Hitabet ve anlatım sanatı, doğallık, akıcılık, üslup, duruluk, akıcılık

Hitabet ve anlatım sanatı, doğallık, akıcılık, üslup, duruluk, akıcılık

Konumuz: Hitabet ve anlatım sanatı, doğallık, akıcılık, üslup, duruluk, akıcılık

Hitabet ve anlatım sanatı, doğallık, akıcılık, üslup, duruluk, akıcılık

Doğallık

Anlatımda yapaylığa düşmeden konuşmanın gerektirdiği ses tonuyla konuşmaya doğallık denir. Bu özellik, diksiyonun vazgeçilmez öğelerinden birisidir. Doğallığın önemi, kişinin kendine ait konuşmalarından çok, sesiyle canlandırdığı metinlerde ortaya çıkar.

Bağırma

Bağırma, insan sesinin en doğal görünüşlerinden biridir. Bağırma sesi çıkarılırken gerekli hecede ünsüzün şiddetlendirilmesi ve buna aynı şiddette süresi uzatılan ve yükseltilen ünlünün katılması gerekir.

Gülme

İnsana özgü doğal ses çıkarma biçimlerinden birisi de gülmedir. Gülme doğal olmakla birlikte doğal biçimde canlandırılması kolay değildir.

Hıçkırık (Ağlama)

Kimi dramatik olay ve durumları aslına uygun olarak seslendirme ve canlandırma biçimine diksiyonda hıçkırık (ağlama) adı verilir. Diksiyonda doğallık sağlayacak becerilerden biride hıçkırığı gerçeğine en yakın biçimde çıkarabilmektedir.

Anlatım Alıştırmaları

Doğallık, bağırma, gülme ve hıçkırık (ağlama)gibi diksiyonu bütünleyen özellikler yerli yerinde ve kıvamında kullanabilirse konuşmayı albenili duruma getirebilir. Bu bakımdan sınıf içinde sırayla bu dört eylem tekrarlanabilir.

Üslûp

Konuşmacının duygu, düşünce ve bilgilerini karşı tarafa aktarmasına üslûp adını verdiğimiz değişik yollar kullanılmaktadır.

Sade Üslûp

Doğal ve açık anlatım özelliğine “sade üslûp” denir. Bu üslûpta uzun ve süslü sözler, gösterişli parlak hayaller yerine kolay anlaşılır bir tarz esastır. Kolay ve pratik öğretmek, eğlendirmek ve üslûbun niteliklerindendir.

Yüksek üslûp

Düşünceler ve duygular çok yüksek, sanatlı ve görkemliyse bu tür anlatıma “yüksek üslûp” adı verilir. Bu üslûpta kelimeler, seçkin ve parlaktır. Sade ve kolay anlaşılan cümleler yerine imajlara ve söz sanatlarına dayalı ifadeler kullanılır. Bu üslûbu kültürlü insanlar anlar.

Karışık üslûp

Herkesin anlayacağı nitelikteki anlatım özelliğine de “karışık üslûp” denir. Bu tür söyleyişte sade ve yüksek üslûbun karışımı görülür. Bu üslûbu her sınıftaki insan anlayabilir.

Üslûpla İlgili Çalışmalar

1.1: Karışık üslup

Bu sonuçlardan şunu anlıyoruz; ilk karşılaştığımız zaman nasıl göründüğümüz, nasıl bir yüz ifadesine sahip olduğumuz ve nasıl konuştuğumuz, ne konuştuğumuzdan daha önemli olmaktadır.

Yukarıdaki üslûp türlerine uygun parçalar bulunuz ve sınıfta okuyunuz.

Sınıf içinde yukarıdaki üslûp türlerine uygun konuşmalar yapınız.

Üslûp Özellikleri

Nasıl ki her yazının üslûp açısından bir özelliği varsa her konuşmanın da kendine özgü bir üslûbu vardır. Konuşmanın karakterini biraz da üslûp belirler. Konu ile seçilen üslûp arasında bir uygunluk sağlanamazsa konuşma başarısız olur. Bu açıdan üslûp ile ilgili temel bilgilere sahip olmak. üslûbun inceliklerine dikkat etmek ve üslûbu belirlerken üzerinde düşünmek gerekir.

Bir konuşmacının söylemek istediğini anlayabilmek dinleyenler açısından önemlidir. Konuşmasında çok sayıda yabancı kelime kullanan, bir yığın terimleri arka arkaya sıralayan, biraz dinlemeden sonra usanç veren bir konuşmacıyı kimse dinlemek istemez.

