En güzel atasözleri

En güzel atasözleri

Besle kargayı oysun gözünü

İyiliğin değerini bilmeyen kişilere gereğinden fazla iyi davranmak sakıncalı sonuçlar doğurabilir.

Acemi katır kapı önünde yük indirir:

Elinden iyi iş gelmeyen kişiler,kendilerine verilen görevi istenildiği biçimde yapamazlar.işi ortada bırakıp kaçarlar.

Acı patlıcanı kırağı çalmaz:

Zorlukların üstesinden gelenler başka zorluklarda hemen boyun eğmez, acıya göğüs gerer.

Besle kargayı oysun gözünü :

Değer bilmeyen insanlar yaptığınız onca iyiliğe rağmen size ihanet edebilirler.

Can çıkmayınca huy çıkmaz:

İnsanın huyu kolay kolay değişmez. Huyu nasılsa öyle devam eder.

Çürük tahta çivi tutmaz :

bozulan bir şeyin eski halini alması imkansızdır.

Damlaya damlaya göl olur :

Küçük küçük çabalar,büyük problemlerin çözümüne yardımcı olabilirler.

Dikensiz gül olmaz :

Güzel olan şeylerin beraberinde sıkıntıların olması normaldir.

Esirgenen göze çöp batar :

Bir şey üzerine çok fazla yoğunlaşmak,aksilikleri ,olumsuzlukları de beraberinde getirebilir.

Fare,çıktığı deliği bilir:

Toplumun onaylamadığı işleri yapan kişiler ,zorda kaldıkları zaman nasıl davranacaklarını önceden hesaplarlar.

Garip kuşun yuvasını Allah yapar:

Allaha inanmış kişileri,allah darda bırakmaz. Her zaman allah onların yanındadır, onları bir aile sahibi yapar

Gelen gideni aratır :

İstemediğimiz bir kişinin yerine gelenler ondan daha büyük problemlerle canımızı sıkabilir.

Huylu huyundan vazgeçmez :

İnsan kişiliği,uzun bir zamanda oluştuğu için birden bire değişemez ve olumsuz halini devam eder.

İğneyi kendine sok,çuvaldızı başkasına:

Kendisi en ufak bir sıkıntıya katlanamayan kişi,başkalarına çok büyük sıkıntı, dert vermemelidir.Bir işi yaparken empati yapılmalıdır.

İyilik eden iyilik bulur :

Çevresindekilere iyilik eden kimse kendisi zor durumda kalırsa ona da başkaları tarafından iyilik yapılır.Her şeyin karşılığı vardır.

Laf ile peynir gemisi yürümez :

Konuşma ile bir şey olmaz icraat önemlidir.

Leyleğin ömrü laklak ile geçer :

boş kişiler bütün günlerini orada burada boş boş konuşarak boşa geçirmiş olurlar.

Mühür kimde ise Süleyman odur :

Bir konuda yetkili kim ise o konuda onun sözü geçer.

Ne oldum dememeli,ne olacağım demeli :

Esas olan başarının niteliğinden çok devamlılığıdır.Sonunun güzel bitmesidir.

Ne ekersen onu biçersin :

İnsanlara kaarşı nasıl davranırsan insanlarda sana öyle davranır. Nasıl bir evlat yetiştirirsen ilerde sende onunla ya mukafat alırsın yada ceza.

Otu çek köküne bak :

Bir kişinin nasıl biri olduğunu öğreneceksek geçmişine soyuna bak. Armut dibine düşermiş.

Öfkeyle kalkan zararla oturur:

Aniden öfkelenerek sergilenen şiddetli davranışlar kırıcı olur. Sonuçları önceden tasarlanamaz.Sinirlerine hakim olabilmek önemlidir. Olaylar karşısında soğukkanlı olmalıyız.

Perşembenin gelişi,çarşambadan bellidir :

Bir işin nasıl sonuçlanacağı,işin şuanki durumundan belli olur.

Rüzgar eken fırtına biçer :

Etrafındakilere her zaman kötülük yapan kişiler sonunda mutlaka büyük kötülüklerle karşılaşırlar

Sana taşla vurana sen aşla vur :

Kötülük yapanlara iyilikle karşılık ver.

