Şair Eşref Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri

Şair Eşref Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri

Şair Eşref (d. 1846, Gelenbe/Kırkağaç/Manisa - ö. 22 Mayıs 1912) Şair.

Tanzimat dönemi hiciv şairlerimizin en ünlülerindendir. Manisa'ya bağlı Gelenbe'nin Yayaköyü'nde doğdu. Manisa'nın Hatuniye Medredesi'nde Arapça ve Farsça öğrendi. Kâtip sınıfına girdi; mal müdürlüklerinde memur olarak çalıştı. İstanbul'a gelerek kaymakamlık sınavını kazandı (1878). Çeşitli yerlerde kaymakamlık yaptı.

Kendisinden daha değersiz kimselerin el üstünde tutulmasına içerliyerek yazdığı hicivler, hükümeti kızdırıyordu. Gördes kaymakamı iken İstanbul'da bir jurnal üzerine evi arandı. İki arkadaşıyla birlikte İstanbul'a götürüldü; yedi ay tutuklu kaldı.

Zamanın ileri gelenleri için yazdığı hicivleri «evrak-ı muzirre» yi evinde bulundurduğu için yargılanmıştı. Cezasını bitirdikten sonra, yine dilini tutmuyordu. Başına yeni bir belâ gelmek üzere iken, Mısır'a kaçtı (1903). Mısır'dan Kıbrıs'a, oradan Avrupa'ya geçti. Padişahın zulmü yüzünden gurbet diyarlarında dolaştı, durdu.

Ömrünün son yıllarında memleketine çekildi; Kırkağaç'ta öldü (22 Mayıs 1912).

Hiciv şiirlerimizin en güzel örneklerini veren Eşref'tir. Çok iğneli, gayet ince hicivlerinin karşısında kaba ve çirkin manzum söğüntüleri de bulunmaktadır. Hicivleri için; kıta, muhammes, gazel, kaside gibi divan nazım şekillerini; aruzla divan dilini kullanır. Hicivlerini, çoğunlukla, yüz kızarmadan okumak zordur. Dili oldukça aksak ve bozuk olmasına rağmen, istibdada, yolsuzluk ve haksızlıklara karşı savaşırken, keskin zekâsının izleri açıkça görülür.

Eksen hicvimde ta'yîn-i esâmi eylemem, 
Fikr-i mahsûsumca bu halin şudur ki mucibi: 
İsterim her bir denîye kaabil-i tatbik olup 
Kullanılsın her biri bir numrasız gözlük gibi.

Eşref; Mısır'a kaçtıktan sonra, hemen bütün eserlerini, orada yayınladı. Padişah II. Abdülhamit aleyhindeki hicivlerinin toplandığı ünlü kitabı Deccal (2 cilt, 1904-1907); bu kitabı yüzünden, hükümet, şairin memleketindeki mallarına el koydu.

Mısır'da çıkan diğer eserleri:

İstimdat (1905),

Hasbihal yahut Eşref ve Kemal (1908),

Şah ve Padişah (1908),

İran'da Yangın Var (1908),

Eşref; ikinci Meşrutiyet ilân edilince istanbul'a döndü (1908); "Eşref" adıyla bir de haftalık mizah gazetesi çıkardı.

Şair Eşref'in Eserleri

Deccal (2 cilt, 1904-1907)

İstimdad (1905)

Şah ve Padişah (1906)

Hasbihal yahut Eşref ve Kemal (1908)

İran'da Yangın Var (1908)

Şair Eşref Külliyatı (Ölümünden sonra, 1928)

Eserleri ile ilgili Kısa Bilgiler

Deccal

2 ciltlik bir eserdir.

Deccal simgesi Il. Abdülhamit'i karşılamak üzere kullanılmıştır.

Şair Eşref'in en meşhur eseridir.

İstimdad

23 bentlik uzun bir şiirdir.

Bu eserde alegorik olarak padişah Tanrı'ya şikayet edilmiştir.

Hasbihal yahut Eşref ve Kemal

Namık Kemal'in Hürriyet Kasidesi'ni "hezl" haline getirerek Osmanlı devlet düzeni ve toplumun hastalıklarını anlatır.

Şah ve Padişah veya İran'da Yangın Var

Abdülhamit ile İran şahı Muzaferiddin Şah'ı karşılaştırır ve millet meclisini toplayıp anayasayı ilan ettiği için İran şahını över.

