KARAGÖZ OYUNUN GENEL ÖZELLİKLERİ

KARAGÖZ OYUNUN GENEL ÖZELLİKLERİ

KARAGÖZ OYUNUN GENEL ÖZELLİKLERİ

TDH - KOLAY ERİŞİMİ Türkçe   Göktürkçe   Edebiyat   Türkçe Adlar   Tarih   Kökenbilgisi   Türk Lehçeleri Yazım Kılavuzu   Türk Dünyası  PDF-DOC   Sınav-Deneme

DİL BİLGİSİ KOLAY ERİŞİMİ Dil Bilgisi   Sıfatlar   Belirteçler   Anlam Bilgisi   Kompozisyon   İlgeçler   Cümlede Anlam   Nasıl yazılır?   Bağlaçlar   Paragrafta Anlam   Noktalama İşaretleri   Ünlemler   Sözcükte Anlam   Sözcük Bilgisi   Eylemler   Ses Bilgisi   Yapım Ekleri   Eylemsiler   Yapı Bilgisi   Adıllar  Dil-Anlatım   Yazım Bilgisi   Adlar   Edebiyat   Anlatım Bozuklukları   Ana Bet  Atasözleri ve Deyimler   TDH-Instagram   Tivitır   Feysbuk

KARAGÖZ OYUNUN GENEL ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

Karagöz oyunu baş oyuncularından Karagöz'ün adıyla anılan bir gölge oyunudur. Oyunun diğer başoyuncusunun adı da Hacivat'tır. Bu oyun deriden kesilmiş bir takım insan, hayvan, bitki ve eşya biçimlerinin arkadan ışık verilerek beyaz perdeye gölgelerinin yansıtılması ile oynatılır.

Doğu ülkelerine özgü bir sanat olduğu görüşü oldukça yaygındır. Gölge oyununun Türk toplumunda ne zaman kullanılmaya başlandığı tam olarak belli değildir. Ancak en yaygın olan görüş: "Gölge oyunu"nun Çinlilerden Moğollara onlardan da Türklere geçtiğidir. Türk gölge oyununun vazgeçilmez iki kahramanı olan Karagöz ile Hacivat'ın da 14. yy.'de Bursa'da yaşadıkları görüşü eldeki verilere dayanarak öne sürülebilir. "Hayal-i Zıl" oyunu olarak ortaya çıkarılan Karagöz oyununun kurucusu ise Şeyh Küşteri kabul edilmektedir. Karagöz oyununun üç temel niteliğinden söz edilebilir:

1. Güldürücü olması,

2. Siyasal ve toplumsal taşlamalar yapması,

3. Açık-saçık konuşmalara yer vermesi.

Oynatılış Tekniği

Yatay ve perdeye dik açı yapan çubuklarla beyaz perde gerisinde oynatılır. Geriden verilen ışıkla görüntülerin (tasvirlerin) gölgeleri perdeye yansıtılmış olur. Görüntüler tek yönlü hareket ederler, geri dönemezler.

Karagöz oynatıcısı hem görüntüleri hareket ettirir hem de her oyun kişisinin özelliğine göre sesini değiştirerek her birini ayrı ayrı konuşturur. Karagözcünün tef çalan, görüntüleri sıraya koyan, perdeyi hazırlayan bir yardımcısı vardır. Oyunun tasvir denilen görüntüleri de deve, dana, manda vb. sığır derisinden yapılır.

Karagöz Oyununda Bölümler

Karagöz oyunları dört bölümden oluşur. Öndeyiş-giriş (mukaddime), söyleşme (muhavere), oyun bölümü (fasıl) ve bitiş.

Öndeyiş bölümünde müzik başlar ve perdeye bir göstermelik konulur. Konulan göstermelik, oyunun konusuyla ilgili olabileceği gibi ilgisiz de olabilir. Göstermeliklerin işlevi izleyiciyi oyunun havasına sokmak ve merak uyandırmaktır. Önce perdeye Hacivat gelir ve bir semai okuyup ardından perde gazeline geçer. Daha sonra perdenin diğer yanından Karagöz gelir. İkisi dövüşürler. Hacivat kaçar Karagöz yere uzanır.

Söyleşme bölümü genellikle Karagöz ve Hacivat arasında geçer. Bu bölüm salt söz oyunlarına dayanır ve bir olay anlatılmaz. Bu bölümün işlevi Hacivat'la Karagöz'ün birbirlerine zıt olan kişiliklerini sergilemektir. Söyleşme bölümleri genellikle bir sonraki oyun (fasıl) bölümünden bağımsızdır.

Oyun bölümünde Hacivat'la Karagöz'den başka oyunun çeşitli kişileri de konu kapsamında ve olaylar dizisinde perdeye yansıtılırlar. Yeni oyun kişileri kendi konuşma ve giysi özelliklerini yansıtırlar. Karagözcüler, oyunun ana temasına bağlı kalmakla birlikte küçük değişiklikler de yaparlar. Örneğin perdeye çıkardıkları taklitlerin sayısını azaltıp çoğaltabilirler. Giriş sıralarını değiştirebilirler.

