Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur atasözünün anlamı nedir?

Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur atasözünün anlamı nedir?

Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur atasözünün anlamı şudur: 

İnsanlar, dağlar gibi yerinden kımıldamayan cansız varlıklar değildir. Dostlar, arkadaşlar ve akrabalar birbirlerinden ne kadar uzak düşmüş olurlarsa olsunlar ve buluşmaları ne kadar güçleşmiş olursa olsun, günün birinde kavuşabilirler.

Bu kavuşmalar hiç beklenmedik bir anda da olabilir. Umutların bittiği anda bile kavuşmalar gerçekleşebilir, anlamına gelen bir atasözüdür.

Atasözleri ve Anlamları İçin Tıklayınız.

A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Deyimler ve Anlamları İçin Tıklayınız.

A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

En Çok Kullanılan Atasözleri ve Anlamları

Acemi katır kapı önünde yük indirir:

Elinden iyi iş gelmeyen kişiler,kendilerine verilen görevi istenildiği biçimde yapamazlar.işi ortada bırakıp kaçarlar.

Acı patlıcanı kırağı çalmaz:

Zorlukların üstesinden gelenler başka zorluklarda hemen boyun eğmez, acıya göğüs gerer.

Besle kargayı oysun gözünü :

Değer bilmeyen insanlar yaptığınız onca iyiliğe rahmet size ihanet edebilirler.

Can çıkmayınca huy çıkmaz:

İnsanın huyu kolay kolay değişmez. Huyu nasılsa öyle devam eder.

Çürük tahta çivi tutmaz :

bozulan bir şeyin eski halini alması imkansızdır.

Damlaya damlaya göl olur :

Küçük küçük çabalar,büyük problemlerin çözümüne yardımcı olabilirler.

Dikensiz gül olmaz :

Güzel olan şeylerin beraberinde sıkıntıların olması normaldir.

Esirgenen göze çöp batar :

Bir şey üzerine çok fazla yoğunlaşmak,aksilikleri ,olumsuzlukları de beraberinde getirebilir.

Fare,çıktığı deliği bilir:

Toplumun onaylamadığı işleri yapan kişiler ,zorda kaldıkları zaman nasıl davranacaklarını önceden hesaplarlar.

Garip kuşun yuvasını Allah yapar:

Allaha inanmış kişileri,allah darda bırakmaz. Her zaman allah onların yanındadır, onları bir aile sahibi yapar

Gelen gideni aratır :

İstemediğimiz bir kişinin yerine gelenler ondan daha büyük problemlerle canımızı sıkabilir.

Huylu huyundan vazgeçmez :

İnsan kişiliği,uzun bir zamanda oluştuğu için birden bire değişemez ve olumsuz halini devam eder.

İğneyi kendine sok,çuvaldızı başkasına:

Kendisi en ufak bir sıkıntıya katlanamayan kişi,başkalarına çok büyük sıkıntı, dert vermemelidir.Bir işi yaparken empati yapılmalıdır.

İyilik eden iyilik bulur :

Çevresindekilere iyilik eden kimse kendisi zor durumda kalırsa ona da başkaları tarafından iyilik yapılır.Her şeyin karşılığı vardır.

Laf ile peynir gemisi yürümez :

Konuşma ile bir şey olmaz icraat önemlidir.

Leyleğin ömrü laklak ile geçer :

boş kişiler bütün günlerini orada burada boş boş konuşarak boşa geçirmiş olurlar.

Mühür kimde ise Süleyman odur :

Bir konuda yetkili kim ise o konuda onun sözü geçer.

Ne oldum dememeli,ne olacağım demeli :

Esas olan başarının niteliğinden çok devamlılığıdır.Sonunun güzel bitmesidir.

Ne ekersen onu biçersin :

İnsanlara kaarşı nasıl davranırsan insanlarda sana öyle davranır. Nasıl bir evlat yetiştirirsen ilerde sende onunla ya mukafat alırsın yada ceza.

Otu çek köküne bak :

Bir kişinin nasıl biri olduğunu öğreneceksek geçmişine soyuna bak. Armut dibine düşermiş.