Bir konuşmada aranması gereken üslûp özelliklerini aşağıdaki başlıklarla ortaya koyabiliriz:

İçtenlik

Bir konuşmacıda bulunması gereken en önemli özellik içtenliktir. Çünkü, gönülden çıkmayan bir söze, inanmadan söylediğiniz bir söylediğiniz bir düşünceye kendiniz kabul etmediğiniz için başkalarını inandırmanız çok zordur. Bu durumda rol yapmanız ve yapmacık olmanız gerekir. Bunlar ise doğru, güzel ve etkili konuşmanın düşmanlarıdır.

Konuşmanın içten, yani samimi olması da anlatımın özelliklerindendir. Anlatımın içtenlik tanıması demek; ancak inancımıza ve düşüncemize uygun şeyleri, içimize doğduğu gibi konuşmak demektir. Doğruluğuna inanmadığı bir düşünce ya da içine doğmayan bir duygu üzerinde yazan kişi, kendini zorlar. Bu yüzden anlatımı içten ve doğal olmaz. Bu da konuşmanın etkili olmasını engeller.

Duruluk

İyi bir konuşmacının mutlaka bir amacı vardır. Hiç kimse boşu boşuna konuşmak istemez. O halde konuşmanın anlaşılması ilk şarttır. Bunun gerçekleşebilmesi ise sözlerin açık ve duru olmasına bağlıdır. Konuşmacının ağzından çıkanların kulağımıza pürüzsüz bir biçimde ulaşması da duruluğu özelliklerindendir. Hiç kimse konuşmacıyı dinlerken bulmaca çözmek zorunda kalmayı istemez. Duru bir anlatım, sözün anlamının kolay kavranmasını sağlar. Söz sanatlarıyla yüklenmemiş, süssüz ve tumturaksız anlatıma “duruluk” adı verilir. Düşünüldüğü gibi konuşmak, gereksiz mecazlara ve sanatlara kaçmamak, konuşmanın anlamca dolgun olmasını ve rahat anlaşılmasını sağlar.

Akıcılık

Bir konuşmanın rahat ve kolay anlaşılması, kelimelerin dile dolaşmaması, dinleyicilerin rahatsız olmadan anlayabilmeleri durumuna “akıcılık” denir. Konuşmanın akıcı olabilmesi için zaman zaman dinleyicileri dikkatleri toplanmalıdır. Bu amaçla, konunun niteliğine göre, fıkra, nükte, atasözü, deyim, vb. gibi öğelere başvurulabilir.

Her türlü konuşmada söylenmesi güç olan kelimeleri kullanmaktan kaçınmalıdır. Akıcılık, kelimelerin seçiminden ve söz dizimindeki uygunluktan gelebileceği gibi hayal ve düşüncelerin düzenindeki dengeden de doğabilir.

Çok uzun ve girişik sözler de duygu ve düşüncelerin kavranmasını güçleştirir, konuşmanın akıcılığını keser.

İçinde birçok bilimsel terim bulunan konuşmalarda sıkıcı olur. Eğer çok terim kullanmak zorunluluğu varsa bunlar, elden geldiğince arka arkaya getirilmelidir.

Özgünlük

Duygudan ve düşünceden başka, anlatımda özgün olmaya, yani başkalarına benzememeye çalışmak gerekir. Anlatımın özgünlüğü herkesten farklı bir görüş, duyuş ve düşünüş tarzına sahip olunması ve bunların değişik bir tarzda ifade edilmesi demektir.Konuşmalarında belirli bir özgünlüğü olanlar, ileride ünlü hatipler arsına girebilirler.

Herkesin bildiği, en azından pek çok kaynakta var olan bilgileri dinleyicilere aktarmak konuşma sanatı açısından pek hoş bir durum değildir. Her şeyden önce; ortaya konulan duygu, düşünce ve bilgilerin özgün olması gerekir. Bunlara ortaya koyuştaki üslûp da özgün olmalıdır.

Açıklık

Karmaşık ya da yalın bir metin, herhangi bir konuşmanın anlaşılır bir biçimde dinleyiciye aktarılmasına “açıklık” adı verilir. Bunun için sadece boğumlandırma ya da büküm yeterli değil. Konuşmacı seslendirme öğelerini kullanmada elde ettiği beceriyi metnin anlamıyla birleştirebilmelidir. Bu noktada konuşmacının hem ses öğelerini kullanma becerisi hem de konuşmanın içiriğiyle ilgili ayrıntıları verebilme gücü önemlidir. Konuşmacı sanata dayalı konularda yorumunu, düşünceye dayalı konularda ise düşüncelerini öne çıkarabilmeli ve bunları dinleyicilerin hayal dünyasında yaşatabilmelidir.

Bütün bunları hakkıyla yapabilmek için;

Parça iyice kavranmış olmalı ,

Ana düşünce ve duygular, anahtar sözler belirlenmiş olmalı,

Söz içindeki durak yerlerini ve sürelerinin iyi ayarlanmış ve geçişlerin uygun yapılmış olması gerekir.

