YORUMLAYICI ANLAM BİLİMİ SÖZLÜĞÜ

YORUMLAYICI ANLAM BİLİMİ SÖZLÜĞÜ

Rıza FİLİZOK

Aktifleşme (activation): İlgili semlerin aktifleşmesini, canlanmasını sağlar. Meselâ Apollinaire’in “ Ey Eyfel Kulesi, ey çoban, köprüler sürüsü meleşiyor sabah sabah ( Bergère ô tour Eiffel le troupeau des ponts bêle ce matin “Zone » in Alcools”) mısraını inceleyelim: Bu mısralarda Paris’in Seine nehri üzerindeki köprüleri koyun sürüsüne, Eyfel kulesi, ayakta duran çobana benzetilmiştir yani dikey duran Kule, “ayakta” duran bir çobana; yatay olan köprüler, koyuna benzetilmiştir. /Ayakta/ semi ‘çoban’ın anlamı içinde yoktur; /Ayakta/ semi, /insan/ bağlı seminden çıkarılabilen potansiyel bir anlamdır. Bununla birlikte bu mısra bağlamında /ayakta/ semi, kulenin /dikey/ bağlı semi yardımıyla canlandırılmış, aktuel hale getirilmiştir. Benzeşim kuralından yararlanılmıştır.

Aktifleşmiş “sem” (actualisé): Aktif olan, kullanımda olan semdir. Bunu belirgin semden ayırmak gerekir.Meselâ Zola’nın “Guillaume bir ev işleri kadınıydı.” cümlesinde ‘kadın’daki /dişi cins/ semi nötrdür. Burada /insan/ semi aktif hale getirilmiş ama belirgin sem haline getirilmemiştir; diğer taraftan /zayıflık/ semi bağlı sem olduğu halde belirgin hale getirilmiştir.

Aktör (acteur): Diyalektiğin olaylar düzlemindeki birimidir. Bu birim yüklenilen role bağlı bir sem molekülü taşır.

Alan (champ): Bir sınıflandırma içinde yer alan iki yahut daha fazla taksemden meydana gelen sınıflandırılmış taksem kümesi.Taksemlerin yapılaşmış topluluklarıdır. Meselâ //taşıma araçları// alanı, // otobüs, taksi// ve //kamyon, tır// taksemlerine ayrılabilir. Bunların tamamı //Taşıma araçları// alanına aittir.

Alan (domaine): Sosyal hayata bağlı taksemler gurubudur.

Anlam1 (sens): Anlam, göndergeye de (référence), zihnî kavrama da (representation) indirgenemeyen bir nesnellik düzeyidir. Anlam, anlam bilimi belirtileri (traits) yahut semler (sèmes) yardımıyla analiz edilebilir. Bunlar ancak yorumlama sürecinde durgunlaşan “an”lardır. Algılanan ayırım olgusuyla ve pratikteki özellikleriyle anlam (sens), metnin bir niteliğidir, yalın işaretlerin (göstergenin) niteliği değildir. Bir birimin anlamını bağlam belirler. Bağlam, metnin tamamıdır; küçük anlam bilimi, büyük anlam bilimine bağlıdır. Anlam bilimi planında anlamlı belirtiler (traits), anlam bilimi formlarını kurmak için anlam içeriğine bağlanan temler halinde organize olurlar. Anlam bilimi formları, dönüşüm dizilerindeki yalın “an”lardır.

Anlam2 (signification): Tek bir kelimenin sözlükteki karşılığına “anlam” diyoruz, metinde kazandığı anlama ise “manâ” diyoruz. Bir sözün manâsı (sens), bağlam içinde ortaya çıkan bağlı semler ve ilgili semler tarafından tayin edilir. Bir kelimenin anlamı durgun (statik), manâsı değişkendir (dinamik).

Anlambilimsel Hâl” (cas sémantique): Semler arasında ilişkileri gösteren ve bir birimin semlerini semantik bir yapıda bütünleştiren tümellerdir, yani üniversellerdir (Osm.: küllîlerdir). Hâller, aktanlar arasındaki semantik ilişkiyi ifade eder. Hâl’i “morphosyntaxiques” görevlerle karıştırılmamalıdır. Bunların sayısı azdır. Yorumlayıcı semantik genellikle şu anlambilimsel “hal”leri kullanır: ACC (accusatif)[yükleme hali, -i hâli ] : Bir hareketten etkilenen; ATT (attributif) [yüklem ]: Predikat; BÉN (bénéfactif) : Herhangi bir şeye sahip olmak, herhangi birşeyden yararlanmak; COMP (comparatif): Mukayese, karşılaştırma; DAT (datif) [-a (yönelme hali)]: Bir geçiş sağlayan hal; ERG (ergatif):Bir hareketin yapanı, sahibi; FIN (final): amaç; INST (instrumental): kullanılan araç; Mekansal ve Zamansal belirleme: (LOC S) yahut (LOC T): Mekan ve Zaman belirleme; RÉS (résultatif):sonuç. Meselâ, “Bu kadın güzeldir.” denildiğinde şöyle bir semantik yapı ortaya çıkar: /Kadın/ ve /güzellik/ semleri bir yüklem (attributif (ATT) ve özne ilişkisiyle birbirine bağlanmıştır. Bir diğer örnek: “Öldürmek” sememi (sémème-type), /cansız/ ve /canlı/ semlerini kapsar; fakat bunlar ERG (ergatif, bir hareketin yapanı, sahibi) arandığında birbirinin alternatifi olacaklardır: Öldüren canlı yahut cansız olabilir: Öldüren canlı olduğunda ACC (accusatif, yükleme hali, -i hâli ) kullanılacaktır, yani canlı semi aktifleşecektir: “Ahmet Hasan’ı öldürdü.” Fakat “Zaman öldürmek” ifadesinde /canlı/ semi bağlam gereği pasifleşir, potansiyel hale gelir ve /cansız/ semiyle yer değiştirir. Semler ve haller anlamın (signifiés) iki oluşturucusudur (composants). (L. Hebert)

Ayrışım (dissimilation): Aynı sememin iki farklı kullanımında karşıt bağlı semlerin canlanması ve zayıf semantik kontrasın çoğalmasıdır. Bu kural, birimler arasında bulunan zayıf semantik kontraslarda ortaya çıkar: Meselâ bu, totolojik ifadelerde sık sık görülür: “Para, paradır!” Burada aynı kelime önce somut (maden parçası, kağıt parçası) sonra soyut anlamda (değer, kıymet) kullanılarak iki kullanım arasında bir ayrışım sağlanmıştır. Kelimenin semantik kontrastı artmıştır.

Bağdaşıklık (cohésion): Dilbilimsel bir metnin sürekliliğinin birimidir. Bağdaşıklık, metnin iç semantik ilişkileri ile sağlanır.

