Münşeat Nedir? Münşeatın Özellikleri

Münşeat Nedir? Münşeatın Özellikleri


Münşeat: Çeşitli konularda mensur yazıların ya da mek­tupların toplandığı yapıtların genel adı. Sanatlı düzyazı, inşa. Böyle yazanlar münşi, yapıtların topladıkları kitaplar (mecmua) da münşeat adını almıştır. Bir benzetme yapılırsa, şairin Divan‘ı neyse, münşinin münşeat’ı da odur.

Agah Sırrı Levend eski münşeat mecmualarını şöyle sınıflar:

a) Resmi yazılardan toplanmış olabilir.

Münşeat ya da mecmua adı altında “ümera hükema, havatin, sadat, şuara, ulema, guzat, meşayih, vüzera” için yazılacak yazıların başlıkları, hatimeleri bu yazılara uygun düşecek cümleler, ibareler, beyitler ve örnekler veren e­serler.

c) Yalnız bir şairin mektuplarından toplanmış olabilir.

Tanınmış şairlerin birçoğunun, divanla­rından başka münşeatları da vardır. Şairin özel hayatına, karekterine, tanıştığı ya da lütfunu gör­düğü kişilerle olan ilişkiler üzerine, hiçbir kay­nağın vermediği bilgiyi bu mecmualarda bulmak olanağı vardır.

d) Başka başka şairlerin mektuplarından top­lanmış olabilir.

Bu tür yapıtların en ünlüsü Feridun Bey’in Münşeatü’s-Selatin adlı yapıtıdır. Münşea­tü’s-Selatin padişahlar tarafından yazılan mek­tupları kapsar.

TEŞBİH (BENZETME)

Aralarında türlü yönlerden karşılaştırılarak benzerlik ilgisi bulunan iki şeyden zayıf olanı, nitelikçe daha üstün olana (güçlü olana) benzetme sanatıdır. Ancak, sözcükler gerçek anlamda da kullanılabilir.

Bir benzetmede dört öğe bulunur:

Benzetilen: Başka bir şeye benzetilen varlıktır.
Kendisine benzetilen: Nitelikçe daha güçlü olan varlıktır.
Benzetme Yönü: Benzetmenin hangi yönden yapıldığını anlatır.
Benzetme Edatı: Benzetmede benzerlik, eşitlik, karşılaştırma… ilişkisi kuran edatlardır.
Bunlar, gibi, sanki, kadar, tıpkı… vb sözcüklerdir. Bu öğelerden ilk ikisi “temel”, son ikiside “yardımcı” öğelerdir.

a) Tam (Ayrıntılı) Benzetme:

Tam benzetmede öğelerin tamamı kullanılır.
Ali arslan       gibi     cesurdur.

Burada Ali, cesurluk yönünden arslana benzetilmiştir.
Bu tür benzetmeye ‘tam benzetme (teşbih)” denir.

Cennet   gibi   güzel   vatanımız
bztln     edat   b.yönü      bzyn

b)Teşbih-i Beliğ (Güzel benzetme):

Benzetmenin temel öğeleriyle (benzeyen ve kendisine benzetilen) yapılır. “Benzetme yönü” ve “benzetme edatı” kullanılmaz.

Nazlı vücudu bir kucak ot, bir yığın kemik
Bu dizede nazlı vücut (benzeyen). Bir kucak ot, bir yığın kemiğe (kendisine benzetilen) benzetilerek güzel benzetme yapılmıştır.

Atılan elbiseler,    boğazlanmış bir adam

“Cennet vatan”,
Altın başaklar”.
“Gördüm deniz dedikleri bir başlı ejden”,
“Gider oldum kömür gözlüm elveda” gibi sözler dizeler birer “teşbih-i beliğ” (güzel benzetme) dir.

c) Temsili teşbih:
Kendisine benzetilen, benzeyenin tüm özelliklerini kendine toplarsa, bu tüm benzetmeye “temsili benzetme” denir. Örneğin Tevfik Fikret’in ünlü “Çınar” şiirinde vatan çınara benzetiliyor.

Hani bir gün seninle Topkapı’dan
Geliyorduk; yol üstü bir meydan
Bir çınar gördük, enli, boylu, vakur
Bir ağaç: hiç eğilmemiş, mağrur.
Koca bir gövde belki altı asır
Belki ondan daha fazla, dalgın, ağır
Kaygısız bir ömür sürüp gelmiş.

Söyle ey garip vatan, bildir;
Çektiğin hangi kanlı seyyiedir… (Çınar, Tevfik Fikret)

Bu şiirde, vatanın özellikleri çınar üzerinde toplanmıştır. Böylece “temsili benzetme” yapılmıştır.

Yorumlar (0)