15.09.2021, 14:59

ÇİN UYGUR MAHKEMESİNE KATILMADI

ÇİN UYGUR MAHKEMESİ’NE KATILMADI

Uygur Mahkemesi’nin ikinci duruşması 10-14 Eylül tarihleri arasında Birleşik Krallık’ta gerçekleştirildi. Soykırım ve işkence tanıkları BM İnsan Hakları Mahkemesi’nde ikinci kez tanıklık ettiler. İddialara cevap vermesi için mahkemeye davet edilen Çin mahkemeye katılmadı.

Kızıl Çin dünyada kurulan mahkemelere katılmayabilir, bu dünyadaki yargıdan kaçabilir. İlahi adalet elbet bir gün tüm zalimleri yaktığı gibi Çin’i de yakacaktır.

Avrupa Doğu Türkistan’da yaşanan soykırım ve hak ihlalleri için mahkeme kurarken, Türkiye basını konuya yine sessiz kaldı. Doğu Türkistan’a sessiz kalmamız yetmezmiş gibi Türkiye’nin iki önemli gazetesi Çin propagandası yapan haberleri taşıdı sayfalarına.

‘‘Çin Komünist Partisi’nin100 yıllık şanlı tarihi ve başarı kodları’’

‘‘Doğu Türkistan’da halkın can güvenliği ve özgürlük hakları tam olarak korunmaktadır’’

‘‘Doğu Türkistan’da halk tüm yönleriyle toplumsal haklara sahiptir’’

‘‘Doğu Türkistan’da halkın dini inanç özgürlüğü hakkı etkili bir şekilde korunmaktadır’’

‘‘Doğu Türkistan’da halkın kültür ve eğitim hakları hukuk çerçevesinde korunmaktadır’’

Bunlar gazetelerde atılan başlıklardan bazıları. Üstelik Doğu Türkistan yerine ‘‘Xinjiang’’ yazmayı seçmişler! Çin’i öve öve bitirememiş, adeta melekleştirmişler.

Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlı Nursiman; ‘‘Ailemin güvende olduğunu bilmek ihtiyacım olan tek şey. Umutsuzluğa ve korkuya kapılmadan mücadeleme devam edebilmem için hepinizden destek bekliyorum.’’ diyor. Nursiman yıllardır ailesinin sesini dahi duyamıyor. Hayatta olup olmadıklarını bile bilmiyor. Bu mudur Doğu Türkistan’daki can güvenliği ve özgürlük hakkı?

Kamp tanıklarından Zumrat Davut; ‘‘Bir gün iki Çinli polis gelip kıyafetlerimi çıkarmamı, aksi halde yırtıp atacaklarını söyledi. Kötü bir şey yapmalarından korkup kıyafetlerimi değiştirdim. Uzun bir koridora getirip bir odaya girmemi söylediler, girdim. İçeride 30’a yakın kişi vardı. İçerisi tuvalet gibi kokan, karanlık bir odaya alındım. Dezenfekte zamanı dediler. Koruyucu giysi giyen adamlar geldi, ilaçlamada kullanılan makinalarla. Arkanı dön dese arkamızı dönüyorduk, önünü dön dese önümüzü dönüyorduk. Tüm mahkumları, giysileri sırılsıklam olana kadar ilaçladılar. Ben girmeden önce sıfır hijyenden dolayı hapishanedeki kızlar arasında bulaşıcı hastalıklar ortaya çıkmış, kızların el ve ayaklarında yaralar olmuş. Bu yüzden ilaçlıyorlardı. Kızlar ilaçlama sonrası ilacın etkisiyle fenalaşıyor, yerlere düşüyor hatta bayılıyordu.’’ diyor. Yukarıdaki gazete başlıklarında sözü edilen toplumsal haklar nerede?

Doğu Türkistan’da Uygur Türkçesi yasaktır. Okullarda Çince okutulur. Dini, milli, kültürel kitaplar toplatılmıştır. Aydınlar kamplara kapatılmıştır. Camiler yıkılmıştır. Adlar Çinlileştirilmiştir. Çocuklar ailelerinden koparılmış ve asimilasyon kamplarına kapatılmıştır. Evlere Çinli erkekler yerleştirilmiştir. Türkiye’de ve başka ülkelerde yaşayan Doğu Türkistanlıların hepsi ailesinden en az bir kişinin uydurma nedenlerle kamplara alındığını söylemektedir. Öyleyse Türkiye’nin iki önemli gazetesinde atılan başlıklarda geçen ‘‘Doğu Türkistan’da siyasi, dini, kültürel ve eğitim hakları korunmaktadır’’ çıkarımı neye dayandırılmaktadır?

Çin Komünist Partisi’nin 100 yıllık ‘‘şanlı(!)’’ denilen tarihi; Uygurlara, bölgedeki diğer Türk boylarına ve hatta Moğollara, Tayvanlılara, Hong Konglulara karşı soykırım, işkence, asimilasyonlarla doludur. Tek ‘‘başarı(!) kodu’’ ise kendinden olmayanı öldürmektir!

Doğu Türkistan’daki sistematik soykırım, işkence ve insan hakları ihlalleri konusunda ısrarlı bir sessizlik içinde olan gazetelerimizin, söz konusu Çin olunca talimat almışçasına yaptıkları inandırıcılıktan uzak bu haberler Türk ulusunun aklıyla oynamaktır. Ancak unutmamak gerekir ki Türk ulusu soydaşlarının yanında ve soydaşlarından taraftır!

TÜRKLÜK BİLİMCİ (TÜRKOLOG)

DİLEK YILMAZ ÇAM

Yorumlar (0)