dışarıdan ithal ediyoruz.

Anlatım bozuklukları sorularında kelime bilgisi de önemlidir. "İthal" sözcüğü, "dışarıdan, başka bir ülkeden alınan" demektir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Biz, sanayi ürünlerini ithal ediyoruz.


Bu yıl yurt dışına yapılan ihracat bir hayli arttı.

"İhracat"; "yurt dışına başka bir ifadeyle bir ülkeden diğerine yapılan her türlü satım" demektir. "Yurt dışı" söz öbeği ile "ihracat" sözcüğünün bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna yol açmıştır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Bu yıl ihracat bir hayli arttı.


ÖSS sınav takvimi açıklandı.

Anlatım bozuklukları sorularında kısaltmaların açılımına da dikkat etmek gerekir. "ÖSS"; "öğrenci seçme sınavı" demektir. "Sınav" sözcüğünü kullanmak gereksizdir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

ÖSS takvimi açıklandı.

Adam tam üç saat süre ile oradakilerle uğraşmış.

"Üç saat" sözcük grubu cümlede süreyi belirtmektedir. "Süre ile" edat grubunun cümlede gereksiz kullanılması anlatım bozukluğuna neden olmuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Adam tam üç saat oradakilerle uğraşmış.

İşte bu yüzden dolayı sizleri buraya toplamış bulunuyoruz.

Anlatım bozuklukları sorularında "dolayı" sözcüğü çok fazla karşımıza çıkmaktadır. Cümlede "bu yüzden" söz öbeği ile "dolayı" sözcüğünün birlikte kullanılması anlatım bozukluğuna neden olmuştur. İkisi de aynı anlama gelmektedir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

İşte bu yüzden sizleri buraya toplamış bulunuyoruz.

Muğla yöresindeki çıkan yangınlar söndürüldü. 

Anlatım bozuklukları açısından cümleyi incelediğimizde; "ek"in sözcüğün; sözcüğün de "ek"in anlamını içerdiğini görmekteyiz. Bu tür sorularda ilgili sözcük veya ek çıkarılıp cümle yeniden oluşturulduğu zaman cümlede anlamsal ve şekilsel bozukluk oluşmuyorsa o sözcük veya ek gereksizdir, demektir. Yukarıdaki cümlede de "ki" eki "çıkan" sözcüğünü; "çıkan" sözcüğü de "ki" ekini işlevsiz kılmıştır. Cümleyi şu şekillerde düzeltebiliriz:

Muğla yöresinde çıkan yangınlar söndürüldü.

Muğla yöresindeki yangınlar söndürüldü.

Bu davranışın doğruluğu insandan insana göre değişir.

Cümlede geçen "göre" edatı anlatım bozukluğuna neden olmuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Bu davranışın doğruluğu insandan insana değişir.


Ne demektir Mustafa "lirizm"in anlamı?

Yukarıdaki cümlede "lirizm"in anlamı sorulmaktadır. "Lirizm'in anlamı ne demektir?" değil de "lirizm ne demektir?" şeklinde sorulması gerekir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Ne demektir Mustafa lirizm?

İbrahim yanındakine: "Senden büyük ablan var mı?" diye sordu.

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından inceleyelim. Cümlede geçen "abla" sözcüğünün anlamı: "Bir kimsenin kendisinden büyük olan kız kardeşi"dir. O halde "abla" sözcüğü ile "senden büyük" sözcüklerinin birlikte kullanılması anlatımı bozmuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

İbrahim yanındakine: "Ablan var mı?" diye sordu.


Stresten dolayı kaynaklanan bir hastalık var.

Anlatım bozuklukları sorularında "dolayı" sözcüğünün çok fazla karşımıza çıktığını söylemiştik. Cümlede geçen "dolayı" sözcüğü gereksiz kullanılmıştır. "Dolayı" sözcüğünü cümleden çıkardığımızda cümlenin anlamında bir daralma olmaz. "Stresten" sözcüğündeki "-ten" eki zaten bu anlamı içermektedir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Stresten kaynaklanan bir hastalık var.

Çeşitli kurumlara karşılıksız bağış yapıldı.

"Bağış" ve "karşılıksız" sözcüklerinin birlikte kullanılması anlatım bozukluğu oluşturmuştur. "Bağış" sözcüğü zaten" hibe, bedavaya bir şeye sahip olma" anlamına gelmektedir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Çeşitli kurumlara bağış yapıldı.


  1. Sözcükleri Birbiriyle Karıştırma-Yanlış Anlamda Kullanma:Her sözcüğün bir anlamı vardır. Cümlelerde bazen yazılışı birbirine benzeyen sözcükler fark edilmeyebilir. Sözcüğün anlamına uygun yerde kullanılmaması veya yanlış anlama gelecek şekilde kullanılması anlatım bozukluğu olarak değerlendirilir.



  2.  


Örnekler


Su kaynaklarının tükenmesi Türkiye'ye özel bir durum değil. 

Cümlede "özel" sözcüğünün yanlış anlamda kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Su kaynaklarının tükenmesi Türkiye'ye özgü bir durum değil.

Bu roman geçen yıl yayınlandı. 

Anlatım bozuklukları ile ilgili sorularda "yayın" ve "yayım" sözcükleri sürekli karşımıza çıkar. "Yayım"; "kitap, gazete vb. neşriyatla ilgili şeyler" için; "yayın" sözcüğü de "televizyon, program vb. şeyler" için kullanılır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Bu roman geçen yıl yayımlandı.


Borçlarımız dışa bağımlı olmamızı sağladı. 

Cümleyi anlatım bozuklukları açısından incelemeden önce olumlu ve olumsuz sözcük veya söz öbeklerinin neler olduklarına bakalım.  Cümlelerde "sağladı, sayesinde" olumlu; "neden oldu, yüzünden, yol açtı" sözleri olumsuz durumlar için kullanılır. Bunların cümlelerde birbirlerinin yerine kullanılmaması gerekir. Yukarıdaki cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Borçlarımız dışa bağımlı olmamıza neden oldu.

Oylamada bazı mebuslar çekingen davranmış.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede geçen "çekingen" sözcüğü kendi anlamının dışında kullanılmıştır. "Çekingen"; "ürkek, tutuk kişi" anlamında kullanılır. Cümlede "taraf olmayan" anlamında kullanılan "çekimser" sözcüğü kullanılmalıdır. Anlatım bozuklukları içeren cümlelerde bir harf bile bazen anlamı değiştirebilir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Oylamada bazı mebuslar çekimser davranmış.

Düğün resimlerini kim çekecek.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Yukarıdaki cümlede "resim" sözcüğünün anlamının dışında kullanıldığını görmekteyiz. "Resim"; "kalem veya fırça ile bir bez veya kâğıda şekiller çizmek"tir. Burada "görüntü" anlamı esas olduğu için "fotoğraf" sözcüğü kullanılmalıdır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Düğün fotoğraflarını kim çekecek?

Öğrenciler arasında hiçbir ayrıcalık yapmam.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede "ayrıcalık" sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. "Ayrıcalık", "İmtiyaz, başkalarından üstün tutulma" demektir. Oysa burada "başkalık, fark" anlamında kullanılan "ayrım" sözcüğünü kullanmak gerekir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Öğrenciler arasında hiçbir ayrım yapmam.


Ayşe gayet iyi çorap dokurdu. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede geçen "dokumak" sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. "Dokumak"; "tezgahta iplikle bir şeyler yapmak"; "örmek" ise "elde, iplikle bir şeyler oluşturmak" demektir. Burada ikinci anlamın olması gerekir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Ayşe, gayet iyi çorap örerdi.

Bu büyük apartmanlar birbirine yaklaşık yapılmıştır.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede geçen "yaklaşık" sözcüğünün yanlış anlamda kullanıldığını görmekteyiz. "Aşağı, yukarı" anlamını veren "yaklaşık" sözcüğü yerine; "uzak" sözcüğünün karşıtı olan "yakın" sözcüğünün kullanılması gerekir.

Bu büyük apartmanlar birbirine yakın yapılmıştır.

Okulumuzun başarısını azımsayamazsınız. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Azımsamak"; "nicel, somut şeyler" için; "küçümsemek"; "nitelik bildiren durumlar, davranışlar" için kullanılır. "Başarı" soyut bir kavram olduğundan "küçümsemek" sözcüğünü kullanmak gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Okulumuzun başarısını küçümseyemezsiniz.

Saçların bir hayli büyümüş.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "büyümek"; "boyutları artmak, iri olmak" demektir. İnsanın bedenen ve yaşça geçirdiği süreçtir. Cümlede, "uzun duruma gelmek" anlamında kullanılan "uzamak" sözcüğünü kullanmalıyız. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Saçların bir hayli uzamış.

Amerika'da üç yıl öğretim gördü.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Öğretim" sözcüğünün yanlış anlamda kullanıldığını görmekteyiz. "Öğretim"; "ders, tedrisat" anlamlarına gelir. Burada "gerekli bilgi ve alışkanlıkları kazanmak için yapılan uğraş" anlamına gelen ve bir süreci kapsayan "öğrenim" sözcüğünün kullanılması gerekir.

Amerika'da üç yıl öğrenim gördü.

Bahçesine çeşit çeşit fidanlar ekti. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Ekmek"; "toprakla ilgili üretim, tohum işleri, toprağa bir şey serpmek" demektir. Cümlede "fidan" söz konusu olduğu için "cisimleri toprağa dik bir şekilde durdurmak" anlamındaki "dikmek" sözcüğünün kullanılması gerekir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Bahçesine çeşit çeşit fidanlar dikti.

Televizyonda yayımlanan dizilerde oynamaya başladı.

Anlatım bozuklukları ile ilgili sorularda "yayın" ve "yayım" sözcükleri sürekli karşımıza çıkar. "Yayım"; "kitap, gazete, dergi, yıllık, vb. neşriyatla ilgili şeyler"; "yayın"; "televizyon, program vb. şeyler" için kullanılır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Televizyonda yayınlanan dizilerde oynamaya başladı.

