Atilla destanı, Attila destanı nedir, Hunlar, Attila destanı özellikleri, Attila destanı özeti

Atilla destanı, Attila destanı nedir, Hunlar, Attila destanı özellikleri, Attila destanı özeti

Atilla destanı, Attila destanı nedir, Hunlar, Attila destanı özellikleri, Attila destanı özeti

TÜRK DESTANLARI KOLAY ERİŞİM ÇİZELGESİ

Attila Destanı ve Özellikleri

Attila Destanı, Batı Hun Hükümdarı Attila'nın yaşamını ve kahramanlıklarını anlatan destandır.

Hun hükümdarı Attila (395 -453), Avrupa'nın tamamına yakınına hükmetmiş ve devletinin sınırlarını Asya'ya taşımış, hükümdarlığı boyunca ordusu ile Batı ve Doğu Roma İmparatorluklarını sık sık kuşatmıştır. Attila'nın bu savaşları ve kahramanlıkları Attila Destanı'nın konusunu oluşturur.

Hun Hükümdarı Attila, Roma ordusunu yendikten bir yıl sonra tahminen 50.000 askerle tekrar roma kapısına dayanmış ve roma'nın ileri gelenleri tarafından Roma Prensesi ile evlendirilmek için ikna edilmiş. Evlendiği Roma Prensesi tarafından zehirlenerek öldürülmüştür. Mezarının tahminen Tuna nehrinin yatağında olduğu bilinmektedir. Yeri hala bilinmemekte ve bulunamamaktadır. Ayrıca Macarlar için de bir ata sayılır.

Attila Kimdir?

Attila, (d.395 - ö.453) (lakabı Flagellum Dei=Latince: Tanrının Kırbacı) 434-453 arasında (445’e değin ağabeyi Bleda ile birlikte) Hun hükümdarı.

Roma İmparatorluğu’na saldıran en büyük hükümdarlardan biridir. Balkanlar’ın güneyindeki eyaletleri, Yunanistan’ı, ardından da Galya ve Italya’yı istila etmiştir. Efsanelere, destanlara da konu olan Attila, Nibelungenlied'de Etzel, İzlanda sagalarında Atli adıyla yer alır.

Doğu Roma’ya Yönelik Akınlar:

Attila ile ağabeyi Bleda’nın devraldığı imparatorluğun sınırları, batıda Alp Dağları ve Baltık Denizinden doğuda Hazar Denizi yakınlarına kadar uzanıyordu. İki kardeşin hükümdarlığı ortaklaşa üstlendikten sonra yaptıklarda ilgili olarak bilinen ilk olay, Margus (Pozarevac) kentinde Doğu Roma İmparatorluğu ile imzaladıkları barış antlaşmasıdır. Romalılar bu antlaşmayla, Hunlara verdikleri haracı iki katına çıkarmayı ve ileride her yıl 300 kg altın ödemeyi kabul ettiler.

Attila’nın 435’ten 439’a değin yaptıkları kesin olarak bilinmemekle birlikte, topraklarının kuzey ya da doğu kesimindeki barbar halklara boyun eğdirmekle uğraştığı sanılmaktadır. Doğu Romalıların Margus’ta yapılan antlaşmada öngörülen miktarı ödememeleri üzerine Attila. Roma ordularının doğu ve batı sınırlarında çarpıştığı 441'de, Tuna sınırından güçlü bir saldırı başlattı. Singidunum (Belgrad) da dahil olmak üzere birçok önemli kenti ele geçirerek yerle bir etti. Doğu Romalılar, batıdaki kuvvetlerini geri çağırabilecek zamanı kazanmak amacıyla, 442’de bir ateşkes antlaşması yapmayı başardıysa da Attila 443’te saldırılarına yeniden başladı. Önce Tuna'daki kentleri, ardından da imparatorluk içlerine ilerleyerek Naissus (Niş) ve Sardica’yı (Sofya) ele geçirip yağmaladı. Konstantinopolis’i (İstanbul) hedef alan akınlarında Phillippopolis’i (Filibe) aldı. Bir dizi savaş sonunda Doğu Roma kuvvetlerini bozguna uğratarak Konstantinopolis’i kuzeyden ve güneyden çevreleyen denizlere ulaştı. Hun okçularının başkentin büyük surlarına karşı saldırılarının bir işe yaramadığını görerek imparatorluk ordusunun Gelibolu Yarımadasına çekilmiş kuvvetlerine yöneldi. Bunu izleyen barış antlaşmasında. Doğu Roma’nın ödememiş olduğu 2.500 kg altını da alarak yıllık haracı üç kat artırdı ve her yıl 900 kg altın ödenmesini zorunlu kıldı.