Üzüm üzüme baka baka kararır :

Çok samimi olan kimseler, birbirlerinin huylarını benimserler. Kır atın ya huyundan ya suyundan

Üzümün ye de bağını sorma :

Sunulan imkanların kaynağını sorgulamak her zaman doğru olmayabilir.

Yağ yiyen köpek tüyünden belli olur:

Hiçbir sebep yokken yaşama düzeyi birden değişen,yükselen kişinin çaldığı ve rüşvet aldığı bellidir.

Zahmetsiz rahmet olmaz:

Çaba göstermeden,sıkıntı çekmeden arzu edilen güzel ve iyi sonuçlara ulaşılmaz.

Atasözleri ve Anlamları İçin Tıklayınız.

A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Deyimler ve Anlamları İçin Tıklayınız.

A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Abanın kadri yağmurda bilinir.

Bir şeyin gerçek değeri, ancak ona çok gerekseme duyulduğu zaman iyi anlaşılır.

Aba vakti yaba, yaba vakti aba (Kürklü orak vaktinde, orağı kürk vaktinde.)

Kişi, kendisine gerek olan şeyleri vaktinden önce ve ucuz olduğu zaman satın almalıdır. Yazın aba, kışın yaba satın almak gibi.

Abada "kar yağıyor" demişler,"titremeye hazırım (durmuşum)"demiş.

Varlıklar için bir sıkıntı söz konusu olan durum, yoksulluk ve sıkıntı içinde yaşamakta olan kişi için kaygı verecek ve sıkıntı içinde yaşamakta olan kişi için kaygı verecek bir şey değildir. O, bu yaşantıya alışıktır.

Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır.

Görmemiş kişi, rastlantı olarak layık olmadığı bir duruma kavuşsa bu durum kendisinin hakkı imiş gibi aptalca böbürlenir.

Abdal düğününden, çocuk oyunda usanmaz.

Bir kimse sevdiği işi döne döne ve uzun süre yapmaktan bıkmaz.

Abdalın dostluğu köy görününceye kadar.

Çıkarı dolayısıyla size yakınlık gösteren kişi, işini yürütecek başka yollar bulunca sizinle ilgisini keser.

Abdalın karnı doyunca gözü pabucundadır (yolda olur) .

Çıkarcı kimsenin arkadaşlığı işi bitinceye kadardır.

Abdalın yağı çok olursa gah borusuna çalar, gah gerisine (Çobanın yağı çok olursa çarığına sürer)

Varlıklı, ama akılsız ve hesapsız kişi, malını gereksiz yerlere harcar, telef eder.

Aça dokuz yorgan örtmüşler, yine uyuyamamış

Aç olan kimse, ne türlü rahatlık sağlanırsa sağlansın, dinlendirilemez; uyuyamaz. Bir gerekseme içinde bulunan kimse, ancak onun giderilmesiyle rahata kavuşturulabilir.

Acar tazı çullu da belli olur, çulsuz da

Değerli kişi, gösterişi, giyim kuşamı olmasa da değerinden bir şey yitirmez; nerede olsa tanınır.

Acele ile menzil alınmaz

Acele etmekle daha çabuk sonuç alınır sanılmamalıdır.

Acele işe şeytan karışır

İvilerek yapılan iş yanlış, bozuk olur.

Acele yürüyen yolda kalır

İş yaparken iven şaşırır, işini sona erdirmez.

Baba eder, oğul öder

Babanın yaptığı kötü bir işin sıkıntısını oğlunun çekebilir.

atBaba himmet. – Oğul hizmet

Büyüklerin, kendilerine el uzatıp yardım etmelerini istemeye hak kazanabilmek için küçüklerin görevlerini iyi yapmaları gerekir.

Baba koruk yer, oğlunun dişi kamaşır

Babanın yaptığı kötü işin sıkıntısını çocuk çeker

Baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana

Baba malına güvenip kazanç yolunu tutmamak çok yanlıştır. Baba malının değeri pek bilinmediği gibi hazır mal da çabuk biter.

Babamın (anamın) öleceğini bilseydim, kulağı dolu darıya satardım ı

İnsan en değerli bir malının karşılıksız olarak elinden gideceğini, kaybedeceğini bilebilse, onu yok denilecek kadar az para ile satmak ister.