Öfkeyle kalkan zararla oturur:

Aniden öfkelenerek sergilenen şiddetli davranışlar kırıcı olur. Sonuçları önceden tasarlanamaz.Sinirlerine hakim olabilmek önemlidir. Olaylar karşısında soğukkanlı olmalıyız.

Perşembenin gelişi,çarşambadan bellidir :

Bir işin nasıl sonuçlanacağı,işin şuanki durumundan belli olur.

Rüzgar eken fırtına biçer :

Etrafındakilere her zaman kötülük yapan kişiler sonunda mutlaka büyük kötülüklerle karşılaşırlar

Sana taşla vurana sen aşla vur :

Kötülük yapanlara iyilikle karşılık ver.

Üzüm üzüme baka baka kararır :

Çok samimi olan kimseler, birbirlerinin huylarını benimserler. Kır atın ya huyundan ya suyundan

Üzümün ye de bağını sorma :

Sunulan imkanların kaynağını sorgulamak her zaman doğru olmayabilir.

Yağ yiyen köpek tüyünden belli olur:

Hiçbir sebep yokken yaşama düzeyi birden değişen,yükselen kişinin çaldığı ve rüşvet aldığı bellidir.

Zahmetsiz rahmet olmaz:

Çaba göstermeden,sıkıntı çekmeden arzu edilen güzel ve iyi sonuçlara ulaşılmaz.

En çok kullanılan deyimler ve anlamları

En çok kullanılan deyimler ve anlamları

En çok kullanılan deyimler ve anlamları.aşağıdadır. Atasözleri ve deyimler sözlüğüne ise aşağıdan ulaşabilirsiniz.

  • Aba altından değnek göstermek:

Sert görünmemekle birlikte karşısındakini üstü kapalı bir şekilde korkutmak.

  • Acem kılıcı gibi olmak:

Karşıt olan iki tarafa da onların yanındaymış gibi görünmek.

  • Açık kapı bırakmak:

Sorunlar görüşülürken kestirip atmadan ileride anlaşma olabilecek sözler söylemek, uygun davranışlarda bulunmak.

  • Ağzında bakla ıslanmamak:

Sır saklayamamak.

