
Türk Halk Edebiyatında Bilmeceler
Türk Halk Edebiyatında Bilmeceler
Edebiyat ile ilgili tüm yazılar için tıklayınız.
Türk Halk Edebiyatında Bilmeceler
Bilmeceler halk arasında daha çok ‘bulmacalar’ diye anılırlar. Ad olarak ‘bil’ veya ‘bul’ köklerinden gelmektedirler. Divan-ü Lügat’it-Türk’te ‘bulmak anlamına gelen “tabuzg” sözü “bilmece” yerine kullanılır. Bilmeceye Azeri ve Irak Türkleri “tabguz” derler.
Yazılı kaynaklarda belirgin olarak Divan-ü Lügat’it-Türkden sonra 14. yüzyıldan kalma Kuman Türklerinin Codex Cumanicus adlı eserinde rastlanır. Burada bir külliyat gibi, dünya edebiyatında ilk defa 46 bilmece yan yana toplanmıştır.
Türk milletince bilmeceler, nesilleri fikir üretmeye sevk etme, bulduruşlu olma amacıyla üretilip aynı amaçla muhafaza edilmişlerdir. Zihni çalıştırarak parlak tutmakla vazifeli bilmeceler Türklerin tarih boyunca yoldaşı olmuştur.
Bilmecelerde eşyanın ve oluşumun anlamı mecazlarda, çeşitli nitelemelerde veya tasvirlerde gizlidir. Sorulacak olan sual de bu üç esasa dayanmaktadır. Biz bu üç esası biraz genişleterek bilmecelerin tahlillerini daha geniş ölçüde yapacağız.
Türkçede sık rastlanan bilmeceler, öznenin faaliyetleri anlatılarak yapılanlardır. Mesela ‘Elle dikilir, dille biçilir’ bilmecesi, öznenin yani sualin cevabının faaliyetine dayanır. Bu türden bilmecelerin muhtevasında benzetme yapılmaz. Benzetme cevapta gizlidir.
Bilmeceler, kendi zamanlarını manevi, maddi özelliklerinin yansımasıdır. Manevi olanlar zaman içinde anlaşıldıklarından, kalıcıdırlar. Maddiyat tasvir eden bilmeceler maddiyatın değişkenliğinden dolayı kısa ömürlüdürler.
Bilmeceler adeta birer küçük hikayedirler. Bazen bu öykü biraz daha genişler. Öykünün kahramanları artar, kahramanlar arasında çekişmeler başlar. İnsanlar arasında kavga çıkar. Ancak bu insanlara ve hayvanlara has bir tespit değildir.
Öykü türünden bilmece kahramanlarının kendilerine has özellikleri kendilerinin belirtmelerine sıkça rastlanmaktadır. Böyle hikayelerdeki gibi kahramanlar birbirleriyle söyleşir. Bazen konuşma soru cevap gibidir. Soruyu gizli cevaba yöneltir.
Bilmecelerde güncel şeylerin teferruatı verilir. Ancak güncellik, geçmişte bilmeceli günlere aittir. O zamanlar, bilmecelerde konu edilenler sorulan kişilerin gözlerinin önündedir. Bu yüzden bilmeceyi cevaplayan kişiyi zorlamazlar.
Bilmeceler, içerikleri hakkında bilgiyi aktarmak için çeşitli çarelere başvururlar. Maksatları bilgiyi en iyi şekilde aktarmaktır. Bunu yaparken dilin ahenk özelliklerinden ve ifade gücünden en akılcıl bir şekilde yararlanırlar.
Hepsine has genel özellik çok açık ve güçlü bir şekilde açıklanmalarıdır. Bu açıklanma bilmecelerin tasvir ve çağrışım güçlerine dayanırlar. Tasvir gücü bedi vasıtalara dayanırken çağrışım gücü daha çok bilmecenin mantığına dayanır.
Tasvir ve çağrışım özelliklerinden bütün bilmeceler muhtevalarına göre yararlanırlar. Söylendikleri şekilde, kendilerinde pek edebi vasıf görünmeyebilir. Ancak ima ettikleri anlam dikkate alındığında, edebi içerikleri meydana çıkar.
Bilmeceler, bizi, yakın dostlarıymışız gibi, sorguya çekerler. Soru şekli de doğru çağrışım yapma mantığını kolaylaştırır. Onlarda, sorulan insanların zeka gücüne göre soru sorulduğu inanışı hakimdir.
Bilmeceler esaslarında gizli veya açık benzetmelere dayanırlar. Benzetme edebi vasıtadır. Bilmecede varlık veya oluşum, en Şairane tasvirlerle, mecaz olarak anlatılır. Burada sorulan sözün anlamı mecaz olarak mevcuttur. Kişiyi şairaneliğiyle esinlendirir.
Bilmecelerin içinde soru gizlidir. Bu gizli soru mecaza dayalıdır. Bilmeceyi meydana getiren sözlerde mecaz olmayabilir. Onlarda varlığın veya oluşumun esas özellikleri tasvir edilir. Tasvire göre soru yanıtlanır.
Bilmecenin cevabı herhangi bir eşyaya veya oluşuma benzetilerek bulunur. Yani cevabın bir benzetmesi bilmecede mevcuttur. Sonra onun davranışları anlatılır. Bilmecenin cevabı olan eşya veya oluşum soranda ve sorulanda bulunmaktadır.
İnsanımızın bilmecelerde benzetme yapması için hem hayali zengindir, hem de imkanı çok büyüktür. Etrafında bir şey bulunmadığı zaman destanlarına koşar. Bu da çok isabetlidir. Türkün şairaneliğine diyecek yoktur.
Bazı bilmeceleri kişi, onların muhtevalarını münasebet alarak söyler. Bazı bilmeceler de eşyanın ve oluşumun özelliklerinden beklenen neticelerin, aksi durumlarını yansıtmaktadır.
Araç veya gereç resmeden bilmeceler, maddi varlıklar ifade ettiğinden bazılarının zamanımızda anlaşılmaları güçtür. Ancak kullanıldıkları zamanlarda bu bilmeceleri çözmenin hiç de zor olmadığı meydandadır. Kullanılışları zamana göredir.
Biri gidelim demiş
Biri dönelim demiş
Biri duralım demiş
(dere,dönemeç,göl)
Bir değirmenim var
Bütün sene döner
Bir tene öğütmez
(saat)
Hanım kalktı
Cama dayandı
Cam kırıldı
Kana boyandı
(karpuz)
Kat kat katmer değil
Pembedir elma değil
Yinir yinmesine
Fakat tatlı değil
(soğan)
Öte varan yengem
Beri gelen yengem
Bir ayağının üstünde
Hep dönen yengem
(Kapı)
Sarı kız sarkar
Düşeceğim diye korkar
(armut)
Alçacık dallı
Yemişi ballı
(çilek)
Allah yapar yapısını
Kul açar kapısını
(karpuz)
Elemez elemez
Ateş başına gelemez
Gelse de duramaz
(tereyağı)
Gümbür kuyu
Göktür suyu
İçen ölür
İçmeyen kalır
(silah)
Ayakları direk gibi
Gagası kürek gibi
(leylek)