DİVAN EDEBİYATIMIZDAN EN GÜZEL BEYİTLER , Abdülhak Şinasi Hisar
DİVAN EDEBİYATIMIZDAN EN GÜZEL BEYİTLER , Abdülhak Şinasi Hisar
DİVAN EDEBİYATIMIZDAN EN GÜZEL BEYİTLER - Abdülhak Şinasi Hisar
DİVAN EDEBİYATIMIZDAN EN GÜZEL BEYİTLER
(Abdülhak Şinasi Hisar’ın Zevkiyle Seçilmiş Beyitler)
Kaynak:Aşk imiş her ne vâr âlemde”, İstanbul, 1955)
Aşk imiş her ne vâr âlemde
İlm bir kîl ü kâl imiş ancak
Fuzûlî
Aşk derdinin devâsı kabil-i derman değil
Terk-i can derler bu derdin mu’teber dermânına
Fuzûlî
Her kişi âşık olurdu eğer âsân olsa
Taşlıcalı Yahya Bey
Lisân-ı aşkı bilir terceman bulunmadı hiç
Neccar Zade Şeyh Rıza
Eğerçi söylemez ammâ neler bilir âşık
Hızırağa Zade Said
Gûyâki Padişâh olurum milk-i âleme
Meşgûl-i şerh-i aşk ü garâm olduğum zeman
Yenişehirli Avni
Gönlüm belâ-yı aşkı hem ister, hem istemez
Hâzım
Ben derd-i aşkı söylemesem başka derd olur
Faik Memduh
Her derde çâre var güzelim, aşka çâre yok
Abdülhak Hâmid
Baharı neyleriz ol gülizâr-ı gonce femin
Gülüb açılması bin nevbahâra değmez mi?
Nâilî’i Kadîm
Bir az gel bağa, bülbül dinle, gül seyret, açıl cânâ
Ki sen dâhî henüz âçılmamış bir gonce-i tersin
Nedim
Süzme çeşmin, gelmesün müjgân müjgân üstüne
Râsih
Hüsn olur kim seyr iderken ihtiyâr elden gider
Ziya Paşa
Secdedir her kande bir büt görsem âyinim benim
Hâh kâfir, hâh mü’min tut budur dinim benim
Fuzûlî
Hunkâr şehre geldi deyü seyre çıkdılar
Her güşe mehlikâ dolu, Hunkâra kim bakar
Vizeli Behişti
Hevâyı aşka uyub kûy-i yâredek gideriz
Nesim-i subha refîkız bahâradek gideriz
Nâilî-i Kadim
İnsâf olunsa biz de rakibin rakibiyiz
Nâbi
Ol perçemin nazîrini, hâtırdamı gönül
Görmüş idin geçen sene, sünbül zemanları
Nedim
Bakılmaz hâtır-ı ahbâba hiç dilber hususunda
Ragıb Paşa
Ruhsat bulunur dâmen-i canân ele girmez
Canan bulunur gûşe-i imkân ele girmez
Haşmet
Hiç akla gelirmiydi bu âşıklığım ey dil
Kim derdi ki bir gün bana divane desinler
(Meçhul)
İtse ger Nef’î nola gönlüyle dâim bezm’i hâs
Hem kadeh, hem bade, hem bir şûh sakidir gönül
Nef’i
Geh câm-ı bâde nûş ideriz, gâh hûn-i dil
Biz ruhsat-ı zemâna göre işret eyleriz
Sabri-i Şakir
Bir elinde gül, bir elde câm geldin sâkiyâ
Kangısın alsam gülü, yâ câmı, yahud ki seni
Nedim
Ayağın sâkınarak basma aman sultânım
Dökülen mey kırılan şişe-i rindân olsun
Nedim
Bezm o bezm, ahbâb o ahbâb, işret o işret değil
Mey o mey, sakî o sakî, hâlet o hâlet değil
Pertev
Meyhâne yıkıldı, mest ayakda
Abdülhak Hâmid
Bir kanlı gül ağzında ve mey kâsesi elde
Bir sofrada içdik ikimiz aynı emelde
Yahya Kemal
Hâlini bilmez perişanın perişan olmayan
Bursalı Ahmed Paşa
Cânıma bir merhabâ sundu ezelden çeşm-i yâr
