ATATÜRK hiç sevdi mi? (Hayatına giren kadınlar) - Ahmet Yavuz

ATATÜRK hiç sevdi mi?


(Hayatına giren kadınlar)

Ahmet Yavuz

 

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bugüne kadar askeri, siyasi ve sosyal alandaki başarılarını büyük bir gururla okuduk, hakkında yazılar yazdık ve paylaştık. Hakkında kitaplar alıp okuduk. Okudukça Reis Paşa’ya sevgimiz daha da arttı. Ama ATATÜRK’ün hissi tarafını anlatan kitaplara ve yazılara pek az rastladık.
ATATÜRK büyük bir komutan ve devlet adamıydı. Bütün bir ömrünü ülkesinin selameti için harcadı. O cepheden bu cepheye koşmakla geçti hayatı. Peki bu koşturma içerisinde hiç sevdi mi ?
Bir gün bu soruyu ATATÜRK’ün yakın arkadaşlarından birisinin hanımı mecliste kendisine sordu. “Paşam hiç sevdiniz mi?” diye sorunca ATATÜRK “Hanımefendi, hanımefendi” dedi. “Biz de insanız, bizim de çarpan bir kalbimiz, bizim de bir his tarafımız var. Askeriz diye mi şüpheniz?”.

Kendisinin de dediği gibi o da bir insandı ve onun da çarpan bir kalbi vardı. Peki ATATÜRK’ün gönlüne kimler girdi ?

MADAM CORİNNE


Mustafa Kemal, 1913 yılında İstanbul’da bulunduğu sürede Beyoğlu’ndaki evinde gece partileri düzenleyen Madam Corinne ile tanıştı. Bu partilere sürekli olarak katılıyor, sosyal hayatı gözlemliyor, Madam Corinne’e olan ilgisi artıyordu. Zaman geçtikçe daha da yakınlaştılar. Fakat 27 Ekim 1923’de Mustafa Kemal’in Sofya Ataşemilerliği’ne atanmasıyla ikili ayrılmak durumunda kaldı. Ayrılık sonrası Mustafa Kemal’in Sofya’dan ve Maydos Karargahı’ndan Madam Corinne’e yazdığı mektuplar onu unutmadığını gösteriyordu.

29 Kasım 1913 , Sofya

Sevgili Corinne,
İstanbul’u çarşamba akşamı seninle geçirdiğim günün tatlı anılarıyla terk ettim. Seni benden uzaklaştıran tren sandığım gibi 16.30’da değil 15.30’da kalkıyormuş meğer. Tren saatini soran bütün dostlarım da benim gibi yanıldılar. Kalkışta hiç ama hiç kimseyi görmedim, hiç kimseyle vedalaşamadım. Yol arkadaşım bir Alman’dı ve Almanca'dan başka bir dil de bilmiyordu. Seninle yaptığımız dil derslerine güvenerek bu beyefendiyle konuşmaya çalıştımsa da benim dilbilgim ve senden ayrılmanın acısı nedeniyle başarılı olamadım. Tren istasyonundan aldığım gazeteyi okuyarak ve birlikte geçirdiğimiz güzel saatleri, parktaki gezintilerimiz, Sceting palastaki buluşmalarımız, Edith’in korkusu, bir rüya gibi yeniden yaşayarak, kısacası yalnızca seni düşündüm. Hayalimde yalnızca seninle ilgili güzel anılar var. Seni bütün yüreğimle öpüyorum ve bana burada tek teselli olacak mektubunu bekliyorum sevgili Corinne…