Babanın sanatı oğla mirastır

Çocuk daha küçük yaşta ister istemez babasının sanatı ile ilgilenir.

Baba oğluna bir bağ bağışlamış, oğul babayı bir salkım üzüm vermemiş

Çabalama ile çarık yırtılır

Olmayacak işi zorla yapmaya çalışan zarara uğrar.

Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme

Kişi, çağrıldığı yere gitmelidir. Bu en azından bir nezaket gereğidir; ödev de olabilir. Çağrılmadığı yere gitmemelidir. Gitmek, yüzsüzlük ve arsızlık olur.

Çağrılmayan yere çörekçi ile börekçi gider

Çağrılmadığın yere gitme. Sen çörekçi yada börekçi misin ki satış yapacakmış gibi şu kapıya, bu kapıya çağrılmadan gidesin?

Çalışanın yatanda hakkı vardır

Çünkü çalışmayan, çalışanın kazancını yiyor.

Çalma elin kapısını, çalarlar kapını

Kimseye kötülük yapma. Yoksa aynı kötülüğü onlar da sana yaparlar.

Çam ağacından ağıl olmaz, el çocuğundan oğul olmaz

Her şeyin değeri vardır; yapacağı iş, kullanılacağı yer ayrıdır. Bir şeyin yerine, ona benziyor diye başka bir şey konulamaz.

Çam sakızı, çoban armağanı

Varlıksız kimsenin armağanı küçük birşey olur. Hediyede çokluk ve değerden önce içtenliğe bakılmalıdır.

Çanağa ne doğrarsan kaşığında o çıkar

Kişi, kendisi için önceden ne gibi hazırlıklar yapmışsa elleri de onun veriminden yararlanır.

Çanakta balın olsun, Yemen'den arı gelir

Güzel malı olan kimse, müşteri bulma kaygısı çekmez. Reklam yapmasa bile en uzak yerlerden istekliler çıkar.

Çaputluya çalı düşman

İyi giyimlilerin giysilerinden kaza eksik olmaz.

Yoksullar varlıklarından bir şeyler koparmaya çalışırlar.

Çarık çarıkla, sarık sarıkla

Kişi kendi düzeyindeki kimselerle arkadaş olur.

Çarşı iti ev (koyun) beklemez

Başıboş gezmeye alışanlar, disiplinli iş yapmaya gelemezler.

Çatal kazık yere batmaz

Birden çok kimsenin söz sahibi olduğu iş yürümez.

Davulun sesi uzaktan hoş gelir

İçindekilere hiç tat vermeyen, onları rahatsız eden kimi işler vardır ki uzakta olanlara kolay, hoş ve sevimli gelir. Ne zaman ki işin içine girerler, işte o zaman gerçeği görüp yanıldıklarını anlarlar.

Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan

Birlikte iş görmek, birlikte yolculuk etmek, birlikte yaşamak isteyen karı-koca gibi insanlar arasında öncelikle bir uyumun olması şarttır. Bu uyum da karşılıklı saygı ve sevgi temeline dayanır. Tek taraflı sevgi ve saygı uyumu sağlamaya yetmez, ortada düzen diye bir şey kalmaz, kurulan beraberlikten de hayır gelmez.

Deli deliden hoşlanır, imam ölüden

Kişiler, her bakımdan (mevki, yaş, fikir, duygu, eğitim v.b.) kendilerine benzeyen, uygun olan ya da yarar yağlayabilecekleri kimse ve şeylerden hoşlanıp onlara yaklaşırlar.

Ecel geldi cihana, baş ağrısı bahane

Her canlı gibi insan da yaşar ve ölür. Her insanın da Yüce Allah tarafından takdir edilmiş bir ömrü vardır. İnsan bunu ne uzatabilir ne de kısaltabilir. Ecel saati gelen kimse bir nedenle ölür. Ancak ölüm nedeni olarak gösterilen hastalık, kaza gibi bir şeyler aslında bir bahanedir. Asıl neden kişinin kendisine takdir edilen yaşam süresinin dolmasıdır.

