Türkçe hakkında bilgiler, Türkçeyle ilgili bilinmeyenler, Türkçe ile ilgili önemli bilgiler
Türkçe hakkında bilgiler, Türkçeyle ilgili bilinmeyenler, Türkçe ile ilgili önemli bilgiler

Türkçe hakkında bilgiler, Türkçeyle ilgili bilinmeyenler, Türkçe ile ilgili önemli bilgiler

Öncelikle sözcüklere bakalım:

Türkçe Hakkında İlginç Örnekler


En uzun sözcük: Muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine (70 adet harften oluşuyor.)
Türk Dil Kurumu sitesindeki en uzun sözcük: Kuyruksallayangiller (20 adet harften oluşuyor)
En çok anlamı olan kelime: Çıkmak ( bu kelimenin 58 anlamı var)
En çok anlamdaş: Tuvalet, ayakyolu, memişhane, apteshane, kenef, hela, yüz numara, kademhane
2 harften oluşan en uzun kelime: Emememe (7 adet harften oluşuyor)
3 harften oluşan en uzun kelimeler: Yamayamamama (10 adet harften oluşuyor)
4 harften oluşan en uzun kelime: Mayalayamamamla (15 adet harften oluşuyor)
5 harften oluşan en uzun kelime: Mayalayamamalıyım (17 adet harften oluşuyor)
Sesli / sessiz oranı en yüksek kelimeler: Aile, iade (toplam 4 harfin 3 tanesi sesli harf )
Sessiz / sesli oranı en yüksek kelimeler: Sfenks, sprint (toplam 6 harfin 5 tanesi sessiz harf- Bunlar Türkçe kökenli değildir.)
Ardarda en çok sesli harf içeren kelimeler: Suiistimal, maaile (3)
Harfleri sıralı olan en uzun kelime: Dekorsuz (8)
En uzun isim: Abdulmuttalip (Arapça) (13 adet harften oluşuyor.)
En uzun soyadı: Kocakethüdaoğullarından (23 adet harften oluşuyor.)
En sık rastlanan ad ve soyadı: Mehmet Yılmaz
En uzun şehir adı: Afyonkarahisar (14 adet harften oluşuyor.)
En uzun ilçe adı: Şereflikoçhisar (15 adet harften oluşuyor.)
En uzun cadde adı: Profesör Doktor Muammer Aksoy Caddesi (26 adet harften oluşuyor.)



GENEL BİLGİLER



* Türkçe dünya üzerinde en çok konuşulan 6. dildir. Yaklaşık 240 milyon kişi Türkçe konuşur.


*Türkçe sondan eklemeli bir dildir.


* Türkiye’den yapılan radyo televizyon yayınları etkisiyle Azerbaycanlı gençler artık Farsça “evet” anlamına gelen “beli” yerine “evet” demeye başlamışlar. Vaktiyle biz “vazife” diyorduk, onlar da “vazife” diyorlardı. “Görev” kelimesi kullanım alanına girmemiş olsa bile en azından duydukları zaman yadırgamıyorlar. Türkiye’deki alelade insan da Azerbaycanlı bir konuşucuyu on yıl öncesine göre daha rahat anlayabiliyor. Hatta Türkmenistanlı, Özbekistanlı konukları da daha rahat anlayabiliyor.


* Birleşmiş Milletler ve dünya İstatistik kuruluşlarının verdiği verilere göre dünyada yaygın kullanılan dilleri kullanış alanı ve amacına göre üç türde sınıflayabiliriz:


1. Dünyada en çok nüfus tarafından ana dil olarak kullanılan diller,
2. Dünyada en geniş coğrafi alanda kullanılan diller,
3. Dünyada bilimsel ve teknoloji alanda ticaret, haberleşme ve bilgi alışverişinde yaygın kullanılan diller.


