Yöresel bilmeceler, Karadeniz Bilmeceleri

YÖRESEL BİLMECELER, KARADENİZ BİLMECELERİ

YÖRESEL BİLMECELER, KARADENİZ BİLMECELERİNİ İLGİNİZE SUNUYORUZ

Allah yapar yapısını, demir açar kapısını. (Kabak)
Altından su içerum, üstünde çayır biçerum. (Koyun)
Bir ufacık mil taşı, dolanır dağı taşı (göz)
Buradan vurdum kılıcı, İstanbul'dan çıktı uci (şimşek )
Dağdan gelir taştan gelir bir kükremiş aslan gelir ( dere)
Ezan okur namaz kılmaz, eş alır nikah kıymaz. (horoz)
Gökte açık pencere kalaylı bir tencere. (ay)
Vidi vidi milidi, dış kapının kilidi, kız Allah için söyle akşam gelen kim idi. (uyku)
Karaoğlanı kulağından asarlar. (Tava)
Mesel mesel meliki tırnakları oniki. (Kedi)
Abdest alır namzan kılmaz cemaatten geri kalmaz. (cenaze )
Otuzüçtane var hepsi allh’ı anar. (tespih)
Pat pat eder dumanı tüter anama babama hasreti gider. (Tabanca)
Sarıdır sarkar düşeceğinden korkar. (Ayna)
Tak burda tak şurda tak kapının dibinde. (Süpürge)
Vurursun vurursun hiç gözünden yaş çıkmaz. (davul)
Yol üstünde cansız eşek. (Köprü)
Cıvıl cvıl kuşlar, sahrada kışlar, kendi diye işler ellere bağışlar. (arı)
Gelir leyleyin, gider leyleyin, bir ayak üstünde durur yeyleyin. (kapı)
Altı duvar üstü duvar içinde bembeyaz su var. (yayık)
Evelim vardı yiyordum, yemesem ölüyordum. şimdi var yemesemde ölüyorum. (Anne sütü)
Dal ucunda kilitli sandık. (ceviz)
Arabalar takır takır, benim babam neden fakir, ince ipten halı dokur. ( örümcek)
Kara kara karcı, içi dolu mayacı. ( kestane)
Kara tavuk karnı yarık. ( çapa)
Uzun oluk dibi delik. ( baca)
Bir şey gelecek gece insan yiyecek, gündüz hayvan yiyecek. (Ramazan)
Bir büyük fıçıcık içi dolu turşucuk. (Limon)
Gökten ay ile yıldızı kopardılar. (bayrak)
İstanbul’da süt pişti kokusu buraya düştü. (mektup)
Dağdan gelir hop hop ayağında altın top. (rüzgar)
Bir karpuz cevizim var gece sererim gündüz toplarım. ( yıldız)
Kırmızı mantosu kara şapkası var. ( kibrit)
Bağırırken dinler susarken söyler. ( tavşan )
Çarşıdan aldım bir tane eve geldim bin tane. ( nar)
Küçük boylu kadife tonlu. ( patlıcan)
Bilmece bildirmece el üstünde kaydırmaca. ( sabun )
Bin tas bin tanesi de ters. ( kiremit)
Yazı yazar molla değil, semeri var eşek değil ( salyangoz)
İplerimi salladım küplerimi topladım. ( kabak)
Dört köşedir beş değil başım onda hoş değil. (mezar)
Dağdan gelir elleri budak gibi eğilir su içmeye bağırır oğlak gibi. ( kendir tokmağı)
Uzun uzun dervişler hak yolundan gelmişler bizim evin üstünde ne horonlar etmişler. (dolu)
Dağdan gelir arabika ayağında çorabika. (arı)
Yazın yazlar kışın kışlar mart ta başlar (baykuş)
İki kişinin işi var birde kar yağışı var. (kol hızarı)
Dört ayaklı bir ayı üstünde kabadayı. ( sandalye)
Akşamdan yıkılır sabahdan dikilir. (yatak)

Yorumlar (0)