Sekkâkî, Çağatay Türkçesi

Sekkâkî

Çağatay şiirinin ilk büyük şairi olan Sekkâkî’nin hayatı hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Ancak kasidelerinden büyük bir kısmının Timurlu hükümdarlarından Halîl Sultan (saltanat yılları : 1405-1409) ve Uluğ Bey (saltanat yılları : 1409-1449) ile büyük devlet adamı vezir Arslan Hâce Tarhan’a ithaf edilmiş olduğuna bakarak, onun XIV. yüzyılın ikinci yarısı ile XV. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olabileceğini söyleyebiliriz. Alî Şîr Nevâyî’nin Mecâlisü’n-nefâ’is adlı şairler tezkiresinin ikinci meclisinde verilen bilgiye göre Sekkâkî, Mâverâünnehr’li olup şiirleri Semerkand’da şöhret bulmuş ve Timurluların saray şairliğine yükselmiştir. Bazı kimselerin, onu başkalarının şiirlerini aşırmakla suçlamaları ise doğru değildir. Nevâyî, Muhâkemetü’l-luğateyn adlı eserinde de onun Mevlânâ Lutfî kadar büyük bir şair olmadığı görüşünü ileri sürer.

Elimizde bulunan Londra, British Museum’daki tek nüsha divanında bir münâcât, bir na’t, on bir kaside, altmış sekiz gazel bulunmaktadır. Na’t ile üç gazeli, Lutfî’nin divanında da yer almaktadır. Bu şiirlerin gerçekte kime ait olduğunu tespit etmek oldukça güçtür. Kasidesinden birinin büyük sûfi Hâce Muhammed Pârsâ’ya ithaf edilmiş olması, Sekkâkî’nin tasavvufa meylini göstermekte ise de, onun bir mutasavvıf olmadığı gazellerinde din dışı konuları işlemesinden açıkça bellidir.

Şiirlerinden Sekkâkî’nin usta bir şair olduğu görülmektedir. Kasidelerinde Çağatay edebî dilini ustalıkla kullanması, gazellerindeki incelik ve coşkunluk, onu Çağatay şiirinin kurucularından saymamız için yeterlidir. Dilinde yer yer arkaik unsurlara rastlanması Çağatay edebî dilinin oluşma halinde bulunduğunu göstermektedir. Mevcut tek nüsha divanı Kiril harfleriyle basılmışsa da görmemiz mümkün olmadı.

Yorumlar (0)