Fiyatlar pahalı olduğundan kimse oraya uğramaz oldu. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Pahalı" sözcüğü "somut şeyler" için kullanılır. "Pahalı elbise, pahalı ev" gibi. "Yüksek elbise, yüksek domates" bağdaştırması alışılmamış bir bağdaştırmadır. Fiyat, kavramı için "yüksek" sözcüğü kullanılır. Bu anlatım bozukluğu şöyle düzeltilebilir:

Fiyatlar yüksek olduğundan kimse oraya uğramaz oldu.

Çalışmak, başka bir deyimle başarının anahtarı demektir. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Deyim"; "çoğunlukla mecaz anlamda kullanılan kalıplaşmış söz öbekleri" demektir. Burada üslup ile ilgili olduğu için "söyleyiş veya deyiş" sözcüklerinden biri kullanılabilir. Bu cümledeki anlatım bozukluğu şöyle düzeltilebilir

Çalışmak başka bir deyişle başarının anahtarı demektir.

Aldığım özel dersler yüzünden sınavda birinci oldum. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Sağladı, sayesinde" sözcükleri olumlu durumlar; "neden oldu, yüzünden, yol açtı" sözleri olumsuz durumlar için kullanılır. Bunların birbirlerinin yerine kullanılması anlatım bozukluğuna neden olur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Aldığım özel dersler sayesinde sınavda birinci oldum.

Evdeki oksijen azaldıkça adamın nefes alışı gittikçe güçleniyordu.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Güçlenmek; "mevcut durumdan daha iyi duruma gelmek, kuvvetlenmek" anlamındadır. Burada ise "güç bir durumla karşılaşmak, zorlaşmak" anlamı vardır. Yani "güçleşmek". Bu anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Evdeki oksijen azaldıkça adamın nefes alışı gittikçe güçleşiyordu.

Herkesin gözü önünde parasını zorla çaldılar. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Çalmak"; "Başkasına ait olan bir şeyi gizlice almak, hırsızlık etmek" demektir. Oysa burada göz önünde, aleni, açıkta yapılan bir eylem söz konusudur. Cümle şöyle düzeltilebilir:

Herkesin gözü önünde parasını zorla aldılar.

Kazandıkları paralar mutluluklarına yol açtı. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Sağladı, sayesinde" sözcükleri olumlu durumlar; "neden oldu, yüzünden, yol açtı" sözleri de olumsuz durumlar için kullanılır. Cümledeki anlatım bozukluğunu şöyle düzeltebiliriz:

Kazandıkları paralar mutluluklarını sağladı.

1984'lü yıllarda ülkede bir kaos yaşanmış.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede bahsedilen tarih belli olduğu için "yıllarda" sözcüğü kullanılamaz. Örneğin 2000'li yıllar denilebilir ama 2001'li yıllar denilemez. Cümledeki anlatım bozukluğunu şöyle giderebiliriz:

1984'te ülkede bir kaos yaşanmış.

Adam sınıfa girer girmez kendini bize tanıştırdı.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede geçen "tanıştırma" sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. "Tanıştırma" başkası tarafından yapılır. Burada  kendi kendini tanıtmaktan bahsedildiği için "tanıtmak" fiilinin kullanılması gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğunu şöyle düzeltebiliriz:

Adam sınıfa girer girmez kendini bize tanıttı.

Her yıl 18 Mart'ta Çanakkale Şehitleri Günü kutlanır.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Ölüm"ün söz konusu olduğu yerlerde kutlama olmaz. Şairler, devlet adamları vb. kişiler için ölüm yıl dönümlerinde kutlama yapılmaz. Bunun için; "Birini akla getirerek sözünü etmek veya onu düşünmek, hatırlamak" anlamındaki "anma" sözcüğü kullanılır. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Her yıl 18 Mart'ta Çanakkale şehitleri anılır.

Giydiği atkı herkesin dikkatini çekmişti. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Giymek"; "örtünmek amacıyla vücuda bir şeyi geçirmek" demektir. Gömlek, etek, takım elbise vb. şeyler giyilir. Atkı, "örtmek" işlevini görmediğinden atkı için "takmak" eylemini kullanırız. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:


Taktığı atkı herkesin dikkatini çekmişti.

Sınavda öğrencilere verilen süre yetişmedi.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede geçen "yetişmedi" sözcüğü anlamının dışında kullanılmıştır. "Yetişmek"; "vaktinde tamam olmak, bitmek" anlamındadır. "Süre yetişmedi" gibi bir kullanım Türkçede yoktur. Onun yerine "bir gereksinimi karşılayacak, giderecek nicelikte olmak" anlamındaki "yetmedi" sözcüğü kullanılır. Yukarıda cümlede yer alan anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Sınavda öğrencilere verilen süre yetmedi.

Bazı ilaçlar vücudun bağımlılık sistemine zarar veriyor.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Bağımlılık"; "bir başka şeye bağlı olma koşulu" demektir. Cümlede yanlış anlamda kullanılmıştır. Cümlede; "mikroplara karşı aşı veya doğal yol ile gerçekleşen direnç durumu" anlamındaki "bağışıklık" sözcüğünü kullanmak gerekir. Cümle şöyle düzeltilebilir:

Bazı ilaçlar vücudun bağışıklık sistemine zarar veriyor.

Maçın sonucunda futbolcular birbirine girdi.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Sonuç" sözcüğü cümlede yanlış anlamda kullanılmıştır. "Sonuç"; "Sürmekte olan veya biten bir yarışmanın veya spor karşılaşmasının sayı bakımından durumu, skor" demektir. Bu da rakamlarla ifade edilen bir durumdur. Burada; "Bir şeyin en arkadan gelen bölümü, bitimi, nihayet, akıbet"  anlamındaki "son" sözcüğünün kullanılması gerekir. Cümlenin doğrusunu yazacak olursak:

Maçın sonunda futbolcular birbirine girdi.

"Sabahın seheri" sözcüğü bir belirtili isim tamlamasıdır. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Sabahın seheri" bir sözcük değil sözcük grubudur. Yani birden fazla sözcükten oluşmuş bir belirtili isim tamlamasıdır. "Sözcük" yerine "söz öbeği, söz grubu, kelime grubu, vb." sözler kullanılmalıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:

"Sabahın seheri" söz grubu bir belirtili isim tamlamasıdır.

"Sabahın seheri" söz öbeği bir belirtili isim tamlamasıdır.

"Sabahın seheri" kelime grubu bir belirtili isim tamlamasıdır.

Büyüklere olan saygınlığınız sürekli olsun. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Saygınlık"; "itibar, itibarlı, değerli" anlamlarında kullanılan bir sözcüktür. İnsanlara saygınlık gösterilmez. Bunun yerine "özel önem verme" anlamına gelen "saygı" sözcüğü kullanılır ve insanlara saygı gösterilir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Büyüklere olan saygınız sürekli olsun.

Arkadaşı İstanbul'da marangozculuk yapıyor.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Meslek ismi anlamında "marangoz" sözcüğü kullanılır. "Marangozluk"; bir meslek ismi olup "marangozun işi ve zanaatı" anlamına gelmektedir. "Marangozculuk" diye bir meslek yoktur. "-cu" eki gereksizdir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Arkadaşı İstanbul'da marangozluk yapıyor.

Camdan yankılanan ışık gözlerimizi kamaştırdı. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Yankı" "sesin bir yere çarpmasıyla oluşan ikinci bir ses" demektir. Cümlede; "bir yüzeye çarparak yön değiştiren" anlamında bir sözcüğün kullanılması gerekir ki o da "yansıma" sözcüğüdür. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Camdan yansıyan ışık gözlerimizi kamaştırdı.

Bu yapının Osmanlılara ait olma oranı yüksek.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede "oran" sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. "Oran"; "iki şeyin birbirini tutması" demektir. Burada bir ihtimalden bahsediliyor. O da "olabilirlik" anlamındaki "olasılık" sözcüğüdür. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Bu yapının Osmanlılara ait olma olasılığı yüksek.

Tabaka havuzun üstünü olduğu gibi kapsamıştı. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Kapsamak"; "sınırları içinde yer alan, içine alan" anlamında kullanılan bir sözcüktür.  Cümlede "her tarafı örtmek" anlamına gelen "kaplamak" sözcüğünün kullanılması gerekir. Doğru cümleyi yazmak gerekirse:

Tabaka havuzun üstünü olduğu gibi kaplamıştı.

Öğrencilerin sayısının kalabalık olması bu sonucu doğuruyor. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Öğrencilerin sayısı, kalabalık olmaz. Öğrenciler, "kalabalık" olabilir. Cümlenin doğru yazımı:

Öğrencilerin kalabalık olması bu sonucu doğuruyor.

Teknoloji ne kadar artarsa da el emeğinin önemi azalmıyor. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Artmak"; "çoğalmak" anlamında kullanılan bir sözcüktür. Teknoloji için "gelişme" ve "ilerleme" kavramları kullanılır. Cümlenin doğru yazımı:

Teknoloji ne kadar ilerlese de el emeğinin önemi azalmıyor.

Yemeğini erken yemesi gerektiği halde, hasta bu yasağa uymuyor.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Yemeği erken yemek"; bir yasak değil, bir kuraldır. Dolayısıyla "yasak" sözcüğü yerine "kural" sözcüğünü kullanmak gerekir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Yemeğini erken yemesi gerektiği halde, hasta bu kurala uymuyor.

Bu kazada can kaybı yaşanmadı.

"Yaşamak" "hayatını sürdürmek" anlamındadır. Bu söz, cümlenin anlamına uygun düşmemiştir. Bunun yerine "olmak" sözcüğü kullanılabilir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Bu kazada can kaybı olmadı.

Her anne en az bir çocuk sahibi olmak ister. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Anne"; "çocuğu olan kadın, valide" demektir. Yani anne "en az bir çocuk sahibi kadın" demektir. Cümlede "anne" sözcüğünün yanlış anlamda kullanılması söz konusudur. Cümledeki "anne" sözcüğünün yerine "kadın" sözcüğü gelmelidir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Her kadın en az bir çocuk sahibi olmak ister.