Şair Eşref ile ilgili bazı anekdotlar

"Her biri kendince zulüm etmekte: 
İnsan bir memur görünce eşkıya sanıyor.
Ey zavallı, boş yere yakınma, bağırıp çağırma; 
Çünkü ezilenlerin ahını işiten hükümet bunu musîki sanıyor!"

Abdülhamit'i ve onun Mabeyncisi Arap İzzet Paşa'yı şu kıta ile ne güzel hicveder:

Besmele gûseyleyen şeytan gibi 
Korkuyorsun höt dese bir ecnebi 
Padişahım öyle alçaksın ki
İzzet-i nefsin Arap İzzet gibi.

Öldüğü zaman da mezar taşına şunların yazılmasını istedi:

Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için; 
Gelmesin, reddeylerim, bittâh öz kardaşımı. 
Gözlerim ebna-yı âdemden o rütbe yıldı kim, 
İstemem ben fatiha, tek çalmasınlar taşımı.

Onun bugün Kirkagaç'ta istasyon yoluna giden kabri var; ama ne yazik ki gerçekten mezar taşı çalınmıştır.

Dağdan inenler

Akhisar esrafindan Ragip Pasa, Esref'i misafirlige çagirir. Esref yakın dostlarından Zeytinzade Remzi Beyle birlikte gider. Bu arada Serif Pasa da Tokadizade Sekip'le birlikte gelip aynı eve konuk olurlar.

Şerif Paşa, Akhisar 'da daha önceden gözüne kestirdigi bir bagi satin almak ister. " Haydi hep birlikte gidp su bagi görelim!"

Eşref'le Remzi Bey: " Biz yaşlı kişileriz. Bu sıcakta onca yolu yürüyemeyiz " diye özür dileyerek evde kalırlar. Ev sahibiyle öteki konuklar Paşanın peşine takılırlar. Bir süre sonra, Şerif Paşa ile çevresindekiler dönerlerken, Eşref kalabalığa bir süre bakar ve şunlari söyler: 

Bârekallah tabankes olarak 
Mirimiran yine bağdan geliyor. 
Seyredenler sanır ol manzarayı
Sürüsüyle ayı dağdan iniyor.

Eşeklere selam

Bir gün hiç sevmedigi amiriyle karşılasan Eşref bu kişiye istemeye istemeye selâm verir. Oradan doğru Askeri Kıraathane'ye gider ve dostlarına şunu okur: 

Gâvur İzmir'de sokaklar dardır 
Bir selâm tavrı ile can koruruz 
Şöyle dursun atlarla araba 
Yolda eşeklere biz hasdururuz.

Eşek ve Paşa

Kâmil Pasa, Kibris'a geziye gidiyordu. Esref'e " Bir istegin varsa getireyim " dedi. Esref buna çok sevindi: " Pasam görüyorsunuz artik yaslandim, yürüyünce yoruluyorum yokus da çikamiyorum. Bana bir Kibris esegi getirirseniz ömür boyu size duaciyim " der. 
Kâmil Pasa'yi dönüsünde, Esref de karsilamaya gitmistir. Pasa, Esref'i görünce: " aaa, Esref, affedersin istedigini getirmeyi unutmusum, seni görünce esek aklima geldi " demis. Esref'de: 
" Aman Pasam, üzülmeyin, o esek gelmese de olur, siz geldiniz, ya, sagolun. "

Esref'ten Neyzen'e

Kimseler Hafiz'a (Neyzen) alni yere gelmis diyemez, 
Dogdugundan beri kiç dönmedi Seytan'a bile! 
Çok cevâmide, mescidde dolasti amma, 
Koymadi alnini hiç secde-î Rahmâna bile! 
Haciyatmaz gibidir sanki köpek oglu köpek 
Ayaküstünde kalir düsse de mîzâna bile! 
Yaglasin kiz neyini hazret-î pir 
Barekâllah koca Hâfiz aliyor, 
Kamisi simdig. . . . . . . . tünden çaliyor.

İstimlak

O dönemde hükümete tasinir mallara el koyma yetkisi verilir. Bu tür islemlerde asiriya gidilmesini ve haksizliklar yapilmasini Esref asagidaki dörtlükle elestirir:

İstimlak denilen kanun 
Öyle gitmekte ki artık dikine 
Biri memişhanede görülse, derhal 
Vaziyed eyleyecekler s. . . . . ine.