  • Bal dök yala: Her taraf temiz, her taraf dikkat çekecek kadar temiz.
  • Baldırı Çıplak: İşi gücü olmayan, serseri sataşmak için bahane arayan.
  • Balık kavağa çıkınca: Gerçekleşmesi hiç bir zaman mümkün olmayan işler söylenir.
  • Baş ütülemek: Dırdır ederek kişiyi huzursuz etmek. Çok konuşmak.
  • Cami yıkılmış ama mihrap yerinde: Kadınlar için kullanılır. Yaşlandığı halde güzelliğini kaybetmemiş, hala alımlı.
  • Can kulağı ile dinlemek: Aşırı bir dikkat ile dinlemek.
  • Cebi delik: Cebinde para bulunmayan. Para tutamayan.
  • Çalmadan Oynamak: Çok neşeli olmak, neşesini hareketleri ile belli etmek.
  • Çam devirmek: Karşısındakini üzecek, kıracak bir söz söylemek.
  • Çamur atmak: İftira etmek.
  • Çantada Keklik: Kolay elde edilir olmak.
  • Damarına Basmak: Bir kişinin zayıf tarafına dokunup onu kızdırmak.
  • Damdan düşer gibi: Hiç beklenilmeyen bir zamanda, yersiz.
  • Dış kapının dış mandalı: Uzaktan ilgili
  • Dilli Düdük: Çok konuşan, geveze.
  • Eceline Susamak: Ölümle sonuçlanabilecek, çok tehlikeli işlere girmek.
  • Ekmeğine kan doğramak: Üzüntü ve sıkıntı içinde olmak
  • El Etek Çekmek: O işle artık hiç uğraşmamak.
  • Eline Eteğine Doğru: Namussuz değil, hırsızlığı yok.
  • Fare Düşse Başı Yarılır: Her taraf bomboş, yoksulluk hüküm sürüyor.
  • Fırıldak gibi dönmek: Kendi çıkarı için her şekle, her kalıba girmek.
  • Fink Atmak: Gönlünce gezmek, eğlenmek, çok neşelenmek, hoplayıp zıplamak.
  • Gece silahlı gündüz külahlı: Etrafındakilere iyi görünüp, kimseye sezdirmeden kötü işler yapan, uygunsuz kimse.
  • Gemi aslanı: Bir işe yaramayan, bir sorumluluk almayan gösterişli kimse.
  • Göbeği çatlamak: Bir işi öğrenmek için çok büyük gayret göstermek.
  • Gün görmüş: İyi günler yaşamış, önemli görevler yapmış, hatırı sayılır. Tecrübeli.
  • Hanım evladı: Nazlı, üstüne düşerek büyütülmüş.
  • Hapı yutmak: Kötü duruma düşmek.
  • Havanda su dövmek: Boş uğraşlarda bulunmak, Boşa çalışmak.
  • Irağı yakın etmek: Güçlükleri ortadan kaldırmak.
  • Isıtıp ısıtıp önüne koymak: Bilinen bir şeyi bir daha bir daha anlatmak.
  • İç etmek: Başkasının malını kendisine ayırıp ortadan kaldırmak.
  • İçli dışlı: Samimi, teklifsiz.
  • İçi içine sığmamak: Sevinmek, seviçten çok heyecanlanmak. Çoşmak.
  • İçine ateş düşmek: Çok büyük bir acı içinde olmak.
  • Kanı kaynamak: Birden sevgi duymak, bağlanmak, sevmek, hoşlanmak.
  • Kara yazı: Kötü gelecek, kötü kader.
  • Kesenin ağzını açmak: Çok para harcamaya başlamak.
  • Kulağı delik: Etrafında olup biteni çabucak haber alan.
  • Laf ebesi: Çok söz söyleyen, herkese söz yetiştiren kimse.
  • Laf işitmek: Paylanmak, azarlanmak.
  • Leke sürmek: Suç atmak, üstüne suç yüklemek.
  • Mahkeme duvarına benzemek: Utanması kaybolmak. Utanılacak şeyler söylendiği halde etkilenmemek.
  • Makbule geçmek: Beğenilmek işe yaramak.
  • Mart kedisi gibi: Çok çapkın, uçarı, azgın.
  • Masal okumak: Kandırmaya çalışmak, yalanlar söyleyerek kandırmaya çalışmak.
  • Nal toplamak: Bir yarışta en geride kalmak, başarı gösterememek.
  • Nalları dikmek: Ölmek (Hayvan için) kaba kimseler için.
  • Ne baş belli ne ayak: Her şey birbirine girmiş, karışık durumda. Kimin ne olduğu, ne yaptığı belli değil.
  • Ne oldum delisi: Sonradan görmüş, şımarık, ummadığı zenginlik ve şöhrete aniden kavuşturmaktan aşırı derecede şımarmak.
  • Ocağına düşmek: Bir kimsenin yardımını dilemek.
  • Ok yaydan çıktı: Ahlaksız duruma gelmek, namusunu kaybetmek. Sokağa düşmek.
  • Oturduğu dalı kesmek: Çıkarlarını sağladığı kaynağa zarar vermek.