  1. Yerinde Kullanılmayan Sözcük veya Öğeler (Sözün Yanlış Yerde Kullanılması):Bir sözcüğün anlamına uygun yerde kullanılmamasından kaynaklanan anlatım bozukluklarıdır.



  2.  


Örnekler


Bugün çok başım ağrıyor.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Çok" sözcüğü cümlede yanlış yerde yer almaktadır. "Çok" sözcüğü bu durumda "bir insanın birden fazla başının olduğu" anlamını vermiştir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Bugün başım çok ağrıyor.

İzinsiz inşaata girilmez.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "İzinsiz" sözcüğü "sıfat" veya "zarf" görevinde kullanılabilen bir niteliği belirtir. "İzinsiz" kelimesi cümlede yanlış yerde kullanılmıştır. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

İnşaata izinsiz girilmez.

Öğrenciler de öğretmenler de hazırlıksız derse gelmemeliler. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Hazırlık" sözcüğü nitelik bildiren bir sözcüktür. Sözcüğün cümlede zarf görevinde kullanılması gerekir. "Hazırlıksız ders" kullanımı alışılmış bir bağdaştırma değildir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Öğrenciler de öğretmenler de derse hazırlıksız gelmemeliler.

Geri kalmış ülkemizin bazı şehirlerine öncelik tanınacak.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlenin anlamında bir sapmaya neden olduğu için "geri kalmış" söz grubunun yerinde kullanılmadığı görülür. Geri kalan, ülkemiz değil; ülkemizin bazı şehirleridir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle düzeltilebilir:

Ülkemizin geri kalmış bazı şehirlerine öncelik tanınacak.

Eski içişleri bakanı vefat etmiş. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Eski" sözcüğü cümlede yanlış yerde kullanılmıştır. "İçişleri"nin eski ve yenisi olmaz. Eski ve yeni bakan olabilir. Cümledeki bozukluk şöyle giderilebilir:

İçişleri eski bakanı vefat etmiş.

Cesetler çok denizde kaldığından çürümüş. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Yukarıdaki cümlede "çok" miktar zarfının yanlış yerde kullanıldığını görmekteyiz. "Az deniz", "çok deniz" diye bir kullanım yoktur. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Cesetler denizde çok kaldığından çürümüş.

Ağrısız kulak delinir. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Ağrısız" sözcüğü cümlede yanlış yerde kullanılmıştır. Cümle; "kulağı ağırmayanların kulağı delinir." anlamını vermiştir. Oysa anlatılmak istenen farklıdır. Cümlede, müşteri çekmek için "eylemi" etkili kılma amaçlanmıştır. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Kulak ağrısız delinir.

Okuldaki öğrencilerin bütün adlarını ezbere bilirdi.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Bütün" sözcüğü cümlede yanlış yerde kullanıldığından kastedilmek istenilenin dışında bir anlam ortaya çıkmıştır. Cümle bu haliyle bir öğrencinin sayıca çokluk isimlerini kastetmektedir. İsimlerin değil; öğrencilerin çokluğu söz konusudur. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Okuldaki bütün öğrencilerin adlarını ezbere bilirdi.

Ahmet üç gün içinde petrol üreten ülkeleri ziyaret edecek. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Petrol üretimi uzun süren bir uğraş olup emek gerektiren bir iştir. Üç günde petrol üretilemez. "Üç gün" söz grubu yanlış yerde kullanılmıştır. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Ahmet petrol üreten ülkeleri üç gün içinde ziyaret edecek.

Okulu bitirince doktor olarak doğduğu kasabada çalışmaya başlamış. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: İnsan, doğarken vasıfsız, unvansız doğar. Zamanla bazı unvanlara sahip olur. Hiç kimse annesinden doktor veya öğretmen olarak doğmaz. "Doktor olarak" söz öbeği yanlış yerde kullanılmıştır. Cümlenin doğru yazımı şu şekildedir:

Okulu bitirince doğduğu kasabada doktor olarak çalışmaya başlar.

Mehmet, her yolda kalan insana yardım ederdi.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Her" sözcüğünün cümlede yanlış yerde kullanıldığını görmekteyiz. Bu şekliyle "birden fazla yol" anlamı çıkmaktadır. Oysa kastedilmek istenen farklıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Mehmet, yolda kalan her insana yardım ederdi.

Ekranlar, tekrar tekrar ölen kişileri gösteriyordu. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede geçen "tekrar tekrar" ikilemesi yanlış yerde kullanılmıştır. Her insan bir kez dünyaya gelir ve yine bir kez ölür. Cümleden aynı insanın defalarca öldüğü anlamı çıkmaktadır. Oysa cümlede; "görüntü"nün tekrar tekrar oluştuğu kastediliyor. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Ekranlar, ölen kişileri tekrar tekrar gösteriyordu.


  1. Karşılaştırma Yanlışlığı:Bazı cümlelerden iki farklı anlam çıkabilmektedir. Bunlar anlatım bozuklukları kapsamında değerlendirilir.



  2.  


Örnekler


Öğretmen, çocuğuyla eşinden çok ilgileniyor. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümleden iki anlam çıkmaktadır. Birincisi; "öğretmen de eşi de çocuğuyla ilgileniyorlar ama öğretmen eşine oranla çocuğuyla daha fazla ilgileniyor. İkincisi ise "öğretmen, hem eşiyle hem de çocuğuyla ilgileniyor ama öğretmenin çocuk sevgisi eş sevgisinin önüne geçiyor." anlamıdır.

Sen onu benden çok aradın.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede iki anlam söz konusudur. Önce şahıs zamirlerini isimlere dönüştürelim: "Sen: Mustafa, o: Ali, ben: Furkan" olsun. Birinci anlam; "Mustafa ve Furkan Ali'yi arıyorlar ama Furkan daha çok arıyor. İkincisi: "Mustafa hem Ali'yi hem Furkan'ı arıyor ama Mustafa, Furkan'ı daha çok arıyor." anlamıdır.

Ali maç izlemeyi Mustafa'dan çok sever.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede iki anlam söz konusudur. Birinci anlam: "Ali de Mustafa da maç izlemeyi seviyorlar ama Ali, maç izlemeyi daha çok seviyor. İkinci anlam: "Ali, maç izlemeyi de Mustafa'yı da seviyor ama Ali'nin maç izleme sevgisi Mustafa'ya olan sevgisinin önüne geçiyor, anlamıdır.

Derslerime kardeşimden çok önem veririm.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümle, iki anlama da gelmektedir. Birinci anlam: " 'Ben' gizli özneli şahıs, derslerine de önem veriyor kardeşine de ama derslerine daha çok önem veriyor." İkincisi: "ben" ve "kardeş"in derse verdikleri önem karşılaştırılıyor ama "ben", "kardeş"inden daha çok derslerine önem veriyor, anlamıdır.


  1. Zamir Eksikliğinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları (Anlam belirsizliği):Bazı cümlelerde tamlayan durumundaki zamiri yazmamak anlam karışıklığına yol açar. Cümlenin başına hem "senin" hem de "onun" zamirini getirebiliyorsak orada bir anlam belirsizliği vardır. Bu da anlatım bozukluklarını beraberinde getirir.



  2.  


Örnekler


Sesini herkes beğenmiştir.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede tamlanan olan "sesini" sözcüğü iki "tamlayan"ı da alabilmektedir. Yani cümleye hem "senin" hem de "onun" tamlayanı getirebilir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:

Senin sesini herkes beğenmiştir.

Onun sesini herkes beğenmiştir.

Okulunu arkadaşlarına her zaman tavsiye eder.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümleden iki anlam çıkmaktadır. "Okulunu" tamlananı, "onun" ve "senin" tamlayanına bağlanmıştır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:

Senin okulunu arkadaşlarına her zaman tavsiye eder.

Onun okulunu arkadaşlarına her zaman tavsiye eder.


Sınavda başarılı olduğuna inanamadım.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Olduğuna" tamlananı hem "senin" hem de "onun" tamlayanını alabilmektedir. Bunlardan bir tanesinin olması gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:

Senin sınavda başarılı olduğuna inanamadım.

Onun sınavda başarılı olduğuna inanamadım.


Ankara'ya gittiğini ben yeni öğrendim. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Yukarıdaki cümlede hem "senin" hem de "onun" zamirleri cümlenin tamlayan öğesini oluşturabildikleri için cümlede anlam belirsizliği oluşmuştur. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:

Senin Ankara'ya gittiğini ben yeni öğrendim.

Onun Ankara'ya gittiğini ben yeni öğrendim.


Yarışmada birinci olduğuna sevindim.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede hem "senin" hem de "onun" zamirleri cümlenin tamlayan öğesini oluşturabildiği için anlam belirsizliği oluşmuştur. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:

Senin yarışmada birinci olduğuna sevindim.

Onun yarışmada birinci olduğuna sevindim.


  1. Deyim ve Atasözü Yanlışları (Bunların yanlış anlamlarda kullanılması veya yerinde kullanılmaması):Deyimler ve atasözlerdeki kelimeler, kelime grupları kesinlikle değiştirilemez. Cümlelerde kullanılan deyim ve atasözlerinin anlamının cümleye uygun olması gerekir. Aksi bir kullanım anlatım bozukluğuna yol açar.



  2.  


Örnekler


Ne kadar acıktığımı bir bilsen midem zil çalıyor. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede geçen deyimin yapısı değiştirilmiştir. "Mide" sözcüğü bu deyimde yer almamaktadır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Ne kadar acıktığımı bir bilsen karnım zil çalıyor.

Olanlar karşısında saçlarım diken diken olmuştu.

Yukarıdaki cümlede deyimin yapısının bozulmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. "Saç" sözcüğünün bu deyimin içinde geçmemesi gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Olanlar karşısında tüylerim diken diken olmuştu.

El öpmekle ağız aşınmaz.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Deyimin yapısı değiştirilmiştir. "Ağız" sözcüğü bu bozukluğa neden olmuştur. Cümledeki bozukluk şu şekilde giderilebilir:

El öpmekle dudak aşınmaz.

