Atatürk'ün Anıları, 9 Eylül’e Doğru

Atatürk'ün Anıları, 9 Eylül’e Doğru

Atatürk'ün Anıları, Atatürk'ün hayatı kısaca, Atatürk’ün anıları, Atatürk’ün hayatı ödev, ulu önder Atatürk'ün hayatı, Atatürk'ün hayatı uzun,  Atatürk'ün hayatı özet, Atatürk'ün hayatı kısaca, Atatürk’ün hayatı resimli

Atatürk ile ilgili tüm yazıları okumak için tıklayınız: ATATÜRK

Atatürkün hayatı kısaca, Atatürk’ün anıları, Atatürk’ün hayatı ödev, ulu önder Atatürk ün hayatı, Atatürkün hayatı uzun,  Atatürkün hayatı özet, Atatürkün hayatı kısaca, Atatürk’ün hayatı resimli,

9 Eylül’e Doğru

Kuzey cephesinde de Yunanlılar bozguna uğruyor.

Anadolu demiryolu istasyon binalarının, yani yıkıntılarının üzerinde, Türk bayrağı dalgalanmaktadır. Eskişehir de kurtarıldı.

Artık hiçbir engel kalmadı. Yunan askerleri ellerinden silahlarını atmışlar, bozulmuş bir tarzda batıya, yani kurtarıcı denize doğru koşuyorlar. Orada gemiler beklemekte.

Tam altı gün Türkler de nefes almadan, dinlenmeden peşlerinden koştular, Anadolu, yangın alevlerinin ışığıyla aydınlanmış. Kaçanlar, önlerine geleni ateşe vermektedir. Türk uçakları önden uçarak, gözdağı veren bildiriler atıyorlar: Alçakça, düşüncesizce etrafı harap etmemelerini söylüyorlar. Savunmasız halkı öldürmek olur mu?

Faydasız. Kaçan ordu arkasında cesetlerle dolu yıkıntılar bırakıyor. Türkler ne kadar çabuk ta yetişseler gene Yunanlılar zulmetmek ve etrafı yakıp yıkmak için, zaman bulabiliyorlar.

İzmir yakınlarında bir kere daha dövüşmek imkânı bulunarak, Yunanlılar mağlup edildiler. Sonradan Berlin sefiri olan Kemalettin Sami Paşa, akşama doğru savaş meydanını dolaşırken, ağır yaralı bir Yunan askerinin “su” diye inlemekte olduğunu duydu. Su denilen şeyin de Anadolu’da büyük bir kıymeti vardı. Dünya savaşında altı defa yaralanan Paşa atından inerek kendi matarasını, yaralının dudaklarına dayadı. Böylece kendisi de suyun son damlasından mahrum kalıyordu. Tekrar atına binmek üzere arkasını döndüğü zaman herif, Paşa’nın sırtına silâhını çevirmişti. Korkunç bir göç. Korkudan deliye dönmüş Levanten ve Rum ahali, canlarını kurtarmak için, askerlerle beraber sahile doğru kaçıyorlar.

Altıncı gün, Akdeniz’in mavilikleri, ordudan önce gelen Türk süvarilerini selâmladı.

Emir yerine gelmiştir. Cennet gibi İzmir şehri önlerinde serilmiş duruyor. Limanda korkunç sahneler cereyan ediyor. Yunan askerleri sivil vatandaşlarını, kurşunlarla rıhtımdan kovuyorlar. Nakliye gemileri sırf ordu için beklemektedir. Son gemiler de, körfezden çıkıp gittiler.

Binlerce insan, korkudan çılgına dönmüş vaziyette, rıhtımda toplanmışlar, İngiliz gemilerinden, bu sahneyi dürbünlerle seyrediyorlar. O esnada Türk süvarileri de gelerek şehre girdiler.

Artık kimsenin ihtar filan dinlediği yok. Anadolu askerini misillemeden hiçbir kuvvet alıkoyamaz.

Anadolu sahillerinin boyunca Akdeniz, binlerce Yunan askeri ve sivil ahaliyi yutmakta gecikmemiştir.

Gazi Mustafa Kemal Paşa da ordunun arkasında genel karargâhıyla beraberdi. Artık kesin zaferden tam manası ile emin. Bu sebepten de gelen raporları heyecansız okuyor. Denklemlerde hata yokmuş. Hesapları esaslı ve doğruymuş. Matematik, buz gibi matematik.1

1 BANOĞLU, Niyazi Ahmet, Nükte ve Fıkralarla Atatürk, Garanti Matbaası, İstanbul 1967, s. 212-214.

Kaynak: Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009

Yorumlar (0)