11.06.2019, 17:28

Dede Korkut'un 3. Elyazması

DEDE KORKUT’UN ÜÇÜNCÜ ELYAZMASI
(Soylamalar ve İki Yeni Boy ile Türkmen Sahra Nüshası)

1. 25 Nisan 2019’da Bayburt Üniversitesi’nde “Dünya Kültür Mirası Uluslararası Dördüncü Dede Korkut Sempozyumu”nun sabah oturumunda üçüncü konuşmacı olan Prof. Dr. Metin Ekici, bildirisine; “kısa bir süre önce Mangkışlak’da idim. Orada bana Dede Korkut’un yeni bir yazmasını gösterdiler. “Bana bir kopya verir misiniz?” dedim. “Göndeririz hocam” dediler” sözleri ile başladı. Nisan ortalarında PDF’nin geldiğini yazmanın baş tarafında “Soylamalar” bulunduğunu, sonunda ise “Salur Kazan’ın Ejderhayı öldürmesi” hikâyesinin yer aldığını söyleyerek hikâyenin Türkçe çevirisini okudu. Yazmaya da “Türkistan yazması” adını verdi. Bildirisi ile Dede Korkut’un 13. boyunun bulunduğunu bilim âlemine ilân etti. Konu bildiriyi dinleyen öğrenciler tarafından derhal internet ortamına taşındı. Elyazmasının PDF’sinin çeşitli kişilere ulaştığı Facebook haberlerinde işlendi. İranlı bir meslekdaşımız da bu elyazmasının “Karabag (?) nüshası” olduğunu söyledi.

2. Amerika’da Michigan’da öğretim üyesi olan Prof. Dr. Timur Kocaoğlu yaz tatili için Türkiye’ye geldi. Buluştuk. Ben ona Bayburt’taki bildirilerden bahsettim. O da bana “Senin çok iyi tanıdığın bir dostun bu yazmayı yayıma hazırladı, fakat sana onun adını söylemeyeceğim” dedi. Ben de güldüm. “Yayımı beklerim” dedim. Timur’un adını söylemediği kişi 50 küsür yıllık dostumuz Yusuf Azmun imiş. Yusuf Timur’a “Osman muhakkak benim metnimi okusun. Görüşlerini öğrenmek isterim” deyince Timur bana geldi. Evimizin bahçesinde beş saati aşkın bir sürede metnin tamamını okuduk. Ancak bizde iken Timur’un bilgisayarı açılamadı. Ana kart arızası olmuş. “Yusuf’un metnini bana gönder” dedim. Metni kendi sahife ölçülerime göre formatladım. Yazmayı bir kez daha okudum. 

3. Yusuf Azmun’un verdiği bilgiye göre bu Dede Korkut yazması Yusuf’un çocukluk arkadaşı Veli Muhammed Hoca adlı kitap dostu olan bir kişide imiş. Bu yılın başında Veli Muhammed Hoca yazmanın PDF’sini ilk olarak Yusuf’a göndermiş ve üzerinde çalışmasını istemiş. Veli Muhammed Hoca’nın verdiği bilgiye göre elyazması 150 yıl kadar önce Merv’den gelenlerden satın alınmış ve son olarak Veli Muhammed Hoca’nın mülkiyetine geçmiş. Dolayısıyla Yusuf Azmun Dede Korkut Kitabı’nın bu üçüncü yazmasının adını bulunduğu yerin adı ile “Türkmen Sahra Nüshası” olarak isimlendirdi. 

