İçtümce Kavramının Eksikliği

İçtümce Kavramının Eksikliği

(2)’deki örnekte, öğrencilerin içtümcenin özne konumundaki öğeye niçin tamlayan durumu yüklendiğine ilişkin sorularına tekrar dönelim. Elbette, bunun yanıtını verebilmek için öncelikle içtümce kavramının dil bilgisi kitabında bulunması gerekecektir. Ancak, kitaplarda böyle bir kavrama değinilmemektedir, dolayısıyla da böyle bir tümceyi öğrencinin üretebilmesi için verilen bilgiler yetersiz kalmaktadır. Örneğin, böyle bir tümceyi öğrencinin üretebilmesi için verilen bazı bilgiler, yabancılar için hazırlanmış bir kitapta sıfat-fiil başlığı altında şöyle sunulmaktadır:

“Bu ekler ile fiillerden, sıfatlar ve isimler yaparız: geçmek: geçen gün, çıkmak: çıkar yol, çıkmaz sokak ... Sıfat-fiil eklerinin çoğu, zaman ekleridir: gelecek yolcu, dinmez ağrı, çalar saat ... -an (-en) sıfat-fiil eki daha çok şimdiki zaman anlamı verir: hazırlanan rapor, dalgalanan bayrak ...

Fiillerin çoğu, sıfat-fiil eklerinin hepsini almazlar. Bu yüzden sıfat-fiil eklerini fiiller ile beraber öğreniriz: Destursuz bağa gireni sopa ile kovarlar. Akacak kan damarda durmaz ... Sıfat-fiil eklerini bazan isim gibi kullanırız: Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Paralarını çalana ceza verdiler. Parayı veren düdüğü çalar”

Şimdi bu bilgilerden yararlanarak öğrencinin tümce üretmesi olanaklı mıdır? Aynı tarihsel köke bağlandıkları için, burada türetim ekleri ile sıfatlaştırma ekleri birlikte ele alınmış, sıfatlaştırma dönüşümünün açıklanmasına geçen gün, çıkmaz sokak gibi örneklerle başlanmıştır. Böylece öğrenci, bir tümceyi sıfat içtümcesi yapmak ile bir sözcükbirimin tarihsel oluşumunu birlikte değerlendirmek zorunda kalmaktadır.

Çoğu yabancı öğrencinin zihinlerini bulandıran bir başka açıklama da sıfat-fiil eklerinin çoğunun zaman eki olduğu açıklamasıdır. Bu örneklerdeki –(y)EcEk, -mEz eklerinin zaman ekleri olduğu yönündeki açıklama öğrencinin bu yapıyı öğrenememesi için aslında yeterli bir açıklamadır.

Yine “eylemlerin çoğu ‘sıfat-fiil’ eklerinin hepsini almaz” açıklaması ve dolayısıyla “sıfat-fiil eklerini fiiller ile beraber öğreniriz” yaklaşımı bu eklerin adeta türetim eki olduklarını söyler gibidir. Dolayısıyla, bu açıklamalar (5)’teki tümceler arasındaaki ayrımı açıklamakta zorlanır:

5.Örnek

a. Yarın adam gelecek.

b. Yarın gelecek adam arkadaşım.

c. Adam benim oraya geleceğimi söyledi.

ç. Türkçe dil bilgisinin geleceği tartışılıyor.

-(y)En ekinin bildirdiği zaman ile ilgili de çeşitli açıklamalar bulunmaktadır. Yabancılar için hazırlanmış bir kitapta bu ekin şimdiki zaman belirttiği, bir başka kitapta geniş zaman belirttiği, bir başkasında ise durum belirttiği söylenmektedir. Yine –Dİk eki için de söz konusu kitaplarda geçmiş zaman bildirdiği açıklaması yer almaktadır. Bu kitaplardaki açıklamalara göre, yabancı bir öğrenci (6)'daki tümceleri yanlış olarak değerlendirecektir:

6.Örnek

a. Dün konuşan adamı tanıyor musun?

b. Şu anda konuştuğu adamı tanıyor musun?

Oysa birbirinden bağımsız pek çok dilbilimsel çalışmada bu eklerin aslında zaman değil görünüş belirttiği açıklaması yer almaktadır (Kennelly 1990; Erguvanlı-Taylan 1993; Dietrich 1995). –(y)En ve –Dİk eki arasındaki ayrımın zaman ayrımı olduğu yönündeki açıklama, öğrencilerin bu tümceleri üretebilmesini ve anlayabilmesini zorlaştırmaktadır. (6)’da verilen örneklerdeki tümce çiftinin ayrımını açıklamada içtümce kavramına ve dolayısıyla derin yapılara başvurmaktan başka çare yok gibidir. Ancak o zaman, öğrenci birinci tümcede, içtümcedeki özne konumundaki AÖ'nün, ikinci tümcede de özne konumunda olmayan AÖ'nün baş ad olduğunu görebilir. Bunu (7)’de görebiliyoruz:

7.Örnek

a. Sen [adam dün konuş-] adamı tanıyor musun?

b. Sen [o şu anda adamla konuş-] adamı tanıyor musun?

(5b) ve (5c)’deki tümceler arasındaki ayrım da, söz konusu anlayışta ‘bu eklerin bazan da isim yaptıkları’ yönündeki bir açıklamayla geçiştirilmiştir. Buna koşut olarak, –(y)En ekinin de (8a) örneğindeki gibi tümcelerde adlaştırma yaptığı açıklanmaktadır. Oysa bu tümcede bir eksiltme, bir silme söz konusu olduğu çok açıktır:

8.Örnek

a. Paralarımı çalana ceza verdiler.

b. Paralarımı çalan (adam)a ceza verdiler.

Geleneksel dil bilgisi anlayışında, ‘fiilimsiler’ başlığı altında ele alınan sınıflandırmalar da Türkçe öğreniminde önemli sorunlar yaratır. Adlaştırma yapan ekler isim-fiiller, sıfatlaştırma yapan ekler de sıfat-fiiller başlığı altında sunulur:

Böylece öğrenci, (9)'daki tümcelerde, köşeli parantez içindeki içtümceleri sıfat içtümcesi olarak öğrenecektir:

9.Örnek

a. Müdür [öğretmenin gelmeyeceğin]-i söyledi.

b. [Öğretmenin gelmediği] doğruymuş.

c. Müdür [öğretmenin gelip gelmediğin]-i sordu.

Yorumlar (0)