Eceli gelen köpek cami duvarına işer

Tutum ve davranışlarıyla herkesin nefretini kazanmış, büyük bir cezayı hak etmiş ve çaresiz kalmış kimse, şaşkınlığa düşer; sanki hak ettiği cezanın biran önce uygulanmasını ister gibi daha büyük suçlar işler; kendisini yargılayacak kimselere çatar, onları kötüler, öfkelerini üzerine çeker. Bütün bu hareketleri onu kötü bir sona ulaştırır.

Eden bulur, inleyen ölür

Bir durumun nasıl sonuçlanacağı olayın gidişatından bellidir. Birilerine kötülük yapmayı kural edinenler, yaptıkları kötülüğün cezasını eninde sonunda görürler; bu dünyada olmasa bile öbür dünyada. Öte yandan inlemekten kurtulamayan ağır hasta da ölür.

Eğilen baş kesilmez

Bize teslim olan, hatasını anlayıp af dileyen, bize sığınan kişi bağışlanmalıdır. Bu davranış Türk-İslâm geleneğinin önemli bir kuralıdır.

Eğreti ata (el atına) binen tez iner

Başkasının malına, yetkisine ve gücüne güvenerek iş yapan yarı yolda kalır. Çünkü kısa bir süre sonra bunları asıl sahibine iade etmek zorunda kalacaktır.

Eğri otur, doğru söyle

Yalnızca seni ilgilendiren konularda özgür sayılabilirsin, sana kimse karışamaz; istediğin gibi yer, içer, giyinir ve oturursun. Ancak toplumu ilgilendiren konularda doğru konuşmalı, yalandan kaçınmalısın; eğer çıkar kaygısı ile yalan söyler, doğruyu eğri diye gösterirsen toplumu ayakta tutan güven duygusunu sarsmış olursun.

Ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını

Bir işten sağlıklı bir sonuç almak istiyorsan onu sağlam temel üzerine oturt. Nitelikli tohumdan güzel ve bol ürün alındığı bilinen bir şey. Bunun gibi nitelikli insan, nitelikli araç ve gereçle iyi iş yapılır; olumlu sonuç alınır.

Ekmeden biçilmez

1. Verim alınmak isteniyorsa mutlaka emek ve çaba harcanmalı; para yatırılmalıdır. 2. Birine iyilik yapıp fedakârlık göster ki, benzer şekilde karşılığını alabilesin.

El el ile, değirmen yel ile

Nasıl ki bir değirmenin dönüp buğdayı öğütebilmesi için rüzgâra ihtiyacı varsa, insanın da birtakım ihtiyaçlarını karşılaması, işlerini görebilmesi için diğer insanlara ihtiyacı vardır. Çünkü toplum hayatı yardımlaşma esası üzerine kurulmuştur, insan tek başına bütün işleri yürütemez ve başarıya ulaşamaz.

El elden üstündür

Bir kimse, kendisinden üstün olan bir başkasının da olabileceğini bilmeli; "hiç kimse bu işi benden daha iyi yapamaz" dememelidir.

Fakirlik ayıp değil, tembellik ayıp

İnsanın kusur ve eksiği, ahlâkî yönü varlıkla belirlenemez. Bu bakımdan yoksul olması, geçimini sağlamakta güçlük çekmesi utanılacak bir durum değildir. Asıl utanılacak durum ve davranış, gücü varken tembellik edip çalışmamak ve yoksul düşmektir.

Fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış

1. Yapamayacağı kadar ağır bir iş varken başka bir iş daha yüklenmek son derece sakıncalıdır. İnsan önce kendi işini yapıp düzlüğe çıkmalı, daha sonra başkalarının yükünü omuzlamayı düşünmelidir. 2. Kendisi sığıntı durumunda iken yanına bir kişi daha almak yanlış ve tutarsız bir davranıştır.

Faydasız baş mezara yaraşır

Mademki yaşıyor, o hâlde bir işe yaramalıdır insan. Ne kendisine, ne de etrafına bir yararı, bir kârı dokunmayan ve ona buna yük olan kişinin yaşaması ile ölmesi arasında bir fark yoktur.

