Muhammed Sâlih, Babur, Çağatay Türkçesi

Babur

Gâzi Zahîrü’d-dîn Muhammed Babur b. Ömer Şeyh Mîrzâ, Türk-Hint imparatorluğunun kurucusudur. Timur’un torunlarından Ömer Şeyh Mîrzâ’nın büyük oğludur. 1483 (h.888) yılında Fergana’da dünyaya geldi. Anası, Çağatay’ın torunlarından Yûnus Han’ın kızı Kutluğ Nigâr Hatun’dur.

1494 yılında babasının yerine tahta geçti. Tahta geçer geçmez, o devrin geleneği gereği taht üzerinde hak iddia eden amcası Sultân Ahmed ve dayısı Mahmûd Han ile mücadeleye mecbur kaldı. Bu taht kavgaları yanında Özbek hükümdarı Şeybânî Han ile de uğraşmağa mecbur oldu. Şeybânî Han’la Ser-i Pül’de yaptığı savaşta yenilince Taşkent’e dayısının yanına sığındı. Bu olaydan sonra etrafında toplanan Türk ve Moğol maiyetiyle Hindikuş dağlarını aşarak 1504 yılında kansız bir şekilde Kâbil’i ele geçirip buraya yerleşti. Emri altında bulunan sayıca az, fakat âdil hareket eden ordusu sayesinde kısa zamanda Kâbil ile Gazne arasındaki toprakları idaresi altına aldı. 1505 yılında Sind nehri kıyılarına kadar ulaştı. Bundan sonra “pâdişah”^ünvanını alan Babur, Şeybânî Han’ın Şâh İsmâil’e mağlup olması ve ölmesi üzerine Mâveraünnehr üzerine yürüyüp ele geçirdiyse de, buralarda tutunması mümkün olmadı. 1519’da Sind’i geçerek Pencâb havalisini fethetti. 1526’da da Delhi ve Agra’yı ele geçirdi. 1528 yılında da Luknov bölgesini idaresi altına aldı.

Babur 1530 (h.937) yılında vefat etti. Vasiyeti üzerine na’şı Kâbil’e nakledilip defnedildi. Ölmeden önce yerine oğlu Hümâyûn’u vâris olarak bırakmıştı.

Babur XVI. yüzyıl Türk tarihinin önemli bir sîmasıdır. Zekâ, irade ve cesareti sayesinde Afganistan ve Hindistan’ın büyük bir bölümünü de içine alan büyük bir imparatorluk kurmağa muvaffak olmuştu. İnsanları idare etmesini bilen, uzağı görebilen, dirayetli, cesur bir kumandandı. Sabırlı, soğuk kanlı, kan dökmekten kaçınan, merhametli bir kişiliğe sahipti. Keskin zekâlı, diplomat bir kimseydi. Spor, av ve içkiye düşkündü. Güzel sanatları sever, sanatkârları himaye ederdi. Değerli bir şair ve hattat idi. Hatt-ı Baburî denilen bir yazı çeşidi icat etmişti.

Babur’un eserleri şunlardır:

Babur’un hiç şüphesiz en önemli eseri Vekâyi adını verdiği hatıratıdır. Babur-nâme adıyla da anılan eser, devrine ait önemli bir tarihî kaynaktır. Babur, eserinde hâtıralarını samimî ve açık bir ifadeyle kaleme almıştır. Eser tarihî değeri yanında edebî bakımdan da büyük bir önem taşır. Babur-nâme, tereddütsüz Çağatay nesrinin bir şaheseri kabul edilebilir. Batı dillerine de tercüme edilen eserin İlminskiy tarafından Kazan nüshası, Annette S. Beveridge tarafından da Haydar-âbâd nüshası faksimile olarak yayımlanmıştır. Eser günümüz Türkçesine notlarla birlikte Reşit Rahmeti Arat tarafından çevrilerek yayımlanmıştır.

Dîvân: Alî Şîr Nevâyî’den sonra Çağatay şiirinin en kuvvetli şairi sayılan Babur’un dîvânının birçok nüshaları bulunmaktadır. Rampur nüshası Denison Ross tarafından, Paris, Bibliotheque Nationale nüshası ise A. Samoyloviç tarafından yayımlanmıştır. Halis Efendi kütüphanesindeki nüsha ise eski harflerle Fuad Köprülü tarafından yayımlanmıştır.

Arûz risâlesi : Bu risalede Türkler tarafından aruzla yazılan bazı nazım şekilleri hakkında bilgi verilmiştir. Bu risalenin bir nüshası Paris’te bulunmaktadır.

Mübeyyen : Aruzun hafif (fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün) bahriyle yazılan ve Hanefî mezhebi fıkhına ait bir risaledir.

Risâle-i vâlidiyye : Timurlular devri sûfilerinden Hâce Ubeydu’llâh Ahrâr’ın tasavvuf ahlâkına dair yazıldığı bir risalenin Babur tarafından aruzun remel (fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün) bahriyle mesnevî tarzında yazılmış bir telifidir.

Muhammed Sâlih

Timur devri emirlerinden Şâh Melik’in torunu Hârezm valisi olan Nûr Sa’îd Beg’in oğludur. Başlangıçta Hüseyn-i Baykara’nın hizmetinde iken, sonradan ayrılıp Özbeklere katılır. Şeybânî Han’ın maiyetine girer ve onun “Emirü’l-ulemâ ve melikü’ş-şuarâ”sı olur. 1538-9 (h.941) yılında ileri bir yaşta Buhara’da vefat eder.

Muhammed Sâlih, manzum bir tarih olan Şeybânî-nâme adlı eseri ile tanınmıştır. Eser Şeybânî Han’ın zaferlerini anlatan bir kroniktir. Aruzun remel (fe’ilâtün fe’ilâtün fe’ilün) bahriyle yazılan eser kuru ve taraflı bir ifadeyle kaleme alınmıştır. Fakat Şeybânî Han’ın devrine ve faaliyetlerine ışık tutması bakımından önemlidir. Şeybânî-nâme, Melioranskiy tarafından yayımlanmıştır. Babur hâtıratında, Muhammed Sâlih’in başka şiirleri olduğunu söylerse de, şimdiye kadar ele geçmemiştir.

Yorumlar (0)