TANRI'NIN GÖKSEL ÇOCUKLARI

TANRI'NIN GÖKSEL ÇOCUKLARI


"TANRI'NIN GÖKSEL ÇOCUKLARI" romanı üzerine Sayın Ramazan Belgutay Özdemir'in yorumu.


Tarihin başladığı tarih ile Türklerin ortaya çıkışı paralellik gösterir. Bu nedenle Türkler dünyanın en kadim millet ve toplumu olarak kabul görmüş ve literatüre "Türkleri çıkarırsanız tarih diye birşey kalmaz " dedirtecek kadar etkin ve sürekli bir rol oynamıştır.



Toplumsal etik kuralları, aile normları, töre gibi temel toplumsal düzenleyici faktörler Türk sosyolojik yaşamı ve tarihi ile ortaya çıkmıştır. Pagan toplumlarının primatif inanç, ahlak ve toplumsal değerleri henüz oluşmamışken, tek tanrılı din ve inançların daha tarih sahnesinde görülmediği dönemlerde Türklerin gerek hukuksal, siyasal ve inanç sistemi konusunda çok ileri bir düzeye ulaşmış oldukları ve bunların armonizasyonu konusunda günümüz modern toplumlarını bile kıskandıracak düzeyde ilerleme kaydetmiş olduğunu tespit edilmiştir. Peki nasıl oluyorda diğer toplum ve kavimlerin henüz bir enerji kaynağını tanrı olarak gördüğü, kendi eliyle yaptığı kuklalara tapındığı bir dönemde Türkler tek tanrılı bir inanç sistemine sahip olabiliyordu. Bunun toplum sosyolojisi açısından bir açıklaması günümüz bakış açısı ile elbette mümkün, fakat henüz tarihin başladığı bir süreçte mistik ve ezoterik kavramlarla izah edebildiğimiz ve ancak mantık yürütebileceğimiz bu olguların Türk toplumsal hayatında kurallar manzumesi haline gelmiş olmasının altında yatan esrar dikkat çekicidir.



Cinius yayınlarından Hani Astolin imzası ile çıkan bir kitap; Tanrının Göksel Çocukları, tarihin en kadim milleti olan Türkler 'ın dil gelişimi, ahlak normlarının oluşumu, inanç yapısının ortaya çıkışını, töresel kuralların yerlesmesi konusunda sizlere engin bir bilgi sunacak, beynimizdeki soru fırtınalarının dinginlesmesine ışık tutacaktır. Kitap; bir akademik çalışma veya belirli karakterler etrafında gelişen bir roman değil. Yeni bir edebi anlatım türü ile bir milletin tarih sahnesinde yer alışı ile eş zamanlı tüm toplumsal paradigmalarinin da oluşumunu bizlere düşündürücü şekilde sunmakta ve aynı zamanda Türklerin Tanrı kavramı, doğa-insan ilişkisinde ve insanı değerlerin oluşumu konusunda ne denli etkin olduğu konusunda doyurucu bilgiler vermekte. Ayrıca yazım türü olarak da yeni bir akıma onderlik etmesi yönünden de irdelemeye değer.

Kalemine ve yüreğine sağlık Hani Astolin; bizlere, bugüne kadar el atılmamış yada henüz bakir kabul edeceğimiz konularda cesurca ve oldukça ilginç bir yöntemle böyle bir eseri bizlere verdiğin için.
Kitap, okuyucuyu yüksek dağ zirvelerinden, evrenin sonsuzluguna, bir ücra köşede yanan göçebe atesinden tanrı katındaki insana götüren içeriği ile okunmaya değer.

Ramazan Belgutay Özdemir

Yorumlar (0)