Birinci gruptaki diller açısından sıralama Çince, Hinduca, İngilizce, İspanyolca, Rusça, Arapça ve diğerleri;


İkinci kategoriye göre sıralama İngilizce, Çince, İspanyolca, Arapça, Türkçe, Hinduca;


Üçüncü kategoriye göre ise sıralamada başlıca Batı Avrupa Dilleri İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca ve Rusça yer almaktadır. Pasifik devletlerinden Japonya’nın hızla gelişen Çin’in dili de yakın bir gelecekte bu kategoride yer alacaktır.



YABANCI DİLDE EĞİTİM


* Yabancı dil öğretimi için eğitim-öğretim dilinin mutlaka yabancı dilde olmasının gerekmediğini çarpıcı bir örnekle sunmak istiyorum. Skale dergisi 1993 yılı 1. sayısında yayınlanan “Sayılarla Avrupa Topluluğu” yazısında verilen bilgiye göre Avrupa topluluğunda 20-24 yaş arası gençlerin % 83’ü en az bir yabancı dile hakim, bu daha yaşlılarda % 50 civarında. Belçika, Hollanda, İsviçre gibi ülkelerde oran çok daha yüksek.


Buna karşın Avrupa’da bütün orta öğrenim ve üniversite öğretimi kendi ana dillerinde yapılıyor. Diğer bir örnek, nüfusu sadece 10 milyon olan Macaristan’da bütün okullar Macarca, tek bir üniversite 1991 sonrası İngilizce açıldı, ama öğrencileri yabancı. Macarca ülke dışında hiçbir ülkede kullanılmadığı halde her konuda bizden çok daha fazla Macarca kitap basıyorlar ve her Macar da bir yabancı dil biliyor. SCI ce taranan dergilerde yayınlanan makalelerin ülkelere göre sıralamasında ilk 20 sırada yer alan ülkelerden yalnız Hindistan yabancı dilde öğretim yapıyor. Yani her ülke kendi dilinde öğretim yaparak bilim üretebiliyor, diller bilim üretimine engel değil.


* Sırf İstanbul’da İngilizce, Fransızca, Almanca İtalyanca eğitim yapan orta dereceli okulların sayısı 150’nin üzerende. Bütün ülkede ise özel okulların sayısı 1995 yılı itibariyle 871’dir. Eğer önlem alınmaz ve sınırlamaya gidilmezse üniversitelerimiz de bu yola girer. Eğitim çağında 17 milyon nüfusun tamamını böyle özel okullara göndermemiz mümkün olmadığından (17.300.000. toplam öğrencinin sadece 300.000’i özel okullara gidebilmektedir.)



TARİHÇİLERİN GÖRÜŞLERİ


* Tarihçi Jean-Paul Roux, ”Türklerin Tarihi” adlı yapıtında ”Türklerle ilgili olarak kabul edilebilecek biricik tanım dilbilgisel olandır… Türklerin dili çok büyük bir çekim gücüne sahip olduğundan ilişkide bulundukları birçok insan topluluğu tarafından benimsenmiştir.” diyor. Ünlü dilbilimciler, Türkçenin yetkinliğini ve kurallı oluş bakımından öteki dillerden üstünlüğünü övmüşlerdir.


* Max Müller, Türkçe hakkındaki görüşlerini şöyle açıklıyor: ”Türkçenin bir dilbilgisi kitabını okumak, bu dili öğrenmek niyetinde olanlar için bir zevktir.Türlü dilbilgisi kurallarının belirlenmesindeki ustalık, eylem çekimlerindeki düzenlilik, bütün dil yapısındaki saydamlık, kolayca anlaşılabilme niteliği, insan zekasının dil aracılığı ile beliren üstün gücünü kavrayabilenlerde hayranlık uyandırır…. Türk dilinde her şey saydamdır, apaçıktır.


