16. YÜZYILDA TARİH YAZICILIĞI

16. YÜZYILDA TARİH YAZICILIĞI

15.yüzyılda Yahşi Fakih’le başlayan Osmanlı tarih yazıcılığı geleneği, 16.yüzyılda büyük bir ivme kazanmıştır. Özellikle İkinci Bayezid, Yavuz Sultan Selim ve Kanûnî Sultan Süleyman gibi büyük hükümdarların himayeleri altında tarih yazıcılığı 16.yüzyılda parlak bir devre yaşamıştır. Bu yüzyıl, türün hacimli ve güzel örneklerinin görüldüğü bir yüzyıl olmuştur.

16.yüzyılda Tevârih-i Âli Osman yazmak moda haline gelmiş, yalnız tarihçiler değil, diğer meslek gruplarından olanlar bile Osmanlı tarihi kaleme almışlardır. Bu yüzyılda, bazı devlet adamları dahi modaya uyarak birer Osmanlı tarihi yazmıştır. Dönem tarihçileri genelde padişahların görevlendirdiği kişiler olduğu için, eserlerinde eleştiri mekanizmasını pek fazla görrülmemektedir. Dönemin tarih eserlerinde, tarihî hadiseler genelde yıllara göre anlatılır. Bu eserlerde her yılın sonunda, o yıl içinde ölen şeyh, vezir, şair gibi şahsiyetlerin biyografilerine de bilgi niteliğinde yer verilmiştir.

yüzyılın bir diğer önemli yönü Arap tarihçiliğinin etkisiyle Selim-nâme ve Süleyman-nâmeler’in yazılmış olmasıdır. Bu eserlerde Yavuz Sultan Selim ve Kanûnî Sultan Süleyman’ın şahısları etrafında dönemin tarihi olayları anlatılır. Özellikle Selim-nâmeler Türkçe, Arapça ve Farsça olarak yazılmıştır. Yine İran tarihçiliğinin etkisi ile ortaya çıkmış olan Şehnâmecilik 16.yüzyılda yaygınlık kazanmıştır. 16.yüzyılın büyük padişahı Kanûnî Sultan Süleyman döneminde ise Şehnâmecilik bir kurum haline gelmiştir.

tarih yazıcılığı içinde biyografi eserleri, fetihnâmeler, gazânâme ve gazavatnâmeler de önemli bir yer tutmaktadır. Bu yüzyılda bir çok büyük tarihçi yetişmiştir. Bunların içinde Kemalpaşazâde (1468-1534) önemli bir yere sahiptir. Tevârih-i Âli Osman’ı, Osmanlı’nın kuruluşundan başlayıp 1533 yılına kadar geçmiş olayları anlatır. Bu eser, ilk büyük Osmanlı tarihi kabul edilir. Menkıbe ve rivayetlerin süslediği ilk dönem tarihlerinden, usta anlatım tarzı ve kayıtlara bağlılığı yönünden ayrılır. Osmanlı tarihçiliğinin zirve isimlerinden Hoca Sadeddin Efendi, Tâcü’t-Tevârih isimli eserini 16.yüzyılda kaleme almıştır. Tâcü’t-Tevârih, 2 ciltlik bir eserdir. Estetik bir dille yazılmıştır. Kendi çağının nesir üslubunun özelliklerini güzel bir şekilde yansıtan Tâcü’t-Tevârih, Osmanlı’nın kuruluşundan I.Selim’in vefatına kadar geçen olayları dile getirir. Kitapta eski eserlerden birçok alıntılar vardır. Tâcü’t-Tevârih yetkinliğiyle, Tevârih-i Âl-i Osmanları unutturmuştur.

büyük öneme sahip tarihçilerinden biri de Gelibolulu Mustafa Âli’dir. Künhü’l-Ahbar isimli genel bir tarih kitabı yazan Mustafa Âli, yüzyılın ilginç isimlerindendir. Künhül’l-Ahbar, biri mukaddime diğerleri rükün olmak üzere dört bölümden oluşmaktadır. Son bölüm Osmanlılarla ilgilidir. Bu bölümde olaylar, padişahların saltanat sürelerine göre anlatılır. Âli, Künhü’l-Ahbar’ı siyasi tarihten ziyade bir kültür tarihi olarak kaleme almıştır. Bu yüzyılın tarih yazıcılığı alanında son büyük temsilcisi de Selanikî Mustafa Efendi’dir. Selanikî Tarihi ismiyle bilinen eseri yazmıştır. Bu eser, 1563-1600 tarihleri arasındaki olayları, ayrıntılarıyla ele alması yönüyle dikkat çekmiştir.

Yüzyılın diğer tarihçilerinden bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Ruhî Çelebî, Lutfî Paşa, Celâlzade Mustafa Çelebi, Küçük Nişancı Mehmed Paşa, Mehmed Zaim, Şemsi Ahmed Paşa, Muslihiddin El-Lârî.

Yorumlar (0)