4. Yusuf Azmun metnin sahifelerinin baştan bilinmeyen miktarda eksik olduğunu ve öncelikle yazmanın bu ilk bölümünde yer alan soylamaların 27 yeni metin ihtiva ettiğini söylüyor. Özellikle 17. soylamada Salur Kazan’ın kendi ağzından söylediği bir soylamada önceki adının “Deli Dönmez” olduğu açıklaması her şeye değer. (Adım Delü Dönmez iken / ad ġazanan Ġazan-idüm.) Vahit Adilov’un Dresden yazmasında geçen “Kuru kuru çaylara suvci saldım” cümlesini “Coşkun taşkın akan çaylara köprüler yaptırdım” çevirisinin doğru olduğu 55/11’de geçen “Ahar çaylar üstine körpi salım” cümlesi ile de doğrulandı. Benim Türk Dili Araştırmaları Yıllığı 1988’de yayımladığım “Dede Korkut Kitabı’ndaki bazı manzum parçaların hece vezni ve manzume türü açısından değerlendirilerek yeniden okunması” başlıklı araştırmamda “güni geldi” nakaratının Türk şiirinin yapısı bakısından “güni geldi güni geldi” şeklinde iki kez okunması gerektiği görüşüm Türkmen Sahra nüshasındaki 6. soylamanın nakaratının “neye yarar, neye yarar”, 7. soylamanın nakaratının da “güni doğar, güni doğar” şekillerinde geçmesi ile doğrulandı. Bu 27 soylama Türk kültürü açısından bir hazine değerindedir. Anlayana... 

5. Yusuf Azmun soylamalardan sonra başlıksız iki boy geldiğini söyleyerek 13. boyu “Salur Kazan’ın Aras Suyı ile Kars Kal‘asını Aldığı Boy”, 14. boyu ise “Salur Kazan’ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürdüğü Boy” şeklinde isimlendirmiş. Böylece Dresden yazmasından bilinen 12 boylamanın sayısı 14’e yükselmiş olmaktadır. 

6. Türkmen Sahra Nüshasını değme Dede Korkut mütehassısı Yusuf kadar  iyi okuyamaz kanaatindeyim. Yusuf bunun sebeplerini; yazmada özel bir imlânın kullanılması, müstensihin imlâ hataları, bugün çoğu kullanıştan düşmüş olan mahalli kelimelerin geçmesi şeklinde kitabının Giriş bölümünde madde madde açıklamaktadır. Yazmanın en iyi değerlendirmesini yapacak kişinin bulunması Türkoloji dünyası için büyük bir şanstır. Yusuf Azmun’a bu yayımı için ödüller verilmesi gerektiğini de burada belirtmem gerekiyor.

7. Ben Türkoloji bölümüne 1964 yılında kaydolmuştum. 1968 yılında mezuniyet çalışması olarak Mi‘râc-nâme’nin Süleymaniye, Fatih 2848’de bulunan Arap harfli yazmasını hazırlamıştım. O zaman bilgisayar yoktu. Tezler daktilo ile çoğaltılıyordu. Benim tezimi Tarık Samyeli adlı bir bey yazmıştı. Metnimde bazı âyetler ile hadîsler de geçiyordu. Tarık Bey bunların Arap harfleri ile yazılacağı yerleri boş bırakmıştı. Arap harfli âyetler ile hadîsleri benim tezime yazan Yusuf Azmun idi. Çünkü bizlerin Osmanlıca hattımız Yusuf kadar güzel değildi. Sonra Yusuf sınıfımızdan bir hanım arkadaşımızla, Güzin ile, evlendi. Mutlu oldular. Yeğenlerimiz oldu. 

8. Gün geldi devran döndü. Kader İstanbul ekolünden Caferoğlu ile Ergin’in öğrencileri olan bizleri Dede Korkut’un Türkmen Sahra Nüshası’nda bir kez daha bir araya getirdi. Ne diyelim Dede Korkut’un ilmî yayımı Muharrem Ergin hocamızla başlamıştı. Öğrencileri ile de devam ediyor. Timur ile ben Yusuf’un çalışmasını, Timur’un söyleyişi ile, tuz atıp tatlandırdık. Çeşitli açılardan çorbada bizim de tuzumuz oldu. Ben Yusuf Azmun’u bir kez daha kutluyor, merhum hocalarımızı da rahmetle ve minnetle anıyorum. Mekânları Uçmak’ta Dedem Korkut’un makamında olsun.

Yorumlar (0)