Çarşı ana baba günü çuvaldız atsan yere düşmez.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Çuvaldız" sözcüğü cümlede deyimi deyim olmaktan çıkarmıştır. Deyimlerde herhangi bir sözcük çıkarılmaz. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Çarşı ana baba günü iğne atsan yere düşmez.

Başarılarıyla tüm öğretmenlerin gözüne battı. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede geçen deyimin cümlenin anlamına uyum sağlamadığı görülmektedir. Gözüne batmak; deyimi "başkalarını aşırı söz ve davranışlarla tedirgin etmek" anlamındadır. Oysa "yetenek ve başarısıyla çevresinde güven kazanmak anlamına gelen", "gözüne girmek" deyiminin kullanılması gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Başarılarıyla tüm öğretmenlerin gözüne girdi.

Çocuklarınızın sorunlarına cevapsız kalmayın. 

Yukarıdaki cümlede sorunlara "cevapsız kalmak" gibi bir yakıştırmada bulunulmuştur. Böyle bir kullanım Türkçede yoktur. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Çocuklarınızın sorunlarına duyarsız kalmayın.

Güzel haberi alınca sevinçten etekleri tutuştu.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Etekleri tutuşmak"; "telaşlanmak" anlamına gelen bir deyimdir. Cümlede, sevinç ve mutluluk anlamını içeren bir deyim olmalıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Güzel haberi alınca sevinçten etekleri zil çaldı.


  1. Anlamca Çelişen Sözcüklerin Bir Arada Kullanılması:Bir cümlede anlamca birbirine aykırı olan sözlerin birlikte kullanılması cümlenin anlam bütünlüğünü bozar. Bu tür cümlelerde genellikle kesinlik ihtimal çelişkisi görülür.



  2.  


Örnekler


Tam seksen civarında köyün yolu kapalıdır.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede "tam" ve "civarında" sözcüklerinin birlikte kullanıldığını görmekteyiz. "Tam"; "kesinlik", "civarında"; "ihtimal" bildiren sözcüklerdir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:

Seksen civarında köyün yolu kapalıdır.

Tam seksen köyün yolu kapalıdır.

Hiç şüphesiz Türkiye'nin en soğuk şehri Erzurum olsa gerek.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Hiç şüphesiz" söz grubu "kesinlik" bildirirken; "olsa gerek" söz grubu "ihtimal" bildirmektedir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:

Hiç şüphesiz Türkiye'nin en soğuk şehri Erzurum'dur.

Türkiye'nin en soğuk şehri Erzurum olsa gerek.

Emanetlerimi eminim bu saate kadar almış olmalısınız.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Eminim" sözü "kesinlik"; "almış olmalısınız" sözcükleri de "ihtimal" bildirmektedir. Bu iki sözün bir arada kullanılmaması gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:

Emanetlerimi eminim bu saate kadar almış.

Emanetlerimi bu saate kadar almış olmalısınız.


Bu şehre yerleşeli hemen hemen tam on yıl oldu.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede geçen "hemen hemen" söz grubu "ihtimal" bildirirken; "tam" sözcüğü de "kesinlik" bildirmektedir. Bu iki sözcüğün bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna neden olmuştur. Cümleyi şu şekilde düzeltebiliriz:

Bu şehre yerleşeli tam on yıl oldu.

Elbette okula gitmemişse sinemaya gitmiş olabilir.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede geçen "elbette" sözcüğü kesinlik; "olabilir" sözcüğü de ihtimal bildirmektedir. Bu iki sözcük bir cümlede birlikte kullanıldığı zaman anlatım bozukluğu oluşur. Cümleyi şu şekilde düzeltebiliriz:

Elbette okula gitmemişse sinemaya gitmiştir.

Okula gitmemişse sinemaya gitmiş olabilir.


Mustafa artık kesinlikle böyle bir hataya düşmeyebilir.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "kesinlikle" ve "düşmeyebilir" sözcüklerinin bir arada kullanılması çelişki oluşturmuştur. İki sözcükten birini cümlede kullanmak gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekillerde giderilebilir:

Mustafa artık kesinlikle böyle bir hataya düşmez.

Mustafa artık böyle bir hataya düşmeyebilir.

Okul bahçesinde yaklaşık tam iki yüz elli kişi vardı.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Yaklaşık" ve "tam" sözcüklerinin bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna neden olmuştur. Bu çelişkili durum  şöyle düzeltilebilir:

Okulun bahçesinde tam iki yüz elli kişi vardı.


  1. Mantık Hataları:Düşünce bazında gerçekleşen anlatım bozukluklarıdır. Mantık hataları daha çok olayların önem sırası bağlamında yapılan hatalardır. Yani olayların öncelik sıralamasındaki yanlışlıklardır.



  2.  


Örnekler


Mustafa ile değil Galatasaray maçına hiçbir maça gidilmez.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede sıralama hatası yapılmış. "Hiçbir maça" söz öbeği ile "Galatasaray" sözcüğünün yer değiştirmesi gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Mustafa ile değil bütün maçlara Galatasaray maçına bile gidilmez.

Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse ölüme hatta sara nöbetlerine bile yol açabilir.

Cümlede bir sıralama yanlışlığı yapılmıştır. "Ölüm", "beyin zarı iltihapları"ndan bir sonraki aşamadır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Beyin zarı iltihapları iyi tedavi edilmezse sara nöbetlerine hatta ölüme bile yol açabilir.

İlgili madde 180'e karşı 110 oyla genel kurulda kabul edildi.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede düşüncelerin sıralamasında bir yanlışlık yapılmıştır. Rakamların yer değiştirmesi gerekir. Cümlenin doğru yazımı şöyledir:

İlgili madde 110'a karşı 180 oyla genel kurulda kabul edildi.

Eskiden evimizde mumumuz hatta elektriğimiz bile yoktu.

Önem sıralamasında daima "elektrik", "mum"dan önce gelir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Eskiden evimizde elektriğimiz hatta mumumuz bile yoktu.


  1. Yapısı Yanlış Sözcük Kullanmak:Bir sözcüğün dil bilgisi kurallarına aykırı türetilmesidir. Anlatım bozuklukları ile ilgili çok fazla karşımıza çıkan bir özellik değildir.



  2.  


Örnekler


Ortalığı kokturdu. 

"Kokturdu" sözcüğünün yanlış türetilmesinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır.  Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Ortalığı kokuttu.

Bölgevi meseleler konuşulacak. 

"Bölgevi" sözcüğü yanlış türetilmiştir. Sözcüğe "-sel" ekinin getirilmesi gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Bölgesel meseleler konuşulacak.


  1. Yardımcı Eylemleri Gereksiz Kullanmak:Yardımcı eylemler (olmak, kılmak, etmek, eylemek) genellikle dilimize yabancı dillerden geçmiş isim soylu sözcüklere eylem özelliği kazandırmak için kullanılır. Bunların yerine türemiş fiiller kullanılmalıdır.



  2.  


Örnekler

Oraya zamanında varacağınızı umut ediyorum/umuyorum.

Bakanlık, kapalı mekânlarda sigara içmeyi yasak etti/yasakladı.

Not: Bu konunun anlatım bozukluğu olup olmadığı hususu tartışma konusudur. Sınavlarda şu ana kadar bununla ilgili soru da sorulmamıştır.


  1. YAPI BAKIMINDAN ANLATIM BOZUKLUKLARI-BAĞLAŞIKLIK



  2.  


  1. Özne Yüklem Uygunluğuna Aykırı Yanlışlıklar



  2.  


  1. Tekillik-Çoğulluk Uygunluğuna Aykırılık: Aslında tekil olması gereken yüklemlerin çoğul yapılmasıyla meydana gelen hatalardır. Bu konuda şu kurallar geçerlidir:



  2.  


  1. Çoğul organ, duyu, eylem, zaman adları ve soyut kavramlar özne oldukları zaman bunların yüklemleri tekil olur.



  2.  


Örnekler


Kulaklar işitmiyorlar.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede geçen "kulak" sözcüğü çoğul eki almıştır. Organ adları çoğul eki aldıklarında yüklem tekil olur. Cümle şöyle düzeltilebilir:

Kulaklar işitmiyor.  

Sevinçler, bizi her zaman bulmazlar.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede geçen "sevinçler" sözcüğü soyut bir kavram olduğundan ve çoğul eki aldığından yüklemin tekil olması gerekir. Cümlenin doğru yazımı şöyledir:

Sevinçler, bizi her zaman bulmaz.

Düşünceler bazen bizi yanıltabilirler. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Düşünce" sözcüğünün soyut bir kavram olması yüklemin tekil olmasını gerektirir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Düşünceler bazen bizi yanıltabilir.


  1. Sayı sıfatı alan öznelerin yüklemleri tekil olur.



  2.  


Örnekler


İki pilot göreve gelmişler.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede  "iki" sayısı ve  "-ler" ekinin bir arada kullanılması anlatımı bozmuştur. Cümle şu şekilde düzeltilebilir.

İki pilot göreve gelmiş.


  1. İnsan dışındaki varlıklar çoğul özne olduklarında yani öznenin bitki, hayvan adının çoğulu ya da tekili olduğu durumlarda yüklem tekil olur.



  2.  


Örnekler


Ağaçlar yapraklarını döktüler. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede insan dışındaki bir varlık olan "ağaç" sözcüğü özne olduğundan yüklemin tekil olması gerekir. Cümlenin doğru yazımı aşağıdaki gibidir:

Ağaçlar yapraklarını döktü.

Kuşlar havada uçuştular. 

Yukarıdaki cümlede bir hayvan adı olan "kuş" sözcüğü çoğul eki aldığından yüklemin tekil olması gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Kuşlar havada uçuştu.

Leylekler, sıcak bölgelere göç ettiler. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Hayvan isimleri özne olduğunda yüklem tekil olur. "Ettiler" sözcüğündeki "-ler" eki anlatım bozukluğu oluşturmuştur. Cümle, şöyle düzeltilebilir:

Leylekler, sıcak bölgelere göç etti.