Bağlam (contexte): Anlambilimsel bir birim üzerinde etki yaratan birimlerin (aktif bağlam) ve etki yaratma gücü olan birimlerin (pasif bağlam) tamamına verilen addır. Bağlam, düzlemlerin karmaşıklığı oranında lokal alanlar üretir. Üst düzlemlerde bağlam metnin tamamı ile bütünleşir. “Evcil karga” sözünde karga için “evcil” aktif hale gelmiş bir bağlamdır. Bir birimler topluluğunun bir semantik birimi etkilemesi (aktif bağlam) ve bir semantik birimin birimler topluluğunu etkilemesidir (pasif bağlam). Bağlam, ne kadar komplekslik düzlemi varsa o kadar lokal alanı içine alır.

Bağlantı (connexion): İki farklı genel izotopiye ait olan iki semem arasındaki ilişkidir.

Bağlı semler (sèmes inhérents): Bir kelimeye kültürün etkisiyle bağlı olan semlere bağlı sem denir. Mesela /siyah/ kargaya bağlı bir semdir. Yani bir metinde karga kelimesi geçiyorsa, ve özel olarak aksi söylenmemişse meselâ beyaz karga denmemişse /siyah/ semi ortaya çıkar. F. Rastier bağlı semiaynı takseme ait iki semem arasındaki simetrik ilişki” olarak tanımlar. Bağlı ve ilgili semleri tanımamızı sağlayan şey, Rastier’e göre bu iki tip semin ilişki tarzını gösteren “Simetrik” / “ antisimetrik” karşıtlığıdır. Simetrik ilişki, bağlı semi, antisimetrik ilişki ilgili semi gösterir. Bağlı semler, en küçük sınıflarda, taksemlerde ortaya çıkar. Sözlük birimine bağlı, geçerli bir ortak kabulü ifade eden semlerdir. Rastier, bağlam dışında, tek başına alınan bir işaretin –meselâ sözlükteki bir kelimenin- anlamına ( tipik gösterilenine “signifié-type”) dolaylı olarak, gıyaben ait olan içerik elementine bağlı sem adını verir. Meselâ Mehmet özel adının anlamı (‘Mehmet’), dilde dolaylı olarak /insan/ ve /erkek/ bağlı semlerini akla getirir: Bu anlamlar dilin görevsel sisteminin ürünüdür ve kelimenin anlamına “ signification” dahildir. Bu anlamlı birimler genel ve özel sem olabilir. Semler, anlamlarını aldıkları kaynaklara göre “bağlı semler” ve “ilgili semler” olarak ikiye ayrılırlar. Her iki tür de anlamını bir bağlam içinde içinde kazanır. Bağlı ve ilgili olma, aslında semlerin bağlam içinde ortaya çıkışının iki farklı halidir. Bir kelimeye kültürün etkisiyle bağlı olan semlere bağlı sem denir.

Belirginleşme (pertinence): Bir semin aktifleşmesi. Üç çeşit belirginleşme vardır: Birincisi dilbilime aittir, bu durumda aktifleşme dil sistemi yardımıyla gerçekleşir. İkincisi türle ilgilidir, bu durumda aktifleşme metnin türü aracılığıyla gerçekleşir. Üçüncüsü hâle bağlıdır, aktifleşme pratik kullanım yardımıyla gerçekleşir.

Belirginleşmiş “sem”(saillant): Belirgin hale gelen semdir. Meselâ Zola’nın “Guillaume bir ev işleri kadınıydı.” cümlesinde ‘kadın’daki /dişi cins/ semi nötrdür. Burada /insan/ semi aktif hale getirilmiş ama belirgin sem haline getirilmemiştir; diğer taraftan /zayıflık/ semi bağlı sem olduğu halde belirgin hale getirilmiştir.

Benzeşim (assimilation): izotopi karinesiyle (ipucuyla) bir semin canlanması ve kuvvetli olan semantik kontrasın azalmasıdır: Meselâ “Kel başa şimşir tarak” deyiminde birimler arasındaki kontrast benzeşim kuralına uyarak azalır.

Benzeşim (assimilation): İzotopinin sağladığı ip ucuyla (karine) bir semin aktifleşmesidir.

Bütünce (corpus): Bütünlük (corpus), aynı türe ait metinler kümesidir. Metindeki genetik ve yorumlayıcı süreçler bütünlükte yer alan metinlerin yorumlama süreçlerinden ayrılamaz. Her metin bir bütünceye (corpus) bağlıdır; yorumlanabilmek için bütünlüğe bağlı olmak zorundadır.

Büyük anlam bilimi (la macrosémantique): Üst düzeyde kompleks olan metin düzleminde ortaya çıkar. Metin düzleminde, metnin bütünlüğü içinde incelenir. metnin bütününe yayılan içeriğin dinamik dönüşümüyle (évolution) ilgilenir.

Büyük genel semler ( les sèmes macrogénériques): Bir sememin bir «yön»e (dimension) ait olduğunu gösterir.

Büyük önerme* (Macro-proposition): = tahkiye, tasvir, delillendirme, açıklama, diyalog büyük önermelerdir.

Cümle (phrase): Norma uygun bir sözcenin sözdizimsel yapısı.

Çağrışım ağı (réseau associatif): Bir sem molekülünün geri dönüşünü tespit etmeye yarayan ilişkiler kümesi.

Çevre (entour): Dilbilimsel bir metnin sürekliliğini sağlayan göstergebilimsel olguların bütünüdür. Yani dilbilimsel olmayan bağlamdır.

Değer (valeur): Rastier’e göre, bir dilbilimsel birimin esas gerçeği, “değer”dir. Dil bilimi birimleri, bağlama göre yeni değerler kazanırlar; değeri ise birimlerin sistem içindeki yeri belirler. Dil sistemi değeri belirlemeden hiçbir şey “önceden mevcut” değildir. Yani değer bir işaret değildir, anlamlar (signifié) arasında bir ilişkidir. Değer kavramı atomist işaret tanımına da uymaz. Bir anlam, bir neticedir, sonuçtur; bir veri değildir. İşaretin içeriği, evrensel bir kavram değildir, bir dile göre belirlenmiş bir anlamdır (signifié).

Deyimbilim (Phraséologie): Sıkıca bütünleşmiş dizimlerdir.

Dil: Bir dil, sözlü ve yazılı metinlerden oluşan bir bütünlüktür; bu bütünlük bir sistem oluşturur. Sistem, dilbilimciler tarafından dilin bütünlüğü içinde gözlenmiş kurallardan yola çıkarak formülleştirilmiş aklî hipotezlerdir. Dil normları, sistem ve bütünlük (corpus) arasında bir arabulucuk sağlar. Dilin kurallarını ve dil normlarını sadece zaman içinde gerçekleşen art zamanlı dönüşümler değiştirebilir. Dil kuralları, kökleşmiş söz normlarıdır. Bir cümlenin gramere uygun olup olmadığını anlamak, sadece onun içinde yer aldığı sözü (discours), türü, metni bilmeye bağlıdır. Yani dil sadece bir norm sistemi değildir, sözlü yahut yazılı bir metin, bir uygulama içinde sözün (discours) , türün ve üslubun bir araya gelişidir.

