Uygur Türkçesi Sözlüğü pdf, Eski Uygurca Sözlük pdf, Uygurca kelimeler ve anlamları
Eski Uygurca Sözlük pdf, Uygurca kelimeler ve anlamları

Eski Uygurca Sözlük pdf, Uygurca kelimeler ve anlamları
Eski Uygurca Sözlük pdf, Uygurca kelimeler ve anlamları
İndirmek için tıklayınız: Uygurca Türkçe sözlük pdf
Sözlük
Türkçe Kökenbilim Sözlüğü için lütfen tıklayınız:
Türkçe Kökenbilim Sözlüğü (Etimoloji Sözlüğü)
SÖZLÜKLERİMİZ: Kökenbilim Sözlüğü, Etimoloji Sözlüğü, Göktürkçe Sözlük, Türkçe Adlar Sözlüğü, Arapça Adlar Sözlüğü, Farsça Adlar Sözlüğü, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, Tıp Terimleri Sözlüğü, Hukuk Terimleri Sözlüğü, Felsefe Sözlüğü, Tarih Sözlüğü, Söylence Sözlüğü, Edebiyat Terimleri Sözlüğü, Dil Bilgisi Terimleri Sözlüğü, Osmanlıca Sözlük, Bilgisayar Terimleri Sözlüğü, Divanı Lügatit Türk Sözlüğü, Kısaltmalar Dizini Sözlüğü, İsimler Sözlüğü (Bebek adları, çocuk adları sözlüğü), Orhun Yazıtları Kelime Tahlilleri, Kutadgu Bilig Sözlüğü, Divanı Hikmet Sözlüğü, Argo Sözlüğü, Yazım Kılavuzu Sözlüğü (İmla Kılavuzu Sözlüğü), Divan Edebiyatı Terimleri Sözlüğü... Yararlı olması dileğiyle…Suat Özer- TDH
NOKTALAMA İŞARETLERİ KOLAY ERİŞİM ÇİZELGESİ |
|
Köşeli Ayraç ([ ]) |
|
ASözlük, Türkçe, Türkçe sözlük, Türkçe kelimeler, Türkçe sözcükler, Etimoloji, Etimolojik sözlük, etimoloji nişanyan, TDK sözlük, Kelime ara, Sözlükler, Kökenbilim, Sözcük kökenleri, Tdh sözlüğü, TDH sözlükleri, tdk etimolojik sözlük, köken bilgisi sözlüğü indir, tdk etimolojik sözlük köken bilgisi sözlüğü indir, türk dilinin etimoloji sözlüğü, Türkçe etimoloji, Türkçe etmolojik sözlük, Türkçe Kökenbilim, Türkçe Kökenbilim sözlüğü, Türkçe Sözcükler, türkçe sözlük ara, türkçe sözlük kelime anlamları, türkçe sözlük indir, türkçe sözlük pdf, türkçe sözlük anlamı bulma, türkçe sözlük kitap, türkçe sözlük çeviri, türkçe kelimeler Türkçe Sözlük Sözlük, Türkçe, Türkçe Sözlük, Türkçe kelimeler, Türkçe sözcükler, Etimoloji, Etimolojik sözlük, Türkçe Kelimeler, Sözlük Anlamı Nedir, Ne Demek, Anlamı Ne TDK sözlük, Kelime ara, Sözlükler, Sözcük kökenleri, Tdh sözlüğü, TDK sözlük, köken bilgisi sözlüğü indir, Türkçe sözlükler, Büyük Türkçe Sözlük, Türkçe Sözlük, Etimoloji Sözlüğü, Türkçe Kökenbilim Etimoloji Sözlüğü Türkçe Kökenbilim Etimoloji Sözlüğü, Türkçe Sözlük, Etimoloji Sözlüğü
Aç-: açmak
Ada: tehlike
Adın: başka
Adınçıġ: nadide, fevkalade
Adkaġ: bağ, kelepçe
Adkaş-: birbirine bağlanmak
Adrıl-: ayrılmak
Adruk: başka, diğer
Aġı: hazineye konulan değerli şeyler, varlık
Aġıçı: hazinedar
Aġılık: hazine, devlet hazinesi
Aġır ig: ağır, ölümcül hastalık
Aġır kıyın: ağır ceza, ağır işkence
Aġırlık: kıymetli
Aġlak: boş, tenha
Aġu: zehir
Ak-: akmak
