29.12.2021, 15:46

İSTİKLÂL VE ÂKİF

“Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet

Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin İstiklâl” mısralarıyla bir istiklâl, İslâm ve vatan aşığı olduğunu en güzel şekliyle gösteriyor Mehmet Akif Ersoy.

Yazdığı marşı “Kahraman Ordumuza” ithaf etmiş ve “Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırtmasın” demiştir.

Bir milleti millet yapan unsurların başında milli ve manevi değerler bütünü gelir.

Bunların neler olduğunu, tarihi gelişmelerini ve günümüzün değerleri içindeki yerini iyi bilmek, nesillere anlatmak ve aktarmak gerekir. Bu önemlidir çünkü nesiller, millet olarak geçtiği süreçleri iyi bilmeli, okumalı, iyi anlamalı ve geleceğe de ona göre yön vermelidir.

Birinci Dünya Savaşı’nı İttifak devletleri mağlubiyetle bitirmiş, Osmanlı Devleti birçok cephede büyük zaferler kazanmasına rağmen İttifak devletleri içinde yer aldığından mağlup sayılmış ve İtilaf devletleri tarafından birçok bölgeleri işgal edilmeye başlanmıştır.

İşte böyle bir ortamda, bütün şartların aleyhimize geliştiği ve Türk’ü yok etmek üzere hesaplar yapan Haçlı emperyalist güçlerine karşı Anadolu’da “Ya istiklâl ya ölüm!” parolasıyla istiklâl mücadelesini başlatan bir büyük lider ve onun etrafında kenetlenen milli güçler dünya tarihinin ender rastladığı büyük bir destansı mücadeleyi başlatmıştır.

Türk milleti Kuva-yı Milliye halinde teşkilatlanarak Türk’ün tarihten silinemeyeceğini, asaletli Türk duruşunun ne olduğunu dünyaya bir kaz daha yeniden göstermiştir.

Türk’ün milli ve dini değerlerinin hür bir şekilde yeniden yaşatılması mücadelesine Akif de destek vermiş “Halkın bizim tarafımızdan aydınlanmaya ihtiyacı varmış, kalkın gidiyoruz, burada durmak zamanı değil” diyerek arkadaşlarıyla İstanbul’dan Anadolu’ya geçerek milli mücadeleye bizzat katılmış ve konuşmalarıyla Türk’ün istiklâline sahip çıkması gerektiğini anlatmış ve sonuçta İstiklâl Marşı’nı yazmıştır.

Bir milletin var olma ile yok olma mücadelesinin tam ortasında yazılması dolayısıyla, Türk milletinin hür bir millet ve Devlet olarak yaşama iradesinin bir milli mutabakat metni ve kimliğini temsil eden bu marşla Akif, Türk milletinin ebediyete kadar hür ve bağımsız olarak yaşama iradesini anlatmıştır.

Ülkemizin en buhranlı döneminde yaşayan Akif, milletinin bütün hissiyatına tercüman olmuş, fikir, sanat, siyaset, iman ve bir mücadele adamıdır.

Aynı zamanda heyecanı ve imanı ile milli duyguları birleştirerek ortaya koyduğu eserleriyle Türk edebiyatının abide şahsiyeti olarak yer almış büyük bir şairdir.

Aralık ayı Akif’in hem doğumunu (20 Aralık 1873) hem de Hakk’a uğurlanışını (20 Aralık1936) andığımız bir aydır.

“Değil mi cephemizin sinesinde iman bir / Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;

Değil mi sinede birdir vuran yürek…Yılmaz! / Cihan yıkılsa, emin ol, bu cephe sarsılmaz!” diyen bir millet ve istiklâl aşığıdır.

“Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince / Günler şu heyulayı da er, geç silecektir.

Rahmetle anılmak, ebediyet budur amma / Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecektir?” diyecek kadar da mütevazı ve hak aşığıdır.

Ebediyete irtihalinin 85.yılında saygı, minnet ve rahmetle yâd ederek andığımız Akif asla sessiz yaşamamıştır.

Aşığı olduğu milletinin gönlünde ve Asım’ın neslinde ilelebet yaşayarak var olacaktır.

Bu büyük millet en zor zamanlarda bağrında yetiştirdiği büyük düşünce insanı, millet ve istiklâl şairini asla unutmayacak, unutturmayacaktır.

Çünkü unutmak tükenmektir…

Yorumlar (1)
Arda Karay 2 yıl önce
Çok doğru tespitler