Diyalektik (dialectique ) : (Hal, süreç ve aktörler) Bir metinde zamanın akışı içinde art arda zincirlenen anlamlı unsurlardır. Diyalektik, metnin tahkiyeviliği ile benzerlikler gösterirse de bu iki kavramı birbirinden ayırmak gerekir. Tahkiyevilik, gösterge bilime (semiotique) ait bir kavramdır, diyalektik, metnin dört oluşturucu öğesinden birisidir, metinselliği yaratan bir unsurdur. Yani metne ait zamanın ilerlemesidir, içeriğin sözdizimsel (syntagmatique) ilerleyişidir. Zaman içinde ortaya çıkan dönüşümdür.

Diyalektik (dialectique): Metinsel zamanda olaylar olarak ve akıp giden haller olarak aralıklarla devam eden semantik kurucu öğedir (composante).

Diyalektik Fonksiyon (fonction dialectique): Aktörler arasındaki tipik etkileşimdir.

Diyalojik (dialogique) :(Kipsel gelişmeler: doğru/yanlış, olumlu/olumsuz) Dünya ile metin arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Sözceleme anının incelenmesidir. Kipsel (modales) değişimlerin incelenmesidir: Meselâ doğruluk (gerçek /yalan), olumluluk, olumsuzluk (pozitif / negatif), “axiologique”, (iyi / kötü). Bunlar, seçme ekseninde yer alan (paradigmatique) unsurlardır.

Diyalojik (dialogique): Dünya ile metnin dünyası arasındaki kipsel ilişkileri uyumlu hale getiren semantik kurucu.

Dizim (syntagme): Dizim, cümle kuruluşu sahasıdır. Söze bağlı (parole) bir alandır. Bir bütün oluşturan çizgisel söz zinciridir. Kelimeden büyük, periyottan küçük metin birimi. «Biçim bilim-sözdizim» (morphosyntaxiques) karşılaşmasının en kuvvetli şekilde hissedildiği düzlemdir. Deyimbilimi (phraséologie), sıkıca bütünleşmiş olan dizimlerdir. Biçimbirim (morpheme) anlamını sözlüksel birim içinde alır; sözlüksel birim, dizim içinde (syntagme); dizim, periyod içinde; periyod, metin içinde (texte) anlam kazanır. Metin, üretilmiş olduğu sosyal uygulamada (pratique) ve diğer metinlere göre belirgin bir anlam kazanır.

Düzlem (palier): Komplekslik derecesi. Başlıca düzlemler şunlardır: morfem, dizim (le syntagme), periyod ve metin.

Engelleme ( İnhibition): Bağlı semlerin aktuelleşmesinin engellenmesi olgusudur. Bu durumda bağlı semler, bilkuvve (virtualisés) hale geçer, yani potansiyel, depolanmış bir güç haline gelir. Meselâ “Bir beyaz karga vardı.” cümlesinde kargaya ait /siyah/ bağlı semi, “beyaz” sıfatıyla engellenmiştir. Aynı şekilde “Ulubatlı Hasan burçlara tırmandı” ve “Süleyman Demirel –son seçimde- burçlara tırmandı.” cümlelerini inceleyelim: Birinci önrekte “tırmandı” kelimesi /mekânsal/ bağlı semine sahiptir; “burç” kelimesi, /mimarî/ ve /dikeylik/ bağlı semlerine sahiptir, yani bu örnekte bu semler kullanılır halde, aktüel haldedirler. Buna karşılık “Demirel –son seçimde- burçlara tırmandı.” örneğinde ‘Demirel’ sözünün içeriği ilk örnekteki //savaş// “alan”ını (domain), //siyaset// alanına taşımıştır. Böylece /dikeylik/ siyâsî yükselişi, “burç” kelimesi siyasî üstün başarıyı anlatır hale gelmiştir. Burada benzeşim kuralı ortaya çıkmıştır. Benzeşmezlik kuralı da semlerin aktuelleşmesini engelleyebilmektedir. Deyimbilime ait sözlerde pekçok engelleme örnekleri vardır.

Filoloji (philologie): Metinleri ortaya çıkaran ve inceleyen bilim dalı. Filoloji, dilbilimin temelini oluşturur.

Genel anlam bilimi (mégasémantique) metinlerarasına yani bir “bütünce” (corpus) içinde yer alan metinlerarasına yayılan içerikle ilgilenir.

Genel sem* ( sème générique): Semlerin tanımı, bir semem «sémèmes» sınıfına bağlı olarak yapılmaktadır. Bir sememin bir anlam bilimi sınıfına, bir guruba ait olduğunu gösteren semdir. Genel sem / özel sem karşıtlığı sınıfa bağlı bir tanımlamadır. Tanımları dil sisteminin deneysel verilerilerine dayanmaz. Genellikle metnin yorumlanması ile belirginlik kazanırlar. Bu iki tip semi ayırt etmenin en kolay yolu şudur: Özel semler sememler arasındaki farkı gösterir, genel semler ise sememlerin ortak noktasını, bir nevi “mantıktaki” cinsini gösterir. Rastier, genel semleri üç sınıfa ayırmaktadır: 1) Küçük genel semler ( les sèmes microgénériques): Bir sememin bir takseme yani bir sınıfa ait olduğunu gösterir. 2) Orta genel semler ( les sèmes mésogénériques): Bir sememin bir «alan»*a ( domaine*) ait olduğunu gösterir. 3) Büyük genel semler ( les sèmes macrogénériques): Bir sememin bir «yön*»e (dimension*) ait olduğunu gösterir. Özel olsun, genel olsun semler “bağlı semler (sèmes inhérents)” ve “ilgili semler (sèmes afférents)” diye ayrıca ikiye ayrılır.

Gösterilen (signifié): Dilbilimsel bir birimin içeriği.

Gramem (grammème): Tek başına anlamlı olmayan gramer unsurlarıdır. Morfemler kuvvetle kapalı ve zayıf bir şekilde kapalı olarak iki sınıfa ayrılır. Morfemin kuvvetle kapalı olanına gramem denir. Örn.: “koşmak”ta “-mak” eki bir gramemdir.

İçerik (contenu): Gösterilenler tarafından oluşturulan metnin planı.