Oyun (fasıl) bölümünden sonra kısa bir bitiriş vardır. Hacivat'la Karagöz oyun bölümünde giysi değiştirdilerse yeniden kendi klasik giysilerini giyerek perdeye gelirler.

Bu bölümde Karagöz, Hacivat'ı yine döver. Bunun üzerine Hacivat:

- Yıktın perdeyi eyledin viran, varayım sahibine haber vereyim heman,

diyerek çıkar. Karagöz de:

- Her ne kadar sürc-i lisan ettikse af ola. Kalın sağlıcakla, diyerek bir sonraki oyunun adını ve yerini belirterek gösteriyi sona erdirir.

Karagöz'e Bir Örnek:

ÖYLE Mİ DERLER?

HACİVAT - Akşam şerifler hayır olsun!

KARAGÖZ - Bugün gidemem.

HACİVAT - Nereye?

KARAGÖZ - Bahşiş dağılan yere.

HACİVAT - Ulan, ben sana bahşiş dedim mi?

KARAGÖZ - Ben de sana hediye dedim mi (Diye Hacivat'a vurur.)

HACİVAT - Safâ geldin.

KARAGÖZ - Evde unuttum.

HACİVAT - Neyi?

KARAGÖZ - Sopayı.

HACİVAT - Ulan, ben sana sopa dedim mi? (Der, Karagöz'e vurur.)

KARAGÖZ - Ben de sana çelik çomak dedim mi? (Der, Hacivat'a vurur.)

HACİVAT - Aman efendim, her ne hal ise!... Başıma bir fes almıştım da, gelirken yorgunluk almak üzere Karagöz'üme uğrayım demiştim.

KARAGÖZ - Ne yapayım fes aldıysan?

HACİVAT - Ulan, öyle mi derler?

KARAGÖZ - Ya nasıl derler?

HACİVAT - Ulan, «Güle güle başında paralansın!» demek yok mu?

KARAGÖZ - Güle güle başında paralansın!

HACİVAT - Haa, aferim, işte öyle demeli yaa!... - derken, efendim, onun üzerine evde odun bitmiş, «- Biraz odun al.» dediler, Odunkapısı'na gidip beş on çeki odun aldım.

KARAGÖZ - Güle güle başında paralansın!

HACİVAT - Ulan, sus! Bu fes değil, odun aldım, odun.

KARAGÖZ - Güle güle başında paralansın!

HACİVAT - Ulan, başım gözüm yarılır.

KARAGÖZ - Güle güle başında paralansın!

HACİVAT - Ulan, öyle demezler.

KARAGÖZ - Ne bileyim, sen öğrettin.

HACİVAT - Ulan, o fese göreydi.

KARAGÖZ - Ey, ne deyim?

HACİVAT - «Güle güle yak , otur da külüne bak!» demek yok mu?

KARAGÖZ - Yok yok, var mı? Güle güle yak, otur da külüne bak!

HACİVAT - Haa, aferim, işte şöyle söyle!

KARAGÖZ - Güle güle yak , otur da külüne bak!

HACİVAT - Derken efendim, geçen günkü yağmur, malûm ya, evin kiremitleri filân kırılmış, bütün yağmur evin içine akmış; bari bir iki dülger çağırayım da hem kiremitleri, hem de yıkık bazı yerlerini yaptırayım, dedim; evi bi güzelce tamir ettirdim.

KARAGÖZ - Güle güle yak , otur da külüne bak!

HACİVAT - Ulan, bu ev! Yeni tamir ettirdim daha.

KARAGÖZ - Güle güle yak , otur da külüne bak!

HACİVAT - Ulan, yazık değil mi?

KARAGÖZ - Güle güle yak , otur da külüne bak!

HACİVAT - Öyle denmez.

KARAGÖZ - Ya ne denir?

HACİVAT - Ulan, «Oh oh, maşallah, pek memnun oldum! Güle güle oturunuz, içinde hiç eksik olmayınız!» demek istemez mi?

KARAGÖZ - İs... is... ister... şey... Oh oh, maşallah, pek memnun oldum! güle güle oturunuz, içinde hiç eksik olmayınız!

HACİVAT - Sonra, bilâder, borçlunun biri, «Hacivat zenginleşmiş, evi yaptırıyor» deyip para almağa gelir; benim de param bitmiş olduğundan, borçluyla boğaz boğaza kavga ederiz; sonra da dâva edip bizi hapse atarlar.

KARAGÖZ - Oh, oh, maşallah, pek memnum oldum! Güle güle oturunuz, içinde hiç eksik olmayınız!

HACİVAT - Aman bilâder, hapisteyim hapiste!

KARAGÖZ - Oh, oh, maşallah, pek memnum oldum! Güle güle oturunuz, içinde hiç eksik olmayınız!

Yorumlar (0)