Bağrışmalar bizi korkuttular.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Bağrışmalar" sözcüğündeki "-ler" çoğul eki yüklemin tekil olmasını gerektirir. Cümledeki bozukluk şu şekilde giderilebilir:

Bağrışmalar bizi korkuttu.


  1. Söylemek istediklerimize küçümseme, saygı, incelik, alay anlamı kattığımızda özne tekil de olsa yüklem tekil de çoğul da olabilir. Her iki kullanım da doğrudur.



  2.  


Örnekler

Mustafa Bey bizi hoş karşılamadılar. (Doğru)

Mustafa Bey bizi hoş karşılamadı. (Doğru)

Beyefendiler, buraya teşrif edecekler. (Doğru)

Beyefendiler, buraya teşrif edecek. (Doğru)


  1. Öznenin çoğul eki almayıp anlamca çokluk bildirdiği cümlelerin yüklemleri tekil olur. Öznede belgisiz zamir veya sıfat bulunursa yüklem tekil olur.



  2.  


Örnekler


Dün herkes okula gelmiştiler. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Yukarıdaki cümlede özne olan "herkes" sözcüğü ile "-ler" çokluk eki alan yüklem birlikte kullanılmıştır. Bu da anlatım bozukluğu oluşturmuştur. Cümlenin doğru yazımı şu şekildedir:

Dün herkes okula gelmişti.

Komisyon uygun kararı vermişler. 

"Komisyon " sözcüğü "-ler, -lar" eki almadığı halde çokluk bildiren bir sözcüktür. Bu durumda cümlenin yükleminde "-ler" ekinin olmaması gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Komisyon uygun kararı vermiş.

Birçok insan bu konuda farklı düşünüyorlar.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Birçok" sözcüğü çokluk bildiren bir sözcüktür. Özne anlamca çokluk bildirdiğinden yüklemde "-lar" ekinin olmaması gerekir. İlgili cümle şu şekilde düzeltilebilir:


Birçok insan bu konuda farklı düşünüyor.

Halkımız size aslında hesap soruyorlar.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Halk" sözcüğü topluluk ismidir. Bu sözcük cümlede özne görevinde kullanılmıştır. "-ler, -lar" çokluk ekinin yüklemde olmaması gerekir. Cümledeki bozukluk şu şekilde giderilebilir:


Halkımız size aslında hesap soruyor.


  1. Öznenin insandan meydana geldiği ve çoğul olduğu cümlelerde yüklem tekil de çoğul da olabilir. Bu durum anlatım bozukluğu oluşturmaz.



  2.  


Örnekler

Gençler bahçede top oynuyor. (Doğru)

Gençler bahçede top oynuyorlar. (Doğru)

Öğretmenler ders bitiminde evlerine gitti. (Doğru)

Öğretmenler ders bitiminde evlerine gittiler. (Doğru)

Konuşmacılar bizden su istedi. (Doğru)

Konuşmacılar bizden su istediler. (Doğru)



  1. İnsan dışındaki çoğul özneler "kişileştirme" sanatı olduğu durumlarda yüklem çoğul olabilir.



  2.  


Örnekler

Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyorlar.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede insana özgü bir özellik olan "anlatmak" özelliği cansız bir varlık olan "tekerlekler"e atfedilmiştir. Bu da kişileştirmeyi beraberinde getirmiştir.


  1. Kişi Bakımından Uygunsuzluktan Kaynaklanan Yanlışlıklar



  2.  


  1. Özne hangi kişi ise yüklem o kişiye göre çekimlenir.



  2.  


Örnek

Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim.  (Özne I. tekil kişi; yüklem de I. tekil şahıs eki almış.)


  1. Bir cümlede birden fazla özne yer varsa ve bu öznelerin biri I. kişi ise yüklem I. çoğul şahıs olur. (Özne I. ve II., I. ve III. veya I., II. ve III. kişiden oluşursa yüklem I. çoğul kişi olur.) Farklı uygulamalar kişi bakımından uygunsuzluğu doğuracağından anlatım bozukluğuna sebep olacaktır.



  2.  


Örnek

Ali, Ahmet ve ben dün size uğramıştım. (Yanlış)

Ali, Ahmet ve ben dün size uğramıştık. (Doğru)


  1. Birden fazla özne varsa biri II. kişi ise yüklem II. çoğul şahıs olur. Anlatım bozuklukları oluşturan cümlelerde bu husus çokça karşımıza çıkmaktadır.



  2.  


Örnekler

Okula Ahmet ve sen gideceksin. (Yanlış)

Okula Ahmet ve sen gideceksiniz. (Doğru)

Soruyu sen ve Mustafa yanıtlayabilir. (Yanlış)

Soruyu sen ve Mustafa yanıtlayabilirsiniz. (Doğru)

Yeryüzünde bir ben bir de sen varsın. (Yanlış)

Yeryüzünde bir ben bir de sen varız. (Doğru)

Babam ve ben dün yine sohbet ettim. (Yanlış)

Babam ve ben dün yine sohbet ettik. (Doğru)

Biz de Ali de sınava geç kaldı. (Yanlış)

Biz de Ali de sınava geç kaldık. (Doğru)


  1. Öğe Eksikliğinden Kaynaklanan Anlatım Bozuklukları



  2.  


Ortak öğelerin yer aldığı sıralı ve birleşik cümlelerde bulunan anlatım bozukluklarıdır. Öğe eksikliğinden kaynaklanan başlıca anlatım bozuklukları şunlardır:


  1. Yüklem Yanlışları:Yüklemin çatı, kişi, zaman, yardımcı eylem ve ek eylem açısından cümleye uygun düşmemesidir. Genellikle birden fazla yüklemin olduğu cümlelerde ortak kullanımdan kaynaklanan yanlışlıklardır.



  2.  


Örnekler


Kahvaltıda reçel, ekmek, peynir ve çay içtik.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümle, bağımlı sıralı bir cümledir. Birinci cümlenin yüklemi eksiktir. Çay, içilir fakat reçel ve ekmek içilmez. Cümle; "Kahvaltıda reçel, ekmek, peynir içtik ve çay içtik." şeklindedir. Bu da yanlış bir kullanımdır. Cümlenin doğru yazılışı şu şekildedir:

Kahvaltıda reçel, ekmek, peynir yedik ve çay içtik.

Baktığımız dairenin balkonu büyük ama yeterli değildi.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümle, sıralı bir cümledir. Cümle; "Baktığımız dairenin balkonu büyük değildi ama yeterli değildi." şeklindedir. "Değil" sözcüğü ortak kullanılmıştır. Bu da yanlış kullanıma neden olmuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Baktığımız dairenin balkonu büyüktü, ama yeterli değildi.

İçkiyi hiç, sigarayı ara sıra içerim.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede yer alan "içmek" yüklemi ortak kullanılmıştır. Bu da anlatımı bozmuştur. Cümle bozuk haliyle "İçkiyi hiç içerim, sigarayı ara sıra içerim" şeklindedir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

İçkiyi hiç içmem, sigarayı ara sıra içerim.

Sen bana hüzün, ben sana mutluluk verdim.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Verdim" yükleminin cümlelerde ortak kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu söz konusudur. Cümle; "Sen bana hüzün verdim, ben sana mutluluk verdim." şeklindedir. Bu da bozuk bir anlatımdır. Yani şahıs ekleri uyuşmuyor. Cümlelerdeki anlatım bozuklukları şu şekilde giderilebilir:

Sen bana hüzün verdin, ben sana mutluluk verdim.


Geçen yaz Antalya'ya, bu yaz İstanbul'a gideceğiz.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümle; bağımlı sıralı bir cümledir. İlk cümlenin yüklemi eksiktir. Cümle bu haliyle yazıldığında; "Geçen yaz Antalya'ya gideceğiz, bu yaz İstanbul'a gideceğiz." şeklini almaktadır. Oysa "geçen yaz" söz grubundan biz yüklemin de geçmiş zaman kiplerinden biriyle çekimlenmiş olması gerektiğini anlıyoruz. Cümlenin doğru yazılışı;

Geçen yaz Antalya'ya gittik, bu yaz İstanbul'a gideceğiz.

Boyu kısa, bedeni de pek biçimli değildi.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlelerde ortak kullanılan öğeler dikkate alınmadan cümle yazıldığında; "Boyu kısa değildi, bedeni de biçimli değildi." şeklinde bir cümle ile karşılaşırız. "Değil" sözcüğü ortak kullanıldığından anlatım bozukluğu oluşturmuştur. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Boyu kısa idi, bedeni de pek biçimli değildi.

Mustafa aşağı, ben yukarı çıkıyordum. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Sıralı bir cümle olan bu cümlede "çıkıyordum" yüklemi ortak kullanılmıştır. Haliyle cümleler saçma bir niteliğe bürünmüş oluyor. "Mustafa aşağı çıkıyordum, ben yukarı çıkıyordum" gibi. Bu da yanlış bir ifadedir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Mustafa aşağı iniyordu, ben yukarı çıkıyordum.

Yeni elbisesi hem pahalı hem de güzel değilmiş. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlelerde "değil" sözcüğü ortak kullanılmıştır. Yani cümleyi tam olarak yazarsak "Yeni elbisesi hem pahalı değildi hem de güzel değilmiş." gibi saçma bir anlatımla karşılaşırız. "Pahalı" sözcüğünden sonra ek-fiil getirilmelidir. Cümlelerdeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Yeni elbisesi hem pahalı idi hem de güzel değilmiş.

Bizimle bazen çok fazla bazen de hiç vakit geçirmezdi.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümle, bağımlı sıralı bir cümledir. Cümlede yüklem ortak kullanıldığından anlatım bozukluğu oluşturmuştur. Yani cümleyi tam olarak söylediğimizde; "Bizimle bazen çok fazla vakit geçirmezdi bazen de hiç vakit geçirmezdi." gibi saçma bir anlatımla karşılaşmaktayız. İfadenin doğru yazılışı şu şekildedir:

Bizimle bazen çok fazla vakit geçirirdi, bazen de hiç vakit geçirmezdi.