Yapaylıktan sakınılmalı

Biçim öğelerinin içeriği duyurmada işlevlerinin olup olmadığına dikit edilmelidir.

Kuvvet

Duyguların gerçek değerlerine göre sesin aldığı biçime “ kuvvet” adı verilir. Duygunun önemi, sesin şiddetiyle belirtilmektedir. Ancak, bunun çalışılmayla kazanılacağı, özellikle şiddetli duyguların belirtilmesinde ölçünün çok dikkatle ayrılması gerektiği unutulmamalıdır.

Duygu ve coşku doruklarını iyi hesap etmeyen bir konuşmacı, anlatıma şiddet kazandırmak isterken güç duruma düşebilir; soluğu kesilebilir, yerli yersiz iniş çıkışlarla şiddetli sesler çıkarıp tempoyu ve akışı bozabilir, boğumlanma hataları yapabilir. Bu durum her şeyden önce soluk almanın düzeniyle ilgilidir.

Kuvvet daha çok şiir, tiyatro, hitabet gibi türlerde önem arz etmektedir. Kimi şiirler güçlü tonla kimi şiirler ise aksine yavaş ve düşük bir ses tonuyla okunmalıdır.

İmge

Konuşmacının anlatmak istediklerini bir takım güzel benzetmelerle, hayal ürünleriyle süslenmesine “imge” adı verilir. Anlatımındaki renkli ve çarpıcı görüntüleri, ilginç soyutlamaları dinleyicinin gözünde canlandırabilme gücüdür. Buna dikkat etmeden yapılan konuşma, özgünlüğünü duyurmaktan yoksun olacağından başarısız bir konuşma sayılır. Konuşmaya gerekli imgeleri yerleştirebilmek için, ilkin imgesel özelliklerini kavramak gerekir. İyi bir konuşmacının konuşurken hangi imgeleri ne zaman ve ne şekilde kullanacağını bilme ya da kestirebilme gücüne ulaşması gerekir. İmgeler, değişik kategorileri ve çeşitlere ayrılmaktadır. İmgenin duyurmak ve göstermek istediklerini dinleyicilere iletebilmek için çalışmaları yalın örneklerden başlamak gerekir. Konuşmanın imgesel gücü, diksiyon becerilerinin göstergelerinden biridir. Dinleyiciye konuyu renk, biçim, hareket, ses ve soyutlama biçiminde doğru ve etkili biçimde ulaştırabilmek, büyük bir aşamadır.

Bir konuşmacının konuşmasını ilgi çekici bir duruma getirebilmesi, öncelikle seçeceği imgelerle ilgilidir. Bunun temelinde ise bireylerin gözlem gücü, kişilikleri ve çevreleri yatmaktadır.

İncelik

Anlatımda metnin örtülü ya da açık anlamını, metin içinde içeriğin gösterdiği ayrıntılarda hissettirebilme gücüne “incelik” denir.

İncelik; konuşan kişinin sanatına, bilgi ve görgüsüne bağlıdır. Bu özellik konuşmacının

Başarısını etkileyin en önemli öğelerden birisidir. Sıradan, bayağı sözler söyleyen bir konuşmacı dinleyicilerde beklenen etkiyi uyandıramaz .Çoğu zaman dinleyicileri bezginlik ve usanç içine sokabilir.

Duygunluk

Konuşmacının duygu, hayal ve heyecanlarını dinleyenlere de yaşatabilme gücüne duygunluk adıverilir. Konuşma metnindeki duyarlılığın dinleyiciye hissettirebilmesidir. Anlatıma duyarlık yükleyebilmek, yapaylıktan ve abartıdan sakınarak en doğru seslenmeyi bulmakla gerçekleştirebilir.

Hareket

Konuşmanın gerektirdiği hız veya yavaşlığa hareket adı verilir. Konuşmanın metnin özelliğine göre ağır ya da çabuk söylenmesi niteliğidir. Ağırlık ya da çabukluk, anlatılacak duygu ve düşüncelere göre değişiklik gösterilir.Bir metnin bütününe ait birimlerinde görülen hareket değişikleri arasında uyum sağlanabilmelidir.

Sakin, yumuşak, rahatlık, dayanma niteliği gösteren duygular ağır; coşkulu ve gerilimli duygular hızlı söylemeyi gerektirir.

Taklit

Konuşma esnasında kimi ses ve sözlerin canlandırılmasına taklit adı verilir .Taklit iyi bir diksiyon çoğu zaman önemli bir ihtiyaçtır.Duygu, düşünce ve hayallerin dinleyicilere ses veya hareket taklidi yoluyla aktarılabilmesi son derece önemli bir üstünlüktür.Özellikle, fıkra anlatmada ve özel sohbetlerde bu fark kendini gösterir.

Yorumlar (0)