İlgili semler (les sèmes afférents): Semler, anlamlarını aldıkları kaynaklara göre “bağlı semler” ve “ilgili semler” diye ikiye ayrılırlar. Her iki tür de anlamlarını bağlam içinde içinde kazanır. Bağlı ve ilgili olma, aslında semlerin bağlam içinde ortaya çıkışının iki farklı halidir. İlgili semler, bağlam içinde yani somut bir metinde işaretlerin dilbilimsel çevresinde bulunan diğer işaretlerle (kelime, cümle) karşılıklı ilişkisi içinde belirlenir. Rastier “gösterilenler” arasındaki bu karşılıklı ilişkiden doğan semlere ilgili semler (les sèmes afférents) adını verir. İlgili semler, kelimenin alabildiği keyfi niteliklerdir, kelimeyi nitelendirici nitelikte değildirler. Meselâ “uğursuz karga” sözünde karga, “ uğursuz” bağlamından dolayı “sevimsiz” ilgili semini kazanacaktır. Bu ilgili sem, bağlı semlere göre uzak bir çağrışıma ait bir semdir. Bu haliyle bir yan anlam (connatation) niteliğindedir ve dil sisteminin farklı sosyal normlarına bağlıdır. Bu tip ilgili semlere, sosyal norma ait ilgili semler denir. Deyimbilim, sosyal norma ait ilgili sem örnekleri sunar. Meselâ, // uğursuz baykuş //’taki /uğursuz/ semi, sosyal norma aitilgili sem”e örnektir. Bağlama ait ilgili semler ise, belli bir bağlam içinde yeni semlerin üremesi hadisesidir. Bu semler, sıfatlar vb. yardımıyla yaratılan bağlamla üretilirler. Meselâ “evcil karga”da /evcil/ semi, ‘karga’nın bağlama ait ilgili semidir. Bir hikayedeki karga evcil ise karganın bu niteliği sadece hikâye bağlımda ortaya çıkmış bir semdir. Bu sem, karga kavramında depolanır ve meselâ bir fablda karga kahramanının yaratılmasında kullanılır. Böylece diyalektik bir oluşturucu öğe halini alır.

İşaret (signe): İşaretler yani kelimeler, yapıları yönünden düşüncenin araçları değildirler, algıların ifadesi de değildirler. İşaretin yani kelimenin niteliği bağlama göre metnin yorumu sürecinde ortaya çıktığı için aynı işaret indis, indeks ve sembol olarak görev yüklenebilir.

Kabul (acception): Sememin anlamının sosyal norma ait ilgili semler taşımasıdır.

Kelime (lexie): Görevli bir birim olan durgunlaşmış morfem gurubuna kelime yahut lekzi (lexie) denir. Bir kelimenin (lexie) anlamına, “semi” (sémie) denir.

Kelime (mot): Kelime, bir gösteren ile bir gösterilenden meydana gelir. Gösterilen semem adını alır. Bir kelimede bir yahut birçok morfem vardır. Kelime tamamen bütünleşmiş morfemler gurubudur.

Kişi-deyişi (idiolecte):Bir dilin kurallarının ve diğer sosyal normlarının konuşan bir kişiye has özel kullanımı. Dil normlarına ve topluluk-deyişi normlarına göre en zayıf dil normudur.

Klasem (classème): Sememin genel semler (cins semleri) topluluğudur.

Komplekslik derecesi: İşaretin içeriğinin (SI) morfemden periyoda, metinden bütünceye (corpus) uzanan dört komplekslik derecesi vardır. Ters sırayla söyleyecek olursak bütünce, metnin anlamını belirler, metin, bölümlerden periyoda ve morfeme kadar kendi altında yer alan birimlerin anlamını belirler.

Kurucu öğe (composante): Aynı türden diğer kaynaklarla karşılıklı ilişki halinde olarak dilbilimsel söz dizilerinin üretimini ve yorumlanmasını düzenleyen sistematik kaynak, yani sistematik mercidir. İçerik planında dört kurucu öğe vardır. Bunlar: Tematik, Diyalektik, Diyalojik ve Taktiktir (thématique, dialectique, dialogique et tactique.).

Küçük anlam bilimi (microsémantique): Morfemlerin, sözlüksel birimlerin (lexies) ve kelimelerin içeriğini tespit etmekle ilgilenir. Biçimbirim ( morpheme) düzlemi, sözlüksel birim (lexie) düzlemi, dizim (syntagme) düzlemi ile ilgilidir.

Küçük genel semler ( les sèmes microgénériques): Bir sememin bir takseme yani bir sınıfa ait olduğunu gösterir.

Lekzi (lexie): Fonksiyonel bir anlam birimi oluşturan bütünleşmiş morfem grubudur; lekzi, tek bir morfemden yahut birçok morfemden meydana gelebilir. Bir dili kullananların hafızasında yer alan fonksiyonel bir birimdir. B. Pottier’ye göre lekzi, hafızadaki sözlüksel birimdir. Lekzi, bir kategoriye “forme du signifié) yahut daha üst sınıfa aittir. Kelimeler birer basit lekzidir: “masa, için, yiyordu”. Birleşik lekziler, kendisini biçimsel olarak gösteren semantik bir birleşmenin sonucunda ortaya çıkar: “hanımeli, çek-yat”. Karmaşık lekziler, çeşitli düzlemlerde kelimeleşme sürecinde olan bir dizidir: “soğuk savaş, kırmızı ışık”. Metinsel lekzi, karmaşık bir lekzidir. (Pottier, 1974)

Manâ(sens): Bir sözün manâsı (sens), bağlam içinde ortaya çıkan bağlı semler ve ilgili semler tarafından tayin edilir. Yani basitçe söyleyecek olursak tek bir kelimenin sözlükteki karşılığına “anlam” diyoruz, metinde kazandığı anlama ise “manâ” diyoruz. Bir kelimenin anlamı durgun (statik), manâsı değişkendir (dinamik).

Metin (texte) : Anlam birimlerinin en büyüğüdür. Nasıl morfem elementer dil biliminin birimi ise metin de analizin en küçük birimidir. Bunun sebebi bütün olanın parçayı belirlemesi prensibidir. Her metin bir bütünceye (corpus) bağlıdır; yorumlanabilmek için bütünlüğe bağlı olmak zorundadır. Her metin (texte), bir türün içinde yer alır, her tür, bir söyleme bağlıdır; her söylem de sosyal bir pratiğe, uygulamaya bağlıdır. Metin anlam bilimi, metni parçalara ayırmaya (segmentation), metni bölmeye çalışmaz. Metinlerin yapısı anlam bilimsel niteliktedir ve her metin anlam bilimsel oluşturucular (composants) etrafında (yani tematik, diyalektik, diyalojik, taktik) ve bunların karşılıklı etkileri çerçevesinde şekillenir. Yorumlayıcı Anlam Bilime göre, bir metnin anlam bilimsel planının (içerik planı, yani “signifiés” planı) dört elemanı vardır. Bunlar, bir metni metin yapan unsurlardır, metinsellik (textualité) denilen şey, bu dört unsurdan oluşur. Metni kuran bu dört unsur (tematik, diyalektik, diyalojik, taktik) birbirinden bağımsız değildir, karşılıklı etkileşim içindedir.