Biriken sorunları sen de çözemezsin Mustafa da.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Mustafa ve sen" şahsı için aynı yüklemin kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. "Mustafa" ve "sen" şahısları farklı şahıs ekleri alırlar. Cümlelerdeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Biriken sorunları sen de çözemezsin Mustafa da çözemez.


İş konusunda ben onu o da beni etkilemek istemez. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Ben" ve "o" şahısları aynı yükleme bağlanmıştır. Bu da yanlışlığa neden olmuştur. Doğru cümleleri yazmak gerekirse:

İş konusunda ben onu etkilemek istemem o da beni etkilemek istemez.

O yıllarda ben otuz, o ise otuz beş yaşlarındaydı.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Yukarıdaki ifadeler bağımlı sıralı cümleler şeklinde oluşmuştur. Yüklemin ortak kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. Cümlelerin doğrusu aşağıda yazılmıştır.

O yıllarda ben otuz yaşındaydım, o ise otuz beş yaşlarındaydı.

Dürüst biri olduğundan dün de bugün de kuşkuya düşmüyorum.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede yüklemin ortak kullanımından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. Öyle ki "dün" geçmişle ilgili; bugün ise şimdiki zaman ile ilgili bir zaman zarfıdır. İki zaman zarfı da şimdiki zaman kipiyle çekimlenmiş olan "düşmüyorum" yüklemine bağlanmıştır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Dürüst biri olduğundan dün de kuşkuya düşmedim, bugün de kuşkuya düşmüyorum.

Dişçiye hiç ya da çok seyrek gidiyor.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Hiç" olumsuz yüklemlerle kullanılır. "Gidiyor" yüklemi ortak kullanılmış olumlu bir çekimli fiildir. Cümlede "hiç" sözcüğünden sonra bir yüklemin gelmesi gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Dişçiye hiç gitmiyor ya da çok seyrek gidiyor.


  1. Özne Yanlışları: Ortak olmayan öznelerin ortakmış gibi algılanmasından kaynaklanan anlatım bozuklukları özne yanlışlarının ana sebebidir.



  2.  


Örnekler

Derginin yanlışlıkları düzeltilecek ve yeniden basılacak.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümle, "Derginin yanlışları düzeltilecek ve derginin yanlışları yeniden basılacak" şeklindedir. Bu da yanlış bir kullanımdır. Basılacak olan şey derginin yanlışları değil "dergi"dir. Doğru yazım aşağıdaki gibidir:

Derginin yanlışlıkları düzeltilecek ve dergi yeniden basılacak.

Mağazanın inşaatı önümüzdeki yıl bitecek ve hizmete girecek.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Yukarıdaki sıralı cümlede "mağazanın inşaatı" söz öbeği ortak kullanılmıştır. Bu da anlatım bozukluğu oluşturmuştur. Yani cümle bu haliyle şu şekildedir: "Mağazanın inşaatı önümüzdeki yıl bitecek ve mağazanın inşaatı hizmete girecek." Oysa "mağazanın inşaatı" değil "mağaza" hizmete girecek. Doğrusu:

Mağazanın inşaatı önümüzdeki yıl bitecek ve mağaza hizmete girecek.

Okul müdürünün yetkileri alındı ve görevden uzaklaştırıldı. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Okul müdürünün yetkileri" söz öbeği ortak kullanılmıştır. Bu da anlatımı bozmuştur. Cümle şu şekle dönüşmüştür: "Okul müdürünün yetkileri alındı ve okul müdürünün yetkileri görevden uzaklaştırıldı." Bu, yanlış bir kullanımdır. Görevden uzaklaştırılan okul müdürünün yetkileri değil de "okul müdürü"dür. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Okul müdürünün yetkileri alındı ve okul müdürü görevden uzaklaştırıldı.

Arabanın yakıtı bitmiş, bir türlü çalışmıyor.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Arabanın yakıtı" ortak kullanılmıştır. Cümleyi tam olarak yazdığımızda; "Arabanın yakıtı bitmiş, arabanın yakıtı bir türlü çalışmıyor." gibi saçma bir cümleyle karşılaşıyoruz. Bu da ikinci cümlenin öznesinin eksik olduğu anlamına gelmektedir. Cümlenin doğru ifadesi:

Arabanın yakıtı bitmiş, araba bir türlü çalışmıyor.

Türkiye'nin birkaç bölgesi hariç henüz kar yüzü görmedi. 

Cümlede özne eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Türkiye'nin birkaç bölgesi hariç Türkiye henüz kar yüzü görmedi.

Herkes yatmayı düşünüyor, çalışmayı düşünmüyordu. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: İkinci cümledeki özne eksikliği anlatımı bozukluğu oluşturmuştur. "Herkes" sözcüğü olumlu yüklemlerle birlikte kullanılır. "Düşünmüyordu" sözcüğü olumsuz çekimlenmiş bir yüklem olduğundan ondan önce olumluluk ifade eden bir öznenin gelmesi gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Herkes yatmayı düşünüyor, kimse çalışmayı düşünmüyordu.

İnanılmaz bir hızla yolda seyreden aracın lastiği patladı ve kaza yaptı.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümle "İnanılmaz bir hızla yolda seyreden aracın lastiği patladı ve aracın lastiği kaza yaptı." şeklindedir. Cümlede bozuk bir anlatım söz konusudur.  Kaza yapan, "aracın lastiği" değil de "araç"tır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

İnanılmaz bir hızla yolda seyreden aracın lastiği patladı ve araç kaza yaptı.


  1. Nesne Eksikliği:Çoğunlukla ortak öğe durumunda olmayan dolaylı tümlecin cümlede ortak kullanılmasından kaynaklanan anlatım bozuklukları bu başlık altında değerlendirilir. Bu tipteki anlatım bozuklukları daha çok sıralı ve bağlı cümlelerde görülür.



  2.  


Örnekler


Yasalara göre, paranın üzerine yazı yazmak, yırtmak yasaktır.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede dolaylı tümlecin ortak kullanılması anlatımı bozmuştur. Yırtmak sözcüğünden önce nesnenin yer alması gerekir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Yasalara göre, paranın üzerine yazı yazmak, paraları yırtmak yasaktır.

Mustafa'ya anlatmış, ikna etmiştim.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Yukarıdaki cümlede "Mustafa'ya" sözcüğü ortak kullanılmıştır. Yani cümle; "Mustafa'ya anlatmış, Mustafa'ya ikna etmiştim." şeklindedir. Bu da anlatımı bozmuştur. Cümlenin doğru yazılışı şu şekildedir:

Mustafa'ya anlatmış, onu ikna etmiştim.

Yetimlere şefkat elimizi uzatmalı, korumalıyız.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Dolaylı tümlecin ortak kullanılması anlatımı bozmuştur. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Yetimlere şefkat elimizi uzatmalı, onları korumalıyız.

Dostlarına değer veren, soran biriydi.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Dostlarına değer veren, dostlarına soran biriydi." şeklinde yanlış bir cümle ile karşı karşıyayız. Yani cümlede nesne eksikliği söz konusudur. Cümlenin doğru yazılışı şu şekildedir:

Dostlarına değer veren, onları soran biriydi.

İstanbul'a iki kez gittim, çok beğendim.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "İstanbul'a" sözcüğü cümlede ortak kullanılmıştır. Bu da cümledeki anlatımı bozmuştur. Cümlenin doğru yazılışı şu şekildedir:

İstanbul'a iki kez gittim, İstanbul'u çok beğendim.


Arkadaşlarımızın sorununa sahip çıkarak desteklemeliyiz.

Cümleyi tam olarak yazdığımızda "Arkadaşlarımızın sorununa sahip çıkarak arkadaşımızın sorununa desteklemeliyiz." şeklinde yanlış bir anlatımla karşılaşıyoruz. Nesnenin eksik olması anlatım bozukluğuna neden olmuştur. "Desteklemeliyiz" çekimli fiilinden önce nesnenin gelmesi gerekir. Cümlenin doğru yazılışı aşağıdaki gibidir:

Arkadaşlarımızın sorununa sahip çıkarak arkadaşlarımızı desteklemeliyiz.

Genç yeteneklere çok değer verir, her yerde överdi.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Genç yeteneklere" söz grubunun ortak kullanımı anlatımı bozmuştur. "Her yerde" söz öbeğinden önce nesnenin gelmesi gerekir. Doğrusu:

Genç yeteneklere çok değer verir, onları her yerde överdi.

Olaylara tek taraflı bakmak, öylece değerlendirmek yanlıştır. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Cümle "Olaylara tek taraflı bakmak, olaylara öylece değerlendirmek yanlıştır." şeklindedir. Bu da yanlış bir ifadedir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Olaylara tek taraflı bakmak, olayları öylece değerlendirmek yanlıştır.


  1. Tümleç Yanlışları:Genellikle sıralı cümlelerde tümlecin ilgili yerde kullanılmamasından kaynaklanan anlatım bozukluklarıdır.



  2.  


Örnekler


Sizi destekliyoruz ve inanıyoruz. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümle; "Sizi destekliyoruz ve sizi inanıyoruz." şeklinde yanlış bir anlatıma sahiptir. Cümlede "sizi" sözcüğü ortak kullanılmıştır. Bu da anlatımı bozmuştur. Cümlenin doğru yazılışı şu şekildedir:

Sizi destekliyoruz ve size inanıyoruz.

Yaşamını zenginleştiren, anlam kazandıran birçok dostu var. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Yaşamını" sözcüğü, belirtili nesne görevinde olup  ortak kullanılmıştır. Bu da virgülden sonra gelen söze uygun düşmemiştir. Cümlede haliyle dolaylı tümleç eksikliği vardır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Yaşamını zenginleştiren yaşamına anlam kazandıran birçok dostu var.

Misafirlerini ağırladı, ikramda bulundu. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Misafirlerini ağırladı, misafirlerini ikramda bulundu." Yukarıdaki cümlelerin ana kurgusudur. "Ağırlamak" sözcüğü nesne alabilen yani geçişli; "bulunmak" sözcüğü ise nesne alamayan yani geçişsiz bir fiildir. Dolayısıyla ikinci cümle nesne alamaz. O halde cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Misafirlerini ağırladı, onlara ikramda bulundu.

