Karadelikler ve Evren - Doç. Dr. Haluk Berkmen

























Karadelikler ve Evren


Doç. Dr. Haluk Berkmen

Evrende bulunan yıldızların da diğer her var olan gibi bir ömrü ve yaşam döngüsü vardır. Yıldızlar önce bir plazma topu olarak evrendeki gaz ve toz bulutlarından oluşurlar. Bu plazma topu belli bir kritik yoğunluğa ulaşınca küre şeklini alır ve ışık saçmaya başlar. Nasıl ışık saçtıklarını yarınki yazımda anlatacağım. Bugünkü yazımda yıldızların son evresi olan Karadeliklerden söz etmek istiyorum. Yıldızlar yaşlanınca önce Kırmızı Dev ve ardından Süpernova olurlar. Süpernova olan yıldızlar büyük bir patlama yaşayarak dış bölgelerini uzaya fırlatırlar. Geriye kalan çok yoğun iç bölge ya Beyaz Cüce ya Nötron yıldızı veya Karadelik olur. Beyaz Cüceler ve Nötron yıldızları çok yoğun ve çok küçük gök cisimleridir. Karadelikler ise oldukça büyük olup, son derece güçlü bir çekim kuvvetine sahiptirler. Öylesine güçlü bir çekim kuvvetleri vardır ki, içine giren ışık dahi dışarı çıkamaz. Dolayısıyla gökte onları görmek mümkün değildir. Sadece çektikleri diğer yıldızların karanlık bölgeye doğru yaklaştıklarını görebiliyoruz.

Einstein’ın Genel Görelilik (GG) kuramına göre, Karadelikler uzayı aşırı bükerler ve GG kuramına göre bir huni gibidirler. Onların olay ufku “geriye dönüşü olmayan” bir sınır gibidir. Altta solda GG kuramına göre, uzayın bükülmesi ile açıklanan Karadeliğin görüntüsünü ve sağında olay ufkunu görüyoruz. Uzay kozmolojisi ile ilgilenen Stephen Hawking 1974 yılında Kuantum kuramına dayanarak uzay ufkunda bir foton çiftinin oluşabileceğini ileri sürmüştür. Bu fotonlardan biri Karadelik tarafından yutulurken, diğeri görünen evrene kaçarak görülen duruma geçebilir. Böylece Karadeliklerden bir foton dalgası (elektromağnetik radyasyon) yayılabilir. Bu olaya “Karadeliğin buharlaşması” ve Karadelikten yayılan ışın demetine de “Hawking Radyasyonu” adı verilmiştir. Demek ki biz sadece olay ufkunda oluşan olaylardan haberdar olabiliyoruz. Karadeliğin içinde oluşan olaylar hakkında kesin bir bilgi sahibi değiliz.
Bir küre olduğu bilinen Karadeliğin olay ufku onun çevresini oluşturur. Yani, bilgimiz sadece kürenin dış çevresi hakkındadır. Karadeliğin içini bilmediğimize göre çevresinde oluşan olaylar bize içi hakkında da bilgi verebilir. Bu düşünceden hareketle Karadeliğin yapısını Hollandalı ressam Cornelius Escher’in tablosu gibi düşündüler. Altta görülen Escher tablosu aşırı bükük küresel bir uzayı gösteriyor. Resimdeki balıklar kürenin sınıra yaklaştıkça bükümden dolayı küçük görünüyorlar. Sınırda ise hemen hemen tüm balıkların bilgisi bulunuyor. Zira sınırda o derece çok balık vardır ki merkezdeki balıkların sayısı ihmal edilebilir. Bu görüşten gelişen “Karadeliklerin içine düşen tüm madde bilgisi sınırdaki bilgiye eşittir” düşüncesiyle “Holografik İlkeyi” ileri sürdüler. Zira Hologram kayıtlarının en küçük parçası dahi hologramın tümü hakkında bilgi içerir.

Günümüzde kullanılan bazı kredi kartlarında hologram kayıtları bulunur. Kredi kartına baktığımızda 3-boyutlu bir görüntü belirir ama kayıt 2-boyutludur. Bu konuda sayfamdaki 22 Kasım 2017 tarihli “Bedendeki Hologramlar” başlıklı yazımı okumanızı öneririm. Fizikçi Gerrard’t Huft ve onunla aynı fikirde olanlar evrenin de bir hologram kaydı olduğunu ileri sürdüler. Yani, bizim uzayda 3-boyutlu gördüğümüz gök cisimleri 2-boyutlu bir evren modeli ile açıklanabilirler. Altta sağdaki resimde 3-boyutlu görünen evrenin 2-boyutlu düz bir Hologram kaydı olarak düşünülebileceği çizilmiştir. Elbette ki bu model evrenin gerçek görüntüsü olarak algılanmamalı, sadece matematik bir yorumu olarak görülmelidir.







Görüntünün olası içeriği: 1 kişi






























Yorumlar (0)