23.01.2019, 02:33

Dil Bilgisi Öğretimimiz Üzerine Bir Not

Çok öncelerde dil bilgisi konularının öğretimindeki çarpıklıkları ve çelişkileri uzun uzun tartışırdık. Zamanla bunların boşuna yapılan tartışmalar olduğunu görüp vazgeçtim.

Çünkü MEB’in grameri ÖSYM’ye uymaz, ÖSYM’nin sorduğu gramer akademik gramerden farklıdır, akademik kaynaklar birbirleriyle sürekli çelişir. Türkiye Türkçesinin bir ortak grameri bile yoktur. Bildiğim kadarıyla bu soruna akademik camiada Seda Balyemez dışında dikkat çeken de şimdiye kadar pek olmadı..

Ülkemizde biz dilin mantığını, işleyiş ve gücünü göstermek yerine terimler öğretiriz. Dolaylı tümleç mi desek yer tamlayıcı mı, birleşik cümle var mı yok mu, diye sözcüğüne zarf fiil mi desek edat mı, şey sözcüğüne zamir mi diyelim isim mi, gibi gibi gibi. ”diye” sözcüğünün kendisi kimsenin umrunda değildir ama bu sözcüğe bir isim vermek ülkemizde herkesin sorunudur. İlkokuldan üniversiteye kadar maalesef dilin kendisi yerine terimler tartışılıyor, isimlendirmeler öğretiliyor. Şimdiye kadar yapılan şey dilin doğasını tasvir etmek yerine Batı dillerine göre oluşturulmuş gramer şablonlarını ve terimleri Türkçeye giydirmeye çalışmak olmuş. Gerçekten çok üzücü bir durum.

Görselde bir sınavlara hazırlık grubundan alınmış bir soru var. Dil bilgisi öğretimimiz Türkçenin bir tarihi yokmuş gibi dilimizi sadece günümüz Türkiye Türkçesine göre tanıttığı için çelik sözcüğünde ek olmadığını sanıyoruz.

Yorumlar (0)