BOZKURT İŞARETİ HAKKINDA - Dr. Güllü KARANFİL

BOZKURT İŞARETİ HAKKINDA


Dr. Güllü KARANFİL

 

Türk halklarının Halk edebiyatında: masallarında, atasözlerinde, türkülerinde, efsanelerinde balatlarında Bozkurt’un özel bir yeri var. Bozkurt yol gösteren, adaletli, zeki, yardımsever sevilen bir varlıktır. Ve birçok  Türk halkarında Bozkurt bir (farklı adlansa bile: Börü, Canavar, Yabanı, Bozbey, Akbars, Albars) sembol olarak çağdaş bayraklarında, sanat eserlerinde, heykellerinde, amblemlerinde, rozetlerinde kendi yerini bulmuştur. Bozkurt bizim kültürel simgemizdir. Aslında mirasımız sayılan bu tür kültür varlığımız hayatımızda Bozkurt’a bir nevi sevgi, saygı ve teşekkür borcumuzdur.

Ben bir Gagauz Türküyüm. Gagauzların da halk edebyatında,  adetlerinde olan Bozkurt simgesi  Milli Gagauz bayrağında ve diğer amblemlere verilmiştir. Bozkurt’lu bayrak 1988 de gagauz ressamı Petri Vlah tarafından tasarlanmış ve 1989 yılında Bağımsızlık için düzenlenen bir mitingte ilk defa kullanılmıştı.



Yazının amacı Bozkurt işaterinin ne zaman, nereden ve nasıl geldiği ve nasıl yayıldığı hakkında bilgi vermektir.  

  Önce, artık herkese belli olan bir şeyin üzeride deyineyim: Bozkurt işateri tek MHP işareti değil. Türkiyede ve tüm Türk Dünyasında çok meşhur olan Bozkurt işareti bir Türklük simgesidir. Bu işaret nereden geldi? Kimler onu ilk defa açık, ‘’bu bozkurt’’ bilinciyle  insanlar içinde kullandı? Nasıl oldu da tüm Türk dünyasına yayıldı?

Çeşitli fikirler mevcut: Gagauzlardan geldiği söylenmekte. Başbuğ Türkeş ve o zamanlar onun yanında bulunan Azerbaycanlı Hanım Halilova da bunu defalarla ifade etmişlerdi.

Sosyal ağda çeşitli fotolara ve çeşitli masalsı fikirlere rastlamak  mümkün (menşeyi belli olmayan bir taş heykel Bozkurt işareti gösterdiği, ve başka bir sürü doğru olmayan versiyonlar ileri sürülmektedir.

   Aslında bu  makaleni yazmakta bir kadar geç kaldığımı diyebilirim. Pek çok kişi de ‘’hadi yazını bekleriz’’ diyerek, biraz önce benim bu yazımı görmek istediklerini ifade etseler bile... Sebebi: olayların eski olması ve bu konuda hata yapmak istemememdi. Yazıya başlamadan önce o olayların şahitleriyle Özkan Piyade, Suat Taştan, Yüksel Anıt toplantı yaptık, hatırladık, konuştuk.  

Şimdiyse her şeyi yazarak gerçeği ortaya çıkarmaya gayret edeceğim. Bozkurdumuz yardımcı olsun!

   Türk bilinci güçlü olan Sovyetler Türkleri Sovyet sistemi yıkıldıktan sonra Türkiye gibi bir güçlü devlet varmış meğer dediler. Aynı dil, kültür, adet,  gelenek sahibi olduklarını anlayan, kendilerini tek sayan dış Türkler o toprakları ziyaret etmek o Türkleri görmek hayatlarında en kutlu bir olaydı. Ve herkes kendi şansını, zamanını bekliyordu.  

