16. YÜZYILDA SEYAHATNAMELER VE ŞAHİRLER

16. YÜZYILDA SEYAHATNAMELER VE ŞAHİRLER

Osmanlı toplumunda insanlar, eğitim, memuriyet, sürgün, hac gibi çeşitli sebeplerle bir yerden bir yere seyahat etmişlerdir. Gezip görülen bir yeri/şehri tanıtma, seyahat edilen yer/şehirde yaşanılanları okuyucuyla paylaşma, padişah veya önemli bir devlet adamının seyahatini anlatma gibi çeşitli amaçlarla yazılan eserler "seyahat-nâme" olarak adlandırılmıştır. Seyahat-nâmeler, sosyo-kültürel açıdan çok büyük öneme sahiptir. Seyahat-nâmelerde, yerleşim yerlerinin coğrafî ve mimarî özellikleri anlatılırken, geri plânda dönemin toplumsal yaşamı, yeme-içme, giyim kuşam gibi maddî; gelenek, görenek, davranış biçimleri gibi manevî kültür unsurları hakkında da bilgi verilmiştir.

Seyahat-nâme türünün en önemli eseri, asıl adı Evliya Çelebi b. Derviş Mehmed Zıllî olan Evliya Çelebi’nin 17. yüzyılda yazdığı on ciltten oluşan Seyahat-nâme’sidir. Evliya Çelebi, hem gözlemlerinin canlılığı, üslûbunun akıcılığı hem de geniş bilgi birikimiyle 17. yüzyılın sosyal yaşantısına bu eseriyle ışık tutmaktadır. Evliya Çelebi’nin eserinden önce de seyahat-nâme türünde eserler kaleme alınmıştır. 16. yüzyılda Seydî Ali Reis’in Hindistan yolculuğunu anlatan, denizcilere ve kaptanlara bilgi vermek üzere kaleme aldığı Mir’atü’l-Memâlik ve Muhît adlı eserleri, Pîrî Reis’in denizcilere Akdeniz kıyıları, adaları, geçitleri, boğazları, körfezleri hakkında bilgiler ve rotalar verdiği Kitâbü’l-Bahriye’si bilgi verici seyahat-nâmelerdir.

Seyahat-nâme olarak adlandırabileceğimiz eserlerin yelpazesi çok geniş olduğu için bu eserleri sınıflandırmak da güçtür. Kaptan ve komutanların gazalarını konu edinen aynı zamanda gazâ-nâme olarak da nitelendirilebilecek eserler de seyahat-nâme özelliği gösterirler. 16. yüzyılın başında Seyyid Muradî’nin Barbaros ve Oruç Reis’in gazâlarını anlatan Gazâvât-ı Hayreddin Paşa adlı eseri bu guruba örnek verilebilir.

Gelibolulu Mustafa Âlî’nin Hâlâtü’l-Kahire mine’l-Adâti’z-zâhire adlı eseri ise, Kahire’deki caddeler, pazarlar, kahvehaneler, meslekler, gelenekler hakkında bilgi veren ve seyahat-nâme özelliği gösteren bir eserdir.

Sergüzeşt-nâme, şâirlerin başlarından geçen ya da hayâlî olayları kaleme aldıkları eserlerdir. Şairler, bu eserlerinde kimi zaman yolcuklarda çektikleri sıkıntıları, kimi zaman da başlarından geçen aşk maceralarını anlatmışlardır. Za’ifî’nin Ser-güzeşt-i Za’ifîsi, Güvâhî’nin Gurbet-nâme’si de bu açıdan seyahat-nâme özelliği gösterirler.

Bu yüzyılda ayrıca Trabzonlu Âşık Mehmed bin Ömer’in Menâzirü’l-Avâlim’i, yazarın Karadeniz kıyıları, Hazar Denizi, Kırım, Macaristan, Şam ve Kahire’ye seyahatlerini anlatmaktadır.

Tarihî açıdan çok büyük öneme sahip olan Matrakçı Nasuh’un Beyân-ı Menzil-i Sefer-i Irakeyn-i Sultan Süleyman Han adlı eseri de Kanunî Sultan Süleyman’ın Bağdat seferi sırasında uğradığı menzilleri konu eder ve eserde çok önemli minyatürler bulunmaktadır.

Bunlara ek olarak, edebiyatımızda bir de hac seyahat-nâmeleri kaleme alınmıştır. Hac konakları, hac vazifesini yaparken uyulması gereken kurallar, rehberlik etme ve pratik bilgiler verme gayesiyle yazılan bu eserlerin en eskisi Ahmed Fakîh’in Kitâbu Evsâfı Mesâcidi’ş-Şerîfe adlı eseridir. 16. yüzyıl şairlerinden Fevrî, hac yolculuğundaki izlenimlerini dönemin ünlü tezkire (şair ve yazarlar sözlüğü) yazarlarından Âşık Çelebi’ye yazdığı bir mektupla dile getirmiştir.

16. yüzyılda Avrupalı seyyahlar da Osmanlı İmparatorluğu’na çeşitli görevlerle gelmişler ve gezip gördükleri yerlere dair seyahat-nâmeler yazmışlardır. Bunun nedeni ise, 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’yla Avrupa devletleri arasındaki siyasî ve ekonomik ilişkilerin yoğun olması ve hümanist düşüncenin etkisiyle Avrupalı aydınların Osmanlı toplumunu ve kültürünü tanımak istemeleridir.

Bu yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’na gelen Batılı seyyahlar B. Kuripecic, Jerome Maurand, Monsieur d’aramon, Nicolas de Nicolay, Ogier Ghiselin de Busbecq, Hans Dernschwam, Philippe du Fresne Canaye, John Sanderson, Fynes Moryson, Sir Anthony Sherley ve Polonyalı Simeon, Pietro Della Valle’dir. Bu seyahat-nâmelerin yazarları Avrupalı seyyahlar, Osmanlı şehirlerindeki sosyal ve kültürel yaşam hakkındaki gözlemlerini yazıya geçirmişler ve bazen de Osmanlı şehirlerinin haritalarını seyahatnamelerine koymuşlardır.

Yorumlar (0)