KLASİK EDEBİYATTAN MODERN EDEBİYATA GEÇİŞ

KLASİK EDEBİYATTAN MODERN EDEBİYATA GEÇİŞ

Gazete, Türk edebiyatının modernleşmesinde tartışmasız önemli bir yere sahip olmuştur. Edebiyatta yenilik adına ilk denemelerin buralarda yayımlanması, Batı edebiyatının gazeteler vasıtasıyla kısmen de olsa takip edilebiliyor olması ve özel gazetelerin çoğalmasıyla bir tartışma ortamının oluşması gazetelerin edebiyattaki modernleşmeye yaptığı katkının derecesini gösterir.

Ara dönemde modern edebiyata doğru gidiş, özellikle şiir konusunda tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Roman ve hikâye ile yeni tanışılmış olması, kısa sürede romanın modern bir edebiyat ürünü olarak Türk edebiyatına girmesini kolaylaştırmıştır. Köklü bir geleneğe dayanan klâsik şiir her ne kadar kendini tekrar ediyorsa da sağlam bir estetik anlayışa sahiptir. Tecrit(gerçek hayattan soyutlanma) fikrinden beslenen bu estetik, asırlar geçtikçe kendi dilini de oluşturmuştur. Aruz vezni ise, klâsik geleneğin vazgeçilmezidir.

Klâsik edebiyata getirilen ilk eleştiriler Namık Kemal tarafından yapılır. Namık Kemal, Mukaddime-i Celâl’de Klâsik edebiyatı gerçeklikten uzak olması sebebiyle eleştirir ve bu edebiyat ürünlerinin “koca karı masalı nev’inden (türünden)” olduğunu söyler. Geleneğin bu eksikliğini vurgulayarak gerçekçi ve modern bir tür olarak karşısına romanı koyar. Klâsik edebiyat şairlerinin antolojisini Harâbât adlı kitabında toplayan ve klâsik şiiri yücelten Ziya Paşa’ya ise yine Namık Kemal tarafından eleştiri yöneltilir. Tahrîb-i Harâbât ve Ta’kîb adlı makaleleriyle de Harâbât Mukaddimesi’nin Klâsik edebiyatı ve dil anlayışını öven tavrını eleştirir.

Tanzimat’ın birinci kuşağı, toplum adına duydukları kaygıların gölgesinde edebiyatı değiştirme yoluna gitmişlerdir. İkinci kuşak ise edebiyatı kendi dünyası içinde bir dönüşüme uğratır. Bu noktada Recâizâde Mahmut Ekrem ile onun talebeleri Batı tarzı şiire örnekler verip, yeni şekil ve temalar kullanmış böylelikle modern edebiyata yaklaşmışlardır. Abdülhak Hâmid Tarhan, manzum tiyatroları ve şiirleriyle bu konuda oldukça uçlarda dolaşır. Fakat Muallim Nâci gibi geleneğin göz ardı edilmemesini isteyen bir grup şair ve yazar, Ekrem’in edebiyat hakkındaki fikirlerine karşı çıkar.

Şiirdeki modernleşme Servet-i Fünûn şairlerinin Fransız edebiyatında doğan Parnasizmden etkilenmeleri ile bir sonraki safhaya geçer. Roman ve hikâyenin zaten modern bir tür olarak gelmesi Türk edebiyatının daha hızlı modernleşmesini beraberinde getirmiştir. Sadece Türk edebiyatındaki örneklerin verilmesi beklenmiştir. Hikâye ve romandaki aksamalar, edebî bir nesir dilinin oluşma süreci ve yeni türün neden-sonuç ilişkisine bağlı kurgusuna adapte olma sürecinin yaşanmasından kaynaklanır. Nitekim Servet-i Fünûn romanıyla modern anlamda roman türü Türk edebiyatındaki ilk örneklerini verir.

Yorumlar (0)