Attila’nın 443 sonbaharında yapılan barış antlaşmasından sonraki eylemleri ise bilinmemektedir. Yaklaşık 445’te ağabeyi Bleda’yı öldürdükten sonra yönetimi tek başına yürüttü. Doğu Roma İmparatorluğu'na (hakkında çok az bilgi bulunan) ikinci büyük saldırısını 447’de yaptı. 441-443 döneminden daha geniş kapsamlı olarak tasarlanan bu saldırı. Güneydoğu Avrupa’daki Aşağı Skythia (İskit) ve Moesia eyaletlerine yönelikti. Attila Utus (Vid) Irmağında yaptığı savaşta Doğu Roma güçlerini bir kez daha yenilgiye uğratmakla birlikte ağır kayıplar verdi. Daha sonra Balkan eyaletlerini yağmalayarak güneye, Yunanistan'a ilerledi ve ancak Thermopylai’de durdurulabildi. Bu büyük akını izleyen üç yıl, Attila ve Doğu Roma imparatoru II. Theodosios’un elçileri arasındaki karmaşık görüşmelerle geçti. 449’da bir elçi grubuyla Attila’nın Eflâk’taki ordugâhını ziyaret eden Paniumlu Priskos’un Tarih adlı kitabında, bu diplomatik çekişmelerle ilgili bölümler vardır. Savaşı sona erdiren yeni antlaşmanın koşulları, 443’tekinden daha ağırdı. Antlaşma uyarınca, Doğu Romalılar Tuna’nın güneyindeki geniş bir bölgeden çekilmek zorunda kaldılar ve miktarı bilinmemekle birlikte haraç ödemeyi sürdürdüler.

Galya’nın İstilası:

Attila’nın ikinci büyük seferi 451’deki Galya istilası oldu. Batı'nın gerçek hükümdarı Romalı komutan Aetius ile o zamana değin dostça ilişkiler içinde olduğu anlaşılan Attila’nın Galya üzerine yürümesinin nedenleri kayıtlara geçmemiştir. Attila, Batı'daki hedefinin her iki Roma İmparatorluğu’ndan toprak alarak Tolosa’yı (Toulouse) merkez edinen Germen kökenli Vizigot Krallığı olduğunu ve Batı Roma imparatoru III. Valentinianus ile hiçbir anlaşmazlığı olmadığını bildirdi. 450 baharında, imparatorun kız kardeşi Honoria, Attila’ya yüzüğünü yollayarak kendisini zorla dayatılan bir evlilikten kurtarmasını istedi. Attila, bunun üzerine Honoria’yı eşi ilan edip Batı Roma İmparatorluğu'nun yarısını çeyiz olarak istedi. Attila Galya'ya girdiğinde Aetius, Vizigot kralı I. Theoderich ile anlaşarak Hunlara karşı birlik oluşturdu. Bu seferle ilgili gerçekler birçok efsane ile örülmüş olmasına karşın, Attila’nın müttefikler ulaşmadan önce Aurelianum’u (Orleans) ele geçirmek üzere olduğu kesindir. Hunlar Aetius ve Theoderich tarafından geri çekilmeye zorlanmadan önce kentin bir bölümüne girmiş bulunuyorlardı. Catalauni Ovasında, bazı kaynaklara göre de Maurica’da (her iki yer de saptanamamıştır) yapılan şiddetli savaşta Vizigot kralı öldürüldü. Attila geri çekildi ve kısa bir süre sonra Galya’dan ayrıldı. Bu onun tek yenilgisi oldu.

