21.03.2021, 20:40

BAHARLA UYANIŞIN ADIDIR YENİ GÜN

Yaradılışın hamurunda vardır hava, su ve toprak.

İnsan hayatı için de vazgeçilmez üç unsurdur ve ilk insanın varlığından itibaren başlar bunlara sahip olma mücadelesi.

Yüce Yaratan’ın en güzel eseri olan doğa yine yaratılanların en güzeli olan insana bütün hoyratlığı ile sunulmuştur.

Hayatın, sevginin, sıcaklığın ve güzelliğin başlangıcını ifade eden bu uyanışla birlikte atılır tohumlar yeşermek üzere toprağa ve başlar yeniden diriliş.

Bu dirilişle birlikte bir bir düşerken cemreler, müjdeler baharın gelişini.

Ve baharla uyanışın adıdır “Yeni Gün” yani “Nevruz”

Yeniden doğuştur ve her yıl kaybedilenden daha fazlasının elde edileceğine inanılan ve nesilden nesile bir bayrak gibi taşınarak bütün Türk Coğrafyasında kutlanan Türk’ün bayramı ve Türk Milleti’nin yaradılış felsefesi, inancının, hayat tarzının ve yeniden dirilişinin bir ifadesi ve adıdır Nevruz.

Kargaşanın, fitnenin ve ayrılığın değil, kardeşliğin, samimiyet ve sevgiyle kucaklaşmanın adıdır ve umudun, bolluğun, bereketin, birliğin ve dirliğin gelişidir.

Kıştan, uykudan ve yokluktan varoluş ve canlanışa açılan kapıdır.

Tabiatla iç içe ve kucak kucağa yaşayan ve toprağı ‘ana’ bilen Türk Milletinin düşünce ve duygu dünyasında bu gün, baharın gelişi olarak kutlanır, adeta insan ve doğanın ortak bir şöleni ve kucaklaşmasıdır.

Şairin ifade ettiği gibi; “Türk’ün yüce Başbuğ’u döverdi örste demir,

Cihangir bu millete kimse etmezdi emir,

Türk ezelden beridir olur adil bir amir,

Nevruz denilen bugün, Türk’ün bahar Bayramı.”

Aynı zamanda demirden dağı eritip, Türk’ün Ergenekon’dan çıkışını ve yeniden dirilişi temsil eder.

İşte bu sebeple, asırlardır Türk Dünyasının kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına, Doğu Türkistan’dan Balkanlara kadar uzanan engin coğrafyada yaşayan Türk’ün Bayramıdır Nevruz.

Yeni gün yani baharın gelişi insan için de birçok güzelliğin başlangıcı, duyguların uyanışıdır ve adeta insanın, Yaratan’ın kendisine sunduğu bütün güzelliklere bir teşekkürüdür.

Sadece hava, su ve toprağa düşmez bu cemreler, insan yüreğine de düşer ve başlar uyanışlar, aşka gelir diller.

Bu uyanış doğada baharı müjdeler, yeni günün başlangıcıdır ve her uyanış;

“Yeniden Cemre gibi düşmek toprağa / Yeniden haram etmek gece gündüz uykuyu” der gibidir.

Havaya düşen cemre verir ilk müjdeyi ve dile gelir baharın ilk başlangıcı benim diye. Yüreğe düşen ilk bakış ve ilk kalp atışı gibidir. Mavilere bürünür gökyüzü, bir sıcaklık sarar her yanı ve başlar sevgi kıpırtıları.

İkinci müjde için düşer suya cemre ve su gelir dile, ben akarken pınarlardan ısıtırım, değerim tenlere diye. Bedenin yüzde doksanı sudur ve başlar soğuyan bedenler ısınmaya, yürekler hissetmeye.

Düşen son cemre ile toprak gelir dile, yaratıldığınız hamur, bastığınız her yer ve geleceğiniz en son yer de zaten benim ve ben de yetişir renk renk açan bütün desenler diye.

Yaratılan bütün canlıların yeniden güzelliklerle bezenmesi ve doğmasıdır cemrelerle birlikte baharla uyanış ve işler bedenimizin en ince kıvrımlarına kadar.

Gönül eri Mevlâna;

“Ey dost, şu dünyada gördüğün çiçekli, güzel kokulu bahardan başka gizli bir bahar daha var. O bahar dilberi ay yüzlüdür; bu gördüğün bahardan daha güzeldir, daha hoştur. O, temiz insanların gönüllerinde gizlenmiştir” ifadesiyle ne güzel anlatıyor gönüldeki uyanışı.

Adeta sağır ve dilsiz olan bir kışın ardından doğan bu uyanış haykırır doğayı, en duygulu ve coşkulu haliyle ve yeniden doğuşu ifade eder.

Baharla birlikte çiçekler gelir dile, yol bulur gönülden gönüle, musiki olur, şiir olur ve yüreklerimizi ısıtır bu sesleniş.

Nasıl ki kışın ardından bir bahar ve renk cümbüşüne uyanıyorsa doğa, işte insan bedeni de baharla uyanmaya, düşen cemreler sonrası yürekler kıpırdamaya başlar yeni günle.

Soğuk günlerin ardından parıldayan güneşle, hareketli ve cıvıldayan doğa bu uyanışını ilahi bir orkestra gibi sunarak insan ruhunu da canlandırır, gönül dünyasını etkiler ve daha bir güzellik ve sevgiyle baktırır hayata.

“Toprak ısınmadan atılan tohum yeşermez” der Atalarımız ve ne güzel anlatır uyanış ve doğuş için bahar ve sıcaklığı.

Açar goncalar, yeşerir fidanlar ve kabarır insan yüreğinde bir volkan misali en güzel duygular.

En katı kalp bile sevmeye başlar, yaşar en hisli duyguları ve en kara gözler bile sevgiyle bakarak görür en güzel desenleri ve ısınır üşüyen bütün yüreklerin bedenleri.

Eğer düştüyse gönüle cemre, bir daha gitmez, ateş olup yanar. Çünkü gönüldeki bu uyanış sadece bir mevsim değil dört mevsim bahar olur.

İşte insanın yüreğindeki baharla uyanışın adıdır sevgi, bu sebeple insan denilen toprakta yetişen en nadide çiçektir sevgi.

Havanın suya, suyun toprağa kavuşması gibi sarar bütün bedeni gönüle düşen bu kor ateş ve sevgi, aşk ile kalplerde yerini alır baharla uyanışla.

Yüce Türk Milletini birbirine kenetleyen, bağlayan ve demiri eriterek dirilen atalarının ruhlarıyla yanan Nevruz ateşi hiç sönmeden gelecekte de daha binlerce gönülde tutuşarak ilelebet yanacaktır.

Baharla uyanışın adı olan yeni gün yani nevruz ülkemiz ve bütün Türk Dünyası için birlik ve dirliğe, kardeşlik ve sevgi ile yeniden dirilişlere vesile olsun.

Türk’ün Nevruz Bayramı kutlu ve bereketli olsun…

Yorumlar (0)