   O kutlu gün benim için ve daha 6 Gagauz genci için çok yakınmış. 1990da duvar kırıldı ve 1991 yılında 1-15 Ağustos tarihinde Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Turan YAZGAN Türk Dünyasından üniversiteli gençleri bir araya toplayarak bir gezi düzenledi. Azerbaycan, Kerkük, Bulgaristan, Romanya, Gagauz Yeri, Kazakistan, Kırgızistan, Doğu Türkistan ve Türkiye:  70-80 kişilik bir orduyduk. Bazılarının Türklük bilinci daha zayıf,  bazılarının daha güçlü, herkes kendi lehçesinde  kendini ifade etmeye çalışıyordu. 15 günde 8 şehir dolaştık. Türk Dünyasının çeşitli boylarından olan soydaşlarımızla tanıştık. Her gittiğimiz şehirde etkinlikler yapıldı.  Yolda Anayurt Türküsü ve Ayrılık türkülerini sık sık söylerdik. Ondan ziyade her ülke kendi türkülerini söylerdi. Ezberlemiştik bir birilerimizin türkülerini. Gittiğimiz şehirlerde oranın gençleri toplanır, onlara tanıtıyorduk devletlerimizi. Türkiye de hasret kalmıştı bizlere. Her yerde büyük coşkuyla karşılanıyorduk. Gazete manşetlerinde ‘Jön Türkler’ diye yer almıştık. Herkes kendi bayrağı ile gelmişti. Bizim de elimizde bayrağımızın minyatürü: mavi, ortada kızıl renkte Bozkurt kafası olan üçgen şeklinde bir bayrak vardı. Türkiye’nin gençleri görünce çok merak etmişlerdi. Bir de ilk yemeğimizi yediğimiz Turan Hocanın Vakfı’nın avlusunda dolma bozkurt heykeli vardı. Ve biz Gagauzlar bozkurtlu bayrağımızla,  samimiyetimiz ile biraz seçiliyorduk diğer gruplardan.

Gezimizin ilk gününden beri Vakfın avlusunda ‘Bozkurtlar’ (hem dolma olan, hem de bayrağımızdaki) ‘’fazlalaşınca’’ bizi samimi bulan Türkiyeli arkadaşlarımız (yukarıda yazdığım isimler), bize, artık şimdi herkese malum olan, Bozkurt işaretini gösterdiler. Meğer tam o yıllarda bu işareti Türkiye'de bazı ülkücüler kendi aralarında çok nadiren yapıyorlarmış. Bunu bana yıllar sonra 2016-cı yılda yaptığımız toplantıda samimiyetimiz ve kardeşliğimiz devam eden Yüksel Anıt, Suat Taştan, Özkan Piyade, Osman Demirel, İsfendiyar Ekşi ve İbrahim Gül anlattılar. Yapıyorlardı, ama Türkiye’de bu işaret yayılmamıştı.  

Orada işte tarihi bir an oldu. Gagauz Cumhuriyetini (tanınmayan) yeni kuran  Bozkurtlu bayrağını elinde gezdiren ve Bozkurt işaretini Türk arkadaşlarından hemen benimseyen Gagauz ekibi o  günden başlarak tüm gezi zamanı o işareti hep tuttu. Bu da o günün hatırası olan fotograflarda yer almaktadır.

[caption id="attachment_91320" align="alignnone" width="300"] Başbuğun elinde hediye ettiğimiz bozkurtlu üçgen bayrak. Tarihi foto.[/caption]

Günlerden 7 Ağustos mu 8 mi, tam olarak hatırlayamıyorum... Ankara’dayız ve Başbuğ Alparslan Türkeş’i ziyarete geliyoruz. Bu adamın önemli biri olduğunu bize söylemişti Türk arkadaşlarımız. Bir de orada çalışanların takım elbiseli olduklarını, disiplinli ve heyecanlı olduklarını görünce... bu kişinin önemli biri olduğunu daha da iyi anlamıştık. Her devletten gelen gençler grup şeklinde yanına giriyor, çok kısa bir şekilde nereden geldiklerini, kendilerini tanıtarak fotoğraf çektirip çıkıyordu. Gagauz ekibinin konuşmacısı bendim. Başbuğla teker teker el sıkışarak adlarımızı söyledik, nereden geldiğimizi anlattık Gagauz üçgen bayrağımızı bağışladık ve bazılarımız Bozkurt işaretini tutarak fotoğraf çektirdik. Tarihi bir fotoğraf bu! Gagauz gençlerinin ortasında duran Başbuğ bu işareti ilk defa tutuyor ve hatta dikkat etseniz yanlış tutuyordur. Ekipimizden bazı gençler yeni benimsenen işareti tutmakta tereddüt etmişler (fotoda iyi görünüyor).

