Türk Halk Edebiyatında Bilmeceler

Türk Halk Edebiyatında Bilmeceler

Türk Halk Edebiyatında Bilmeceler

Edebiyat ile ilgili tüm yazılar için tıklayınız.

ANONİM HALK ŞİİRİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ, NİNNİLERİN ÖZELLİKLERİ, MANİLERİN ÖZELLİKLERİ, AĞITLARIN ÖZELLİKLERİ, TÜRKÜLERİN ÖZELLİKLERİ

TDH - KOLAY ERİŞİMİ Türkçe Göktürkçe Edebiyat Türkçe Adlar Tarih Kökenbilgisi Türk Lehçeleri Yazım Kılavuzu Türk Dünyası PDF-DOC Sınav-Deneme

DİL BİLGİSİ KOLAY ERİŞİMİ Dil Bilgisi Sıfatlar Belirteçler Anlam Bilgisi Kompozisyon İlgeçler Cümlede Anlam Nasıl yazılır? Bağlaçlar Paragrafta Anlam Noktalama İşaretleri Ünlemler Sözcükte Anlam Sözcük Bilgisi Eylemler Ses Bilgisi Yapım Ekleri Eylemsiler Yapı Bilgisi Adıllar Dil-Anlatım Yazım Bilgisi Adlar Edebiyat Anlatım Bozuklukları Ana Bet Atasözleri ve Deyimler TDH-Instagram Tivitır Feysbuk

Türk Halk Edebiyatında Bilmeceler

Bilmeceler halk arasında daha çok ‘bulmacalar’ diye anılırlar. Ad olarak ‘bil’ veya ‘bul’ köklerinden gelmektedirler. Divan-ü Lügat’it-Türk’te ‘bulmak anlamına gelen “tabuzg” sözü “bilmece” yerine kullanılır. Bilmeceye Azeri ve Irak Türkleri “tabguz” derler.

Yazılı kaynaklarda belirgin olarak Divan-ü Lügat’it-Türkden sonra 14. yüzyıldan kalma Kuman Türklerinin Codex Cumanicus adlı eserinde rastlanır. Burada bir külliyat gibi, dünya edebiyatında ilk defa 46 bilmece yan yana toplanmıştır.

Türk milletince bilmeceler, nesilleri fikir üretmeye sevk etme, bulduruşlu olma amacıyla üretilip aynı amaçla muhafaza edilmişlerdir. Zihni çalıştırarak parlak tutmakla vazifeli bilmeceler Türklerin tarih boyunca yoldaşı olmuştur.

Bilmecelerde eşyanın ve oluşumun anlamı mecazlarda, çeşitli nitelemelerde veya tasvirlerde gizlidir. Sorulacak olan sual de bu üç esasa dayanmaktadır. Biz bu üç esası biraz genişleterek bilmecelerin tahlillerini daha geniş ölçüde yapacağız.

Türkçede sık rastlanan bilmeceler, öznenin faaliyetleri anlatılarak yapılanlardır. Mesela ‘Elle dikilir, dille biçilir’ bilmecesi, öznenin yani sualin cevabının faaliyetine dayanır. Bu türden bilmecelerin muhtevasında benzetme yapılmaz. Benzetme cevapta gizlidir.

Bilmeceler, kendi zamanlarını manevi, maddi özelliklerinin yansımasıdır. Manevi olanlar zaman içinde anlaşıldıklarından, kalıcıdırlar. Maddiyat tasvir eden bilmeceler maddiyatın değişkenliğinden dolayı kısa ömürlüdürler.

Bilmeceler adeta birer küçük hikayedirler. Bazen bu öykü biraz daha genişler. Öykünün kahramanları artar, kahramanlar arasında çekişmeler başlar. İnsanlar arasında kavga çıkar. Ancak bu insanlara ve hayvanlara has bir tespit değildir.

Öykü türünden bilmece kahramanlarının kendilerine has özellikleri kendilerinin belirtmelerine sıkça rastlanmaktadır. Böyle hikayelerdeki gibi kahramanlar birbirleriyle söyleşir. Bazen konuşma soru cevap gibidir. Soruyu gizli cevaba yöneltir.