452’de İtalya’yı işgal eden Hunlar Aquileia, Patavium (Padova), Verona, Brixia (Brescia), Bergomum (Bergamo), Mediolanum (Milano) ve öteki birçok kenti yağmaladılar. Aetius’un bu akınları durdurabilmesine olanak yoktu. Ne var ki, aynı yıl İtalya’da baş gösteren kıtlık ve veba salgını, Hunları Apenninler’i geçemeden geri dönmeye zorladı.

II. Theodosius’un yerine geçen yeni imparator Markianos haraç ödemeyi kabul etmediği için 453’te Doğu Roma İmparatorluğu’na saldırmaya hazırlanan Attila, evlendiği günün gecesinde yatağında ölü bulundu. Mezarının gizli kalmasını sağlamak amacıyla Hunlar, onu ve hazinesini gömenleri öldürdü. Yerine geçen iki oğlu imparatorluğu aralarında bölüştüler.

448’de Attila’yı ordugâhında ziyaret eden Priskos, onu kısa boylu, tıknaz, koca kafalı, çukur gözlü, basık burunlu ve ince sakallı bir kişi olarak betimler. Tarihçilere göre Attila, öfkeli, kabadayı ve sert yaradılışına karşın, kararlı bir görüşmeciydi ve asla acımasız değildi. Attila'nın verdiği bir şölene katılan Priskos, yüksek rütbeli komutanları gümüş tabaklarda nefis yemekler yerken, onun tahta tabakta yalnızca et yediğini belirtir. Bir komutan olarak niteliklerini anlatan hiçbir belge günümüze kalmamakla birlikte, Galya istilasından önceki başarıları, onun seçkin bir komutan olduğunu göstermektedir.


Attila Destanı Ek Bilgiler

Atilla destanı, Attila destanı nedir, Hunlar, Attila destanı özellikleri, Attila destanı özeti

Hun – Oğuz destanlarındandır. V. asırda Avrupa topraklarında devlet kuran Batı Hunlarının Hükümdarı Attila’nın fetihleri etrafında oluşmuştur. MS V. asırda Avrupa’ya korkulu yıllar yaşatan Attila, Rusya’dan Fransa’ya kadar bütün Avrupa’yı almış, Roma’ya kadar uzanmıştır.

Hun Hükümdarı Atilla, Roma ordusunu yendikten bir yıl sonra tahminen 50000 askerle tekrar roma kapısına dayanmış ve Roma’nın ileri gelenleri tarafından Roma Prensesi ile evlendirilmek için ikna edilmiş, evlendiği Roma Prensesi tarafından zehirlenerek öldürülmüştür. Mezarının tahminen Tuna Nehri’nin yatağında olduğu bilinmektedir. Yeri hala bilinmemekte ve bulunamamaktadır. Ayrıca Macarlar için de bir ata sayılır.

Destanda onun ölümüyle ilgili söylenen ağıtta bir ölüm feryadı değil, Attila’nın kahramanlıkları anlatılmıştır.

Attila’nın doğumu destanda “…Türk-Hun soyundan Muncuk adındaki beyin, yüzü bir kurt kadar sert, gerekmedikçe konuşmayan, asla gülmeyen, av peşinde koşan, at sırtından inmeyen bir oğlu dünyaya geldi.” şeklinde anlatılır ve Türkleri parlak günlere bu çocuğun götüreceğine dair bir inancın var olduğu kaydedilir. Bu çocuğa “At İlli” denmesi destanda, Türklerin en değerli şeyleri atları ve koyunları olması münasebetiyle açıklanmaktadır.