Fazla (artık) mal göz çıkarmaz

O an için ihtiyaç duyulmayan mal, ne kadar ve ne türden olursa olsun elden çıkarılmamalıdır. Hiç umulmadık bir günde ona gerek duyulabilir. Ayrıca malın çok olmasının kimseye bir zararı da yoktur.

Fırsat her vakit ele geçmez

Ele en iyi biçimde yararlgeçirilen imkân veya durumdan anmak gereklidir. Çünkü insanın karşısına çok seyrek çıkar.

Fukaranın tavuğu tek tek yumurtlar

Yoksulun şansı hemen hemen hiç gülmez. Onun eline geçen imkânlar da öyle çok değildir. İmkânları sınırlıdır; bunun için, hangi işe el atarsa atsın, zengin gibi kazanamaz. Umduğundan fazla kazandığı görülmemiştir.

Gafile kelâm, nafile kelâm

Çevresindeki gerçekleri görmeyen, sezmeyen, bilgisiz, dalgın kimseye ne söylense kâr etmez. O, bildiği gibi hareket eder. Dolayısıyla ona söylenecek her söz boşa gider.

Gammaz olmasa tilki pazarda gezer

Gizli-saklı, kanunsuz yollarla çıkar sağlamayı iş edinen kimseleri, söz getirip götüren kimselerin varlığı korkutur. Dolayısıyla bunlar yakayı ele vereceklerinden çekinerek, herkesin içinde öyle uluorta dolaşamazlar.

Garip kuşun yuvasını Allah yapar

Kimsesiz, zavallı, yoksul ve güçsüz kişiye yüce Allah yardım eder. Hiç ummadıkları bir yerden kendilerine yardım eli uzanır ve darda kalmazlar. Yüce Allah onları korur, gözetir ve mal sahibi yapar.

Gâvurun ekmeğini yiyen, gâvurun kılıcını çalar

Kişi geçimini kimden sağlıyorsa, kimin hizmetinde ise, ne kadar merhametsiz ve acımasız olursa olsun, ne kadar fikirleri uyuşmazsa uyuşmasın onun yanında olur; onun istediklerini yerine getirir.

Gelen gidene rahmet okutur (Gelen gideni aratır)

Bir işe veya göreve sonradan gelen, orada daha önce çalışandan daha başarısız ve geçimsiz olabilir. Dolayısıyla beğenmediğimiz o eskiyi bize aratır ve "keşke o gitmeseydi, o çok iyiydi" dedirttiği olur.

Gelene git denilmez

1. Kendiliğinden gelen güzel bir şeyi, faydayı geri çevirmek doğru olan ve yakışık alan bir şey değildir. 2. Gelenek ve göreneklerimize göre, kendiliğinden gelen konuğu kabul etmeyip geri çevirmek doğru bir davranış olmaz.

Gemisini kurtaran kaptan

Tehlikeli, güç bir duruma düşüp de ortalık iyice karışınca kimileri kendi başlarının çaresine bakarlar. Bunlar ne yapıp yapıp kurtulur ve iyi sonuca ulaşırlar.

Gençliğin kıymeti ihtiyarlıkta bilinir (anlaşılır)

İnsanın gençliği göz açıp kapayıncaya kadardır. Ne olup bittiği pek anlaşılamadan geçip gider. İnsan ihtiyarlayınca şöyle düşünür, yapılacak pek çok şeyin varolduğunu fark eder. Ancak iş işten de geçmiştir. Çünkü bunları yapacak ne gücü ne de zamanı vardır. İşte o an, gençliğin ve gençlik günlerinin ne denli kıymetli olduğunu anlar.

Gençlikte para kazan (taş taşı), kocalıkta kur kazan (ye aşı)

Gençlik, insanın en verimli çağıdır. Güç ve enerji doludur. İnsan işte bu dönemde çalışıp para biriktirmeli, mal-mülk sahibi olmalıdır. Çünkü ihtiyarlayıp gücünü yitirdiği, çalışamadığı dönemde ona ihtiyaç duyacaktır. Elinde olduğu için de rahat yaşayacak ve sıkıntı çekmeden gün geçirecektir.

Giden kağnının gölgesinde oturulmaz.

