Ulama nedir, Ulama örnekleri, Ulama özellikleri

Ulama nedir?, Ulama örnekleri, Ulama özellikleri

Diksiyonun özelliklerinden biri de “ulama”dır. Genel olarak tanımlarsak bir kelimenin sonundaki sessiz harfin ardından gelen kelimenin sesli harfle birleştirilerek seslendirilmesine ulama diyoruz. Ulama, söz akışına pürüzsüzlük ve tatlılık verir. Uygun ulama ile yapılan konuşmalarda veya seslendirmelerde ses bir nehrin akışı gibi sakin ve düzenli olarak ilerler.

Türkçede yer alan ulama özelliklerini aşağıda anlatalım:

1.            Sessiz harfle biten bir kelimenin son harfi sesli harfle başlayan yanındaki kelimenin ilk harfiyle birleşir.

Yazıda                             Konuşmada

Ak--şam-- ol--du.            Ak--şa--mol--du.

E--lim--den-- al--dı.        E--lim-de--nal--dı.

2.            Orijinal yapılarında “b,c,d,g” harfleriyle biten kelimeler vardır. Bunlar yalın kaldıklarında “p, ç, t, k”ya dönüşürler. Yazı dilinde sonlarına ek aldıklarında yumuşak konumlarına dönerler. Örneğin Arapça orijiniyle “kitab” Türkçede “kitap” şeklinde yazılır. Ancak yanına ek aldığında “kitabım” örneğinde olduğu gibi “p”, “b”ye dönüşür. Konuşma dilinde ise ulama bu kurala paralel olarak aynı kelimeyi bir sonraki kelime ile ilişkilendirir. Yazı dilinde sert olan harf ulama ile yumuşar.

(Orijinali) Yazı Dilinde İfadesi               Konuşma Dilinde İfadesi

(Mahmud) Mah--mut ev--len--di.          Mah-mu--dev--len--di.

(Mes’ud) Mes--ut ol--du.                       Me--su-dol-du.

(Kitab) Ki--tap al--dı.                             Ki--ta--bal--dı.

3. Türkçede kelime sonundaki “k” ünsüzünü, “h” ünsüzü ile başlayan bir kelimenin izlemesi durumunda “h” ünsüzü düşer. İki kelime birbirine bağlanır.

Yazı Dilinde                      Konuşma dilinde

Ye--mek ha--ne               Ye--me--ka--ne

E--rik ho--şa--fı                E--ri--ko--şa--fı

4.            Eğer kelimeler arasında durak olursa, kurala uygun olsa da ulama yapılmaz.

Yazı Dilinde                                 Konuşma dilinde

İstiyorum, onu göreceğim.         İstiyorum, onu göreceğim.

Koşuştururken, okulu unuttu.     Koşuştururken, okulu unuttu.

5.            Bazı durumlarda iki ayrı kelimenin tek heceli olan ilkinde bir ünlü düşer ve iki kelime birleşir.

Yazı Dilinde         Konuşma dilinde

Ne i--çin               Ni-çin

Ne a--sıl               Na-sıl

Ne ol--du             Nol-du

Alıştırma: Ulama

  1. Aşağıdaki şiirde ulama noktaları altları çizilmek suretiyle gösterilmiştir. Önce bu işaretlerin hangi ulama kuralından kaynaklandığı üzerinde çalışınız. Ardından bu işaretlere dikkat ederek metni gerekli ulamaları yaparak okuyunuz.

Daracık Menzilimde Bir Ağacım Vardı

1) Daracık bir menzil burası. Bir avuç kadar dar. Ağaç ol, konuşurum, duy beni yeter. Ayrı dünyamızda olsun, duyarım seni. Yürek olsun sende, sevgi olsun. Olsun, yeşillik yeşersin yerinde Sen şen ol ağacım, tüm dünya kadar.

2) Benim selvimi özlüyorum şimdi. Başımı okşayan bir şefkat eli vardı. Dünyayı görürken gözlerim. Göğsünün sıcaklığında kaybettiğim Şimdi başım senin kollarında selvim Senin dallarında ellerim

3) Bir gün seninle de kavuşacağız Kana yaprak kemiğe odun Bedenimiz eriyip gitmiş olacak İkimizin ağacı doğacak yeniden Çürümezse benim bir mezar başlığım Senden bir kaç odun parçası Ve benden bir kaç kemik kalacak Ve eğer senin de bir ruhun olursa Bahçemiz ikimizin olacak

 

2) El pençeyim, mahzunum bugün Bekleşen ruhlarımızda dolaşan asırların Rüzgarında

Dans ederken engin eğlencelerinde sen Mahsunum, dostsuzum, yalnızım Evladım bile unuttu beni, dağlarım unuttu Kokularını paylaştığım çiçekler şimdi Ve varlığımı paylaştığım fani “sevdiğim” Şimdi senin göğsünde şenliği hayatın Bağrındaki kuşlardan biri de ben değilim.

