Mimaride Altın Oran ve Pi sayıları - Doç. Dr. Haluk Berkmen





Mimaride Altın Oran ve Pi sayıları


Doç. Dr. Haluk Berkmen

12 Şubat tarihinde yayınladığım “Altın Oran” başlıklı yazımı şu sözlerle bitirdim: “Altın Oranın insanlardaki “güzellik” kavramının ve “estetik” duygusunun oluşumunda ve pek çok sanat eserinde bulunduğunu söyleyebiliriz.” Bu yazımda Altın Oran’ın mimari eserlerde bulunduğundan söz edeceğim. Sadece büyük mimarlar ve güzellik duyguları güçlü olan sanatçılar eserlerine Altın Oranı katarlar. Bu sanatçılardan biri Mimar Sinan’dır. Mimar Sinan (1489 – 1588) 99 yıllık uzun ömründe 375 mimari eser bırakmıştır. Bunlar: 81 camii, 51 mescit, 55 medrese, 26 darül-kurra, 17 türbe, 17 imarethane, 3 darüşşifa (hastane), 5 su yolu, 8 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 hamam olup, Edirne'de yaptığı Selimiye Camii Dünya Kültür Mirası sayılmıştır. Yaşamı süresince Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566), IIci Selim (1566-1574) ve III. Murad (1574-1595) için eserler üretmiştir.

Mimar Sinan’ın şaheserlerinden biri olan Süleymaniye camiinin inşaatı 1549 yılında başlamış ve 1557 yılında tamamlanmıştır. Daha önce yapılmış camiler gibi bu bina da iki kısımdan oluşur. Biri avlu diğeri de ‘sahan’ denen üstü kubbeli bölüm. Bu bölüm kareye çok yakın bir yapıda olup, eni 57 metre boyu 60 metredir. Kubbe karenin tam orta kısmına gelecek şekilde yerleştirilerek simetriyi tamamlamıştır. Altta solda camiin fotoğrafını ve sağında yerleşim planını görüyoruz. Ana girişi oluşturan merkezi bölümü kırmızı çerçeve içine aldım. Bu bölümün enini yüksekliğine bölersek 1,618 değerini elde ederiz ki, bu Altın Oran sayısıdır. Görüyoruz ki Mimar Sinan, çok eski dönemlerden beri bilinen ve güzelliğin simgesi olduğu kabul edilen Altın Oran sayısını ana girişe, bilerek veya sezerek şifrelemiştir.

Altın Oran içeren bir diğer mimari şaheser Mısır’daki Khufu (Keops) ehramıdır. Khufu ehramının taban uzunluğunun yarısını yan kenarını ortalayan uzunluğa bölersek Altın Oran elde edilir. Altta ortada Khufu ehramının kesitini ve sağda Altın Oranın hesabını görüyoruz. Khufu ehramı bir mezar olmayıp bir tapınaktır. Günümüzden 4500 yıl önce inşa edilmiş olan bu ehram birçok gizem içeriyor. Ehramın yüksekliği h = 146.5 metre, kenar uzunluğu a = 230.4 metredir. Taban çevresi bölü ehramın yüksekliği: 4a / h = 6.28…(iki pi) elde ediliyor. Pi sayısı bir dairenin çevre uzunluğunun çapına oranıdır. Pi sayısı Altın Oranı tanımlayan Fi gibi, “irrasyonel” bir sayı olup, virgülden sonraki basamaklar sonsuza kadar tekrar etmeden uzar gider. Hızlı bilgisayarlar sayesinde 1997 yılında pi’nin 51.500.000.000 (Ellibir buçuk milyar) basamağı hesaplanmış ve kendini tekrar eden tek bir sayı dizisine rastlanmamıştır. Hem Pi hem de Fi sayılarının Khufu ehramında bulunuşu tesadüf müdür? Yoksa, o devirde yaşamış insanlar bu sayıları hesaplamış ve kutsal sayılar olduklarına mı karar vermişlerdi?
Ehramda en üstte bulunan odaya “Kral odası”, onun alttakine “Kraliçe odası” ve en alttakine de “Yeraltı odası” denmiştir. Oysaki bu odalarda ne kral ne de kraliçe mumyası bulunmuştur. İsimlendirmeler tümüyle batılı mantığına uygun olarak, kralın en üst odada bulunması gerektiği varsayımına dayanmaktadır.

Odalarda havalandırma borularının bulunuşu bu iki odanın birer ayin veya uyumlama (inisyasyon) odaları oldukları görüşünü kuvvetlendiriyor. Bir diğer görüşe göre, bu havalandırma borularından gökteki Siriüs takımyıldızlarının bulunduğu bölge gözlenmekte idi. Ama gözlem yapmak için bir ehram inşa etmenin hiçbir tutar tarafı yok. Gözlem pekâlâ herhangi bir dış noktadan yapılabilirdi. Ayrıca gözlem yapmak için iki ayrı odaya neden gerek duyulsun? Günümüzde kadim mimari eserlerini astronomi ile bağdaştırmak ve özellikle Siriüs ile bağ kurmak pek moda. Hatta biz insanların Siriüs’ten bilgi aldığımızı ve oradaki ileri bir uygarlıktan yönetildiğimizi düşünenler dahi var. Kolaya kaçan bu gibi yorumlar, ne tarihi ne de bilimsel verileri göz önüne alıyorlar.







Otomatik alternatif metin yok.



























Yorumlar (0)