Daha bir ilginç olay karargâhın bekleme odasında Kerküklü arkadaşımla bir fotoğrafta Bozkurt işareti tutuyoruz... ama bizimle aynı günde ziyarette bulunan diğer gruplar hiç biri Türkeş’in odasında bu işareti kullanmamışlar.



Bizim Türk Ekibimiz.

Buna da Gagauzların saflığı ve ellerindeki Bozkurt’lu bayrağı sebeptir diye düşünüyorum. Evet, Bozkurt işareti Ankara’da ancak o odada tutulmadı. O tarihi geziyi o zamanlar ülkücü bir genç bu gün Avrasya Yazarlar Birliğin Başkanı Dr. Yakup Ömeroğlu ‘’Bir Vakıf Çinar: Prof. Dr. Turan Yazgan hakka yürüdü’’ adlı makalesinde şöyle yazıyor: Bugün Türkiye’de bir siyasi partimiz tarafından sıkça kullanılan bir elin orta ve yüzük parmaklarını başparmakla birleştirip işaret ve yüzük parmaklarını yukarı kaldırarak yapılan “bozkurt” işaretini Turan Hocanın Türkiye’ye davet ettiği Türk Dünyasından gençlerden ilk kez öğrenmiştik. Üç günlük samimi beraberlikten sonra grubu Kayseri’ye yolcu etmek için Ankara tren garındaydık. Genç gönüller kısa zamanda o kadar kaynaşmıştı ki, onlar trenin vagonunda bizimkiler aşağıda ağlıyorlardı. Bu tablonun arasında Azerbaycan’da yaşayan Gagauzlardan gelen gençler (ki onların arasında bugün Gagauzların büyük şairlerinden biri olan ve hala ilişkilerimizin devam ettiği Güllü Karanfil de vardı) trenin camından sarkarak bir işaret yapıyorlar. Bu işareti görünce bizim gençler şaşırmışlar, Hakan Memur heyecanla “Abi Gagauzlar bir işaret yapıyorlar, baksana” dedi. Biraz şaşkınlıktan sonra “kurt bu kurt bozkurt işareti yapıyorlar” dedim ve biz de parmaklarımızı onlar gibi yaparak onları selamlamaya başladık. Onlar trende biz yerde bu işaretle vedalaştık. Bu işareti çok sevmiştik ve oradaki arkadaşlarla karar aldık: O yıllarda sık sık düzenlenen Karabağ’ın işgalini tel’in gösterilerinde, Bosna mitinglerinde ve başka her yerde biz bu işareti yaparak katılacaktık. Öyle de yaptık, slogan atarken bizim arkadaşlarımız elleriyle “bozkurt işareti” yapıyorduk. Bir süre sonra bazı büyüklerimizden bu davranışımızdan dolayı eleştiri almaya bile başlamıştık. Bu da nereden çıkmıştı, biz grubun birliğini bozuyorduk, biz ayrı bir fraksiyon hareketi mi başlatıyorduk vs”. Biz bu eleştirilere aldırış etmeden ve her birine yeni işaretimiz izah ederek her gösteride aynı işareti yapmaya devam ettik. Ta ki, merhum Türkeş, bu işareti Manisa mitinginde yapana kadar. Türkeş’in bu işareti yapmasıyla da Türk siyasi hayatı ve tüm Türkiye yeni bir sembolle tanışmış oldu. Bugün Türkiye içinde ve dışında ve yine hatta tüm dünyada tanınan bu işaretin ilk kez ortaya çıkışının bir ucunda da yine o ulu çınarı görürüz (1). 

[caption id="attachment_91322" align="alignnone" width="300"] Ankaradan sonra Kayserideyiz. Bu grubumuzun bir kısmı. 1990 yılında tanıdığım Gagauz Araştırmacıları Prof Dr. Mustafa ve Hülya Argunşahlar Kayseri’de bize eşlik ettiler. Burada Bozkurt işaretini Romanya Türkü genç tutuyor.[/caption]

Ve o güzel gezi sona eriyor. Herkes çok yüzgün bir şekilde göz yaşları içinde ayırılıyor, ama Turan hoca kutlu amacına ermiş oluyor: O günden itibaren Türk Dünyasının inşası başlamış oluyor. Dostluğumuz devam ediyor. Türklüğümüz devam ediyor. Değerli Turan Hocamızın düzenlediği Türk dünyası Gençlik Kurultayının ilkleri biziz.

