Yanlış Öğretilen Zıt Anlamlı Kelimeler

Yanlış Öğretilen Zıt Anlamlı Kelimeler




Karşıt (zıt) anlam konusunda zaman zaman sınavlarda sorular çıkıyor.  Karşıt anlamlı kelimeleri öğretirken yapılan yanlışa ilişkin geçen gün bir açıklama yapmıştım. Videoda  bu güne kadar bize zıt anlamlı olarak öğretilen bazı kelimelerin gerçekte zıt olmadığı yönündeki düşüncemi paylaşmıştım. Video on binlerce eğitimci tarafından izlendi. Çeşitli sorular geldi veya yorumlar yapıldı. Konuyu daha ayrıntılı şekilde ele almak faydalı olacak.

Türk Dil Kurumu karşıt anlamlı kelimelere şu örnekleri vererek izah ediyor: “Anlamları birbirinin karşıtı olan (söz), zıt anlamlı: Aşağı yukarı, ileri geri, siyah beyaz, dar geniş, büyük küçük gibi”

Bu bağlamda karşıt anlamlı kelimelere örnek olarak “Cesur-korkak, açmak-kapatmak, hafif- ağır, kaybetmek-bulmak, zengin- fakir, aç-tok  gibi kelimeleri de örnek verebiliriz.

Gelelim yanlış örneklere;

Beyaz ile siyah veya ak ile kara  zıt kelimelere en fazla  verilen örneklerdendir. Oysa bu kelimeler arasında zıtlık yoktur. Çevremizdeki varlıklar değişik renklerdedir. Renkler birbirinin karşıtı olamazlar. Ne sarının karşıtı kırmızıdır. Ne yeşilin karşıtı mavidir. Beyazın açık, siyahın ise koyu olmasından kaynaklanan bir zıtlık düşüncesi olabilir ancak bu durumda zıt olan kelimeler açık ve koyu kelimeleridir, renkler değil. Bazıları siyah ve beyazın renk olmadığı gibi bilimsel yaklaşımlar sergilese de binlerce yıldır dilimizde renkler sayılırken siyah ve beyaz renk olarak kabul edilir. Birisine gömleğinin rengini sorduğunuzda beyaz veya siyah diyebilir.  Benim kişisel düşünceme göre renklerin birbiriyle karşıtlığı yoktur.

Bu güne kadar bize zıt olarak öğretilen yaz- kış kelimeleri aslında zıt anlamlı değildir. Bir yıl 4 mevsimden oluşur. Yazın zıddı ne ilkbahardır ne sonbahar ne de kıştır. Burada yazın sıcak kışın ise soğuk olmasından kaynaklı bir his ile mevsimleri zıt olarak öğretmek doğru değildir. Burada zıt olan soğuk ve sıcak kelimeleridir. Yaz ve kış farklı iki mevsim olup birbirinin zıddı değildir.

Zıt olmayan başka bir kelime ise tatlı ile acıdır. Tatlının zıddı olarak acı öğretilse de bunlar diğer tatlar gibidir ve aralarında zıtlık ilişkisi yoktur. Birisi kalkıp tatlının zıddı ekşidir veya mayhoştur da diyebilir. Burada zıt diyebileceğimiz bir durum yoktur. Birbirinden farklı tatlar vardır. Acı ile tatlı birbirinin zıddı değildir.

Karşıt anlama yanlış örneklerden birisi de sabah ile akşamdır. Sabah gündüzün başlangıcı akşam ise gündüzün bitişi olduğu için sanki birbirinin zıddı gibi düşünülmektedir oysa sabahın zıddı ne öğlen ne ikindi ne de akşamdır. Bunlar günün farklı zaman dilimleridir.

Yanlış örneklerden birisi de dün ve yarın kelimeleridir. Geçmiş ve gelecek kelimeleri arasında bir zıtlık vardır ama dün, bu gün, yarın, ertesi gün gibi kelimeler arasında bir zıtlık aramak doğru olmaz. Bunlar farklı zaman dilimleridir ve aralarında  karşıtlık yoktur.

Bir başka yanlış örnek ölmek ve doğmak kelimeleri olarak karşımıza çıkar.  Ölü olmanın zıddı yaşıyor olmaktır, doğmak değildir.

