Ankaralı Kadınlar ve Atatürk

Ankaralı Kadınlar ve Atatürk

Sakarya Savaşı günlerinde Ankara’da Kızılay başkanı seçilen Halide Edip (Adıvar) Hanım’ın1 anısı şöyleydi:

“Türk ordusunun bu çetin savaş günlerinde yardıma çok ihtiyaç vardı. Bu yardımı da sadece Ankara’da bulunan Hilaliahmer’den (Kızılay) görebiliyordu…

Nihayet toplantı oldu. Ön sıraya İstanbul kadınları oturmuştu. Hepsi iyi giyinmişti. Bunlar İstanbul Sultanahmet’te konuşmamı dinleyen kadınlardan başkaları değildi. Onların arkasında Ankaralı kadınlar ve en arkalarda da bana büyük bir heyecan veren köylü kadınlar oturmuşlardı. Ömrümde hiçbir dinleyici bana, bu kadınların vermiş olduğu şeref ve gururu hissettirmemiştir.

Türkiye’nin durumunu açıkça anlatmaya çalıştım. Savaş kazanmak için, sırf cesaretin yetmediğini de söyledim. En çok da, memlekette barış içinde yaşamanın gereğinden bahsettim. Onlara bir ölüm ve kalım savaşı geçirdiğimizi anlattım. Şayet Yunanlılar Türkiye’yi işgal ederlerse, bütün Anadolu Türklerinin ortadan kalkacağını söyledim. Yunanlıların gireceği yerde hiçbir Türk’ün yaşayamayacağını anlamalarını istiyordum.

Zaten onlar da, çoğunun erkeği cepheden geldiği için, sonucun ne olacağını tahmin edebiliyorlardı. Ben epeyce konuştuktan sonra, basma entarili bir kadın yanıma geldi.

-‘Nerde? Nerde?’ diye sordu. Anlaşılan gözleri pek göremiyordu. Ben yanına gidince, kollarını boynuma doladı. Kalbinin attığını duydum:

-‘Senin ne dediğini anlamadığımı söylemek istiyorum. Benim Öğretmen Okulu’nda okuyan bir kızım var. O da hizmet edecek, çalışacaktır. Ben fakir bir çamaşırcı kadınım. Onu okutmak için her gün çalışıyorum. O da bir gün öğretmen olacak. Senin konuştuğun gibi konuşacak’ dedi. İşte Türkiye’nin geleceğini kuracak bir kadın vatandaş, diye düşündüm. Kadın konuşmasına devam ederek;

-‘Benim oğlan Çanakkale’de öldü, ağlamıyorum, işimi bırakmıyorum, çünkü kızıma öğrenim veremem. Fakat hep yeni savaşlardan bahsediyorsun. Çanakkale’de ölenleri hiç söylemedin’ dedi ve göğsünden bin lira çıkararak; ‘Kızılay’ın yaralılarına’ diye uzattı. Karşı karşıyaydık. Birbirimizin gözünün içine bakıyorduk. İkimizin de gözyaşları kalbimize akıyordu. O ana kadar davaya bu kadar kuvvetle iman ettiğimi hatırlamıyorum. Böyle bir unsur var oldukça, memleketimiz için her türlü cefa ve fedakârlık azdır. Boynuna sarıldım. İki yanaklarından öptüm ve gözlerimden yaşlar boşandı. Geri dönerken Zehra Hanım yanıma geldi ve dedi ki:

-‘İnanılmayacak bir şey, Ankara kadınları bin lira verdiler.’ Gerçekten, inanılmayacak bir şeydi. Çünkü bütün Ankara’da Kızılay’a erkekler tarafından verilen para bin liradan ibaretti.”2

1 Halide Edip Adıvar, (1884–1964), Romancı, ‘Kurtuluş Savaşı’na katılmış ve çavuş rütbesi almıştır.

2 Naşit Hakkı Uluğ, Hemşerimiz Atatürk, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1997. s. 166-167

Kaynak: Atatürk ve Unutulmaz Anıları, Ahmet Gürel, Bülent Türker, Nisan 2009  

Yorumlar (0)