10.06.2022, 11:53

ENTELLEKTÜL VE ELEŞTİRİSEL OLABİLMEK

ENTELLEKTÜEL VE ELEŞTİRİSEL OLABİLMEK

“ İnsan, mevcut olmayan bir sorununu elbette çözemez! İnkâr ettiği bir durumla başa çıkabileceği ise düşünülemez”

Düşüncelerimizin yetersizliğini, negatif anlamda farkındalığımızı ya da sahip olduğumuzu düşündüğümüz zekâmızın sınırlarını kabullenerek, her anlamda değişime, gelişime açık olma erdemliğine sahip olmalıyız. Bu değişimi başaramayanlar ise kendi yarattıkları koruma kalkanının ardında egolu bir yaşam inşa ederler.

Yaşamsal alanda bariz yanlışlarıyla, haklı olduğunu kabul ettirme derdinde olanların her türlü anlamsız çareye başvurma çaresizliği yaşamaları kaçınılmazdır. Yanlış eksik ve yanıltıcı bilgilere sarılmak, algılara esir olmak, sahip olduğumuz problemleri görmezden gelerek yanlışta ısrar etmek kişiyi bilgili değil, öfkenin yalnızlığında cahil ve bencil yapar.

Önyargılı bakış açısını benimseyip ben - merkezci ve egolu davranışlar bizi içinden çıkılmaz sonsuz bir kara delikle buluşturur. Hatalı düşünme biçimi ve bencillikten kaynaklanan sorunlar, yaşam biçimimizi derinden etkilediği gibi, bu etkileşimin beraberinde öfke ve davranış bozukluğu getireceğini tahmin etmek pek yanlış olmasa gerek. Yukarda anlatmaya çalıştığımız kişi profilini anlamlandırmak kolaydır. Ama zekâ ve analitik düşünme yetisinin gerektirdiği ölçüte sahip olduğunu düşünen, entelektüel, donanımlı ve aydın olduğunu sanan, iyi eğitim görmüş birçok insan bencil ve sağlıksız davranışlara sahip olduğunu kabul etmek istemezse problem başlar ve insanlar bunu anlamakta zorlanır.

Alçak gönüllülük eksikliği, hoşgörüsüzlük insanda kalıcı bir direnme noktası, yani savunma mekanizması ve bir duvar oluştururken, kişilere ve çevresine olumsuzluk olarak döner ve kişi bulunduğu kalabalık ortamda yalnızlaşır.

Kişisel hatalarımız ve ön yargılarımız konusunda öz eleştiri yapmak yerine, vicdanımızı rahatlatacak sebepler aramak, vicdansızlığa giden yola taş döşemenin yanında, haksızlığı, adaletsizliği meşru göstermektir. Sorgulamaktan kaçınanların, zaten felsefi bir tavrı, gerçeklerle yüzleşme gibi bir amacı olmadığı için sorgulamaya da, sorgulanmaya da hazır değildir. Temelde yargılarımızın, davranışlarımızın ve düşüncelerimizin doğru olup olmadığıyla kafa yormazsak ahlaki ve etik olmaktan uzaklaşır, her konuda haklı olduğumuza inanmayı seçeriz. Okumadan, sorgulamadan, araştırmadan bilgi ve fikri olduğuna inanmak, her şeyi bilirim ukalalığı yanında hatalarımızın postacısı olacaktır.

Bu durum bizi entelektüel değil olsa olsa ukala yapar. Çevremizle, yaşadığımız dünyayla ve kendimizle doğru frekansta yüzleşip o titreşimi yakalayarak yaşamla buluşturduğumuzda eleştirisel zeka ve analitik düşünmeye hazırız demektir.

Yorumlar (0)