Akla-: nefret etmek
Aktarıl-: ters dönmek
Al-: almak
Alkın-: tükenmek, mahvolmak
Alku: hepsi, bütün
Aln͡gu-: tükenmek, bozulmak
Alp: cesur, büyük
Altı: altı (6)
Altın: alt, aşağı
Altun: altın
Amıl: sessiz, sakin
Amrak: sevgili
Amran-: sevinmek
Amtı: şimdi
Ança: o şekilde, öyle krş. İnçe
Ançulayu: öyle, o şekilde
Anta: onda(n)
Antaġ: öyle, böyle
Apam (~ apan͡g): eğer
Aranyadan(
Artuç: ardıç ağacı
Artuk: fazla(sıyla)
Aruk: yorgun(luk)
Asıġ: fayda
Asra-: terbiye etmek
Aş: aş, yemek
Aşıl-: artmak
Aşla-: yemek yemek
Aşnu: önce
Atlantur-: ata bindirmek
Atlıġ: ünvanlı
Avıçka: ihtiyar
Ay-: söylemek
Aya: avuç içi
Ayıġ: kötü, fena
Ayıt-: söylemek
B
Baç: güzel
Baġırsak: merhametli
Balık: 1. şehir, kent 2. balık
Bar: var
Bar-: varmak, gitmek
Baranas: (skr. Yer adı) benares
Barça: bütün
Barım: zenginlik, servet
Basġuk: dağ parçası, doruk
Başla-: başta olmak, baş olmak
Bay: zengin
Bert-: incitmek
Bertet-: ezmek, sıkıştırmak
Bil: bel
Bil-: bilmek
Bilge: bilge
Bilil-: bilinmek, fark edilmek
Bilin-: farkına varmak
Bir-: vermek
Birkiye: biricik
Birle: birlikte
Biş: beş (5)
Bitig: yazılı olan şey, vasiyetname
Bodun: halk, millet
Boġuz: boğaz
Bol-: olmak
Böz: bez
Bul-: bulmak
Bulunçusuz: bulunmaz
Bulun͡g: taraf, yön; köşe
Burhan: buda
Busan-: üzülmek, tasalanmak
Buşı: sadaka
Buşuş: keder, sıkıntı
Buyruk: komutan
Bük: orman
Ç
Çamla-: dava etmek
Çıġarı: dokuma çıkrığı
Çıġay: fakir, yoksul
Çintemeni: çintamani (incisi)
Çoġurt: bir ağaç türü
Çok-: öldürmek
Çomur-: batırmak
D
Dyan(
E
Edgü: iyi
Emgek: zahmet, sıkıntı
Emgeklig: zahmetli
Emgen-: zahmet çekmek
En͡gir-: eğirmek, çevirmek
Er-: erişmek
Er-: i- yardımcı fiili, olmak
Er: kişi
Erdini: inci, mücevher
Eren: kişiler
Erk: erk, güç
Ert-: geçmek
Ertin͡gü: fevkalade, son derece
Ertün͡gü: bk. Ertin͡gü
Eşil-: kendi etrafında dönmek
Et: et; beden
I-İ
Id-: göndermek
Iġla-: ağlamak
Inaru: ileride
Irak: uzak
İç: iç
İçgerü: içeri(de)
İçi: baba
İdi: tam, mutlak
İdiz: yüksek, yüce
İg: hastalık
İgid-: beslemek, doyurmak
İgrik: çember şeklinde
İkkinti: ikinci
İl: devlet
İlin-: ilinmek, bağlanmak
İlinçü: eğlence
İlit-: götürmek
İlleg: bk. İllig
İllig: hükümdar
İmirt: bir ağaç türü
İnanç: inanılan, güvenilen kişi; maiyet
İnçe: şöyle(ce), öyle krş. Ança
İnçge: ince
İnçip: böylece
İni: kardeş
İrinç: bedbaht
İrinç: şüphesiz
İrteki: eski, kadim
İsen: esen, sağ
İş: eş, arkadaş
İşid-: işitmek, duymak
K
Kaç: kaç
Kaçıġ: duyu; duyu organı
Kadaş: yakın, eş dost, arkadaş
Kadġuluġ: kaygılı, üzüntülü
Kadġur-: kaygılanmak
Kal-: kalmak
Kaltı: ne zaman ki; şayet
Kamaġ: bk. Kamuġ
Kamuġ: hepsi, bütün
Kan: han, hükümdar
Kan͡g: baba
Kantur-: kandırmak, doyurmak
Karam: hendek
Karı: ihtiyar
Kars: yün veya kıl kumaş
