Azınlık dilleri, bölgesel diller, yerel diller

Azınlık dilleri, bölgesel diller, yerel diller

Konu: Azınlık dilleri, bölgesel diller, yerel diller.

BM Genel Kurulu tarafından etnik, dini ve dilsel olmak üzere üç başlık altında değerlendirilen azınlık kavramı,2 Avrupa Konseyi Ulusal Azınlıkların Korunması için Çerçeve Sözleşmesi’ndeki tanım, bugünkü AB terminolojisindeki azınlık teriminin de temelidir:3

‘Sayısal olarak bir devletin nüfusunun geri kalanına göre az olan, egemen olmayan konumda bulunan, üyeleri etnik, dinsel ya da dilsel açıdan nüfusun geri kalanından ayrılan özellikler taşıyan ve kültürlerini, geleneklerini, dinlerini ya da dillerini korumak amacıyla üstü örtülü bir dayanışma duygusu gösteren bir gruptur.’ 

Ancak ‘ulusal azınlık’ kavramı için bütün devletler tarafından kabul gören genel bir tanım bulunmamaktadır (Preece 1998: 14). Bu nedenle, her devlet kendi topraklarında hangi kesimlerin azınlık olarak değerlendireceği konusunda iyi niyete ve devletler hukukunun genel prensiplerine uygun olmak kaydıyla gerekli iradeye sahiptir.4 Bir topluluğun azınlık sayılabilmesi için gerekli koşullar ise şu başlıklar altında toplanabilir:

  • Nüfusun çoğunluğundan sayı bakımdan daha az olmak, ancak farklılıklarını devam ettirebilecek yeterlikte bulunmak.
  • Nüfusun çoğunluğundan dil, din, ırk veya etnik bakımdan herhangi bir bölgede veya ülke genelinde farklı olmak.

  • Kültürünü, geleneklerini, dinini veya dilini korumaya yönelik bir dayanışma duygusu içinde olmak.

  • Nüfusun geri kalanı üzerinde hakimiyet tesis etmemiş olmak.

  • Ülke vatandaşı olmak, misafir işçi, göçmen, sığınmacı, vatansız vb. olmamak.

Dilsel azınlık ise siyasal, hukuki, sosyolojik görünümlerinin dışında, dilbilimsel anlamıyla, aynı siyasal veya ulusal çevrede yaşayan halkın çoğunluğunun konuştuğu dilden farklı bir dili konuşan dil topluluğudur (Hartmann & Stork 1972: 142). Bölgesel veya Azınlık Dilleri İçin Avrupa Bildirisi’nde (B/ ADAB)6 azınlık dilleri veya bölgesel dil şöyle tanımlanmıştır: Devletin herhangi bir bölgesinde (territory) devletin kalan diğer nüfusundan sayıca daha az olan milliyetler tarafından geleneksel olarak kullanılan, (ii) devletin resmî dilleri arasında yer almayan, resmi dil/dillerin diyalekti veya muhacirlerin dili olmayan diller’.

Yukarıdaki tanımda olduğu gibi azınlık dilini sadece nüfus ölçütüne indirgeyen veya bununla birlikte bazen yasal açıdan yaklaşan tanımlar nesnellikten ve toplumdilbilimsel gerçeklikten uzak kalmaktadır. Nüfus olarak azınlık konumunda olan bir topluluğun dilinin resmi dil olması önünde herhangi bir engel yoktur. Diğer taraftan, azınlık teriminde olduğu gibi, azınlık dilinin de ülkeden ülkeye veya örgütten örgüte değişen tanımları vardır. Bu yüzden bir ülkede azınlık dili olarak tanınan bir dil, bir diğer ülkede bu statüden yoksun olabilmektedir. Bu bakımdan, örneğin aynı örgüt çatısı altında bulunan ülkelerin azınlık dillerine karşı farklı yaklaşımları ve uygulamaları vardır. Örneğin Rusya Federasyonu, Ulusal Azınlıkların Korunması Hakkında Çerçeve Anlaşması’nı imzalamış, Avrupa Birliği Bölge ve Azınlık Dilleri Sözleşmesi’ni ise imzalamakla birlikte henüz onaylamamıştır.

Konunun yasal yönünü ilgilendiren bu gerçeklik bir tarafa bırakılırsa, nesnel toplumdilbilimsel ölçütlerden hareket edilerek bazı nicel, nitel, yapısal ve işlevsel veriler temelinde azınlık dilinin tanımını yapmak mümkündür. Kasbarian (1997: 186), azınlık dilini on toplumdilbilim ve dil-dışı ölçüt temelinde belirlemektedir. Buna göre azınlık dili; resmi dil, resmi dillerden biri veya ulusal dil gibi herhangi bir resmi statünün yanı sıra resmi ve idari metinler gibi kurumsal kullanımdan da yoksun olan dildir. Ayrıca azınlık dili, araç dil veya eğitim dili özelliği taşımaz; görsel-işitsel medyada kullanılmaz ve yazılı kullanımdan tamamen veya kısmen yoksun olduğu için daha çok sözel olarak aktarılır ve edinimi de okulda değil büyük oranda aile ortamında gerçekleşir. Diğer taraftan, toplumsal sınıf atlama, meslekte ilerleme bakımından konuşuruna hiçbir katkı sağlamadığı için toplumsal getirisi olmayan ve diğer dillerle ‘rekabet temelli işlev dağılımı’ ilişkisi içerisinde değil ‘tamamlayıcı işlev dağılımına’ dayalı uzun süreli sabit bir ilişki içinde bulunan ve nihayet ölçünleşme (normalisation)/standartlaşma süreciyle tanışmamış olan dildir.

Daha çok ülkenin herhangi bir bölgesinde konuşuldukları için ‘bölgesel dil’ veya ‘yerel dil’ adıyla da anılan azınlık dilleri, işlevleri de göz önünde bulundurularak ‘aynı grubun üyelerinin kendi aralarında ve ev içi iletişimde informal konuşmalarda kullandıkları dil’ anlamında ‘vernaküler dil’ terimiyle de nitelendirilirler (Calvet 1997: 291). Bu bağlamda, ana dilleri farklı olan topluluk veya grupların iletişim için başvurdukları dil ise ‘vehiküler dil’ (İng. vehicular language, ‘araçsal dil’) terimiyle ifade edilir. Bu dil, muhatapların dillerinden biri olabileceği gibi, bunlardan farklı bir üçüncü dil de olabilir (Calvet 1997: 289).

Yorumlar (0)