Attila, amcalarının yanında büyür. Bu amcalarının adı Rua, Ay-bars ve Oktar’dır. Yuldız’dan sonra, 420 sıralarında Hunların başında bulunan, Attila’nın babası Muncuk’la beraber işte bu dört kardeştir. Attila, zayıf iradeli olan, kendisine benzemeyen kardeşi Bilge’yi ölene kadar korur. Kardeşi Bilge’nin adı kaynaklarda genelde Bleda olarak geçmektedir. Attila’nın amcası Rua vefat edince, Türk-Hun Devletinin kağanı Attila olur ve ilk iş olarak Roma’ya huzur getirmek amacıyla ordularını dört bir yana sevk eder.

Destana göre Hun çobanlarından birisi, sivri ucu yukarı doğru olan ve toprağa gömülmüş muhteşem bir kılıç bulur ve Attila’ya verir. Kamlar, bunu Allah tarafından dünya hâkimiyetinin Attila’ya verildiği şeklinde yorumlarlar. Oğuz Kağan Destanı’nda altın yay ve oklar da bu şekilde gömülüyordu.

Daha sonra Orleans’tan Catalanaum ovasına giderken Hunlar tarafından Romalı bir keşiş yakalanır. Attila keşişe “Yarın kim galip gelecek” diye sorar. Keşiş, “Allah’ın kamçısı sensin. Kendi adaletinden ayrılanları Allah seninle cezalandırıyor. Lakin şunu unutma, bu kılıcı bir gün senin elinden alıp, başkasına verebilir. Senin gücün beşeri değil, ilahidir. Savaşlarda Romalıları yeneceksin” der. Ve bundan sonra ona, “Tanrı’nın kırbacı” denmeye başlanır. Avrupalıların, Attila’ya “Tanrının Kılıcı – Tanrının Kırbacı” unvanını yakıştırmalarının sebebi, buradan anlaşılmaktadır. Catalanaum’da Roma ordusu dağılır, Romalıların ünlü komutanı Aetius Türklerin elinden güçlükle kurtulur. Tarihte bu savaş sonuçsuz kalır. Attila, ordugâhını toplamış ve yurduna doğru hareket etmiştir. Aetius da zayıflamış kuvvetleri bir şey yapmaya cesaret edememiştir.

Destana göre, İmparator III. Valentinianus, kız kardeşi Honoria’nın çocuklarının ileride tahtta hak iddia etmelerinden korktuğundan, onu hapsettirir. Prenses, ancak Türklerin bu cesur ve yakışıklı kağanı sayesinde kurtulabileceğini düşünür ve ona bir nişan yüzüğü gönderir. Attila, bunun sadece kendisini kullanmak niyetiyle gönderildiğini anladığından Honoria’ya yüz vermez, açıkça da reddetmez. Bu fırsatı değerlendirir ve Roma imparatorluğunun yarısından fazlasını nişanlısının hissesi olarak, kendisine ister. İmparator bu işin sonunun kötüye varacağından endişe ettiğinden, aceleyle prensesi bir başkasıyla evlendirir. Tarihi kaynaklarda yer alan bu hikâyenin sonunda Attila, bu isteğinde ısrar etmiştir, fakat birdenbire siyaset değiştirerek bunu unutur gözükmüştür.

Destanda, Türklerin öbür dünyaya inandıklarından, özellikle ölen beylerin mezarlarına, ikinci hayatlarında da kullanabileceklerini düşündükleri, ölenin sağlığında kullandığı değerli eşyalarını gömdüklerini bilen Margos şehrinin piskoposunun, adamlarına Türk mezarlarını soydurup, kendisine servet edindiği anlatılmaktadır. Türklere karşı yapılan bütün bu kötü muameleler karşılıksız kalmaz. Attila, askerlerinin başında Balkanlara doğru ordusunu yürütür ve Margos şehrini zapt eder. Kaynaklarda ayrıca Margos şehrinin ele geçirilmesinde, piskoposun da can korkusundan, Hunlara yardım ettiği belirtilir.