Kasınçıġ: yavuklu
Kat: kat, katman
Kata: defa, kere
Kataġlan-: zahmet çekmek
Kavışıġsa-: kavuşmak istemek
Kayu: hangi; herhangi bir
Kazġan-: kazanmak
Kel-: gelmek
Kelür-: getirmek
Kemi: gemi
Kentü: kendi
Kergek: gerek, lüzumlu
Keyikçi: yabanî hayvan avcısı
Kıdıġ: kıyı
Kıl-: kılmak, yapmak
Kılınç: iş, amel; ahlâk
Kıyın: işkence, ceza
Kız: kız
Kiçigkiye: küçücük
Kidin: batı
Kiginç: cevap
Kigür-: içine almak
Kim: kimse
Kin: güzel koku
Kir-: girmek; gitmek
Kirigse-: girmek istemek
Kişi: eş, zevce
Kol-: istemek
Kol: kol
Kolġuçı: dilenci
Koltġuçı: dilenci
Kork-: korkmak
Korkınçıġ: korkunç
Koy: koyun
Kök: mavi
Köker-: göğermek, yeşermek
Kölmen: gölcük, su birikintisi
Kölük: yük hayvanı
Kön͡gül bert-: kalp kırmak, incitmek
Kön͡gül bir-: gönül vermek, dileğini yerine getirmek
Kön͡gül: gönül, kalp; şuur
Köni: doğru
Köp: çok
Köpir-: köpürmek; coşmak
Kör-: görmek
Körkle: görülesi, güzel
Körtle: görülesi, güzel
Köz: göz
Közün-: görünmek
Kulluk: hizmet
Kum: kum
Kuruġ kal-: boş kalmak, boşalmak
Kuruġ: kuru, ıslak olmayan
Kuş: kuş
Kut: kut, baht, talih
Kuvraġ: topluluk, cemaat
Kü: şan, şöhret
Küç : güç
Küçe-: zorlamak
Külüşüg: karşılıklı gülme
Kümüş: gümüş
Kün: gün, 24 saat
Küse-: istemek
Küsenç: arzu, istek
Küskü: sıçan, fare
Küsüş: arzu
Küvrüg: davul
L
Laġzın (eski asya: domuz
Linhua: lotus çiçeği, nilüfer
Luu: ejder
M
Men: 1. kişi zamiri
Men͡gi: huzur, saadet
Min͡g: bin (1000)
Monçuk: boncuk
Munça: bunca, bu kadar
Munçulayu: bu şekilde
Mun͡g: sıkıntı
Muntuda: burada(n)
N
Ne: ne
Neçük(in): nasıl, niçin
Neg(ü)lük: niçin, neden
Nenn͡g: herhangi bir şey, hiçbiri
Nom(
O-Ö
Oduġ : uyanık
Oġul: oğul
Ol: “o” işaret sıfatı; işaret zamiri; -dır
Olur-: oturmak
Ordu: saray
Orun: yer, mekan
Otruk: ada
Ozġur-: kurtarmak
Öd: zaman
Ödün: zaman
Ög: akıl
Ög: anne
Ögey: üvey
Ögük: yavru, sevimli çocuk
Ögüz: nehir
Öl: nemli
Öl-: ölmek
Ölüm: ölüm
Ölür-: öldürmek
Ön-: dışarı çıkmak, öne doğru gitmek
Ön͡g: renk
Ön͡gi: ayrı, farklı; dışarıda
Ön͡gtün: doğu
Öntür-: yolculamak
Öpügse-: öpmek istemek
Öt(ü)rü: sonra, dolayı
Ötle-: öğüt vermek
Ötüg: istek
Ötün-: arz etmek
Özlüg: ruhu olan, canlı
P
S
Sakın-: düşünmek
Saklan-: dikkat etmek
San-: sayılmak
Sansız: sayısız
Satıġ: ticaret
Satıġçı: tüccar
Sav: söz
Sayu: her bir
Sekiz: sekiz (8)
Sen͡gir: dağ eteği, yamaç
Sep sem: ıp-ıssız
Sep-: serpmek; donatmak
Ser-: sabretmek, katlanmak
Seril-: durmak, dinlenmek
Sermel-: süzülmek
Sev-: sevmek
Seviglig: sevimli, hoş
Sıkta-: sızlamak
Sın-: parçalanmak
Sin͡gür-: yutmak
Sokuş-: çarpışmak
Sola-: zincirlemek
Sögüt: ağaç; söğüt ağacı
Söki: eski, kadim
Suk-: gagalamak, vurmak
Suv: su
Suva-: sulamak
Suvçı: kılavuz kaptan
Süs-: çarpmak
T
Taġ: dağ
Tak: zahmet
Takı: ve, dahi