Metin (texte) Yazılı yahut sözlü, bağımsız dilbilimsel bütünlük. Bu bütünlük gerçek bir sosyal uygulamada bir yahut birçok konuşan yahut yazan tarafından üretilmiş, görgül bir birimdir.

Metin Düzlemi (texte): Kompleksliği en üst düzeyde olan düzlemdir; daha alt düzeydeki düzlemleri yönetir.

Metinsellik (textualité): Metinsellik dört unsurdan oluşur: Tematik, diyalektik, diyalojik, taktik.

Metnin bölümleri: Metnin “bölümleri” (parties) bütünden parçaya doğru şunlardır: kısım (chapitres), alt kısımlar (sections), paragraf (paragraphes), periyod (périodes), sözce (énoncés), cümle (phrases), dizim (syntagmes), kelime (mots), sözlüksel birim (lexies), morfem (morphèmes) vb..

Morfem “biçimbirim” (morphème): Anlamlı en küçük birime “morfem” denir. Morfemin kelimeden farkı, bir kelimenin kök ve eklerinin de anlamlı birer morfem olarak olarak kabul edilmesidir. Semem (sémème), bir morfemin anlamıdır. Sem (sème), sememin anlamlı bir elementidir. Türkçede buna biçimbirim adı verilmektedir. Biçimbirim, bir dil incelemesindeki bölünemez en küçük işarettir (signe). Eşzamanlı bir dil incelemesinde bölünemeyen en küçük anlamlı işarettir; en küçük anlamlı birimdir. Meselâ, yolcular kelimesi üç biçimbirimden meydana gelir: “yol-cu-lar”. İki tip biçimbirim vardır: Gramem (grammème) ve Lekzem (lèxeme). Gramemler gramer görevli birimlerdir, lekzemler dile ait anlamlı kelimelerdir.

Nötrleşmiş “sem” (neutralisé):Kullanım dışı, dışlanmış semdir. Bunu yedek semden ayırmak gerekir. Meselâ Zola’nın “Guillaume bir ev işleri kadınıydı.” cümlesinde ‘kadın’daki /dişi cins/ semi nötrdür. Burada /insan/ semi aktif hale getirilmiş ama belirgin sem haline getirilmemiştir; diğer taraftan /zayıflık/ semi bağlı sem olduğu halde belirgin hale getirilmiştir.

Olaylar düzlemi (niveau événementiel): Aktörler ve fonksiyonlar tarafından kurulan diyalektik düzlem.

Oluşturucu öğe (composant): Semantik belirtiler. İki tip oluşturucu öğe vardır: Semler ve üniverseller (Bkz. Anlambilimsel “Hâl” (cas sémantique”).

Orta anlam bilimi (la mésosémantique), dizim ( syntagme) ve periyod düzlemlerini inceler. Çizgisel söz zincirinde ( syntagmes ) ve metnin değişik bölümlerinde içeriğin yapılaşmasıyla ilgilenir.

Orta genel semler (les sèmes mésogénériques): Bir sememin bir «alan»*a ( domaine*) ait olduğunu gösterir.

  1. sem* (Sèmes spécifique): taksemin bir sememini diğer semden yahut sememlerden ayırt eden semdir. Bir sememi ait olduğu sınıfın bir yahut birçok sememine karşıt (opposition) hale getiren semdir diye de tanımlayabiliriz. Mesela, ‘kaşık’ ve ‘bıçak’ sememleri, aynı takseme //sofra takımı// ait olduklarından aynı küçük genel seme /sofra takımı/ sahiptirler ve /kesmek için/ ile /sıvıları doldurmak için/ özel semleriyle de birbirine karşıttırlar. Genel sem / özel sem karşıtlığı sınıfa bağlı bir tanımlamadır. Tanımları dil sisteminin deneysel verilerilerine dayanmaz. Genellikle metnin yorumlanması ile belirginlik kazanırlar. Bu iki tip semi ayırt etmenin en kolay yolu şudur: semler sememler arasındaki farkı gösterir, genel semler ise sememlerin ortak noktasını gösterir. Bir kelimenin özel sem yahut genel sem olması onların öz anlamlarıyla ilgili bir şey değildir, onların sınıflandırılması ile ilgilidir ve göreli değerlerdir. olsun, genel olsun semler “bağlı semler (sèmes inhérents)” ve “ilgili semler (sèmes afférents)” diye ikiye ayrılır.

Pasifleşmiş “sem” (virtualisé ): Yedekteki semdir; fakat tekrar kullanıma girmesi mümkündür.

Periyod (période): Zorunlu uygunluk ilişkileriyle bağlı dizimlerden kurulan metin birimi. Bu birimlerin sınıfları mantıkî olmaktan çok retoriktir. Periyod, sözlü ifadedeki soluklanmaya uygun düşer

Periyod Düzlemi (période): Yorumlama işinin ilk basamağı, ilk düzlemidir. Periyod, aralarında zorunlu uyum ilişkileri bulunan dizimlerden meydana gelen metin birimidir. Dizimden büyük birim, periyoddur. Bu terim «cümle» kelimesinden daha uygun olduğu için günümüzde birçok yazar tarafından kullanılmaktadır ( Adam, Charolles, Berrendonner), Bu birimin sınırları mantıkî olmaktan çok retoriktir: Sözlü ifadede soluklanma, bir periyod birimini belirler, sözlü ve yazılı ifadede ayrıcalıklı ilişkilerle tanımlanabilir ( anaphore, coréférence). Periyod, dizim sıralarından oluşan kısmî bir anlam sahasıdır. Dilbilime ait olan lehçe «kural»larından daha az kuralcı olan genel ve sözsel normlar (topluluk-deyişi «sociolectales), üslûp normları ( kişi-deyişi «idiolectales), metnin periyodlar düzlemini yönetirler. Bu normlar, dilbilimsel normlardan sadece daha az kuralcı olmakla farklılaşırlar, tabiatları yönünden farklı değildirler.

Saha (domain): Orta büyüklükte bir sınıftır, genelliği daha az olan (orta genel sem / sème mésogénérique) ve aynı genel niteliğe (trait) sahip semlerdir, daha doğrusu sememlerin alt-kümesidir. Alan, sosyal hayata bağlı genel kavramlardır. Meselâ: /din/, /hukuk/, /kimya/, /matematik/, /ekonomi/… gibi sözlüklerde kısaltmalarla belirtilen bu tür bilim dalları vb. birer alandır: Coğr. : Coğrafya, mat. : matematik gibi. Prensip olarak alanlarda çokanlamlılık yoktur. Aynı alana ait unsurlar arasında da istiare ilişkileri de bulunmaz: Metafor, genellikle farklı alanlar arasında kurulur. Meselâ, spor basınında, futbol kulüplerine maddi yardım yapılmasıyla ilgili bir kanun tasarısının çok az oy farkıyla reddedilişinin “Kanun tasarısı direkten döndü!” manşetiyle duyurulduğunu düşünelim. Burada istiare //spor// ve //hukuk// alanları arasında gerçekleşmiştir. Alanların çeşitleri, ilişkileri sosyal normlara bağlıdır. Buna karşılık yönler küçük, kapalı kategori grupları meydana getirirler, alanlardan bağımsızdırlar. Aynı alan, farklı yönlerde yer alabilir, aynı yön de farklı alanlarda yer alabilir. Alanların sayısı oldukça yüksektir. Alanlar genellikle sosyal bir pratiğe bağlı bir taksem grubu oluşturur.