Destanda, leyleklerin uçuşuna göre hareket eden Hunlarla ilgili şöyle bir hikâye de aktarılmaktadır: “İtalya seferi sırasında, Türkler Aquileia isminde bir şehri kuşattılarsa da, bir türlü alamıyorlardı. Attila ümidi kırılmış bir şekilde, surların etrafında dolanırken, leyleklerin yavrularını evlerin üzerinden kaparak, yakında bulunan bir ovaya taşıdığını gördü. Kağanın yanında bulunanlar, bu vaziyetin iyiye işaret olduğunu, leyleklerin şehrin düşeceğini hissettiklerinden, göç etmeye başladıklarına yordular. Bunun üzerine Türk ordusu tekrar hücuma kalktı ve burayı ele geçirdi.” Attila, aldığı haberler neticesinde ve ordunun hızlanması üzerine kat’i kararını vermiş ve şehrin mutlaka zapt edilmesi lüzumunu ileri sürerek ordusunu harekete geçirmişti.

Hun lideri Attila, yüz bin kişilik ordusuyla Po ovasına dalınca, Romalılar ve Roma senatosu, barış yapmak amacıyla, Papa I. Leo’yu bütün Hıristiyan dünyasının adına, Türk kağanından af dilemeye gönderirler. Attila, Hrıstiyanların en yetkili ağzı kendisinden bağışlanmayı istediğine göre, Roma’yı yıkmaya gerek olmadığını düşünür. Kaynaklarda da yer alan bu olay neticesinde Attila da acize yardım, düşküne dokunmamak Türkün karakteri icabı olduğundan Roma’yı Romalılara bağışlamıştır. Türkü tanımayan yabancı tarihçiler, “Attila, mahçup olarak çekilmektense, Roma elçileri ile hemen uyuşuverdi” demektedirler. Muzaffer bir şekilde İtalya’ya girmiş iken mahçup olmak, çekinmek söz konusu olamazdı. Papa I. Leo’nun, Attila nezdinde neler söylediği, Hun başbuğunu nasıl ikna ettiği ve ona Roma’yı bağışlaması için nasıl ricada bulunduğu malum değildir. Çünkü kendi tarihleri için pek iftihar edilecek bir sahne olmadığından batı tarihçileri bu ciheti sükut ile geçiştirmeyi tercih etmişler, fakat Attila tarafından iyi bir şekilde karşılandıklarını da inkar edememişlerdir.

Atilla destanı, Attila destanı nedir, Hunlar, Attila destanı özellikleri, Attila destanı özeti

Destanda, Kriemhild adlı Hıristiyan bir bayanla Attila’nın evlenme hadisesi de yer almaktadır. Kriemhild, Alman asilzadelerinden birisinin dul eşidir. Hıristiyan olmasına rağmen Attila onunla evlenir ve onu başkentine götürür. Asıl niyeti Nibelungen hazinesini ele geçirmek olan Kriemhild, son derece kurnaz hareket ederek Attila’nın kardeşi Bilge ve oğlunun öldürülmesine neden olur. Bütün sarayı ateşe verir ve kendisine hazinenin yerini söylemeyen soydaşının da kafasını kestirir. Onun yüzünden on binlerce insan yok olur. Attila, durumu öğrendiğindeyse, iş işten geçmiş olur.

Attila’nın, tarihi kaynaklarda da yer alan İldiko ile evliliği ve ölümü ise destanda şu şekilde anlatılmaktadır: “Attila ne yapılırsa yapılsın, Avrupalılarca durdurulamıyordu. Onu mertlikle alt edemeyenler yine bir hile aradılar ve nihayet bunu da buldular. Attila’nın evvelce ortadan kaldırdığı Got şeflerinden birinin kızına ulaşıldı ve ona, Attila’yı zehirlemesi teklif edildi. Zaten kız da bir fırsat bekliyordu. Babasını öldüren bu Türk’ten mutlaka intikamını almalıydı. İldiko, Attila’nın evlenme teklifine hemen olumlu cevap verdi. Altmış yaşına gelmiş olan Attila, muhteşem bir düğünle, evlendi. Daha önceden kıza zehir verilmişti. Zifaf gecesi kız, yatmadan evvel Attila’nın içeceği kımıza zehiri koydu. Sabah olduğunda kaganın çadırından ses, seda çıkmıyordu. Attila’nın kardeşleri ve çocukları merak ettiler. Sonunda çadıra girilmeye karar verildi. İçeri baktıklarında, Attila’nın cansız vücuduyla karşılaştılar. Onun zehirlendiğini anlayan Hunlar, kadını oracıkta boğuverdiler.”

