HALK EDEBİYATININ SINIRLARI VE SINIFLANDIRILMASI, HALK EDEBİYATI

HALK EDEBİYATININ SINIRLARI VE SINIFLANDIRILMASI, HALK EDEBİYATI

HALK EDEBİYATININ SINIRLARI VE SINIFLANDIRILMASI

Edebiyat ile ilgili tüm yazılar için tıklayınız.

TDH - KOLAY ERİŞİMİ Türkçe Göktürkçe Edebiyat Türkçe Adlar Tarih Kökenbilgisi Türk Lehçeleri Yazım Kılavuzu Türk Dünyası PDF-DOC Sınav-Deneme

DİL BİLGİSİ KOLAY ERİŞİMİ Dil Bilgisi Sıfatlar Belirteçler Anlam Bilgisi Kompozisyon İlgeçler Cümlede Anlam Nasıl yazılır? Bağlaçlar Paragrafta Anlam Noktalama İşaretleri Ünlemler Sözcükte Anlam Sözcük Bilgisi Eylemler Ses Bilgisi Yapım Ekleri Eylemsiler Yapı Bilgisi Adıllar Dil-Anlatım Yazım Bilgisi Adlar Edebiyat Anlatım Bozuklukları Ana Bet Atasözleri ve Deyimler TDH-Instagram Tivitır Feysbuk

HALK EDEBİYATININ SINIRLARI VE SINIFLANDIRILMASI, HALK EDEBİYATI

Tarih sahnesine çıktıkları günden bugüne kadar çoğalan, çoğaldıkça parçalanıp birbirinden uzaklaşan, zaman zaman büyük başarılar kazanarak çok büyük impa­ratorluklar kuran, zaman zaman da bütün başarılarını kaybederek kabuğuna çeki­lerek yaşayan Türk milletinin bu karışık ve dağınık tarihi içinde ilk günden günü­müze kadar daima gelişen, fakat mahiyetini değiştirmeyen müşterek millî gelene­ğe bağlı bir edebiyatları vardır. Türklerin Orta Asya'da, İslâmiyet’ten önce yaşadık­ları devirde, bütün Türk boylarında müşterek olan bu millî edebiyatın ürünleri, İslâmiyet’in kabulünden sonra kültürel, dinî, sosyal ve politik şartlar altında hem çe­şitlenmiş hem de zaman zaman aydınlar tarafından yazılı kaynaklarda yer verilme­yecek kadar ikinci dereceden eser muamelesi görmüştür. Bu edebiyatın ürünleri Tanzimat hareketi ve Cumhuriyet'ten sonra Batı dillerinden tercüme edilen "Halk Edebiyatı" genel başlığı altında değerlendirilmeye başlanmıştır.

Kavramın kaynaklandığı, Batı Avrupa'da XVIII. yüzyıldan itibaren, yaratıcıları­nın bilinmemesi veya anonimleşmeleri nedeniyle halkın ortak malı sayılan ve uzunca bir müddet halkın "kollektif" olarak meydana getirdiği düşüncesiyle ve "halkın ruhu"nu en iyi yansıttığı hükmüyle, özel bir önem verilen şiirlere, mitlere, masallara, efsanelere, memoratlara, atasözü, epik destan, bilmece ve benzeri ede­bî ürünlere Anonim Halk Edebiyatı adı verilmektedir. Türk Halk Edebiyatı olarak düşünülen çerçeve ise, türküler, mâniler ve tekerlemeler gibi Anonim Halk Edebiyatının yanı sıra doğası gereği daima anonimleşmeye açık olan sözlü edebiyat geleneğimizin, tekke ve kahvehane kurumları etrafında gelişen ve pek çok ba­kımdan, eskiden beri var olan müşterek millî edebiyat geleneği veya kamlık (şamanlık) kaynaklı "ozan-baksı edebiyat geleneği"nin mirasını devralmış olan tekke ve tasavvufî halk edebiyatı geleneği ve âşık tarzı halk edebiyatı geleneğini de içi­ne almaktadır. Kısaca, Türk Halk Edebiyatı kendi içinde, Anonim Halk Edebiyatı, Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı ve Aşık Tarzı Halk Edebiyatı olarak üç kısma ayrılır.

Bu üç edebiyat geleneğini Halk Edebiyatı olarak kabul etmemizin nedeni ara­larındaki temel ortaklıklar bulunmasıdır. Türk kültür tarihinin dile dayalı verimle­rinin ilk olarak ortaya çıkışından (ozan-baksı edebiyat geleneği) itibaren, günümü­ze kadar yaşamını devam ettiren Türk Halk Edebiyatının Anonim, Tekke-tasavvufî ve Âşık gibi üç bölümünde de sürekliliği ve müşterekliği sağlayan temel unsurlar şunlardır:

a. Türk Halk Edebiyatının hece vezni, kafiye düzeni, nazım birimi olarak dört­lüklere dayalı türleri, koşma ve mâni nazım şekli esasına dayalı, bu iki na­zım şeklinin bazen beraber bazen ayrı şekilde meydana getirilen çeşitli kombinezonlarından ibaret nazım öğeleri müşterektir ve her üç edebî gele­nekte de süreklilik göstermektedir.

