İslamiyet'in Kabulünden Önceki Türk Edebiyatı > Yazılı Edebiyat Dönemi

İslamiyet'in Kabulünden Önceki Türk Edebiyatı > Yazılı Edebiyat Dönemi


İslamiyet'in Kabulünden Önceki Yazılı Türk edebiyatı 8. yüzyılda başlar, 10. yüzyıla kadar sürer.

Türklerin en eski yazılı eserleri 6. yüzyıldaki Yenisey yazıtlarıdır; ancak bunlar okunamadığı için belge niteliği taşımazlar. Bu bakımdan Türk tarihinin ve edebiyatının ilk yazılı ürünleri Göktürk yazısıyla ortaya konulan Orhun yazıtlarıdır. Göktürk yazısı 4'ü sesli 38 harften meydana gelmiştir. Harflerin birleşmediği ve sözcüklerin üst üste iki nokta ile ayrıldığı bu yazı sağdan sola doğru yazılmaktadır.

Orhun yazıtlarındaki dilin işlenmişliğine bakılırsa, Göktürkçenin eski çağlarda da kullanılmış olabileceği söylenebilir. Nitekim Yenisey yazıtlarının da aynı alfabe ile yazıldığı bilinmektedir.

Yazılı Türk Edebiyatının Özellikleri:

Dönem ürünleri Göktürkçe ve Uygurca ile verilmiştir.
Hem halk diline dayalı bir anlatım (Tonyukuk anıtı), hem de sanatlı bir söylev diliyle yapılan anlatım (Kültiğin ve Bilge Kağan anıtları) kullanılmıştır.
Hem dini hem de din dışı ürünler verilmiştir.
Bazı atasözleri (savlar) ve destanlarımız bu dönemde yazıya geçirilmiştir. (Elimizde Uygurca yazılmış savlar ile Oğuz Kağan destanının metni vardır.)
Şiirlerde nazım birimi dörtlük; ölçü, ulusal ölçümüz olan hecedir.
Göktürkçe ile ortaya konulan ürünlerde dil, yabancı etkilerden uzaktır. Uygurca eserlerde ise yabancı etkiler görülür.
Orhun (Göktürk) Yazıtlarının Özellikleri:

Milattan sonra 8. yüzyılda ortaya konulan bu yazıtlar, Türk edebiyatının ilk yazılı örnekleridir. Yazıtlarda dağılan Göktürklerin, Bilge Kağan ve kardeşi Kültiğin tarafından bir araya getirilişi ve Göktürk devletinin yeniden kuruluşu anlatılmaktadır.

a) Vezir Tonyukuk Yazıtı (720): Vezir Tonyukuk, Çinlilerle yapılan savaşları anı şeklinde yazdırmıştır.

b) Kültiğin Yazıtı (732): Bu anıtı Bilge Kağan, savaşta ölen kardeşi Kültiğin adına diktirmiştir.

c) Bilge Kağan Yazıtı (735): Bu anıt, Bilge Kağan'ın ölümünden sonra oğlu tarafından diktirilmiştir.

Orhun anıtlarının yazarı, Yoluğ Tiğin'dir.
Dil, yabancı etkilerden uzak ve yalın bir Türkçedir. Yazıtlarda yer yer gerçekçi bir tarih dili, yer yer eleştiri cümleleri, yer yer de güçlü bir söylev dili kullanılmıştır.
Yazıtlarda aliterasyonlu (ses tekrarına dayalı) bir söyleyiş vardır.
Orhun yazıtlarında Türk ulusunun benliğini unutmaması ve birlik olması gerektiği, düşmanların tatlı sözlerine, güzel hediyelerine aldanmayıp uyanık olması gerektiği vurgulanmıştır.
Orhun yazıtlarının varlığından ilk kez, 13. yüzyılda, İlhanlılar dönemi tarihçisi Cüveyni "Tarih-i Cihan-Kûşâ" adlı eserinde söz etmişse de, yazıtlar pek ilgi görmemiştir.
Orhun yazıtlarını bilim dünyasına, ilk kez, İsveçli bir subay olan Strahlenberg tanıtmıştır. Anıtlar üzerindeki yazıları ise ilk kez Danimarkalı bilgin Thomsen 1893'te okumuştur. Yazıtların tamamının okunması 1922'de tamamlanabilmiştir.
Uygur Yazısıyla Ortaya Konulan Ürünler:

Türklerin İslamiyet'in kabulünden önce kullandıkları bir diğer alfabe de Uygur alfabesidir. Uygur alfabesi, Uygurların bulduğu bir alfabe olmayıp Mani dinine mensup Soğdaklıların yazısıdır. Şamanizmi bırakıp Mani dinini benimseyen Uygurlar, Mani dinine mensup olanların yazısını kullanmışlardır. Uygur yazısı 14-18 harfli, harfleri birbirine bitiştirilerek ve sağdan sola doğru yazılan bir yazıdır. Harf sayısının azlığı, bu yazının yetersiz kalmasına yol açmıştır.

Uygur alfabesiyle yazılan önemli iki eser Altun Yaruk (Işık) ve Sekiz Yükmek (Yığın)'tir. Bu eserlerde Budist-Maniheist hikâyelere yer verilmiştir.

Altun Yaruk'taki hikâyelere şu örnekler verilebilir:
a) Çaştani Bey Hikâyesi
b) Kalyanamkara Papamkara . (İyi prens - kötü prens) Hikâyesi
c) Aç Pars Hikâyesi

Uygurlar Döneminde varlığı belirlenen önemli eserlerden biri de Irk Bitig'dir. 10. yüzyıldan kalma olduğu sanılan ve Göktürk alfabesiyle yazılmış bu eser bir fal kitabıdır. Irk Bitig, Uygurların egemen olduğu bir coğrafyada yazılmıştır. Türkistan'da Bin Buda mağaralarında bulunan bu eser, bugün Londra'daki bir müzede saklanmaktadır.

Uygurlar Döneminde birçok Türk şairin şiirler yazdığını biliyoruz.

Şiirleri ele geçen ilk Türk şairi Aprınçur Tigin Uygurların ilk döneminde ve Maniheizm'in etkili olduğu çevrelerde yetişmiştir. Bu şairin lirik bir aşk şiiri ile bir dinî şiiri ele geçmiştir.

Yorumlar (0)