20 Temmuz 1915 , Maydos

Aziz Madam,
Karargâhımın kâtiplerinden Hulki Efendi’nin İstanbul’a seyahatinden faydalanarak size bu mektubu yazıyorum. Burada hayat, o kadar sakin değil. Gece gündüz, her gün çeşitli toplardan atılan şarapneller ve diğer mermiler başlarımızın üstünde patlamaktan hali kalmıyor. Kurşunlar vızıldıyor ve bomba gürültüleri toplarınkine karışıyor. Gerçekten bir cehennem hayatı yaşıyoruz. Çok şükür, askerlerim pek cesur ve düşmandan daha mukavemetlidirler. Bundan başka hususi inançları, çok defa ölüme sevk eden emirlerimi yerine getirmelerini çok kolaylaştırıyor. Filhakika onlara göre iki semavi netice mümkün: Ya gazi veya şehit olmak. Bu sonuncusu nedir bilir misiniz? Dosdoğru cennete gitmek. Herkesi teshir eden sevimli ve nükteli konuşmanızdan en büyük zevki almak benim için imkânsız olmasaydı, aşk duygularından ve kendisiyle nadiren fikirlerimin birleştiği bir insanın hayat görüşünden başka bir şey ilham etmeyen bir romanın tefrikalarını okumak ihtiyacını duymazdım. Fakat cereyan eden ve bana kısa bir müddet içinde bitecek gibi görünmeyen hadiseler beni Hulki Efendi’ye birkaç roman ismi vermenizi rica etmek zorunda bırakıyor. Gidip satın alabilsin diye. Valideniz hanımefendiye ve pederiniz beyefendiye hürmetlerimi ve Matmazel Edith’e en samimi hislerimi arz etmenizi ve en hararetli ve hürmetkârâne bağlılıklarıma inanmanızı rica ederim aziz madam.

FİKRİYE HANIM


Mustafa Kemal, Fikriye ile çocukluk yıllarında tanıştı. Henüz 8 yaşında iken. Fikriye, Zübeyde Hanım’ın Ali Rıza Efendi’nin ölümünden sonra evlendiği Ragıp Efendi’nin kardeşinin kızıdır. Fikriye, Balkanlardan İstanbul’a göç ettikten sonra Zübeyde Hanım ile birlikte yaşamaya başlamıştır. Fikriye önceden beridir Mustafa Kemal’e ilgi duymuştur. İkili arasındaki yakınlaşma milli mücadelenin ilk zamanlarında Ankara’da başlar. Fikriye, Mustafa Kemal Paşa’nın bakımını yapmak için Ankara’ya gelir. Paşa’nın bakımını yapar, konukları o ağırlar. Bu durum 1923 yılına değin böyle devam eder.
İzmir düşman işgalinden kurtarıldıktan sonra Kemal Paşa Ankara’ya döner. Fikriye’nin de o günlerde vereme yakalandığı anlaşılır. Gazi onu tedavi için Almanya’ya gönderir. Fikriye Almanya’da tedavi görürken Kemal Paşa Latife Hanım ile evlenir. Bunu duyan Fikriye tedavisini yarım bırakır ve Ankara’ya döner. Çankaya köşkünde Kemal Paşa ile görüşmek ister fakat Latife Hanım tarafından buna izin verilmez. Bu yaşadığını kaldıramayan Fikriye, Çankaya Köşkü’nden çıktıktan sonra çantasında bulunan silahla intihar eder ve hayatını sonlandırır.

1 Haziran 1924 günkü Vatan Gazetesi’nde Fikriye’nin intihar haberi;

Fikriye Hanım Ankara’ya çıkınca istasyondan doğruca Reisicumhur dairesine gelerek Reisicumhur ve refikalarını görmek istediğini söylemiştir. Gazi ve hanımını görmek mümkün olmayacağı kendisine bildirilmiştir. Fikriye Hanım beklettiği kira arabasıyla geri dönmeye mecbur olmuş ve dönüş sırasında, üzerinde bulundurduğu anlaşılan tabancayla araba içinde intihar etmiştir.
Fikriye’nin ölümü Kemal Paşa’yı çok derinden etkiler. Uzun bir süre Fikriye’nin ölümünün verdiği üzüntüyü derinden hisseder. Hatta 19 Eylül 1924’te Giresun’dan Ordu’ya geçerken kamarasına çağırdığı yaveri Salih Bozok’a dikte ettirdiği şu şiiri yazdığı söylenir;

İçsem de bir kadeh hayat iksirinden,
Zamansız ayrıldım, bilinsin Fikriye’den.
Bıkmadım ki doyayım o narin ellerinden,
Ümmid-i aşkım saracak seni, cefakâr teninden.