Seçme düzeni (ordre paradigmatique): Kodlanmış çağrışım düzeni. Bir semantik ünite değerini içinde yer aldığı seçme eksenindeki diğer birimlerden alır. Bir semantik birim, diğer birimlerden bir yönden farklıdır, bir yönden ise aynıdır.

Sem (sème): Basitçe, bir kelimenin anlamı içinde yer alan küçük anlamlı birimlerdir. Kelimenin yani “sémème”in bir elementidir. Sem, bir analiz sonunda kavranır: Bir kelimeye ait semleri bulmak için o kelimeyi çok küçük bir kelime gurubu içinde incelemek gerekmektedir. Gurup için iki kelime yeterlidir: Meselâ {at, kuş}. Ancak bu kelimelerin bir ortak yönü de olmalıdır: // hayvan //. (Ortak bir yönü olan {at, kuş} kelimeleri bir grup oluşturur, bu gruba taksem adı verilir Yani dilin en küçük kelime (sémème) sınıfına taksem denir.) .Bulduğumuz ortak yön / hayvan / bir semdir, bir genel semdir. Bu analizde yapılacak ikinci iş, {at, kuş} kelimelerini birbirinden farklı yapan anlam birimlerini bulmaktır: At /dört ayaklı/ olmakla kuştan farklıdır. Kuş /iki ayaklı/ olmakla attan farklıdır. İşte bu farklara da sem diyoruz. Bu ikinciler özel semdir. Bu özel ve genel semler, sınıflandırmada yer alan kelimelerin küçük anlam birimlerini yani semlerini meydana getirirler. Semler, sememler arasındaki hem benzerlikleri hem farklılıkları gösteren elementleridir. Semler, serbest unsurlar değildir, bir kelimenin oluşturucu bir parçasıdır. Semler, aktüelleşme anında iki farklı statü kazanabilir: Bunlar bağlı semler (Les sèmes inhérents) ve ilgili semlerdir ( Les sèmes afférents).

Sem analizi Sem analizi, yorumlayıcı semantik tarafından bütün metinsel düzlemlere uygulanan genel bir içerik analizi yöntemidir: “Semiotik bir ürünün meselâ bir metnin sem analizi, semleri bulmaya, yani anlamlı elementleri bulmaya, guruplaşmalarını (izotopi ve molekül) tespit etmeye ve bu guruplaşmalar arasındaki ilişkileri belirlemeye yarar. (Hébert, 2007).

Sem bütünlüğü (complexe sémique): Dizimde (syntagme’da) kelimelerin anlamlarının (yani “sémies”lerinin) birleşmesi sonucunda doğan geçici semantik yapı. Bu yapı içinde bağlı semlerde olduğu gibi aktifleşme ve engelleme yoluyla, belirginleşme ve silikleştirme meydana gelir. Metin düzleminde benzer sem bütünlükleri, aynı sem molekülünün tekrarı (occurrences) olarak kabul edilir.

Sem molekülü (molécule sémique):Semlerin kalıcı gurubu.

Semantem (sémantème): Sememin özel semler topluluğudur; klasem ise sememin genel semler (cins semleri) topluluğudur. Genel sem ve özel sem, sınıf(lar) kavramıyla ilişkisi içinde tanımlanır.

Semantik izotopi (isotopie sémantique): Aynı semin geriye dönüş etkisi. Geriye dönen bir semin tekrarları arasındaki aynilik ilişkisi bunu yaratan semler arasında bir eşdeğerlilik ilişkisine yol açar.

Semantik sınıflar: Belli bir semantik yapının yahut belli metin parçasının ( semem, sem molekülü, tem, vb.) anlamını (gösterilenini) oluşturan içeriğin anlamlı birimlerinden birine sem denir. Semem (Sémème): Bir morfemin anlamı, yani “gösterilen”idir. Semem, semantemlerden (sémantème) ve klasemlerden (classème) meydana gelir; Semantem, sememin özel semler topluluğudur; klasem sememin genel semler (cins semleri) topluluğudur. Genel sem ve özel sem, bir kelime sınıfıyla ilişkisi içinde tanımlanır. Meselâ at ve kuş, hayvan cinsinin elemanları olduğundan /hayvan/ semini içerirler. Kelime sınıfının adı, yani taksemin adı, genel semi gösterir. At ise /dört ayaklı/ semiyle kuştan ayrılır. Ayırt edici seme özel sem denir, /dört ayaklı/ ata ait özel bir semdir. Genel sem / özel sem karşıtlığı unutulmamalıdır ki sınıfa bağlı bir tanımlamadır, tanımları dil sisteminin tecrübî verilerilerine dayanmaz. Genellikle metnin yorumlanması ile belirginlik kazanırlar. Bu iki tip semi ayırt etmenin en kolay yolu şudur: Özel semler sememler arasındaki farkı gösterir, genel semler ise sememlerin ortak noktasını, bir nevi “mantıktaki” cinsini gösterir. Bir kelimenin özel sem yahut genel sem olması onların öz anlamlarıyla ilgili bir şey değildir, onların sınıflandırılması ile ilgilidir ve göreli değerlerdir.

Semem (Sémème): Bir biçimbirimin (morphème) anlamıdır, yani “gösterilen”idir. Semem, semantemlerden (sémantème) ve klasemlerden (classème) meydana gelir; Semantem, sememin özel semler topluluğudur; klasem sememin genel semler (cins semleri) topluluğudur. Genel sem ve özel sem, sınıf(lar) kavramıyla ilişkisi içinde tanımlanır. Semem, anlamlı ayırt edici belirtilerin yani semlerin yapılaşmış demetidir. Bir semem, semem sınıfı içinde kazandığı eşdeğerlilik ve karşıtlık ilişkisine göre tanımlanır. Meselâ, ‘konak’, ‘ev’e / lüks / semiyle karşıttır; / barınak / semiyle eşdeğerlidir.

Semi (sémie): Bir sözlüksel birimin yani “lexie”nin anlamına, “semi” (sémie) denir.

Sıralama düzeni (ordre syntagmatique): Mekansal ve/yahut zamansal bir alanda dilin çizgiselleşme düzenidir. Bu düzende pozisyon ilişkileri ve fonksiyonel ilişkiler gözönünde bulundurulur. Bu haliyle bağlamsal ilişkilerin bulunduğu yerdir.