Babasını zor günlerinde hiç yalnız bırakmadı, her zaman sahip çıktı. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Yukarıdaki cümle bağımlı sıralı bir cümledir. Yani iki cümle vardır burada. "Bırakmadı" geçişli yani nesne alabilen; "sahip çıktı" geçişsiz, yani nesne alamayan bir fiildir. Cümlede "babasını" belirtili nesnesi ortak kullanıldığı için anlatım bozukluğu oluşmuştur. Bu cümleyi şöyle düzeltebiliriz:

Babasını zor günlerinde hiç yalnız bırakmadı, ona her zaman sahip çıktı.

Kendisini tebrik eder, bundan sonraki hayatında başarılar dilerim. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Kendisini" sözcüğünün bu cümlede ortak kullanılması anlatımı bozmuştur. Sıralı cümlenin ilkine uyum sağlayan "kendisini" sözcüğü, yani belirtili nesne, ikinci cümleye uyum sağlayamamıştır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Kendisini tebrik eder, kendisine bundan sonraki hayatında başarılar dilerim.

III. Tamlama Yanlışları: "Tamlayan ve tamlanan"ları ortak olmadıkları halde bunları ortakmış gibi düşünmekten kaynaklanan anlatım bozukluklarıdır. Yine bir sıfatla bir adın ortak tamlanana bağlanması anlatım bozukluğuna neden olur.


Örnekler

Olaylar, ekonomik ve sağlık açısından ele alınmalı.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Bir sıfatla bir adın ortak tamlanana bağlanmasından kaynaklanan anlatım bozukluğu söz konusudur. Cümle; "Olaylar, ekonomik açısından ve sağlık açısından ele alınmalı." şeklinde yanlış oluşturulmuştur. "Ekonomik açı" ve "sağlık açısı" olması gerekir. Birincisi sıfat; ikincisi isim tamlamasıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Olaylar, ekonomik açıdan ve sağlık açısından ele alınmalı.

Valilik tarafından bütün özel ve devlet okulları tatil edildi. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümle; "Valilik tarafından bütün özel okulları ve devlet okulları tatil edildi." şeklinde yanlış oluşturulmuştur. "Özel" sözcüğünden sonra "okullar" sözcüğü getirilmeli. "Özel okullar" sıfat; "devlet okulları" isim tamlamasıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Valilik tarafından bütün özel okullar ve devlet okulları tatil edildi.

Afetzedelere her türlü tıbbi ve gıda yardımı yapıldı.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Bir sıfatla bir ismin aynı tamlanana bağlanmasından kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır. "Yardımı" tamlananı ortak kullanılmıştır. "Tıbbi yardım" ve "gıda yardımı" şeklinde olması gerekir. Birincisi sıfat; ikincisi isim tamlaması şeklindedir. Cümlenin doğrusunu yazacak olursak:

Afetzedelere her türlü tıbbi yardım ve gıda yardımı yapıldı.

Bu yasadan özel ve kamu kuruluşlarında çalışanlar yararlanacak. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Kuruluşlarında" tamlananı ortak kullanılmıştır. Sıfat da isim de (özel ve kamu sözcükleri) bu sözcüğe bağlanmıştır. Bu yanlışlıklar, anlatım bozuklukları ile ilgili sorularda hemen fark edilmeyebilir. Onun için bağlaçların olduğu yerlere dikkat etmek gerekir. "Özel kuruluşlar" bir sıfat; "kamu kuruluşları" bir isim tamlamasıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Bu yasadan özel kuruluşlarla kamu kuruluşlarında çalışanlar yararlanacak.

Şehrimizde çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Yukarıdaki cümlede "kültürel" ve "sanat" sözcüklerinin aynı tamlanana bağlandığını görmekteyiz. "Kültürel etkinlikleri" tamlaması Türkçe söz dizimine aykırıdır. Cümledeki yanlışlık şöyle düzeltilebilir:

Şehrimizde çeşitli kültürel etkinlikler ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi.

Bu önlemler ekonomik ve sağlık açısından yararlı sonuçlar verdi. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümle; "Bu önlemler ekonomik açısından ve sağlık açısından yararlı sonuçlar verdi." şeklindedir. Bu da dil ve anlatım açısından bozuk bir ifadedir. "Ekonomik açısından" değil de "ekonomik açı"dan olması gerekir. Birinci tamlama, sıfat tamlaması; ikincisi isim tamlamasıdır. Cümlenin doğrusu aşağıdaki gibidir:

Bu önlemler ekonomik açıdan ve sağlık açısından yararlı sonuçlar verdi.

Bunu kendim ve arkadaşlarım adına söylüyorum.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Adına" tamlanan unsurunun ortak kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. "Kendim adına" öbeği, Türkçenin söz dizimine aykırıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Bunu kendi adıma ve arkadaşlarım adına söylüyorum.

Güvenlik ve askeri makamlarca görevlendirilen personel başarılı oldu.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Güvenlik" ve "askeri" "tamlayanlar"ı aynı "tamlanan"a bağlanmıştır. "Güvenlik makamlarca" gibi bir tamlama  olmaz. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Güvenlik makamları ve askeri makamlarca görevlendirilen personel başarılı oldu.


  1. Ek Yanlışları(Tamlayan Eki Eksikliği)



  2.  


Örnekler


Verdiğimiz hizmetler kalıcı olduğu herkesçe bilinmelidir.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Yukarıdaki cümlede "tamlayan" unsurunu oluşturan "hizmetler" sözcüğündeki tamlayan eki eksiktir. Cümledeki anlatım bozukluğu şöyle giderilebilir:

Verdiğimiz hizmetlerin kalıcı olduğu herkesçe bilinmelidir.

Her ulus dilinin olanaklarından yararlanma yoluna gitmesi gerekir. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Gitmesi" sözcüğü iyelik eki alıp tamlama kurmuştur. Cümleye dikkatle baktığımızda "ulus" sözcüğünün de "tamlayan"ı oluşturduğu görülür. "Ulus" sözcüğünde ilgi eki eksikliği söz konusudur. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Her ulusun dilinin olanaklarından yararlanma yoluna gitmesi gerekir.


  1. Tamlayan Eksikliği



  2.  


Örnekler


Arkadaşlarına gitmeden size gelmelerini bekleme. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlesine dikkatle bakıldığı zaman "gelmelerini" sözcüğünün iyelik ekini alarak isim tamlamasının "tamlanan"ını oluşturduğunu görürüz. O zaman bunun bir de "tamlayan" unsurunun olması gerekir. "Onların" sözcüğü cümleye uygun tamlayan olabilir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Arkadaşlarına gitmeden onların size gelmelerini bekleme.

Yazıyı dikkatlice inceleyip alt tarafını paraf ediniz.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede geçen "yazıyı" sözcüğü ortak kullanılmıştır. Cümlede geçen "tarafını" sözcüğü iyelik eki alıp "tamlanan" unsurunu oluşturmuştur. Cümleye baktığımızda bunun tamlayan unsurunun "yazının" sözcüğü olması gerektiğini anlıyoruz. Öyleyse bu cümlenin anlatım bozukluğundan arındırılmış hali şu şekildedir.

Yazıyı dikkatlice inceleyip yazının alt tarafını paraf ediniz.

Sözünü ettiğiniz binayı ne gördüm ne de yerini bilirim. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede geçen "yerini" sözcüğü iyelik eki aldığından "tamlanan" durumundadır. Bunun bir de "tamlayan" unsurunun olması gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Sözünü ettiğiniz binayı ne gördüm ne de binanın yerini bilirim.

Size derdimi söylersem dermanını arar mısınız? 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Yukarıdaki cümlede "tamlayan" eksikliği söz konusudur. "Dermanını"; "tamlanan" unsurudur. Biz bunu, almış olduğu iyelik ekinden anlıyoruz. "Derdimi" sözcüğü tamlayan görevini üstlenmiş fakat tamlayan eklerinden birini almamıştır. Öyleyse cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Size derdimi söylersem derdimin dermanını arar mısınız?

Mustafa'yı berbere götürdüler, saçlarını kestirdiler. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Saçlarını" sözcüğü iyelik eki alarak tamlanan olmuştur. "Tamlanan"ın olduğu her yerde mutlaka "tamlayan" da vardır. "Mustafa'yı" sözcüğü de tamlayanı oluşturmuştur. Tamlayan eklerini almadığı için anlatımda bozukluk oluşmuştur. Cümle şöyle düzeltilebilir:

Mustafa'yı berbere götürdüler, Mustafa'nın saçlarını kestirdiler.


  1. Çatı Uyuşmazlığı:Etkenlik-edilgenlik uyuşmazlığıdır. Birleşik veya sıralı cümlelerde yüklem olan sözcükler aynı özneyi alıyorsa ikisi de etken veya edilgen olmalıdır. Bu husus, anlatım bozuklukları ile ilgili sorularda çokça karşımıza çıkmaktadır.



  2.  


Örnekler


Sorular okuyarak çözülsün.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlenin öğelerini bulduğumuzda çözülsün: yüklem, okuyarak: zarf tümleci, sorular: sözde özne'dir.  Yani cümle edilgen çatılıdır. Edilgenliğin en önemli koşulu yüklemdeki "-l,-n" ekleridir. "Çözülsün" sözcüğünde edilgenlik söz konusu olduğuna göre yani yükleminde "-l" eki olmasına karşın; "okuyarak" sözcüğü edilgen değildir. O halde onun da "-l,-n" eklerinden birini alması gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Sorular okunarak çözülsün.

Pencereler açılıp oda güzelce havalandırmalıdır.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Konu başlığında bu tür hataların daha çok birleşik ve sıralı cümlelerde olduğunu söylemiştik. Burada da "açılıp" zarf fiili cümleyi girişik birleşik cümle yapmıştır. "Açılıp" sözcüğü edilgen çatılıdır. "Havalandırmalıdır" çekimli fiili ise edilgen çatılı değildir. Cümlenin doğru yazımı aşağıdadır.

Pencereler açılıp oda güzelce havalandırılmalıdır. 

