Abdullah Cevdet Kimdir? Yazarlar, şairler, düşünürler, biyografiler, kim kimdir?

Abdullah Cevdet Kimdir? Yazarlar, şairler, düşünürler, biyografiler, kim kimdir?

Abdullah Cevdet Kimdir? Biyografi, kısa biyografiler, biyografi, biyografi eserleri, ilginç biyografiler, önemli biyografiler, yazarlar, şairler, düşünürler, kim kimdir, yaşam öyküsü, yazarlar, şairler, düşünürler, biyografiler, kim kimdir?

biyografi, kısa biyografiler, biyografi, biyografi eserleri, ilginç biyografiler, önemli biyografiler, yazarlar, şairler, düşünürler, kim kimdir, yaşam öyküsü, yazarlar, şairler, düşünürler, biyografiler, kim kimdir?

Bütün yazar, şair ve düşünürleri şu bağlantıdan okuyabilirsiniz.

Lütfen tıklayınız: Yazarlar-Şairler-Edebiyatçılar-Düşünürler

(Arama kutusundan da arama yapabilirsiniz.)

Abdullah Cevdet Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri

Abdullah Cevdet Karlıdağ, (d. 1869 Arapgir, Malatya - ö. 1932 İstanbul)

9 Eylül 1869'da Arapkir'de doğdu. 29 Kasım 1932'de İstanbul'da yaşamını yitirdi. Osmanlı siyaset adamı ve düşünür. Jön Türk hareketi ile II. Meşrutiyet döneminin düşünce yapısında önemli etkisi oldu. Mamuret'ül-Aziz Askeri Rüşdiyesi ve Kuleli Askeri Tıbbiye İdadisi'ni bitirdi. Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne'ye girdi. Dindar bir kişi olarak yetişmesine rağmen, okulda yaygın olan biyolojik materyalizmden etkilendi. "Fünun ve Felsefe" kitabı 1897'de Cenevre'de basıldı. Bir felsefe kitabı olan bu eserinde İslam uleması ile biyolojik materyalist düşünürlerin görüşlerini bağdaştırmaya çalıştı. Rusya'dan gelen popülist akımın etkisiyle siyasetle ilgilenmeye başladı. 1889'da İttihad-ı Osmani Cemiyeti'ni kurdu. Bu cemiyer daha sonra İttihat ve Terakki adını aldı. Bir kaç kez tutuklandı. Bir süre okuldan uzaklaştırıldı. 1894'te tıbbiyeyi bitirdi, Haydarpaşa Hastanesi'nde göreve başladı. Kısa bir süre Diyarbakır'a gönderildi. Diyarbakır İttihat ve Terakki şubesini kurdu. Ziya Gökalp ile tanışıp örgüte girmesini sağladı.

1895'te bozgunculuk suçlamasıyla tutuklandı, Trablusgarp'a sürüldü. 1897'de Paris'e kaçtı. Jön Türk hareketi içindeki bölünme sırasında Ahmed Rıza Bey grubuna katıldı. 1987'de Cenevre'ye giderek Jön Türkler'in merkezi yayın organı olan "Osmanlı" gazetesini çıkardı. Batı eserlerinden çeviriler yaptı. Giyom Tel'i çevirdi. 2'nci Abdülhamit'le yapılan anlaşma uyarınca para alarak yazmamama sözü verdi. Ertesi yıl Trablusgarp ve Fizan'daki siyasi tutukluların affı karşılığı tekrar yazmama sözü verdi ve Viyana Sefareti doktorluğuna atandı. 1903'te Avusturya'dan sınırdışı edildi. Cenevre'ye geçip "Osmanlı" gazetesini tekrar yayınlamaya başladı. "İçtihad" dergisini çıkardı, bu ismi taşıyan bir yayınevi kurdu. Halkı Batı kültürü doğrultusunda eğitmek amacıyla eserler yayınladı.

1904'te Osmanlı Sarayı'nın baskıları sonucu İsviçre'den de sınırdışı edildi. İçtihad'ı Mısır'a taşıdı, etkinliklerini Kahire'de sürdürdü. "Adem-i Merkeziyet" cemiyetinin üyesi oldu. Bilimsel makaleler yazdı. 1906 Erzurum ayaklanmasında halkı başkaldırmaya çağıran bildiriler hazırladı. 1910'da İstanbul'a döndü. 1911'de İçtihad'ı yayınlamaya başladı. Dergi, yayınlanan dinsel içerikli yazılar nedeniyle sık sık kapatıldı. İttihatçılara karşı tutumunu sürdürdüğü için 1914'te derginin yanını durduruldu. "İkdam" gazetesindeki yazılarıyla ekonomide özel girişimlerin geliştirilmesini ve anglo-sakson eğitiminin yararlarını savundu. Mütareke döneminde İngiltere yanlısı bir tutum izledi. İngiliz Muhibleri Cemiyeti'nin kuruluşunda aktif rol oynadı. Kürt Teali Cemiyeti'nde çalıştı.

Bahailiğin bir dünya dini olarak kabul edilmesini istemesi tepkilere yol açtı. Mütareke dönemindeki etkinlikleri nedeniyle Cumhuriyet döneminde devlet işlerinden ömür boyu uzak tutulması kararlaştırıldı. Yaşamının bundan sonraki bölümünde şiir kitapları yazdı, İçtihad dergisini yayınladı.

Batı'dan belli bilgi ve teknolojiler aktarılırken, geleneksel değerlerinde korunması gerektiğini savundu.

Ekonomik ve toplumsal kalkınma için seçkin kafaların seçilerek özel eğitimle yetiştirilmesini önerdi. İslam dinini düşünceyi kısırlaştırmak ve ulusal uyanışı engellemekle eleştirdi.

Osmanlı milliyetciliği anlayışı yerine, imparatorluk içindeki tüm ulusların eşitliğine dayalı bir birlik görüşünü savundu.

Cumhuriyet döneminde de Arap harfleri yerine Latin alfabesinin kullanılmasını savundu, kadınların toplumsal yaşama katkılarının artırılmasını destekledi. Psikoloji, sosyoloji, eğitim ve tarih alanında pek çok çeviri yaptı. Mevlana'dan bazı parçalarla, Hayyam'ın rubailerini Türkçeleştirdi.

Abdullah Cevdet hakkında en önemli monografi Şükrü Hanioğlu tarafından kaleme alınan Bir Siyasal Düşünür Olarak Doktor Abdullah Cevdet ve Dönemi (Üçdal Neşriyat, İstanbul, 1981) başlıklı çalışmadır.

Abdullah Cevdet'in (bazı) Eserleri

Şiir:

Hiç (1890),

Türbe-i Masumiyet (1890),

Tulûat (1891),

Mensur kitabı

Ramazan Bahçeleri (1891)

Düşünce Eserleri:

Dimağ (1890),

Fizyolacya-i Tefekkür (1892),

Fünun ve Felsefe (1897),

Çevirileri:

Weber'den "Asırların Panoraması",

Gustave Le Bon'dan "Asrımızın Hususu Felsefiyesi"

Hayyam'dan "Rubaiyat"

Mevlana'nın Divanından Seçmeler

Gustave Le Bon'dan "Dün ve Yarın" (1921),

Gustave Le Bon'dan "İlm-i Ruh-i İçtimai" (1924),

Gustave Le Bon'dan "Ameli Ruhiyat" (1931).

Yorumlar (0)