Öyle mest oldum ki gayrın merhabâsın bilmedim
Bursalı Ahmed Paşa
Ben âşıkım, hemişe sözüm âşıkânedir
Fuzûlî
Aşkında mübtelâlığımı ayb iden sanur
Kim olmak ihtiyâr iledür mübtelâ sana
Fuzûlî
Göklere âçılmasın eller ki dâmânındadır
Fuzûlî
Sûfî mecâz anladı yâre mahabbetim
Âlemde kimse bilmedi gitdi hakikatim
Emri
Senin mahzunun olmak bâna şadan olmadan yeğdir
Gamınla ağlamak ellerle handan olmadan yeğdir
Nev’î
Gönüldendir şikâyet, gayrdan feryâdımız yokdur
Nev’î
Yâreb ne vâdîdir bu kim can teşne cânân teşnedir
Bâki
Bileli kendimi ben gönlümü âşık buldum
Nef’î
Neler çeker bu gönül, söylesem şikâyet olur
Nef’î
Ne şeb ki kûyine yüz sürmesem ölürüm
Ne gün ki kametini görmesem kıyamet olur
Nef’î
Bir cebinin, bir dahi zülf-i siyehfâmın bilür
Dil ne subhun fark ider Billah, ne akşâmın bilür
Nedim
Sinede bir lahza ârâm eyle gel cânım gibi
Geçme ey rûh’i revân ömr-i şitâbânım gibi
Nedim
Candan geçer de ben yine geçmem niyâzdan
Abdülhak Hâmid
Yârsız kalmış cihanda aybsız yâr isteyen
Bursalı Ahmed Paşa
Şirler pençe-i Kahrımdan olurken lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebûn itdi felek
Yavuz Sultan Selim
Kudretim yok hâlimi arzitmeğe canânıma
Usûlî
Küfr-i zülfün salalı rahneler imânımıza
Kâfir ağlar bizim ahvâl-i perişanımıza
Fuzûlî
Sergeşteliğim kâküli müşkinin ucundan
Âşüfteliğim zülf-i perîşanın içündür
Fuzûlî
Gözüm, canım, efendim, sevdiğim, devletlü sultânım
Fuzûlî
Kâşkî sevdiğimi sevse kamu halk-i cihân
Sözümüz cümle heman kıssa-i canân olsa
Taşlıcalı Yahya Bey
Dikkatler ile seyr ideriz yâri serâpâ
Görmez mi idik biz de eğer olsa vefâsı
Bâki
Geh âlem-i müşâhade, geh âlem-i hayâl
Bir lahza yârsız kalamam, âdetim budur
Sâlih
Bu gün şâdım ki yâr ağlar benimçün
(Meçhul)
Görmemek yeğdir, görüb divâne olmakdan seni
Sâbit
Nesin sen, ben de bilmem, canmısın, cananmısın kâfir
Nedim
Nâzdan hâmûşsun, yoksa, zebânın duymadan
İstesen bin dâsıtan söylesin ebrûlerle sen
Nedim
Sevdiğim meşk-i nigâh eylersin âhûlarla sen
Nedim
Nigehin böyle neden hastadır ey şûh senin
Gözlerin bezm-i ezelden beri mahmur gibi
Nedim
Mest-i nâzım kim büyütdü böyle bî pervâ seni
Kim yetişdirdi bu gûne servden bâlâ seni
Nedim
Yârimi gördüm, bu gün dünyâ görünmez dîdeme
Hayri
Çeşmini gördüm, unutdum derdi de, dermânı da
Gâlib Dede
Gizlesem de, âşikâr itsem de, cânımsın benim
Gâlib Dede
Kâilim didârını rüyâda olsun görmeğe
Pertev
Mâhitâba bakamam yâr gelür hâtırıma
Zekâî
Görsem seni helâk olurum, görmesem helâk
Vâsıf-ı Enderûnî
O gül endâm bir âl şâle bürünsün, yürüsün
Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün, yürüsün
Vâsıf-ı Enderûnî
Biz âleme bir yâr içün âh itmeğe geldik