* Jean Deny, ”Türk dili, seçkin bir bilginler kurulunun danışma ve tartışmaları sonucunda oluştuğu kanısını uyandırıyor. Fakat böyle bir kurul, Türkistan bozkırında kendi başına kalmış olarak ve kendi yasaları ya da kendi içgüdüleri itişiyle, insan beyninin yarattığı bu sonucu sağlayamazdı !” demektedir.



>


* XIII. yüzyılda Cengiz Hanın Moğol İmparatorluğu, yaklaşık olarak, tüm Türk Dünyasını egemenliği altında toplamıştır. Moğol İmparatorluğunun, devlet dili olarak Uygur Türkçesini ve Uygur yazısını kullanmıştır.


* Türk dilinin büyüleyici etkisi kendini göstererek, Türkçe, Anadoluda hızla yaygınlaşan halk dili olur. Moğol işbirlikçisi Anadolu Selçuklusu sultanlarının egemenliğine başkaldıran Türkmen beyi Karamanoğlu Mehmet Bey’in Konyayı ele geçirip Siyavuş’u Selçuklu sultanı yapması, Türk dili için mutlu bir olay olur: Karamanoğlu Mehmet Bey, 19 Mayıs 1277’de ünlü fermanını yayınlar: ”Bugünden sonra divanda, dergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden gayrı dil konuşulmayacaktır! ”. Türkçenin bu bağımsızlık bildirgesiyle, Moğolların ilerlemesini durdurmuş olan ” külahlı, ayağı çarıklı ve kara kilimli Türkmenler”, Farsçayı benimsetmeye çalışan ”Rumi” adı takınmış Selçuklulara karşı bir dil yengisi kazanmışlardır.


* Yunus, Mevlana’nın Mesnevisini okuduğunda çok uzun ve belki biraz da Farsça yazılmış olmasını beğenmeyerek, bu mesnevinin yerine:


”Ete kemiğe büründüm
Yunus deyi göründüm.” beytini önermesi, Türkçeyi sevenler için etkileyicidir.


Yunus’un şiirleri yüz yıllardan beri Türklerin belleğinde yaşamaktadır.



Günümüzde Birleşmiş Milletler yapısının girişinde duvara yazılan:

Gelin kardeş olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz


dörtlüğü ile Yunus Emre güzel Türkçe ve insancıllık dersi vermektedir.



Ozanlarımız


* Karacaoğlan, Dadaloğlu, Köroğlu, Kaygusuz Abdal ve daha nice Türk halk ozanları koşmalar, koçaklamalar söyleyerek Türk dilinin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Osmanlı şairlerinden daha özgün, daha kalıcı olmuşlardır. Örneğin en ünlü Osmanlı şairleri, Karacaoğlan’ın


”Çukurova bayramlığın giyerken / Çıplaklığın üzerinden soyarken / Şubat ayı kış yelini kovarken / Cennet demek sana yakışır dağlar” dörtlüsü ile başlayıp ”Karacaoğlan size bakar sevinir / Sevinirken kalbi yanar göğünür / Kımıldanır hep dertleri devinir / Yas ile sevinci yıkışır dağlar” dörtlüsü ile biten koşmasındaki özgün doğa betimlemesinin düzeyine ulaşamamışlardır. Bu koşmadaki anlatım akıcılığı ve sözcük zenginliği, Türkçenin gücünü ortaya koymaktadır.



>


* I. Abdülhamit’in tahta geçmesi sonrasında Anayasanın (Kanun-u Esasi) hazırlanmasında dil sorunu ortaya çıktı: Geniş Osmanlı topraklarından Meclise gelecek temsilciler hangi dil ile konuşacaktı? Batı, yüzyıllar önce tek bir ulusal dili egemen kılıp geliştirerek böyle bir sorunla karşılaşmamıştı. Uzun tartışmalardan sonra -azınlıkların tepkileri de yatıştırılarak- Anayasanın 18. Maddesine Osmanlı Devletinin resmi dilinin Türkçe olduğuna ve devlet hizmetlerine gireceklerin bu dili bilmesinin gerektiğine ilişkin hüküm konuldu.