Bilmecelerde güncel şeylerin teferruatı verilir. Ancak güncellik, geçmişte bilmeceli günlere aittir. O zamanlar, bilmecelerde konu edilenler sorulan kişilerin gözlerinin önündedir. Bu yüzden bilmeceyi cevaplayan kişiyi zorlamazlar.

Bilmeceler, içerikleri hakkında bilgiyi aktarmak için çeşitli çarelere başvururlar. Maksatları bilgiyi en iyi şekilde aktarmaktır. Bunu yaparken dilin ahenk özelliklerinden ve ifade gücünden en akılcıl bir şekilde yararlanırlar.

Hepsine has genel özellik çok açık ve güçlü bir şekilde açıklanmalarıdır. Bu açıklanma bilmecelerin tasvir ve çağrışım güçlerine dayanırlar. Tasvir gücü bedi vasıtalara dayanırken çağrışım gücü daha çok bilmecenin mantığına dayanır.

Tasvir ve çağrışım özelliklerinden bütün bilmeceler muhtevalarına göre yararlanırlar. Söylendikleri şekilde, kendilerinde pek edebi vasıf görünmeyebilir. Ancak ima ettikleri anlam dikkate alındığında, edebi içerikleri meydana çıkar.

Bilmeceler, bizi, yakın dostlarıymışız gibi, sorguya çekerler. Soru şekli de doğru çağrışım yapma mantığını kolaylaştırır. Onlarda, sorulan insanların zeka gücüne göre soru sorulduğu inanışı hakimdir.

Bilmeceler esaslarında gizli veya açık benzetmelere dayanırlar. Benzetme edebi vasıtadır. Bilmecede varlık veya oluşum, en Şairane tasvirlerle, mecaz olarak anlatılır. Burada sorulan sözün anlamı mecaz olarak mevcuttur. Kişiyi şairaneliğiyle esinlendirir.

Bilmecelerin içinde soru gizlidir. Bu gizli soru mecaza dayalıdır. Bilmeceyi meydana getiren sözlerde mecaz olmayabilir. Onlarda varlığın veya oluşumun esas özellikleri tasvir edilir. Tasvire göre soru yanıtlanır.

Bilmecenin cevabı herhangi bir eşyaya veya oluşuma benzetilerek bulunur. Yani cevabın bir benzetmesi bilmecede mevcuttur. Sonra onun davranışları anlatılır. Bilmecenin cevabı olan eşya veya oluşum soranda ve sorulanda bulunmaktadır.

İnsanımızın bilmecelerde benzetme yapması için hem hayali zengindir, hem de imkanı çok büyüktür. Etrafında bir şey bulunmadığı zaman destanlarına koşar. Bu da çok isabetlidir. Türkün şairaneliğine diyecek yoktur.

Bazı bilmeceleri kişi, onların muhtevalarını münasebet alarak söyler. Bazı bilmeceler de eşyanın ve oluşumun özelliklerinden beklenen neticelerin, aksi durumlarını yansıtmaktadır.

Araç veya gereç resmeden bilmeceler, maddi varlıklar ifade ettiğinden bazılarının zamanımızda anlaşılmaları güçtür. Ancak kullanıldıkları zamanlarda bu bilmeceleri çözmenin hiç de zor olmadığı meydandadır. Kullanılışları zamana göredir.

Biri gidelim demiş

Biri dönelim demiş

Biri duralım demiş

(dere,dönemeç,göl)

Bir değirmenim var

Bütün sene döner

Bir tene öğütmez

(saat)

Hanım kalktı

Cama dayandı

Cam kırıldı

Kana boyandı

(karpuz)

Kat kat katmer değil

Pembedir elma değil

Yinir yinmesine

Fakat tatlı değil

(soğan)

Öte varan yengem

Beri gelen yengem

Bir ayağının üstünde

Hep dönen yengem

(Kapı)

Sarı kız sarkar

Düşeceğim diye korkar

(armut)

Alçacık dallı

Yemişi ballı

(çilek)

Allah yapar yapısını

Kul açar kapısını

(karpuz)

Elemez elemez

Ateş başına gelemez

Gelse de duramaz

(tereyağı)

Gümbür kuyu

Göktür suyu

İçen ölür

İçmeyen kalır

(silah)

Ayakları direk gibi

Gagası kürek gibi

(leylek)

Yorumlar (0)