Sociolecte: Belirli sosyal bir pratiğe has fonksiyonel bir dilin kullanımı.

Sosyal uygulamalar (pratique sociale): Metindeki göstergebilimsel dünya, zihinsel görünümler (représentations) dünyası ve fizik dünya arasında özel ilişkiler yaratan kodlanmış faaliyetlerdir.

Söylem (discours): Bir sosyal pratik tipine bağlı kodlanmış dilbilimsel kullanım kümesi. Meselâ: Dinî, tıbbî, hukukî söylem.

Sözlükbilgisi (lexicographie): Sözlük yapımıyla uğraşan uygulamalı dilbilim dalı.

Sözlükbilim (lexicologie): Sözlüğün dilbilimsel olarak incelenmesi ile uğraşan dilbilim dalı.

Sözlükbirim (lexème): Dile ait anlamlı kelimelerdir. Morfemler kuvvetle kapalı ve zayıf bir şekilde kapalı olarak iki sınıfa ayrılır. Morfemin zayıf bir şekilde kapalı olanına lekzem denir. Örn.: “koşmak”ta “koş-” kökü.

Sözlüksel birim (lexie) düzlemi: Metnin dilbilimsel birimidir. Sözlüksel birim (lexie), biçimbirimin (morphemes) durgunlaşmış (stabilisées) guruplaşmasıdır. Onlar, kendilerini meydana getiren biçimbirimlerle bütünleşme derecelerine göre birbirlerinden farklılaşırlar: Basit sözlüksel birimlerde bütünleşme kuvvetlidir (tat-lı); kompleks sözlüksel birimlerin bir kısmında bütünleşme kuvvetlidir, sözlüksel birimler, bu durumda aralarına başka unsurlar kabul etmez (art arda); bir kısmında ise bütünleşme zayıftır, sözlüksel birimler aralarına başka unsurlar girebilir (Elinden gelmemek «elinden bir şey gelmemek»). Sözlüksel birimler, bağlamsallığın birinci tabakasında, kompleksliğin birinci basamağında yer alır. Sözlüksel birimin (lexie) anlamı (signifié) “semi”dir (semie)*. Biçimbirim (morpheme) anlamını sözlüksel birim içinde alır; sözlüksel birim, dizim içinde (syntagme) belirgin bir anlam kazanır. Sözlüksel birimin anlamı “semi” (sémie) adını alır.

Sözlüksel sınıflar (Les classes lexicales): Üç sınıf vardır: Taksem (le taxème), alan (Le champ), saha(le domaine), yönler (les dimensions ). En küçük sınıf, taksemdir, taksemlerden meydana gelen daha geniş sınıf alandır. Daha büyük sınıf sahadır, her saha belirli sosyal bir pratik tipine ( meselâ, “denizcilik, kimya, coğrafya vb.) bağlıdır. Yön, ( /canlı/ ve /cansız/ gibi) genelliği en geniş olan sınıflardır.

Taksem (taxème): 1) Dilin en küçük sememler sınıfına taksem (taxème) denir; birbiriyle bir açıdan ortak, bir açıdan farklı olan iki kelime bir taksem oluşturur. 2) Metin anlambiliminde üç tip kelime sınıfı (classes lexicales) vardır: Yön, Alan, Taksem. Taksem, en alt sınıftır, dilin en küçük semem sınıfıdır. Ortak bir nitelik taşıyan iki kelime bir taksem sınıfı meydana getirir. Bu kelimelerin bir ortak yönü bir de farklı yönü vardır. Ortak yönleri, çok zayıf bir genel semdir, farklı yönleri, birer özel semdir (sème spécifique) . Taksemler dilin kullanım bağlamı içinde ortaya çıkarlar. Taksem, pratik olarak gerekli olan tek sınıftır, diğer bütün ilişkiler bir takseme bağlanabilirler: Karşıtlık “contrariété” (büyük, küçük), çelişiklik “contradiction” (mümkün, imkânsız), derecelenme “gradualité” (kaynar, sıcak, ılık, soğuk, donmuş), içerme “implications”(hareket eden, durdurulan), tamamlayıcılık “complémentarité”( karı-koca; teori-pratik; alış-veriş…). Taksem bazen metin tarafından da yaratılabilir. Takseme bağlı sememler, farklı alanlara ait olabilir.

Taksemik (taxémique): Bir takseme ait.

Taktik (tactique): İçeriğin çizgisel dizilişini, anlamlı bölümlerin sıralanışını inceler: (önce/sonra). Metin birimlerinin düzenidir, Anlamsal birimlerin yani içeriğin çizgisel yerleşiminin incelenmesidir. Anlamlı bölümlerin sıralanışını inceler. Hangi unsurların önce hangi unsurların sonra ifade edildiğini araştırır. Sözdizimsel (syntagmatique) yerleşimin incelenmesidir.

Tematik (thématique):(İçerik) İçeriğin seçme eksenine bağlı (paradigmatique) yapısının incelenmesidir. Kısaca metinde geliştirilen temaların incelenmesidir. Meselâ kelime alanı analizleri, metnin temalarının bulunmasını sağlar.

Topluluk-deyişi*: (Sociolectales): Sözsel ve genel normlardır. Dil normlarından zayıf, kişi-deyişi (üslup) normlarından kuvvetli dil normudur.

Tutarlılık (cohérence): Dilbilimsel bir metnin sürekliliğinin birimidir. Tutarlılık, çevreyle (entour) ilişkileriyle sağlanır; yani dilbilimsel olmayan bağlamla belirlenir.

Tür (genre): Bir metnin üretimini ve yorumlanmasını sağlayan uyulacak ve uyulmayacak kuralların bütünlüğüdür.

Tür (genre): Her metin bir türe bağlıdır; tür, pek zorlamadan da olsa metnin genel niteliklerini belirler. Her tür, sözden (discours) doğar; Her metin, türü aracılığıyla bir söze (discours) bağlıdır. Yani söz türü, tür metni belirler.

Yayılma (la propagation): Bağlama ait ilgili semlerde ortaya çıkar. Meselâ ‘bu beyaz karga’ örneğinde /beyaz/ semi, ‘karga’ üzerine yayılmıştır. Özel şahıs isimlerinin yayılma olgusuyla ilgili olduğu açıktır. Birkaç bağlı genel sem dışında şahıs adlarının içeriğini bağlama ait ilgili semler oluşturur. Engelleme (İnhibition, virtualisation), canlandırma (activation, actualisation) ve yayılma işlemleri, benzeşim ve ayrışım kurallarıyla belirlenir.

Yorumbilim (herméneutique): Metin yorumlama kuramıdır. Batı kültür geleneğinde filolojik ve felsefî olmak üzere iki ayrı yorumbilim dalı gelişmiştir. Filolojik yorumbilimin amacı eski metinlerin üretildiği zamanın bildirişim haline bağlı anlamlarını bulmaktır. Felsefî yorumbilimin amacı ise dilbilimden bağımsız olarak her türlü yorumun aşkın şartlarını belirlemeye çalışmaktır.