II.Abdülhamit’in Meclisi kapattıktan sonra uyguladığı ağır sansür, dili kapsamadığından, aydınların Türkçeyi geliştirme çabaları kesintiye uğramamıştır. II. Abdülhamit, sadrazamlığa atadığı Türkçe bilmeyen Çerkez Hayrettin Paşanın telkini ile devletin resmi dilinin Arapça olmasını istemiş ise de, Sait Paşa’nın ”Devlet dili Arapça olursa Türklük ortadan kalkar” diyerek karşı çıkması üzerine, bu isteğinden vazgeçmiştir.


* Osmanlı döneminde, tıp, mühendislik ve askerlik terimlerinin Batı dillerinden Osmanlıcaya çevrilmesi görüşü egemendi. Ancak terim türetmede Türkçe sözcüklerden değil de Arapça ve Farsça sözcüklerden yararlanılmakta idi. Bu “takıntıyla” kimi zaman gülünçlüklere düşülürdü.Örneğin Osmanlı'nın İtalya'dan satın aldığı topların üzerinde ”Balliemez” damgası bulunduğu için, bu toplar Türkler arasında ”Balyemez Topu” diye adlandırılmıştı. Ancak Osmanlının bilgiç okumuşları, bu toplara Türkçe bir ad konulduğunu sanarak, Türkçe sözcükleri aşağılık sayıp Türkçeyi bilimsel ürünleri adlandırmaya yakıştıramadıklarından, Türkçe ”Balyemez” sözcüğünü, yarısı Arapça yarısı Farsçaya çevirerek ”Asalnemihored” yapmıştı. ”Asal”, Arapça “bal”, ”Nemi-hored” ise Farsça “yemez” anlamına geliyordu.



ABECE


* Abece sorununu, Atatürk ”Bizim ahenkli zengin dilimiz Yeni Türk Harfleriyle kendini gösterecektir.” diyerek, 3 Kasım 1928 tarihinde Mecliste kabulünü sağladığı yasayla, Latin harflerine dayanan Türk abecesini dilimize kazandırmıştır.


* Hint-Avrupa ve Sami dillerine göre Türkçenin sözcük ve bu arada bilim terimleri türetmede önemli bir üstünlüğü vardır. Prof. Doğan Aksan‘ın ”Türkçenin Gücü” yapıtında açıklandığı üzere, Türkçemiz bu özelliği ile benzersiz üstünlüğe sahiptir. Bu yapıtta ”sür-” kökünden, yalnızca Türkiye Türkçesinde 100 kadar türetilmiş sözcük örneği verilmiştir.


* 1936 yılında Kahire’de toplanan Arap dil kurultayı, Türkçe kökenli 3600 kadar sözcüğü Arapça sözlükten çıkarmıştır. Çıkarılan bu sözcükler arasında ”sarık” sözcüğü de vardır.


* 12 Eylül Darbesi sonrası, dilde geriye dönüş zorlamalarına girilmiş, kimi öz Türkçe sözcüklerin kullanılması yönetim buyruğuyla yasaklanmıştır. Bu sözcükler arasında ”devrim” ve dönemin devlet başkanı Kenan Evren’in soyadı olan ”evren” sözcüğü bile bulunmakta idi…


Türkçe hakkında ilginç bilgiler, türkçe ile ilgili önemli bilgiler, türkçe hakkında bilmediklerimiz, türkçe hakkında bilgiler, türkçeyle ilgili bilinmeyenler, türkçe ile ilgili bilmeceler, türkçe ile ilgili önemli bilgiler, türkçe hakkında ilginç bilgiler, ana dilimiz hakkında bilgi, türkçe hakkında bilmediklerimiz, türkçe dersi ile ilgili bilgiler, türkçeyle ilgili bilinmeyenler, türkçe hakkında kompozisyon, türk dili ile ilgili konular,

Yorumlar (0)