Yine kitaplarda ve internet sitelerinde  zıt anlamlı olarak verildiğini gördüğüm bazı yanlış örnekler şunlardır:

Buçuk-tam:  Bence tamın zıddı buçuk değildir. Olsa olsa tamın zıddı eksik olur, buçuk değil.

Deniz –kara: Bu bakış açısıyla karanın zıddı okyanus veya göl de olabilir. Dolayısıyla böyle bir zıtlık doğru değildir.

Doğmak-ölmek: Ölmenin zıddı yaşamak kelimesi olabilir belki ama doğmak ile ölmek arasında zıtlık olduğunu düşünmüyorum.

Dövmek- sevmek: Sevmek kelimesinin zıddı olsa olsa nefret etmek olur. Dövmek kelimesi kesinlikle sevmek kelimesinin karşıtı değildir.

Göğüs-sırt: Vücudumuzun bir bölümü diğerinin zıddı olamaz. Ayak ile baş, el ile ayak zıt olmadığı gibi göğüs ile sırt da zıt değildir.

Dik- eğik: Dik kelimesinin karşıtı yatık olabilir. Eğik dikin zıddı değildir.

Görüldüğü gibi gerçekte karşıt olmayan birçok yanlış örnek değişik kaynaklarda yer almaktadır. O kaynağı yazanların kişisel kanaatlerine göre böyle bir durum ortaya çıkmaktadır.

Karşıt anlamlı kelimeleri belirlemek için herkesin kabul edeceği bir yöntem bulmanın gerektiğini düşünüyorum. Böylece bu konudaki farklı öğretilerin önüne geçilmiş olacaktır.

Ben yöntem olarak bir şeyin tam zıddını bulmak için  soru soruyorum ve cevabında hayır dedikten sonra tam zıddını arıyorum. Şayet bir tek cevap veriliyorsa o kelimenin zıddı oluyor. Ama birden farklı  cevap verilebiliyorsa o zaman bir zıtlık söz konusu olmuyor. Örneklerle açıklayayım:

Adam zengin mi?  Hayır Fakir
Pencere açık mı? Hayır kapalı
Aç mısın? Hayır tokum.
Çantan hafif mi? Hayır ağır.
Bu örneklerde görüldüğü üzere verilen kelimelerin zıddı vardır. Doğru örnekler açısından bu örneklerin yeterli olacağını düşünüyorum.

Bu yöntemi, yukarıda izah ettiğim yanlış öğrendiğimiz kelimeler için uygulayıp değerlendirelim.

Gömleğin siyah mı? Hayır mavi, sarı, yeşil, beyaz gibi cevaplar verilebilir. O zaman tek cevap olmadığı için siyahın zıddı beyaz değildir.
Eve sabah mı döneceksin?  Hayır öğlen, öğleden sonra, ikindi vakti, akşam veya yatsı döneceğim gibi cevaplar verilebilir öğle ise sabahın zıddı akşam değildir.
Memlekete  en son yazım mı gittin? Hayır, ilkbaharda, sonbaharda veya kışın gittim denilebilir. Yaz, kışın karşıtı değildir.
Elma tatlı mı? Hayır ekşi, mayhoş denilebilir. Tatlının zıddı acı değildir.
Adam kazada öldü mü? Hayır yaşıyor. Ölmenin zıddı doğmak değildir.

Yazmış olduklarım tamamen kişisel düşüncemdir. Bu düşünceme katılacaklar veya katılmayacaklar olabilir. Bu konuda, işin sorumlusu olan Türk Dil Kurumunun bir çalışma yapması gerektiğini düşünüyorum. Böylece hem ders kitaplarını hem de yardımcı kaynak kitaplarını hazırlayanlar TDK’nın çalışmasını esas alacağından öğretimde birliktelik sağlanmış olur.

Not: Yazıyı yayımladıktan sonra sosyal medyada yapılan yorumlarda bir yorumcu benim yanlış düşündüğümü belirterek renklerin karşıtı olduğunu "kırmızının karşıtının yeşil olduğunu" yazması" başka bir yorumcunun "renklerin karşıtı vardır ve kırmızının karşıtı mordur" diye savunması, bazı eğitimciler dün-yarın kelimelerinin zıt olmadığı konusunda beni desteklerken bazı eğitimcilerin bunların zıt olduğunu savunması yine sabah akşam konusunda farklı görüşlerin ileri sürülmesi bu konuda TDK tarafından mutlaka bir çalışma yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır.

Doğan CEYLAN

 

Yorumlar (0)