  • Ödü patlamak: Çok korkmak, ummadığı anda gelen bir etkiyle çok korkmak.
  • Öküz altında buzağı aramak: Fesat düşünce ürünü... Alakasız sebeplerle umulmadık şeylerden şüphelenmek... Önyargılı, bencil ve birazda fesat kişilerin sahip olduğu bir özelliktir, hiç katlanılmaz
  • Ölmüş eşek arıyor ki nalını söksün: Çok cimri. Her şeyden çıkar sağlamaya çalışan kimseler için söylenir.
  • Önüne düşmek: Yol göstermek, Rehberlik etmek.
  • Örümcek kafalı: Yeniliklere düşman, hiç bir şekilde yenilikleri kabul etmeyen, eskiye körü körüne bağlı olan. Tutucu.
  • Pabuç bırakmamak: Hiç bir şeyden korkmamak, çekinmemek, yılmamak.
  • Parmak ısırmak: Şaşırmak. Hayranlıktan şaşırıp kalmak.
  • Parsayı toplamak: Harcanan bir emeğin karşılığını almak. Hak edileni almak.
  • Papaz uçurmak: İçki alemi yapmak.
  • Rayına oturmak: İşin yoluna girmesi
  • Rest çekmek: Kesin olarak olmaz demek.
  • Rol oynamak: Etkili olmak, işin olmasına etki yapmak.
  • Ruhu duymamak: Yapılan işin hiç farkında olmamak, sezinlememek.
  • Saman alevi gibi parlamak: Birden kızıp köpürmek, çok kısa zamanda hırsı geçmek.
  • Sepet havası çalmak: İşinden atmak, işine son vermek. Kovmak.
  • Sıfırı tüketmek: Hiç bir şeyi kalmamak, bütün imkan ve gücünü kaybetmek.
  • Sinek avlamak: İşi veya müşterisi olmadığı için boş oturmak. İşsiz kalmak.
  • Şamar oğlanı: Herkesin kolayca sataştığı, dövdüğü, hıncını aldığı kimse.
  • Şeytan görsün yüzünü: O kimse ile birlikte olmayı kesinlikle istemiyorum. onu sevmiyorum, görmek istemiyorum.
  • Şifayı bulmak: Hasta olmak, hastalanmak.
  • Şom ağızlı: Olayları kötü yorumlayan, felaket haberleri veren ve verdiği haberlerin hakikat olmasından korkulan kimse.
  • Tabana kuvvet: Binilecek vasıta bulunamadığı için gidilecek yere yürümek.
  • Tahtası eksik: Sersem, budala, akılsız.
  • Tamtakır kuru bakır: İçi bomboş, boşaltılmış, cebinde parası yok, züğürt.
  • Taş atmak: Bir kişiye söz dokundurmak, sitem etmek için söz dokundurmak.
  • Ucu ucuna getirmek: Ancak yetişir olmak, hiç fazlası olmamak.
  • Ulu orta konuşmak: Düşünmeden söylemek, rastgele söylemek.
  • Uzun hikaye: Konunun ayrıntıları pek çoktur. Anlatırsa çok uzun sürer.
  • Uzun boylu: Ayrıntılarını hesap ederek, etraflıca, uzun uzadıya.
  • Üç buçuk atmak: Korku içinde bulunmak. Korkmak.
  • Üçe beşe bakmamak: Çok fazla pazarlık etmeden alış veriş yapmak.
  • Üstüne bir bardak su içmek: Bir alacaklının alacağından umudunu kesmek.
  • Üzerine tuz biber ekmek: Bir kimsenin acısına fazlalaştıracak, derdini derinleştirecek davranışlarda bulunmak.
  • Verip veriştirmek: Ağzına gelen her şeyi söylemek. Ağır konuşmak, ileri geri söylenmek.
  • Veryansın etmek: Birinin hakkında atıp tutmak. O kişiye acımadan insafsızca saldırıda bulunmak.
  • Vız gelmek: Önemsiz görünmek. Aldırış etmemek.
  • Volta atmak: Aşağı yukarı gidip gelmek. Amaçsız dolaşmak.
  • Yabana atmak: Önemsiz bulmak, önem vermemek.
  • Yağlı müşteri: Çok alış veriş yapan, çok para bırakan kimse.
  • Yaka silkmek: Bıkmak, usanmak.
  • Yan çizmek: Kendisine verilen işin sorumluluğunu yüklenememek, sorumluluktan kaçmak.
  • Zemheri zürefası: Çok soğuk havada ince bir elbise giyerek gezen.
  • Zılgıt yemek: Azarlanmak. Çokça paylanmak.
  • Zıvanadan çıkmak: Delirmek, akli dengesini kaybetmek. Çok öfkelenmek, kızmak, taşkın hareketlerde bulunmak.
  • Zokayı yutmak: Aldatılmak. Zarara uğramak.
  • Zurnanın zırt dediği yer: Yapılmakta olan işin en hassas yeri, can alıcı yer

Yorumlar (0)