Başkasına ait olan herhangi alet veya malzemeden istediğin zaman istifade edemezsin

Hacı hacı olmaz gitmekle Mekke`ye, dede dede olmaz gitmekle tekkeye

Bir işte asıl olan iyi niyet, samimiyet ve içtenliktir. Bunlar olmadan bir işi görünüşte ve şeklen yapmakla o iş gerçekten yapılmış olmaz. Böyle yapılırsa gerçekten iyi sonuç alınıp amaca ulaşılamaz.

Hacı hacıyı Mekke'de bulur.

Aynı amaç için çabalayanlar birbirleriyle buluşabilirler.

Hak gelince, batıl gider

Kur`anıkerim`deki "Hak geldi, bâtıl zâil oldu" âyetinden yola çıkılarak oluşturulan bu atasözünde, "Hak", Yüce Allah`ın emri, hükmü anlamındadır; "bâtıl" ise doğru ve gerçeğin karşıtıdır. Dolayısıyla bir anlaşmazlık sırasında doğrudan ve gerçekten yana olunur, insaflı ve adaletli hüküm verilirse, doğru ve gerçeğin karşısında olan zalimler çekip gitmek zorunda kalırlar.

Hak yerde kalmaz

Gerçek, doğru, adalet, insaf ve haklı kazanç hiçbir şekilde yok edilemez. Kişinin hakkı olan şey ya bu dünyada, ya da öbür dünyada kendisine verilir. Hakkı hor görenler, çiğnemeye kalkışanlar, inkâr edenler büyük bir aldanış içindedirler.

Hamala semeri yük değildir (olmaz)

İnsana kendi işi ağır gelmez. Çünkü üstlendiği iş ve sorumluluk yaşadığı hayatın tabiî bir sonucudur.

Hamama giren terler

Bir işe girişen kimse, o işin güçlüklerini, sıkıntılarını ve masraflarını göze almalıdır. Çünkü bu işin durumunu, sorumluluğunu kendi isteğiyle kabul etmiştir.

Haramın temeli olmaz (Haramdan şifa olmaz)

Yüce Yaratıcı`nın yasak ettiği yollardan, emeksiz ve haksız olarak bir şeye el atıp sahip olmak haramdır. Bu çeşit kazanç insana ne tat verir, ne de yarar getirir. Kişi o şeyden gereği gibi faydalanamaz, geldiği gibi çabuk gider, hayrını göremez.

Harman dövmek keçinin işi değil

Hemen her işin bir yapılma biçimi ve ustası vardır. Ağır, önemi büyük işleri öyle herkes yapamaz. Hele bu işler acemi kimselere hiç bırakılamaz. Bu tür işlerden iyi sonuç almak isteyenler, işlerini mutlaka ehline vermelidirler.

Hastalık sağlık bizim (insan) için

Sağlıklı bir insan organizmasında birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla fizyolojik görevlerin aksaması, dolayısıyla sağlığın bozulması son derece tabiîdir. Bu sebeple, hasta olmamak için önceden tedbir almalı, her halükârda hastalığa yakalanırsa da bunu büyütmemeli insan.

Hatasız kul olmaz

Hiçbir insan tam değildir. Her insan bilerek ya da bilmeyerek yanılıp yanlışlığa düşebilir, suç işleyebilir, günaha girebilir. Kusurları bakımından insanlara fazla yüklenmek doğru değildir. Önemli olan insanların hatalarını yüzüne vurmak değil, hatalarını azaltmada onlara yardımcı olmaktır.

Hay`dan gelen, Hu`ya gider (Selden gelen, suya gider)

sözün gerçek anlamında "Hay" ve "Hû" Allah demektir. Yani Allah`tan gelen, yine Allah`a gider anlamındadır bu söz. Ancak halk arasında mecazî bir anlam kazanmıştır. Kolay ve emeksiz kazanılan şeyler elden kolay çıkar. Elde kalıcı olanlar, emek sarf edip alın teri dökerek kazanılan şeylerdir.

Atasözü Nedir?

Toplumların asırlarca süren deneyimlerinden ve gözlemlerinden elde ettikleri yargılarını, ortak düşünce ve tutumlarını yansıtan; içinde mecazi bir anlam barındıran, eğitici ve öğretici pedegojik-didaktik) vasfı bulunan kalıplaşmış, kısa ve özlü sözlere atasözü denir.