Yorumbilim düzeni (ordre herméneutique): Metnin üretim ve yorumlama şartlarının düzeni. Yorum düzeni bildirişim olgularını içine alır; fakat kodlanmış bildirişim olgularını içererek pragmatik olguları aşar. Yorumbilim düzeni, üretimin ve yorumlamanın tarihî ve kültürel hâllerden ayrılamaz.

Yorumlama işlemleri (Les opérations interprétatives): Bir bağlam dahilindeki kelimeler (lekziler) sahip oldukları anlam birikimlerini dönüşme uğratan üç işlem yardımıyla belirginlik kazanırlar: Semlerin aktifleşmesi “canlandırma” (activation) , engellenmesi (inhibition ) ve aktifleşmiş bir semin bir diğerine yayılması (la propagation). Bu üç işlem, anlam kontraslarını çoğaltan yahut azaltan ayrışım (dissimilation) ve benzeşim (assimilation) kurallarına uyar. Benzeşme anlam kontrasını azaltır; ayrışım ise anlam kontrasını çoğaltır.

Yorumlama parkuru (parcours interprétatif): Dilbilimsel bir metinde bir yahut birçok anlam bulmayı sağlayan işlemler bütünlüğü.

Yorumlama: Yorumlama işlemini iki temel kural belirler: Bunlar, benzeşim (assimilation) ve ayrışım (dissimilation) kurallarıdır. Benzeşim (assimilation), izotopi karinesiyle (ipucu) bir semin canlanması ve kuvvetli semantik kontrasın azalmasıdır. Ayrışım (dissimilation), aynı sememin iki farklı kullanımda karşıt bağlı semlerin canlanması ve zayıf semantik kontrasın çoğalmasıdır.

Yorumlayan (interprétant): Bir yorumlama parkurunda birbirine bağlanmış birimler arasında anlamlı sem ilişkileri kurulmasını sağlayan dilbilimsel yahut göstergebilimsel bağlam birimleridir.

Yorumlayıcı anlam bilimi (Sémantique interprétative ): François Rastier (1945-), yorumlayıcı anlam biliminin kurucusudur. Bu bilim dalı, Avrupa’da ortaya çıkan Yapısal anlam biliminin ikinci dönem çalışmalarına dayanır. Bréal ve Saussure’ün daha sonrakilerden Hjelmslev, Greimas, Coseriu ve Pottier’in çalışmalarının bir sentezi sayılabilir. Rastier’e göre, yorumlayıcı anlam bilimi, Kültür göstergebiliminin önemli bir dalıdır. Bunun sebebi, dilin çok düzlemli karmaşık bir yapıya sahip olmasıdır. Bu yeni anlam bilimi, kelime biriminden metin birimine kadar uzanan, sem analizine dayanan, dilbilimsel, ayrımsal, dinamik ve birleştirilmiş bir anlam bilimi özelliği gösterir. Klasik sem analizinin başlıca prensiplerini reddetmesine rağmen, yorumlayıcı anlam bilimi, esas olarak sem analizine dayanır, ancak yorumlayıcı semantikte semin tanımı oldukça değişmiştir. Günümüzün göndergesel (référentielles), felsefî, mantıkî, psikolojik, bilişsel semantiklerinin aksine Rastier, semin dilbilimsel bir niteliğe sahip olduğu fikrini savunur: Anlam bilimsel ayırt edici unsurlar (traits), fizik yahut hayalî bir nesneye (référent) ait nitelikler değildir; bir kavrama ait nitelikler de değildir. Rastier’e göre anlam bilimi unsurları, özgün bilimsel bir incelemenin yani dilbilime bağlı anlam bilimin konusudur ve hususî bir düzeni bulunan beşerî gerçeğin bağımsız bir dalı olan göstergebilim katmanına (sphère) aittirler. Böyle bir özerklik fikrinden yola çıkan yorumlayıcı anlam bilimi, dilbilimsel anlamın işaretler (signes) arasındaki, gösterilenler arasındaki (signifiés) ilişkiden doğduğunu savunur. Saussure’ün değer (valeur) dediği şey, birimler arasındaki bu ilişkidir. Aslında a n l a m (la signification) karşıtlıklardan (oppositions) doğar, dil sisteminde seçme ekseninde (paradigmatique) yer alan anlam bilim birimlerin göreli (relative) hallerinden kaynaklanan farklılıklardan (différences) doğar. Aynı şekilde metnin m a n a s ı ( sens textuel ), bağlam içinde, sıralama düzenindeki (l’ordre syntagmatique) gösterilenlerin (des signifiés) ayrımsal (différentielle) etkileşiminden doğar. Yani yorumlayıcı anlam bilimi, meselelerini ayrımsal (différentiel) diziler içinde çözmektedir. Yorumlayıcı semantik, dinamik bir kuramdır: Bu kuram, ilmî yahut öznel olan her içerik belirlemesinin (description), bir yorumlama sürecine bağlı olduğunu kabul eder. Yani bir metinde yahut bir metin parçasında içeriğin belirlenmesi, anlamların (sens) tespit edilmesini sağlayan işlemlerin yapılması ile ve metin analizcisinin uygun bir strateji uygulaması ile mümkündür.

Yön (dimension): Metin anlambiliminde üç tip kelime sınıfı (classes lexicales) vardır. Bunlardan birisi yöndür. Yön, genelliği en geniş olan sınıftır. Sememe bağlı büyük genel semdir( sème macrogénérique) . Meselâ: /canlı/ yahut /beşerî/ yahut /somut/, /soyut/… Bunlar çok zaman /canlı/ - /cansız/ tarzında karşıtlık ilişkisi içinde olurlar. Alandan bağımsız, en üst genellik düzeyindeki semem sınıfıdır. Yönler küçük, kapalı kategoriler halinde öbekleşir (meselâ: //canlı// ve //cansız//).

KAYNAKLAR

Louis HÉBERT, La Sémantique Interprétative en Résumé,

http://www.revue-texto.net/Inedits/Hebert_Semantique.html.

Louis HÉBERT (2006), « La sémantique interprétative », dans Louis Hébert (dir.), Signo [en ligne], Rimouski (Québec),

http://www.signosemio.com/rastier/semantique-interpretative.asp.

Louis HÉBERT, Université de Rimouski, Le Petit Glossaire du Sémanticien.

Claude ZILBERBERG «Louis Hébert, Dispositifs pour l’analyse des textes et des images

Eric TRUDEL, (Université du Québec à Trois-Rivières) ÉLÉMENTS DE SYNTHÈSE EN SÉMANTIQUE INTERPRÉTATIVE, Unités thématiques et expressives et approche morphosémantique d’une production sémiotique.

Yorumlar (0)