Evet, bir yıl geçer ve ben Azerbaycanlı bir Türkçü Ağası Hunla aile kuruyor ve 1992de Nisan ayında Azerbaycana gelin gidiyorum. Eşim gazeteci olduğu için Azerbaycanın tüm siyası hayatı evimizde gibi. 1992 yılı, mayıs ayında Bakü’ye Başbuğ Alparslan Türkeş geliyor ve biz, sırtımda Türk bayrağı, eşimin Azerbaycan bayrağı o maydandayız. Orada Bozkurt İşaretiyle karşılanıyor Türkeş.  (Hayır- hayır, ben milionlara 1 ayın içinde öğretmedim o işareti). O işareti o geziden dönen gençler götürdü ülkelerinde. Ve ancak Bakü mitinginden sonra o işaret kitlevi olarak Türkiye’de de açık kullanılmaya başlatıldı.

Bakü’de yaşıyor, 3 çocuk büyütüyoruz, 2004te Türk Lehçeleri üzerine Doktora tezimi savunuyorum. Ve ancak 2005te tam 14 yıl sonra tekrar Bakü’den o gezide tanıdığım şair Ali Akbaş hocamın tavsiyesiyle Türkiyeye geliyorum Hazar Şiir Akşamlarına. 2007 cı yılda Moldova’ya, Gagauz Yeri’ne ailemizle birlikte yeni dönüş yapmıştık. Ana sözü gazetesinin sitesinde yazışma bölümü vardı önceler. Türk olan arkadaş ismi aklımda kalmadı maalesef, bir çizim paylaşmıştı ve benden bahs etmişti. O gezide bir şehirde bizimle beraber olduğunu yazmış ve o çizimin beni tanıyanlar ulaştısın diye ricada bulunmuştu. O resimde benim başımda bir bozkurt kafası var. Daha sonra bu resim internetten bulunarak Azerbaycan Türk Kadınlar cemiyetinin simgesi olmuş.

2012de bir YTB projeyle Ankara’dayım ve Milli Kütüphanede bir etkinlikte yıllar önce o geziye Ankara’dan katılmış şimdi Avrasya Yazarlar Birliğin Başkanı Dr. Yakup Ömeroğluyla buluştuk. Orada bana: siz geldiniz-gittiniz ama Türk Dünyasına ne kazandırdınız biliyor musunuz sormuştu. Şaşırdım. Ne kazandırdık acaba? Meğer bizim o işareti kullandıktan sonra yayılmaya başlamış bu işaret. İşte ona göre Bozkurt işateri Gagauzlardan geliyor denmekte. Bizim Gagauz ekipten olan gençler de bu işaterin yayılmasınsa sebep olduklarını bu yazıyı okuduktan sonra anlarlar.
Bir sonuç olarak şunu belirtmek gerekiyor:

1. Bozkurt işareti bir Türklük Sembolüdür.

2. Bozkurt işareti Gagauzlarda önceden yoktu.

3. 1991de Turan Yazgan Hocamızın düzenlediği geziye gelen Türkiye Ekibi gençlerinden işareti benimsedi ve Gagauz ekibi ilk kere resmi yerde kullanıldı bu işareti ve fotoğraflara düştü.

4. MHP bu işareti ağustos 1991 den sonra kullanmaya  başladı.

5. O tarihi geziye katılan gençler Bozkurt işaretini kendi ülkelerinde yaydı ve öylece Tüm Türk Dünyası’na  yayıldı ve bu Türklük ve onun simgesi olan Bozkurt’a bir saygıdır.

 

Kaynak:

Kardeş Kalemler. yıl:6 sayı 72, Aralık 2012 http://www.kardeskalemler.com/aralik2012/Turan_Yazgan_hakka_yuruttu.htm

 

 

Yorumlar (0)