Çay içildikten sonra konuyu görüştüler. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "İçildikten" eylemsisi edilgenlik eki almış; "görüştü" çekimli fiili ise edilgenlik ekini almamıştır. İkisi de aynı çatı eklerini almak zorunda oldukları için "içildikten" sözcüğündeki edilgenlik ekini atmamız gerekir. Cümle şöyle düzeltilebilir:

Çay içtikten sonra konuyu görüştüler.

Her ne kadar yeni bir eve taşınmışsa da beklenen rahatlığa kavuşulamamıştır.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Taşınmışsa" ve "beklenen" sözcükleri edilgenlik eki almamış; "kavuşulamamıştır" çekimli fiili ise "-l" edilgenlik eki almıştır. Cümledeki anlatım bozukluğunu ikisini de edilgen yapmakla giderebiliriz. Cümlenin doğru yazımı aşağıdaki gibidir:

Her ne kadar yeni bir eve taşınılmışsa da beklenilen rahatlığa kavuşulamamıştır.

Devamlı ve düzenli çalışarak bu sınav kazanıldı.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Kazanıldı" çekimli fiili edilgen çatılı olmasına karşın "çalışarak" eylemsisi edilgen çatılı değildir. "Çalışarak" sözcüğüne edilgenlik eki getirildiğinde ikisi de edilgen çatılı olacaktır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Devamlı ve düzenli çalışılarak bu sınav kazanıldı.

VII. Yapısı Yanlış Sözcük Kullanmak


Örnekler


Tembelin tekidir. İsmini dahi doğru dürüst yazabilemez. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Türkçede kurallı birleşik fiillerden olan yeterlilik fiili olumsuz yapılırken birleşiği oluşturan sözcüklerden ikincisi düşer. Bu, istisnai bir durumdur. "Yazabilemez" sözcüğü "yazabilir" sözcüğünün olumsuzu olduğu halde artık kullanılmamaktadır. Onun yerine "yazamaz" sözcüğü kullanılır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Tembelin tekidir. İsmini bile doğru dürüst yazamaz.

VIII. Kip Uyuşmazlığı: Birbiriyle ilgili fiiller arasında kiplerin ifade ettiği zaman anlamı bakımından fiillerin uyumlu olmamasına denir.


Örnekler


Ne vakit yanınıza gelsem güç verdiniz. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Gelsem" ve "verdiniz" sözcüklerinde yer alan kipler farklıdır. Kiplerin biri geçmiş zaman olursa diğerinin de geçmiş zaman kipi olması gerekir. Kipler şu şekillerde yazılmalıdır:

Ne zaman aranıza geldiysem güç verdiniz.

Ne zaman aranıza gelirsem güç verirsiniz.


  1. Olumluluk- Olumsuzluk Uyumu:Özne olumlu ise yüklem olumlu; özne olumsuzluk içeriyorsa yüklem de olumsuz olmalıdır.



  2.  


Olumluluk içeren özneler: herkes, hepsi, tümü, tamamı...

Olumsuzluk içeren özneler: hiç kimse, hiçbiri, kimse...


Örnekler


Akşamleyin herkes habere baktı, ama ayrıntıyı fark etmedi.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Her şeyden evvel burada iki cümle vardır. Bir cümlenin yüklemi olumlu diğerinin olumsuzdur. "Herkes" sözcüğü olumlu durumlar için kullanılan bir özne iken burada ortak kullanılmıştır. İkinci cümleye anlamsal uyum sağlayamamıştır. İkinci cümleye olumlu anlam içeren bir özne getirmek gerekir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Akşamleyin herkes habere baktı, ama kimse ayrıntıyı fark etmedi.

Hiç kimse bizi dinlemiyor, sağa sola bakıyordu.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Yukarıdaki cümlelerde iki yüklem olduğu için iki öznenin de olması gerekir. İkisi olumlu veya olumsuz olursa ortak özne kullanımı söz konusu olabilir. "Hiç kimse" olumsuzluk bildiren bir öznedir. Bu söz öbeği birinci cümleye uyum sağlamışken ikinci cümleye uyum sağlayamamıştır. Yani "Hiç kimse sağa sola bakıyordu." şeklinde bir cümle ortaya çıkar ki bu da dil ve anlatım bakımından olumsuz bir cümle olur. O halde bu bozukluk şöyle giderilebilir:

Hiç kimse bizi dinlemiyor, herkes sağa sola bakıyordu.

Hiçbiri dersine çalışmamış, yan gelip yatmıştı.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: İlk cümle yüklemine göre olumsuz; ikinci cümle olumludur. "Hiç kimse" söz öbeği cümlenin öznesi olup cümlede ortak kullanılmıştır. "Hiç kimse" söz öbeği; buradaki olumsuz cümleye uyum sağladığı halde; olumlu cümleye uyum sağlayamamıştır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Hiçbiri dersine çalışmamış, herkes yan gelip yatmıştı.

Herkes evine gitmiş, ona sahip çıkmamıştı.

Yukarıdaki cümle bağımsız sıralı bir cümledir. Yani iki cümleden oluşmuştur. İlk cümlenin yüklemi olumsuz; ikincinin olumludur. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Herkes evine gitmişti, hiçbiri ona sahip çıkmamıştı.


  1. Yardımcı Eylem, Eylemsi Eksikliği vb Yanlışlıklar



  2.  


Örnekler


Söylediklerinin saçma ve gerçeği yansıtmadığı görülüyor.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Yukarıdaki cümlede "ve" bağlacından önce ve sonra gelen sözcüklere bakıldığı zaman anlatım bozukluğu fark edilir. "Söylediklerinin saçma yansıtmadığı ve gerçeği yansıtmadığı görülüyor." cümlesiyle karşılaşırız. Bu da dil ve anlatım açısından kusurlu bir cümledir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Söylediklerinin saçma olduğu  ve gerçeği yansıtmadığı görülüyor.

Sınavlara az hatta hiç çalışmadığı aldığı notlardan anladık. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede ortak fiilimsi kullanımından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu söz konusudur. Cümle; "Sınavlara az çalışmadığı hatta hiç çalışmadığı aldığı notlardan anladık." şeklindedir. "Az" sözcüğünden sonra olumlu ve cümlenin anlamına uygun bir eylemsinin gelmesi gerekir. Bunları dikkate alıp cümleyi yazacak olursak:

Sınavlara az çalıştığı hatta hiç çalışmadığı aldığı notlardan anladık.

Görevlilerin beyaz kravat ve koyu renk ceket giymesi gerekiyor. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Kravat" ve "ceket" sözcükleri aynı fiilimsiye bağlanmıştır. Ceket giyilir ama kravat giyilmez. Öyleyse "kravat" sözcüğünden sonra bir fiilimsi getirmek gerekir. Kısacası cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Görevlilerin beyaz kravat takması ve koyu renk ceket giymesi gerekiyor.

Hangisinin başarılı hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede fiilimsi olan sözcüğün ortak kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. Cümlede yer alan "hangisinin" sözcüğünden önce bir fiilimsinin gelmesi gerekir. Anlam ve dil bilgisi kurallarına uygun bir sözcük olmalıdır. Cümlenin doğru yazımı şu şekildedir:

Hangisinin başarılı olduğunu hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz.

Çok az veya hiç çalışmadan sınavlara girdiler.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümle; "Çok az çalışmadan veya hiç çalışmadan sınavlara girdiler." şeklindedir. Bu da dil ve anlatım bakımından kusurlu bir ifadedir. Burada "çalışmadan" zarf-fiilinin ortak kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğunun olduğu görülür. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Çok az çalışarak veya hiç çalışmadan sınavlara girdiler.

Bu yemekleri sağlıklı ve yaşlı olmayan kişiler yiyebilir.

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: "Bu yemekleri sağlıklı olmayan ve yaşlı olmayan kişiler yiyebilir." şeklindeki ifade dil ve anlatım açısından kusurlu bir ifadedir. Cümlede "olmayan" sıfat-fiilinin ortak kullanılmasından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu söz konusudur. "ve" bağlacından önce olumlu bir fiilimsinin getirilmesi gerekir. Cümlenin doğru yazımı aşağıdaki gibidir:

Bu yemekleri sağlıklı olan ve yaşlı olmayan kişiler yiyebilir.

Çocuklar bundan en az zarar ya da hiç zarar görmeden kurtulabilirler. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümlede "görmeden" zarf-fiili ortak kullanılmıştır. Cümlenin orijinali, "Çocuklar bundan en az zarar görmeden ya da hiç zarar görmeden kurtulabilirler." şeklindedir. Bu da yanlış bir ifade tarzıdır. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Çocuklar bundan en az zararla ya da hiç zarar görmeden kurtulabilirler.

Ona, buraya gelmeden önce mi sonra mı telefon ettin?

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümle ortak öğesiz şu şekildedir: "Ona, buraya gelmeden önce mi gelmeden sonra mı telefon ettin?" Ortak kullanılan öğeyi yazdığımızda cümle anlamsızlaşıyor. Öyleyse "sonra mı" sözcüğünden önce "gel-" fiilinin zıt anlamlısını getirmeliyiz. Kısacası cümlenin doğru yazımı şu şekildedir:

Ona, buraya gelmeden önce mi buradan gittikten sonra mı telefon ettin?

Bu, sizlere verebileceğimiz en önemli ödül ve en önemli hedeftir. 

Anlatım bozuklukları açısından cümlenin değerlendirilmesi: Cümleyi olduğu gibi yazdığımız zaman "Bu, sizlere verebileceğimiz en önemli ödül ve verebileceğimiz en önemli hedeftir." şeklinde bir cümle ile karşılaşırız. "Ödül" için "verebilecek" fiilimsisi kullanılabildiği halde; "hedef" için "vermek" fiili kullanılamaz. "Hedef" sözcüğü için en güzel yakıştırma "göster-" eylemidir. Cümledeki anlatım bozukluğu şu şekilde giderilebilir:

Bu, sizlere verebileceğimiz en önemli ödül ve göstereceğimiz en önemli hedeftir.

Konuyla ilgili sınav ve testler için tıklayınız.

Yorumlar (0)