LATİFE HANIM


Latife Hanım, Uşak’tan İzmir’e göçmüş varlıklı bir ailenin kızıdır. Paris’te hukuk, Londra’da dil eğitimi görmüş donanımlı bir kadındır. Kemal Paşa ve muzaffer ordusu İzmir’i düşman işgalinden kurtardıktan sonra karargah olarak kullanılacak bir yer aranmaktaydı. Mustafa Kemal Paşa’ya büyük bir hayranlık duyan Latife , Paşa’yı evinde misafir etmek için bir mektup yazdı. Bu davetten büyük mutluluk duyan Kemal Paşa daveti kabul etti. İzmir’de ki yeni karargahları Göztepe’de bulunan iki katlı bu beyaz köşktü.

Latife, Kemal Paşa’yı 14 Eylül’den 30 Eylül’e kadar 16 gün boyunca Uşakîzâde Köşkü’nde misafir etti. 29 Eylül’de İzmir’den ayrılırken Latife Hanım’a bir fotoğrafını armağan ederek arkasına “Benim güzel, zarif Latifeceğim” notunu düştü. Kemal Paşa iyi eğitim görmüş ve kültürlü bir kız olan Latife’den etkilenmişti. Yakın dostları bu ilişkinin evliliğe gideceğini düşünüyordu.

Kemal Paşa 17 Aralık 1922’de hastalığı ağırlaşan validesi Zübeyde Hanım’ı İzmir’e yanına aldı. Ayrıca validesini mektuplarda sürekli “Görsen anne, sen de beğeneceksin. Çok anlayışlı kız” diye bahsettiği Latife Hanımla da tanıştırmak istiyordu. Kemal Paşa 14 Ocak 1923’te yurt gezisine çıktı. İzmit’te gazetecilerle görüşecekti. Yola çıktıktan bir gün sonra Ali Çavuş’u çağırarak validesi hakkında bir haber olup olmadığını sordu. Ali Çavuş “Şifreli bir telgraf geldi ama çözülmedi” cevabını verdi. Mustafa Kemal emir Çavuşu Ali’ye hüzünle baktı “Annemin öldüğünü biliyorum çocuk, bir rüya gördüm, yeşil tarlalarla annemle dolaşıyordum. Birden bir fırtına çıktı, anamı alıp götürdü”. Ali Çavuş İzmir’e geri döneceklerini düşünürken Mustafa Kemal Paşa “İzmir’e gitmiyoruz. Treni İzmit’e çevirsinler” emrini verdi. “Acil görev, büyük validemiz vatanı yaşatmaktır”.

Kemal Paşa İzmir’e döndüğünde validesinin mezarını ziyarete gitti. Mezarlık ziyareti sonrası Mustafa Kemal ile Latife Hanım 29 Ocak 1923’te sade bir nikahla evlendiler. Mareşal Fevzi Çakmak ve Kâzım Karabekir Mustafa Kemal’in, Mustafa Abdülhalik Renda ile Salih Bozok ise Latife Hanım’ın tanıkları idi.

Kemal Paşa türlü sıkıntılarla yeni bir devlet inşa etme çabasında iken yoğun olan devlet ve bürokrasi işleri Latife Hanım’ı rahatsız ediyordu. Yeri geldikçe de Gazi Paşa’ya bu memnuniyetsizliğini bildiriyordu. Aralarında sık sık tartışma çıkıyordu. Bardağı taşıran son damla ise Latife Hanım’ın herkesin içinde ona “Mustafa” şeklinde hitap etmesi oldu. Bu olaydan sonra Kemal Paşa İsmet Paşa’yı telefonla arayarak kararının kesin olduğunu boşanmak istediğini ve kararının Anadolu Ajansına bildirilerek radyodan tüm yurda bildirilmesini söyledi. Boşanma haberi, 5 Ağustos 1925 günü radyoda yayımlanan bir hükümet bildirisi ile duyuruldu. Evliliği 2 yıl 6 ay 4 gün sürmüştü. Gazi Paşa boşandıktan sonra yakın çevresindekilere “Koskoca orduları idare ettim, ama bir kadını idare edemedim” dedi.

Çağdaş Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün hayatında iz bırakan kadınları kısaca sizlere anlatmak istedim. Yazımın sonunda sizlere ATATÜRK’ün şu sözünü paylaşmak istiyorum…

“Beni iki kadın çok sevdi; biri yalnız ben olduğum için, öteki mevkiim için.”


 

Yorumlar (0)