Eş anlamlı sözcükler: Darb-ı mesel (Durub-ı emsal), Mesel, Sav.

Atasözlerinin Özellikleri

Bu sözler törelere, geleneklere, tecrübelere, akla ve gerçeğe dayanır. Halkın ortak düşüncesini, inancını, duyusunu, ahlak anlayışını, kültürünü, felsefesini yansıtırlar. Kültürün aynasıdırlar. Eğitici ve öğreticidirler. Genellikle mecazi bir anlam taşırlar. Anonimdirler. Halk arasında dilden dile dolaşarak gelecek kuşaklara aktarılırlar. Söz ve mâna sanatlarıyla (seci, tezat, cinas, Akisakis, mübalağa) örülmüşlerdir. Kalıplaşmış, doğal (tabii), kısa ve özlü sözlerdir.


Atasözleri üzerine yapılmış bazı çalışmalar

  • Teshil Risalesi: Bizde atasözlerine ait ilk yazma eserdir. Mevlana Şemsettin'e aittir. 1480 de yazılan bu eserde 695 atasözü vardır.
  • Durub-ı Emsal-i Osmaniye: Milli kütüphanemizin bazı demirbaş yazmalarıyla, halk şairlerinin (Atasözü destanları) ve divan şairlerinin (Manzume-i durub-ı Emsaliye) gibi denemeleri bir yana bıkarılırsa, gerçek anlamıyla, ilk atasözü kitabıdır. İlk baskısı 1863'de, İkinci baskısı 1870'de, üçüncü baskısı da -Ebüzziya Tevfik'in katıp karıştırdıklarıyla - 1884'de basılmıştır. Bu eserde 1800 atasözü vardır.
  • Türk Atalar Sözü: Yeni Türk harfleriyle bu alanda ilk basılan eserdir. Muzaffer Lütfü Bey'e aittir. 1928'de basılmıştır.
  • Türk Ata Sözleri, Mustafa Nihad Özön, 1952
  • Türk Atalar Sözü ve Deyimleri, Feridun Fazıl Tülbentçi, 1963
  • Atasözleri Sözlüğü, Ömer Asım Aksoy, 1965

En çok kullanılan atasözleri

A harfi başlayan atasözleri, deyimler, aile ilgili güzel sözler dini, f harfi başlayan atasözleri, deyimler anlamları cümleleri, i harfi başlayan atasözleri, v harfi başlayan atasözleri, d harfi başlayan atasözleri, t harfi başlayan atasözleri, Deyim, deyimler, atasözü, atasözleri, deyim ve atasözü örnekleri, deyimler ve atasözleri konu anlatımı, deyimler anlamları, atasözleri ve deyimler sözlüğü indir, atasözleri ve deyimler nedir, atasözleri ve deyimler sözlüğü tdk, atasözleri ve deyimler testi, güzel atasözleri, En güzel atasözleri

Türkçe atasözleri, atasözleri anlamlı, atasözleri ve anlamları, atasözleri ve deyimler, atasözleri sözlüğü, atasözleri nedir, atasözleri örnekleri, en güzel atasözleri, deyimler konu anlatımı, deyimler örnek, deyimler ve anlamları ve cümleleri, deyimler kısa, Türkçe deyimler, deyimler karikatür, deyimler ve atasözleri sözlüğü, deyim örnekleri resimli, deyimler sözlüğü tdk, atasözleri sözlüğü, deyimler sözlüğü indir, deyimler ve anlamları ve cümleleri, deyimler ve atasözleri sözlüğü, deyimler ve açıklamaları, deyim örnekleri, en çok kullanılan deyimler, n harfi başlayan atasözleri, l harfi başlayan atasözleri, ç harfi başlayan deyimler, ö harfi başlayan deyimler, özdeyişler anlamları, t harfi başlayan deyimler, y harfi başlayan deyimler, i harfi başlayan deyimler, n harfi başlayan deyimler, g harfi başlayan deyimler, r harfi başlayan deyimler, atasözleri deyimler nedir, f harfi başlayan deyimler, z harfi başlayan deyimler

Yorumlar (0)