01.06.2020, 13:17

İran'da anadili uğruna mücadele

İran'da anadili uğruna mücadele


Anadili uğruna mücadele uluslararası hukukun bir parçası olup anadilini korumak, muhafaza etmek önemli bir konu olarak dikkat merkezindedir.

UNESCO 1999'da, her şubat ayının 21'nci gününü Dünya Anadili Günü olarak kullanılmasına ilişkin karar almıştır. Uluslararası kurallar bu hakların devletlerce kabul edilmesini de şart koşuyor.

Birleşmiş Milletler Örgütü’nün kabul ettiği Mülki ve Siyasi Haklar Antlaşması’nın birinci bölümünün 1, 3, ve 27'nci fıkraları her bir halkın ve ferdin kendi anadilini kullanma hakkını, ikinci bölümünün  21'nci fıkrası, üçüncü bölümünün 26'ncı fıkrası her türlü ayrımcılığın kanunla yasaklanmasını ortaya koyuyor.

Prensipler aynı zamanda, Dünya İnsan Hakları Antlaşması’nın 2,18,19,20 ve 26'ncı fıkraları ile de tespit edilmiştir.

BM Tüzüğü’nün 55 ve 73(A) fıkralarında sömürü ülkelerine ve onların halklarına bağımsızlık  verilmesine ilişkin 1960 Deklarasyonu’nda ve Helsinki Sonuç Bildirgesi’nde de not edilen haklar kendine yer bulmuştur. 

İran İslam Cumhuriyeti de dahil olmak üzere, kimi ülkelerde bu hukuksal mesele henüz kendi çözümünü bulamamıştır.

İran’daki vatandaş haklarının yanı sıra milli haklar da çiğnenmektedir.

Şöyle ki, köken olarak Fars olmayan milletlerin “insan hakları” alanındaki sorunları “iki misli ağırdır”.

İran İslam Cumhuriyeti Anayasası'nın devlet diline ilişkin 15'nci fıkrası, “Milletin Hakkı” isimli üçüncü bölümde bulunan 19, 20, 23, 27, 34 ve 48'nci vd. fıkralarında Konseylere ilişkin bölümün 100 ve 103'nci fıkralarında İran halklarının haklarına yer verilmiştir. 

Anayasa'nın 15'nci fıkrasında ise şöyle denilmektedir:  

İran halkının resmi ortak dili ve çizgisi Fars’tır. Evraklar, yazışmalar, resmi yazılar ve ders kitapları bu dil ve çizgide olmalıdır.

Fakat yerel ve etnik dillerin Farsça'nın yanında kullanılması kitle iletişim araçları ve milli edebiyatın okullarda öğretilmesinde özgürdür.


Görüldüğü üzere bu maddede İran’ın çoklu etnik uluslu bir ülke olması itiraf edilmekte olup, milli edebiyatın öğretilmesi, milli dillerin kitle iletişim araçlarında kullanılması hukuku da not edilmiştir.

Devlet etnik dillerin kullanmasına “izin” vermesine rağmen, anadilde milli edebiyatın öğretimini (kimi istisnalar hariç) hala düzenlenmiş değildir.

Bunun nedeni ise İran'da yaşayan Azerbaycan Türklerinin Şii mezhebine mensup insanlar olduğu için, onların rejim tarafından Farslarla aynı ümmetin temsilcileri sayılarak farklı bir halk olarak görülmemesi, yukarıda not ettiğimiz fıkraların taleplerinin gayrimüslim, Şia olmayan halklar olarak kategorize edilmesiyle temellendiriliyor.

İran İslam Cumhuriyeti'nde yaşayan Ermeniler dışında öteki halklara, özellikle Azerbaycan Türklerine kendi anadillerini kullanma hakkını gerçekleştirme fırsatı hala sunulmamıştır.  

İran nüfusunun sayı bakımından önemli kısmını Azerbaycan Türklerinin oluşturmasına rağmen onlar anadili hakkından yararlanamamışlar.

Yorumlar (3)
Muhsin Durlu 4 yıl önce
Türkler arap nağılı İslamdan kurtulmadıkça bu tutsaklık sürer! Çözüm Türklükte, Türkçede birliktir. Din Türk kimliğinin parçası değildir.
Yezdan Atik 4 yıl önce
Saygılar hanımefendi.
Haylam 4 yıl önce
Güzel yaxı.