Talım: canavar
Talu(y) ögüz: okyanus
Talu(y): deniz
Tamu: cehennem
Tan͡g: olağanüstü, şaşılası
Tan͡g: tan, tanyeri
Tan͡gla-: hayret etmek, şaşırmak
Tanuk: tanık, şahit
Tapa: -e doğru, tarafına
Tapla-: uygun bulmak
Tarı-: toprağı ekip biçmek
Tarıġ: darı
Tarıġçı: çiftçi
Taş: dış, dışarı
Tavar: mal
Teg-: 1. değmek, paya düşmek; 2. erişmek
Teg: gibi
Tegin-: erişmek, sevk olunmak
Tegre: çevre(sinde)
Tegzinç: girdap
Tek: tek, yalnız(ca)
Telim: çok, fazla
Ten͡gri: tanrı; efendi; haşmetli; hükümdar; gök yüzü
Tepre-: kımıldamak
Teri: deri, cilt
Terin͡g: derin
Tıd-: engellemek
Tıdıġ: engel
Tın-: dinlenmek
Tın: soluk, nefes
Tınlıġ: canlı; insan
Tıntur-: soluk aldırmak
Tıt-: geride bırakmak
Ti-: demek, söylemek
Tigin: prens
Tigit: prens(ler), şehzade(ler)
Tiki: ses, tıkırtı
Tikim: yüksek, yalçın
Til: dil; söylenti
Timir: demir
Tiril-: toplanmak
Tirin: topluluk, güruh
Tit-: denilmek
Toġ-: doğmak
Tokı-: 1. dokumak 2. (davul vs.) çalmak
Tokıt-: (davul vs.) Çaldırmak
Topın-: yarılmak
Tön͡git-: aşağı eğmek
Tört: dört (4)
Törü: töre, anane
Törü-: yaratılmak
Tözü: bütün; her
Tuda: tehlike; engel; bela
Tur-: 1.durmak 2. kalkmak
Turġur-: 1. durdurmak 2. kaldırmak
Tusu: fayda
Tuş-: karşılaşmak
Tut-: tutmak; elde etmek
Tutuz-: emanet etmek
Tuzu: bk. Tusu
Tüke-: kâfi gelmek, yetmek
Tükel: tam, bütün
Tüketi: tam, eksiksiz
Tümen: on bin (10 000)
Türlüg: türlü, çeşit
Tüt-: (duman vs.) tütmek
Tütün: duman
U-Ü
U-: gücü yetmek, yapabilmek
Uç-: uçmak
Uçuz: kıymetsiz
Ud: sığır
Ulatı: ve
Uluġ: ulu, büyük, baş kişi
Uluş: ülke
Una-: razı olmak
Ur-: 1. saldırmak 2. (yük) yüklemek
Uvat-: parçalanmak, ufalmak
Uz: usta, zanaatkâr; mahir
Uzat-: yola koymak
Üç: üç (3)
Üçün: için
Ügüz: bk. Ögüz
Üküş: çok
Ülüg: kısmet, talih
Ünte-: ses çıkarmak
Üsk: üst
Üze: ile
Üzül-: kesilmek, arkası gelmemek
Y
Yadıl-: yayılmak
Yakış-: yaklaşmak
Yaln͡gus: bk. Yalnn͡guz
Yaln͡guz: yalnız
Yant(u)ru: geri, tekrar
Yara-: uygun düşmek
Yaraşı: uygun, yaraşır
Yarat-: donatmak
Yarlıġ: ferman
Yarlıġka-: buyurmak krş. Yarlıka-
Yarlıka-: buyurmak, lütfetmek
Yaruk: aydınlık, parlak, nurlu
Yastuk: yastık
Yaşa-: yaşamak
Yat-: yatmak
Yavlak: kötü
Yazuk: hata, kabahat; günah
Yek: şeytan
Yet-: yedeğine almak
Yıd: (güzel) koku
Yıġın-: toplamak; sıyrılmak
Yıġla-: ağlamak
Yılkı: at
Yın͡gak: taraf, yan; cephe
Yıpar: güzel koku, misk
Yig: çok; sık; sıkı
Yigrek: daha iyi; değerli
Yil: yel, rüzgâr
Yime: yine, da/de
Yinçü: inci
Yine: üstelik
Yir: yer
Yirçi: rehber, kılavuz
Yirtünçü: yeryüzü
Yit-: bk. Yet-
Yitti: yedi (7)
Yoġur-: bata çıka yürümek
Yok çıġay: fakir, yoksul
Yokkaru: yukarı
Yol: yol
Yorı- : yürümek, ilerlemek
Yulı-: çekmek, koparmak
Yulıġ: satın alma
Yunt: at
Yün͡g: yün
Yüzlüg: tanınmış, ünlü