b. Türk halk şiiri ve nesir-nazım karışık destan ve halk hikâyesi gibi türleri ge­rek İslamiyet’ten önce ve gerekse sonraki devirlerinde daima müzikle birlik­te icra edilmiştir. Halk şiirinin Anonim, Aşık ve Tekke geleneklerinin şiirleri çoğu kez bir müzik aletinin eşliğinde söylenir. Bu müzik aletleri zaman za­man farklılaşmış (kopuz çeşitleri, saz, ney, tambur, def, davul, kudüm, ka­val, düdük vb.), fakat şiir hiçbir zaman müzikten ayrılmamıştır.

c. Halk şiirinin icrasında daima diyaloga yer verilmiştir. Diyalog, bazen konu­yu daha tesirli duyurabilmek, bazen yarışma psikolojisi içinde imtihan şek­linde soru-cevap veya bir konuyu daha iyi öğretmek, bir konu ve bir ayak etrafında en güzel deyişi yaratabilmek, bazen de daha iyi anlaşabilmek için ve belki de en önemlisi sözlü kültür ortamında yaratılan ve icra edilen halk şiirinin daha kolay ezberlenip hatırda kalabilmesi için, Anonim, Tekke-tasavvufî ve Aşık şiir geleneklerinde her zaman yer almıştır.

Aynı nedenlerle, anonim halk şiirinde türkülerde, destanlarda, mânilerde, düğün âdetleriyle ilgili karşılıklı deyişmelerde, Aşık tarzı şiir geleneği içinde önemli bir yer tutan karşılaşmalarda, Tekke şiiri geleneği içinde cansızı can­lı gibi konuşturma ve soru cevap şeklindeki örneklerinde, bu özelliği ifade eden hazır kalıp ifadelerini görmek her zaman mümkündür.

d. Türk Halk Edebiyatının bütün türlerinde eserler başlangıcından bu yana bü­yük ölçüde irticalen (doğaçlama) yaratılmış, ezberlenip hafızalarda muhafa­za edilerek sözlü gelenek vasıtasıyla yayılmıştır. Halk Edebiyatı verimlerinin bu özelliklerinden dolayı çok kere meraklılarınca cönk ve mecmualara kaydedilerek yazıya geçirilmeyen şiirlerin ve diğer edebî ürünlerin ilk şekil­leri kaybolmuştur. Sözlü gelenekte muhafaza edilen bu deyişler, bir edebi­yat tarzından diğerine aktarılmasının yanında zamana ve zemine uyma esnekliğiyle yeni unsurlarla zenginleştirilmiştir.

e. Türk Halk Edebiyatı ürünleri, yukarıda sıralanan bazı süreklilik gösteren özelliklerinden hareketle, sözlü olma, geleneğe bağlılık, çeşitlenme (varyantlaşma), sözlü kültür ortamında anonimleşebilme ve kalıplaşma gibi sözlü edebiyatın evrensel niteliklerini taşımaktadır.

f. Türk milletinin çok büyük bir çoğunluğuna hitap eden Halk Edebiyatının Anonim, Aşık ve Tekke gibi geleneklerinde oluşturulan ürünlerde yaratıl­dıkları devrin ve çevrenin yaygın Türkçesi kullanılmıştır. Aşık şiirinin, Divan şiirinin fazlaca tesirinde kaldığı XVII-XIX. yüzyıllara ait bazı örnekleri ve tek­ke şiirinin medrese kültürü altında teşekkül eden bir kısmı hariç tutulmak kaydıyla Arapça ve Farsça kelime oranı bu edebiyatları yaşatan halkın bildi­ği kelime kadrosunun dışına çıkmamıştır. Ayrıca mahallî kelime ve deyimle­rin yanında ağız hususiyetleri, halk şiiri geleneğine dayalı her üç tarz edebi­yatın karakteristik özelliği olmuştur.

Halk Edebiyatı terimiyle ifade edilen bu kavramsal çerçeve içinde yer alan ede­bî gelenekler, ana hatlarıyla üç ana başlık altında ele alınmakta ve bu edebî gele­neklere ait Halk Edebiyatı ürünleri şunlardan oluşmaktadır:

1. Anonim Halk Edebiyatı:

a. Nazım: Koşuk, sagu, koşma, mâni, ağıt, türkü, destan, ninni.

b. Nesir: Mitler, efsane, memorat, masal, fıkra, sayışmaca, hikâye, tekerle­me, atasözü, deyim, bilmece, alkış (dua), kargış (beddua).

c. Halk tiyatrosu: Köy seyirlik oyunları, meddah, karagöz, orta oyunu, kukla.

2. Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı:

a. Nazım: Hikmet, nutuk, devriye, nefes, şathiye, ilâhî, ramazaniye.

b. Nesir-nazım karışık: Gülbanklar, dinî-millî destanlar, menkıbeler,

c. Nesir: Dinî-tasavvufî halk hikâyeleri, menâkıp-nâmeler, halk kitapları, dualar.

3. Âşık Tarzı Halk Edebiyatı:

a. Nazım: Koşma, mâni, varsağı, destan, semaî, taşlama, koçaklama, güzel­leme, sicilleme, kalenderî, divanî, ağıt, türkü

b. Nesir-nazım karışık: Destan kolları, halk hikâyeleri.

Yorumlar (0)