Cermen efsanesi İldiko’nun ismini Hildegund şeklinde yazmakta ve Frank kralının veya Burgund kralının kızı olarak göstermektedir. Attila’nın ölüm sebebi hakkında çeşitli rivayetler vardır: Bir havadise göre Atilla uyurken İldiko kocasını bir hançerle öldürmüştü. Bazıları da İldiko’ya saray adamlarından birisinin yardım ettiğini söylüyordu. Alman efsaneleri ise, destanda da belirtildiği gibi, İldiko’nun Atilla’dan öç almak üzere bu cinayeti işlediğini yazarlar, çünkü İldiko’nun ailesini öldürmüştü. Bütün bu efsanelere rağmen Atilla’nın devlet adamları, oğulları ve Hun reisleri Atilla’nın tabii bir ölümle, düğün gecesi çok içtiğinden, burun kanamasından öldüğünü ilan ediyordu. Devletin yıkılmaması, Hun birliğini, muazzam imparatorluğu bozmamak için bu şekilde bir haber yaymak zarureti vardı.

Böylece Türklerin sahip olduğu en kudretli hükümdarlardan bir tanesi olan Attila, savaş meydanlarında yok edilemeyince, bir kadının marifetiyle haince ortadan kaldırılır. Onun bu ani ölümü, her şeyin ters gitmesine sebep olur. Çocukları birbiriyle anlaşamaz, kabileler arasında kavgalar çıkar ve tekrar geldikleri bozkırlara geri dönerler.

Atilla destanı, Attila destanı nedir, Hunlar, Attila destanı özellikleri, Attila destanı özeti

ATİLLA DESTANI ÖZETİ

Türü: Destan

Yazarı Anonim

Kişileri: Attila, İldiko, Valentinianus, Honoria

ÖZET

Hun-Oğuz destanlarındandır. Destanda, Batı Hun hükümdarı Attila'nın yaşamı, kahramanlıkları ve yaptığı fetihler anlatılır. Roma'nın çok güçlü olduğu dönemlerde Akdeniz, Romalıların iç gölü hâline gelmişti. Ancak her tarafta hükümranlığını gösteren Roma İmparatorluğu, Hunlardan çekinmekteydi.
Hunlar Roma'ya korku salıyordu. Nitekim Batı Hun hükümdarı Attila, birçok kahramanlık gösterir ve fetihler yapar; ne yapılırsa yapılsın Avrupalılarca durdurulamaz. Attila, Roma ordusunu yendikten bir yıl sonra elli bin civarındaki askerle tekrar Roma kapısına dayanır ve Roma'nın ileri gelenleri tarafından Roma Prensesi ile evlendirilmek için ikna edilir. Evlendiği Roma Prensesi tarafından zehirlenerek öldürülür. Mezarının tahminen Tuna Nehri'nin yatağında olduğu bilinmektedir. Böylece Türklerin sahip olduğu en kudretli hükümdarlardan biri olan Attila, savaş meydanlarında yok edilemeyince bir kadının marifetiyle haince ortadan kaldırılır. Onun bu ani ölümü, her şeyin ters gitme-sine sebep olur. Çocukları birbiriyle anlaşamaz, kabileler arasında kavgalar çıkar ve geldikleri bozkırlara geri dönerler.

Atilla destanı, Attila destanı nedir, Hunlar, Attila destanı özellikleri, Attila destanı özeti

Yorumlar (0)