Serveti Fünun Dönemi’nde Roman

Serveti Fünun Dönemi’nde Roman

Serveti Fünun Dönemi’nde hikâye ve romanda teknik yönden gelişmeler gözlenir. Kısa hikâye, bu dönemde edebiyatımıza girmiştir. Hikâye ve romanların sanat değeri artmıştır. Romanlar teknik ve yapı bakımından olgunluğa erişmiştir.

Olayların örgüsü, işlenişi ve konuşmalar başarılı bir biçimde verilir. Eserde yazar kişiliğini gizler. Psikolojik romanın ilk örneği bu devrede görülür. Kişilerin ruh durumları anlatılır ve çözümlenir; sosyal hayat tasvir edilir. Gerçek hayat sahnelerine yer verilir. Hayatta görülen ve görülmesi mümkün olan olay ve kişiler anlatılır.

Tip yaratmada, tasvir ve portrelerde başarı sağlanır. Edebî akımlara göre romanlar yazılmaya başlanır. Romanda romantizmin etkisi belirgin biçimdedir, bu etki zamanla yerini realizme bırakmıştır. Romanda realizme geçiş, gözlemi getirir, hayali ikinci sıraya iter. Yazarlar realizmin ve natüralizmin etkisinde kalmışlardır.

Roman, toplum yaşantısını dile getirilir. Konularını İstanbul’daki seçkinler tabakasından -özellikle-Batılı çevrelerden alırlar. Bu nedenle “salon edebiyatı” oluşturdukları öne sürülür. Hayal kırıklığı, üzüntü ve başarısız aşklar, hikâye ve romana giren belirgin temalardır. Batı’ya ayak uydurma yolundaki çabalar romana konu olur. Sanatçının yol gösterici olduğuna inanan romancılar, Batılılaşma sürecinde kendilerine göre uygun buldukları örnekleri romana sokarlar. Romanda sosyal davalara yer verildiğine-dönemin şartlarından dolayı pek rastlanmaz.

Süslü ve sanatlı anlatım tutkusu ileri ölçüdedir. Estetik uğruna Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar, hikâye ve romanda geniş ölçüde vardır. Üslup anlayışı ve arayışı, Türkçenin kimi zaman anlaşılmaz hâle gelmesine sebep olur. Fransız dilinin etkisiyle Türkçenin söz dizimi genişlik kazanır. Cümlenin ögeleri yer değiştirir; bazen cümleler yarıda bırakılır, eksiltili cümlelere yer verilir. Cümleler isteğe bağlı olarak kısa tutulur veya uzatılır.

Serveti Fünun Dönemi’nin önemli romancıları Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmed Hikmet Müftüoğlu, Safvet Nezihi ve Ali İhsan Tokgöz’dür.

Millî Edebiyat Dönemi’nde Roman

1911 ile 1923 yılları arasında etkili olan Millî Edebiyat Dönemi aynı zamanda Türk toplumunun en çalkantılı yıllarına denk gelir. Bu dönem büyük toprak kayıplarının, savaşların ve işgallerin yaşandığı bir dönemdir. Romancı yaşadığı toplumun aynasıdır, görüşüyle yola çıkan Millî Edebiyat romancıları, bu dönemde yaşanan büyük savaşları ve kurtuluş mücadelesini tüm gerçekliğiyle anlatmışlardır. Romanlarda en belirgin konuların başında Millî Mücadele gelir. Birçoğu bu mücadeleye katılmış olan sanatçılar, yaptıkları gözlemleri başarıyla romanlarına aktarmışlardır. Bu durum, Servetifünun Edebiyatı’nın bireysel roman anlayışının konu ve tema olarak tam zıddıdır. Romanda İstanbul dışına çıkılıp Anadolu işlenmiş ve bu dönemde yaşananlar realist bir bakış açısıyla anlatılmıştır.

Millî Edebiyat romancısı kendini, dönemini yansıtmakla görevlendirmiştik Sanatçılar bu dönemde yaşanan siyasi mücadeleyi ve halkın kurtuluş mücadelesini anlatmışlardır. Bu dönem romanlarında konuşma dili yazı diline aktarılmış, Arapça ve Farsça sözcüklerden mümkün olduğu kadar uzak durulmuştur. Bu dönem romanları tema bakımından Servetifünun romanlarından oldukça farklıdır. Millî Edebiyat romanlarında bireysel temalardan daha çok “Türkçülük, Millî Mücadele, yanlış Batılılaşma, çağdaşlaşma, yoksulluk, “Yeni Lisan” makalesiyle başlayan bu dönemde diğer edebî ürünlerde olduğu gibi romanda da sade bir dil kullanılmıştır.

Millî Edebiyat Dönemi’nde Halide Edip kişiliği, kültürü, Mustafa Kemal’e yakınlığı, kadın kahramanları, Doğu-Batı kültürleri karşısında takınacağımız tavrı araştırmasıyla dikkati çeker.

Yakup Kadri, Tanzimat’tan itibaren Türk toplumun geçirdiği değişimleri, bunların getirdiği sosyal konuları, aydın-halk ilişkilerini işler.

Reşat Nuri Güntekin Anadolu’yu, yerli hayatımızı romana geniş çapta sokması, tasvir ve tahlilciliği, özellikle kendisine büyük bir ün kazandıran Çalıkuşu’nda çizdiği öğretmen tipi, ayrıca batıl inançlar, din ve Batılılaşma üzerine geliştirdiği görüşleri ile öne çıkmıştır.

Refik Halit Karay gözlem yeteneği, sade ve akıcı üslubu, betimlemedeki ustalığı, mizahi görüş yeteneğiyle tanınır.

Aka Gündüz, teknik bakımdan ustalığa ulaşamamış olsa da milliyetçi, realist kimi zaman da natüralist tavrı ile bu dönem edebiyatının önemli temsilcileri arasında yer alır.

Yorumlar (0)