Yenişehirli Avni
Bende Mecnûndan füzûn âşıklık isti’dâdı var
Aşık’ı sâdık benim, Mecnûnun ancak âdı var
Fuzûlî
Cânı cânan dilemiş, vermemek olmaz ey dil
Fuzûlî
Âşık oldur kim kılur cânın fedâ cânânına
Meyl-i cânân itmesün her kim ki kıyamaz cânına
Fuzûlî
Cânımı cânan eğer isterse minnet cânıma
Can nedir kim anı kurbân itmeyem cânânıma
Fuzûlî
Min cân olaydı kâş men-i dilşikestede
Tâ her birile bir gez olaydım fedâ sana
Fuzûlî
Gönül derler ser-i kûyünde bir divânemiz kaldı
Hayâlî
Biz ol âşıklarız kim dâğımız merhem kabûl itmez
Ol gülzarız ki âteşdir gülü şebnem kabûl itmez
Râmî Mehmed Paşa
Böyle bî-hâlet değildi gördüğüm sahrâ-yı aşk
Anda Mecnûn bîdler divâne cûler vâr idi
Nedim
Zülfün görenlerin hep bahtı siyah olurmuş
Tek zülfünü göreydim, bahtim siyâh olaydı
Baybordlu Zihni
Yok bu şehr içre senin vasf etdiğin dilber, Nedim
Bir peri-rüret görünmüş, bir hayâl olmuş sanâ
Nedim
Derd oldu şimdi bâşıma dermân sandığım
Bir âfet oldu cânıma cânân sandığım
Halimgiray
Gönül mahabbetli bir âdet eylemiş yoksa
Ne bende aşk, ne sende cemâl kalmışdır
(Meçhul)
Güller âhir râm olur ammâ hezâr elden gider
Ziya Paşa
Sende mi hâlâ esir-i zülf-i yâr olmakdasın
Uslan ey dil, uslan artık, ihtiyâr olmakdasın
Recâi zade Ekrem
Kadem kadem, gice, teşrîfi, Nâilî, o mehin
Cihan cihan elem-i intizâre değmez mi
Nâilî-i Kadim
Dil-i gamdidenin bir kerre handân olduğun gördük
O naşâdın hele bir kerre şâdan olduğun gördük
(Meçhul)
Hoş geçen her dem-i sevdâ ebediyyet sayılır
Tevfik Fikret
Vâızın nâr-ı cehennem dediği firkat imiş
Usulî
Dâr-ı dünyâ deli gönlüm gibi virân olsa
Ne cihân olsa, ne cân olsa, ne hicrân olsa
Taşlıcalı Yahya Bey
İstemem sensiz olan sohbet-i yârânı bile
Neşâtî
Belâ-yi keşmekeş-i intizârı benden sor
Nedim
Yârdan mehcûr iken düşdük diyâr-ı gurbete
Dehr gösterdi yine hicrân hicrân üstüne
Râsih
Gören sanur ki safâdan semâ-ı râh iderim
Döner döner bakarım kû-yi yâre âh iderim
Esrar Dede
Ağlatmayacakdın, yola bakdırmayacakdın
Ol va’de-i tekrâr-be-tekrârı unutma
Esrar Dede
Su uyur, düşman uyur, haste-i hicrân uyumaz
Gâlib Dede
Banâ duzehden ey meh dem urur gülzârlar sensiz
Diraht âteş, nihâl âteş, gül âteş, berk ü bâr ateş
Gâlib Dede
Geldi ammâ neyleyim, sensiz behârın şevki yok
Recâi Zade Ekrem
Hayâlile tesellidir gönül meyl-i visâl itmez
Gönülden taşra bir yâr olduğun âşık hayâl itmez
Fuzûlî
Geçmiş zemân olur ki hayâlî cihan değer
Hayâlî
Hayâl-i yâr gibi varmı bir refik-i şefik
Ruhi-i Bağdâdî
Kani ol gül gülerek geldiği demler şimdi
Ağlarım hâtıra geldikçe gülüşdüklerimiz
Şinâsi-i Kadim
Ömr âhir olur sohbet-i dildâre doyulmaz
Yenişehirli Avni