Cehennem

Vefa yangini üzerine: 
"Son felaket hakkinda ne dersin?" diye sorduklari zaman; bir çok yobazla dolu Seyhülislâm Kapisi dairesinin bu yangin civarinda bulunmasi dolayisiyla su cevabi verir: 
" Bu yangin, günahkârlara karsi Allah'in gazabindan baska bir sey degildir. Kizil alevleri Seyhülislâmlik dairesi etrafinda görünce, cehennem sandim "

Mısır Osmanlı'nın elinden büsbütün çıktığı zaman: 

Vakfı fırsat gözetir sahi cihan 
Tutar elbette elinden kaçanı 
Gene sahip olur inşallah 
Mısır'ın kaldı elinde koçanı.

Kâmil eşek

Şair Eşref, birgün eşege binmişti, yolda giderken arkadan İzmir Valisi Kâmil Pasa'nın arabası ile gelmekte olduğunu görmüş ve yol vermek için sağ kenara çekilmişti. Yolun bu kenarında büyük bir çukur vardı. Kamil Paşa espri olsun diye: 
" Eşref, çok kenara çekilme, çukura düşersin." dedi. 
Eşref: "Merak etme Paşam, eşek kâmildir. " cevabını verdi.

Kabız

Kâmil Pasa bir ara tuvalete girince bir de ne görsün! Tuvalet kapisinin iç tarafinda kendi resmi asili degil mi! Öfkeyle disari çikarak: 
" Ben kî senin amirinim, resmimi hiç utanmadan helaya nasil asarsin? " deyince, Esref: 
" Bu bir alay konusu degil, Pasam. Müthis bir korku sonucu resminiz helaya asilmistir! " Pasa: 
" Ne demek istiyorsun? " 
" Arzedeyim Pasam, malumu âlileridir kî bendeniz sizden çok korkarim. Son zamanlarda kölenize âriz olan kötü bir hastaliktan muzdaribim " 
Pasa büsbütün kizmis. . . Esref : 
" Müsaade edin efendim. Baktim ki kabizdan sisip çatlayacagim. Bunun üzerine resminizi hemen ayakyoluna astim! Içeri girip heybetli fotografinizi görünce korkudan bir anda. . . " 
Esref sözünü tamamlamadan Kamil Pasa ve salonda bulunanlar hep birden kahkahayi basmislar. . .

Soru - Cevap

Esref, yerine vekil birakarak Izmir'e gidiyor. Morali biraz bozuk. Yol arkadasi ise biraz geri zekâli, Esref'e aptalca sorular soruyor. Bir ara: 
" Tanri, Adem'i yaratirken çamuruna saman koydu mu, koymadi mi?" Esref biraz düsündükten sonra:

Ey bana tiynet-i Adem'de saman var mı diyen, 
Bir daha etme bana gel bu sual-i hami 
Balçığında saman olsaydı eğer insanoğlunun 
Çatlayıp da yarık olmazdı ananın a. . . ı

Vergi adaleti

Bir ara, fahişelerden de vergi alınmasını öngören bir yasa taslağı hazırlanmış. Bu taslağın basında çesitli eleştirilere, konu olduğu bir dönemde Eşref şu dörtlüğü yazıyor:

Vergi miktarını ol mertebe artırmalı kim 
Sahib-i servet olanlar da züğürt kalmalıdır 
Yalnız fahişeler vergisi haksızlık olur, 
Evlilerden de s. . . . . . . . tikçe rüsum almalıdır.

Eşref'in Cenneti

Eşref bir gece rüyâsında cenneti gezerken bir ayı görür. 
"Hani ya buraya hayvanlar girmeyecekti?" der. 
Ayı cevap verir: " Evet, öyleydi, fakat ben hayatımda bir ara kadılık yapmıştım da." der.

Eşref ve Şeytan

Esref Mısır'dayken Abdülhamid'in ağır hasta oldugu söylentisi yaygınlaşır. Dostları Eşref'e : 
" Şeytan, Abdülhamid'den elini çekiyor. Sen de bu adamla uğraşmaktan vazgeç" derler. Eşref, Abdülhamid'e hitaben şu dörtlügü söyler:

Toprak altında da olsan bulurum 
Erişir burnuna birkaç tekmem
Can verip kurtulurum zannetme 
Şeytan elini çekse de ben elimi çekmem!

Numarasız Gözlük

Eşref'e sordular: "Neden o zehirli taşlamalarında çoğu kez isim kullanmıyorsun? Kimin için yazıldıkları belli değil?"

Eşref: " Neden olacak, bütün alçaklara uygulanıp, numarasız gözlük gibi kullanılsın diye." der.

Yorumlar (0)