3)Saçlar yemyeşil de olurmuş Çiçeğe dönermiş dudaklar Emanet bedenimi özlüyorum şimdi Bahçendeki çiçeklerde kendimi arıyorum Yaprak yaprak inleyişlerini duyuyorum Bir zikir günü ki bugün gecemi kaplar Fani ağacım başucumda, sevdiğim ağacım Bugünkü günüm bir gün senin de gecene dolar Sendeki emaneti de teslim alır toprağın

4) Şimdi Baki’yi özlüyoruz birlikte Fenadan bekaya seyahatin hayalleri Bu bir avuç, bu daracık menzilde Tek tesellimiz bizim şimdi

     Muhammed Bozdağ

  1. Aşağıdaki metinde ulama noktalarını tespit ederek çiziniz. Ardından ulamalara dikkat ederek okuyunuz.

Kalıplar

İnsanlar kendilerine kişilikleri için çizdikleri zihinsel kalıpların dışına çıkamazlar. Bizler çözümü defalarca duyduğumuz halde kendimizi oturttuğumuz dar çerçeveden çıkış için gayret göstermeyen garip insanlarız.

Hayatın bazı insanlara “tesadüfen başarma, yükselme, zengin olma vs.” şansı tanıdığını zannedenimiz çoktur. Bir çoğumuz müzisyenlerin, yazarların, şairlerin, para babalarının bu işi anne karnında kendilerine verilen kabiliyetlerle gerçekleştirdiklerini sanırız. Bu inanca göre bazılarının ne maharetli anneleri varmış. Bu yanlış zanları kabul etmeyen bir çok insan bile farkında olmadan aynı kalıplarla kendisini kilitlemiştir.

En meşhur zenginlerin bir zamanlar simit sattıklarını, ayakkabı boyacılığı bile yaptıklarını öğrenince şaşırırız. Birçok yazarın vaktiyle kalemi bile tutamamalarına inanamayız. Neden bazı insanlar bazıları arasında sıyrılıverir veya “sivriliverirler.”

Adaletli ve şefkatli yaratıcı, Normal şartlar altında doğan her insanı her türlü başarıya ulaşabilmelerine imkan tanıyan bir potansiyelle dünyaya göndermiştir. Ancak dünyaya geldikten sonra sınırlılıklar başlatılır. Anne-babası veya çevresi tarafından aşağılanan bir çocuk etrafında kalıplar başlamıştır. Daha sonra insan “var olduğunu” hissettirmek amacıyla çırpınmaya başlar. Bakkaldan getirilen bir ekmek, ilk karne notları, takdim edilen bir çiçek, içinde bu amacı gizli tutar.

Oysa bazı insanlar “bu olmamış”, “sen bunu başaramazsın” demekten çekinmezler. Bizler de çoğu zaman sözleriyle cinayet işleyen, kabiliyetleri körelten; başarısızlık, çekingenlik, korkaklık imajı oluşturan insanlardanız ne yazık ki!.. Yas tutmayı sevdiğimiz kadar eleştirmeyi, olumsuzlukları ileri sürerek karanlık bir zihinsel tablo oluşturmayı seviyoruz.

Merhum Z. Gündüzalp’in “İnsan ne düşünüyorsa odur.” Dediğini çok duyduk. Anthony Robbins, Sınırsız Güç kitabında insanların hayal kurarken ve düşünürken kullandıkları “olumsuzluk” imajlarını en kötü engel olarak görür.

Her büyük başarı bazen yüzlerce başarısızlığın arkasında parıldar. Oysa eski bir Rus imparatoru “yenile yenile yenmeyi öğrendiğini “ söyler. İnsan her teşebbüsünde hedefine ulaşamadığında bunu başarısızlık olarak görürse bulunduğu noktada çakılır. Oysa durumu yeniden inceleyen insan için her başarısızlık başarıya bir adım daha yaklaşmanın işaretidir. Ani yükselişlerin ise gerçek başarıyla ilişkisi yoktur. Bir balon gibi patlar ve söner.

Hayalimizde yaşadığımız iç konuşmaların fiillerimizde oluşturduğu sınırlara bakınız: “Zengin olmak mı? Bu iş için büyük sermaye lazım. Yazar olmak mı? Konuşmasını bile bilmiyorum; annemin karnında böyle bir şey öğrenmedim. Meydanlara çıkıp ‘benim işçim,benim köylüm’ diye konuşmak mı? Ben Süleyman değilim.”

Sevgili kardeşim... Ya siz ne siniz? Erkek ve kadın arasındaki küçük bir farktan başka kimin beyni kimin beyninden küçük veya büyük. Kaderin sahibi kimseyi başarısızlığa zorla mahkum etmemiştir. Ortamın sürükleyişine kendimizi kaptırdığımızda “Ortam sürükleniyorsa sürünmekten başka yapacağımız hiç bir şey yoktur.” Ne yazık ki en çok ihmal ettiğimiz görevlerimizden biri dinimizin ilk emridir. Az okuyoruz veya hiç okumuyoruz.

Başarılı bir insanlar topluluğuna takılıp başarıya uçmuyorsak başarının dinamiklerini incelemeliyiz. Başaranların hayatı ve yaptıkları bu konuda bize yol gösterecek en açık ışıktır. Başka türlü bizi pasifize eden kendi kalıplarımızdan kurtulamayacağız. Fıtrat kanunlarının işleyişini bilmek zorundayız.

(Muhammed Bozdağ)

Yorumlar (0)